CEZA HUKUKUMAKALELER

İlk Defa Suç İşleyen Kişi Ne Olur? (Sabıkasız Kişilere Ceza Verilir mi?)

İlk Kez Adaletin Karşısında Olmak

“Hayat, keşkelerle değil, iyikilerle yaşanmalı.”

Hayatın akışı içinde beklenmedik bir anda kendinizi bir suçlama ile karşı karşıya bulmak, şüphesiz ki endişe verici ve kafa karıştırıcı bir durumdur. Daha önce hiç adli bir süreç yaşamamış, sabıka kaydı bulunmayan bir birey için bu deneyim çok daha zorlayıcı olabilir. Akla ilk gelen ve en çok merak edilen soru ise şudur: İlk defa suç işleyen ceza alır mı? Bu soru, hayatında ilk kez bir suçlamayla karşı karşıya kalan pek çok kişinin aklını kurcalayan temel bir endişedir. “Bir hata yaptım ama ilk kez oluyor, hapse girmem değil mi?”
Hukuk büromuza en çok gelen sorulardan biri bu. Suç işleyen kişi sabıka kaydı bulunmuyorsa, yani daha önce bir mahkumiyeti yoksa, ceza verilip verilmeyeceği pek çok hukuki kritere bağlıdır. Türk Ceza Hukuku, “ilk defa suç işleyen kişiye ceza verilir mi?” sorusuna tek bir yanıt vermez. Ancak bazı koruyucu mekanizmalar (HAGB, cezanın ertelenmesi, ceza indirimi vb.) özellikle sabıkasız kişiler için hukuki avantaj sağlayabilir.

Bu yazımızda, Türk hukuk sisteminin sabıkasız kişilere, yani daha önce kasıtlı bir suçtan mahkumiyeti bulunmayan bireylere yaklaşımını, bu durumun olası hukuki sonuçlarını, ceza alıp almayacağınızı etkileyen faktörleri ve sahip olduğunuz hakları halkımızın anlayabileceği bir dille, detaylı bir şekilde ele alacağız. Unutmayın, sabıkasız olmak otomatik olarak cezasızlık anlamına gelmese de, kanunlarımız ilk kez suç işleyen kişilere yönelik belirli kolaylıklar ve alternatif çözüm yolları sunmaktadır. Amacımız, bu karmaşık süreçte size yol göstermek ve haklarınız konusunda sizi bilinçlendirmektir.   

Hukuki Mercek Altında: “Sabıka” Ne Demek?

Konuyu daha iyi anlayabilmek için öncelikle sıkça duyduğumuz “sabıka” kelimesinin ne anlama geldiğini netleştirelim. Türk Dil Kurumu (TDK) Güncel Türkçe Sözlük’e göre sabıka kelimesinin anlamlarından biri şudur:

“Geçmişte işlenmiş, mahkemece ispatlanıp cezalandırılmış olan suç”.   

Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere, sabıka, kişinin geçmişte işlediği ve bir mahkeme kararıyla kesinleşmiş, yani hukuken ispatlanmış ve karşılığında bir ceza (hapis, adli para cezası vb.) aldığı suçları ifade eder. Dolayısıyla, hakkında soruşturma açılmış ancak takipsizlik kararı verilmiş olmak, beraat etmek veya henüz davası devam eden bir suçlama, teknik olarak “sabıka” olarak nitelendirilmez. Sabıka kaydı, kişinin adli geçmişini gösteren resmi bir belgedir ve Adli Sicil Kanunu çerçevesinde tutulur. Bu kaydın temiz olması, yani “sabıkasız” olmak, ceza yargılamasında önemli bir lehe durum olarak karşımıza çıkar. Sabıka kavramı, özellikle kişinin geçmişteki olumsuz veya suç teşkil eden davranışlarına vurgu yapar ve bu durum, yeni bir suç işlenmesi halinde kişinin hukuki statüsünü etkileyebilir.   

Türk Hukukunda “İlk Defa Suç İşleyen” (Sabıkasız) Kimdir?

Hukuk dilinde “ilk defa suç işleyen” veya “sabıkasız” olarak tanımlanan kişi, en genel anlamıyla, adli sicil kaydında daha önceden işlenmiş ve kesinleşmiş kasıtlı bir suçtan dolayı mahkumiyet kararı bulunmayan kişidir. Bu tanım, Türk Ceza Kanunu (TCK), Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) ve Adli Sicil Kanunu gibi temel yasalardaki düzenlemelerden kaynaklanmaktadır.  

Burada dikkat edilmesi gereken birkaç önemli nokta vardır:

  1. Kasıtlı Suç Ayrımı: Sabıkasızlık durumunu etkileyen temel unsur, önceki mahkumiyetin kasıtlı bir suçtan kaynaklanıp kaynaklanmadığıdır. Taksirle (yani istemeden, dikkatsizlik veya tedbirsizlik sonucu) işlenen suçlardan alınan mahkumiyetler (örneğin, trafik kazası sonucu yaralama gibi), genellikle kişinin ilk defa suç işleyen olarak kabul edilmesine engel olmaz. Özellikle Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) ve Cezanın Ertelenmesi gibi kurumlardan yararlanmak için bu ayrım kritiktir.  
  2. Kesinleşmiş Mahkumiyet: Bir mahkumiyetin sabıkaya dönüşmesi için kararın kesinleşmiş olması gerekir. Yani, yerel mahkemenin verdiği karara karşı itiraz (istinaf) veya temyiz yolları tükenmiş veya bu yollara başvurulmamış olmalıdır. Henüz yargılaması devam eden veya Yargıtay/Bölge Adliye Mahkemesi incelemesinde olan bir dosya, kesinleşmiş mahkumiyet sayılmaz.  
  3. Mahkumiyet Dışındaki Kayıtlar: Adli sicil kaydında görünen her kayıt, kişinin sabıkalı olduğu anlamına gelmez. Örneğin, uzlaşma yoluyla sonuçlanan dosyalar , denetim süresi başarıyla tamamlanan Kamu Davasının Açılmasının Ertelenmesi (KDAE) kararları veya bazı idari para cezaları, kişinin kasıtlı bir suçtan mahkum olduğu anlamına gelmez ve bu durumlar genellikle HAGB veya erteleme gibi imkanlardan yararlanmaya engel teşkil etmez  .

Özetle, “sabıkasızlık”, kişinin hayatında hiç adli bir olay yaşamadığı anlamına gelmek zorunda değildir. Hukuki olarak bu terim, daha çok, kişinin geçmişinde kasıtlı bir suçtan dolayı kesinleşmiş bir mahkumiyetinin bulunmamasını ifade eder. Bu durum, ceza hukuku sistemimizin, ilk kez hata yapan bireylere topluma yeniden kazandırılmaları için bir şans tanıma eğilimini yansıtır. Tekrarlanan suçlar (tekerrür) için öngörülen daha ağır infaz rejimleri , bu ayrımın ne kadar önemli olduğunu göstermektedir.   

Sabıkasız Olmak Cezasızlık Anlamına Gelir Mi? (İlk Defa Suç İşleyen Ceza Alır mı?)

Toplumda yaygın olan kanının aksine, bir kişinin daha önce hiç suç işlememiş olması veya sabıka kaydının temiz olması, işlediği iddia edilen yeni bir suçtan dolayı kesinlikle ceza almayacağı anlamına gelmez. Peki, ilk defa suç işleyen ceza alır mı? Bu sorunun cevabı “duruma göre değişir” şeklindedir. Sabıkasızlık, ceza yargılamasında önemli bir lehe faktör olarak değerlendirilir ve kişinin daha hafif bir yaptırımla karşılaşma veya cezaya alternatif mekanizmalardan yararlanma olasılığını artırır, ancak bu bir garanti değildir.  

Bir ilk suç failinin ceza alıp almayacağı veya ne tür bir ceza alacağı, birçok faktörün bir araya gelmesiyle belirlenir:

  1. Suçun Niteliği ve Ciddiyeti: İşlendiği iddia edilen suçun TCK’daki yeri ve ağırlığı en önemli belirleyicidir. Kasten öldürme, nitelikli dolandırıcılık, cinsel saldırı, uyuşturucu madde ticareti, terör suçları gibi ağır suçlarda, failin sabıkasız olması genellikle cezanın ertelenmesi veya HAGB gibi uygulamalardan yararlanmasını engeller. Daha hafif nitelikteki suçlarda (örneğin basit hırsızlık, hakaret, tehdit, mala zarar verme, basit yaralama gibi) ise alternatif yaptırımların uygulanma olasılığı daha yüksektir.   
  2. Mahkemenin Takdiri ve Fail Hakkındaki Kanaati: Hakim veya mahkeme heyeti, sadece kanun maddelerine değil, aynı zamanda dosyadaki delillere, suçun işleniş biçimine, failin yargılama sırasındaki tutum ve davranışlarına, pişmanlık gösterip göstermediğine, kişilik özelliklerine ve tekrar suç işleme riskine bakarak bir kanaate varır. Bu sübjektif değerlendirme, özellikle HAGB ve cezanın ertelenmesi gibi kararlarda kritik rol oynar. Olumlu bir kanaat oluşması, lehe hükümlerin uygulanma ihtimalini artırır.   
  3. Mağdurun veya Kamunun Zararının Giderilmesi: Özellikle malvarlığına karşı işlenen suçlarda veya suçun bir maddi zarara yol açtığı durumlarda, bu zararın fail tarafından tamamen giderilmesi (aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin yoluyla) HAGB kararı verilebilmesi için genellikle aranan bir şarttır. Zararın giderilmesi, failin pişmanlığını ve sorumluluk üstlendiğini gösteren somut bir adım olarak kabul edilir. Cezanın ertelenmesinde ise zarar tazmini, hakimin takdirine bağlı olarak bir şart olarak öne sürülebilir.   
  4. Yasal Şartların Mevcudiyeti: HAGB, cezanın ertelenmesi, adli para cezasına çevirme gibi lehe uygulamaların her birinin kendi özel yasal şartları vardır (ceza süresi sınırı, failin geçmişi vb.). Bu şartlardan herhangi birinin eksik olması durumunda, hakim istese bile bu kurumları uygulayamaz.   

Görüldüğü gibi, ilk kez suç işleyen bir kişinin durumu, hem kanunun çizdiği objektif sınırlara hem de yargılamayı yapan mahkemenin sübjektif değerlendirmesine bağlıdır. Kanun, rehabilitasyon ve topluma yeniden kazandırma amacıyla belirli kapılar aralamış olsa da, bu kapılardan geçebilmek her zaman mümkün olmayabilir ve davanın özelliklerine göre sonuç değişir. Bu nedenle, sürecin en başından itibaren bilinçli hareket etmek ve profesyonel hukuki destek almak büyük önem taşır.

İlk Kez Suç İşleyenler İçin Hukuki İmkanlar: Cezaya Alternatifler ve İndirimler

Türk ceza hukuku, özellikle ilk defa suç işleyen ve belirli şartları taşıyan kişilerin hapis cezası almasını önlemek veya sonuçlarını hafifletmek amacıyla çeşitli mekanizmalar öngörmüştür. Bu mekanizmalar, kişinin topluma yeniden entegrasyonunu kolaylaştırmayı ve cezaevlerinin aşırı doluluğunu azaltmayı hedefler. İşte en sık karşılaşılan alternatifler ve indirimler:

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB – CMK 231)

Nedir? HAGB, ceza yargılaması sonucunda sanığın suçlu bulunduğu ve bir cezaya (2 yıl veya daha az hapis veya adli para cezası) hükmedildiği halde, mahkemenin bu hükmü belirli bir süre (denetim süresi) boyunca açıklamayıp askıya almasıdır. Sanık, bu denetim süresi içinde kasıtlı yeni bir suç işlemez ve mahkemece belirlenen yükümlülüklere uyarsa, açıklanması geri bırakılan hüküm tamamen ortadan kalkar ve dava düşer. Bu durumda sanık, o suçu hiç işlememiş gibi hukuki sonuçlardan arınır ve karar adli sicil kaydına işlenmez. Adeta “ikinci bir şans” olarak nitelendirilebilir.   

Şartları Nelerdir? HAGB kararı verilebilmesi için aşağıdaki şartların tamamının mevcut olması gerekir:

  • Ceza Limiti: Yargılama sonucu hükmolunan ceza, 2 yıl veya daha az süreli hapis cezası ya da adli para cezası olmalıdır.   
  • Sabıka Durumu: Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan kesinleşmiş mahkumiyetinin bulunmaması gerekir. Taksirle işlenen suçlardan mahkumiyet engel değildir.   
  • Zararın Giderilmesi: Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı maddi zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi şarttır. Manevi zararlar bu kapsama girmez. Zararın kısmen giderilmesi halinde, HAGB kararı verilebilmesi için mağdurun rızası aranır.   
  • Hakim Kanaati: Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri, duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak, tekrar suç işlemeyeceği hususunda bir kanaate varılması gerekir.   
  • Sanığın Kabulü (Güncel Durum): CMK Madde 231’de 2 Mart 2024 tarihinde yapılan değişiklikle, HAGB kararı verilebilmesi için sanığın kabul etme şartı kaldırılmıştır. Artık mahkeme, diğer şartlar oluştuğunda sanığın rızası olmasa bile HAGB kararı verebilir. (Ancak bu değişikliğin uygulamadaki yansımaları ve olası tartışmalar takip edilmelidir, bazı kaynaklarda hala eski bilgi yer alabilmektedir ).   

Denetim Süresi ve Sonuçları: HAGB kararı ile birlikte sanık, 5 yıl süreyle denetime tabi tutulur. Bu süre, 18 yaşından küçükler için 3 yıldır.  

  • Denetim Süresine Uyum: Sanık bu süre zarfında kasıtlı yeni bir suç işlemez ve mahkemece belirlenmişse denetimli serbestlik tedbirlerine (örneğin, belirli yerlere gitmemek, eğitim programına katılmak vb. ) uyarsa, denetim süresi sonunda açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılır ve kamu davasının düşmesine karar verilir. Bu karar, adli sicil kaydına işlenmez ve sanık hukuken o suçu hiç işlememiş sayılır.   
  • Denetim Süresinin İhlali: Eğer sanık denetim süresi içinde kasıtlı yeni bir suç işlerse (bu suçtan mahkumiyetin kesinleşmesi gerekir ) veya mahkemenin belirlediği yükümlülüklere (uyarılara rağmen) uymazsa, mahkeme daha önce açıklanmasını geri bıraktığı hükmü açıklar. Ancak, hükmü açıklayan mahkeme, cezanın yarısına kadarının infaz edilmemesine, koşulları varsa hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar verebilir. Açıklanan hüküm, ilk verilen karardaki haliyle, sanığın aleyhine değiştirilmeden açıklanmalıdır.   

Hangi Suçlarda Uygulanmaz? Kanun, bazı suçlar için HAGB kararı verilmesini yasaklamıştır. Bunlar arasında Anayasa’nın 174. maddesindeki İnkılap Kanunlarında yer alan suçlar, imar kirliliğine neden olma (TCK 184), karşılıksız çek keşide etme, disiplin suçları ve disiplin/tazyik hapsi gerektiren fiiller sayılabilir. Ayrıca Terörle Mücadele Kanunu kapsamındaki bazı suçlar için de HAGB uygulanamayabilir.   

Güncel Yargıtay/BAM Kararları Işığında HAGB: Yüksek mahkeme kararları, HAGB uygulamasının detaylarını netleştirmektedir. Örneğin:

  • HAGB’nin objektif şartları (ceza süresi, sabıkasızlık vb.) varsa, mahkemenin “takdir hakkım var” diyerek HAGB uygulamaması hukuka aykırıdır.   
  • HAGB denetim süresi içinde işlenen ve TCK 191 kapsamında (ilk kez uyuşturucu kullanma) ertelenen veya tedavi/denetimli serbestlik verilen bir suç, tek başına HAGB kararının bozulmasına neden olmayabilir. Çünkü TCK 191 özel bir düzenlemedir ve doğrudan bir mahkumiyet sonucu doğurmayabilir.   
  • Denetim süresi içinde işlenen kasıtlı suçtan verilen mahkumiyet kararının, denetim süresi bittikten sonra kesinleşmesi halinde dahi, HAGB kararı açıklanır.   

    Açıklanan HAGB hükmü, ilk kararda verilen cezanın aynısı olmalı, sanığın aleyhine ağırlaştırılamaz .

HAGB, adli sicil temizliği açısından en cazip seçenek olsa da, 5 yıllık (veya 3 yıllık) denetim süresi boyunca kasıtlı suç işlememe ve yükümlülüklere uyma zorunluluğu getirir. Bu sürenin ihlali, başlangıçtaki avantajı tamamen ortadan kaldırır ve ertelenen cezanın gündeme gelmesine yol açar. Bu nedenle, HAGB kararı alınan dönemde son derece dikkatli olunmalıdır.

Cezanın Ertelenmesi (TCK 51)

Nedir? Cezanın ertelenmesi, mahkeme tarafından sanık hakkında verilen hapis cezasının infazının, cezaevine girilmeksizin, belirlenen bir denetim süresi boyunca dışarıda geçirilmesi ve bu sürenin sonunda (koşullara uyulmuşsa) cezanın infaz edilmiş sayılmasıdır. HAGB’den farklı olarak, burada kesinleşmiş bir mahkumiyet kararı vardır, sadece infazı ertelenir.  

Şartları Nelerdir? Hapis cezasının ertelenebilmesi için şu koşulların birlikte bulunması gerekir:

  • Ceza Türü: Yalnızca hapis cezaları ertelenebilir. Adli para cezaları (doğrudan verilen veya hapis cezasından çevrilen) ertelenemez.   
  • Ceza Süresi: İşlenen suçtan dolayı hükmedilen hapis cezası 2 yıl veya daha az süreli olmalıdır. Suçu işlediği sırada 18 yaşını doldurmamış veya 65 yaşını bitirmiş olanlar için bu sınır 3 yıl veya daha azdır. Birden fazla suç varsa, her bir suçtan verilen ceza ayrı ayrı değerlendirilir, toplam süreye bakılmaz.   
  • Sabıka Durumu: Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı 3 aydan fazla hapis cezasına mahkum edilmemiş olması gerekir. Daha önce alınan 3 ay ve daha az süreli hapis cezaları, adli para cezaları veya taksirli suçlardan alınan mahkumiyetler ertelemeye engel değildir.   
  • Hakim Kanaati: Mahkemenin, sanığın suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda bir kanaate ulaşması gerekir. Bu, hakimin sübjektif değerlendirmesine dayanır.   
  • Zararın Giderilmesi (Takdiri Şart): Mahkeme, erteleme kararını, mağdurun veya kamunun uğradığı zararın tamamen giderilmesi koşuluna bağlayabilir. Ancak bu, HAGB’deki gibi zorunlu bir şart değildir, hakimin takdirindedir. Sanığın rızası aranmaz.   

Denetim Süresi ve Sonuçları: Cezası ertelenen hükümlü hakkında, 1 yıldan az ve 3 yıldan fazla olmamak üzere bir denetim süresi belirlenir. Bu sürenin alt sınırı, mahkum olunan ceza süresinden az olamaz. Mahkeme, denetim süresi içinde hükümlüye bazı yükümlülükler de getirebilir (örneğin, bir meslek veya sanat öğrenmesi, eğitim programına devam etmesi vb. ).   

  • Denetim Süresine Uyum: Hükümlü, denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemez ve kendisine yüklenen yükümlülüklere uyarsa, ertelenen cezası infaz edilmiş sayılır.   
  • Denetim Süresinin İhlali: Hükümlü, denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlerse veya kendisine yüklenen yükümlülüklere (hakimin uyarısına rağmen) uymamakta ısrar ederse, mahkeme ertelenen cezanın kısmen veya tamamen ceza infaz kurumunda çektirilmesine karar verir. Denetim süresi içinde işlenen taksirli suçlar, erteleme kararının geri alınmasına neden olmaz.   

HAGB ile Farkları Nelerdir? HAGB ve cezanın ertelenmesi sıkça karıştırılsa da aralarında önemli farklar vardır:

  • Hükmün Varlığı: Ertelemede ortada kesinleşmiş bir mahkumiyet hükmü varken, HAGB’de hüküm açıklanmamıştır.   
  • Adli Sicil Kaydı: Cezanın ertelenmesi kararı adli sicil (sabıka) kaydına işlenir. HAGB kararı ise (başarıyla tamamlanırsa) adli sicile işlenmez, özel bir sisteme kaydedilir.   
  • Memuriyet ve Diğer Haklar: Ertelenmiş hapis cezası, özellikle 1 yılın üzerindeyse, Devlet Memurları Kanunu açısından memuriyete engel teşkil edebilir. HAGB kararı ise tek başına memuriyete engel oluşturmaz (ancak güvenlik soruşturmasında farklı değerlendirilebilir).   
  • Nihai Sonuç: Ertelemede denetim süresi sonunda ceza infaz edilmiş sayılırken, HAGB’de dava düşer.  

Cezanın ertelenmesi, HAGB kadar “temiz” bir sonuç yaratmasa da (sicil kaydı ve potansiyel hak yoksunlukları nedeniyle), HAGB’nin uygulanamadığı (örneğin zararın giderilemediği veya ceza sınırının aşıldığı) durumlarda veya sanığın HAGB’yi istemediği (eski düzenlemeye göre) hallerde önemli bir alternatiftir. HAGB’nin katı “zararın tamamen giderilmesi” şartına karşın, ertelemede bu durum hakimin takdirine bağlı olduğundan, bazı durumlarda erteleme daha ulaşılabilir bir seçenek olabilir.   

ADLİ Para Cezasına Çevirme (TCK 50)

Kısa süreli hapis cezaları (kanunen 1 yıl veya daha az süreli hapis cezaları), mahkeme tarafından belirli koşullarda adli para cezasına çevrilebilir. Bu, hapis yatmak yerine, belirlenen gün sayısı üzerinden hesaplanan bir miktar paranın devlete ödenmesi anlamına gelir. Mahkeme bu kararı verirken suçun işleniş biçimi, failin kişiliği ve ekonomik durumu gibi faktörleri göz önünde bulundurur. İlk defa suç işleyen ve pişmanlık gösteren kişiler için bu seçenek daha sık değerlendirilebilir. Ancak unutulmamalıdır ki, hapis cezasından çevrilen adli para cezaları için HAGB kararı verilemez ve bu cezalar ertelenemez.   

Kamu Davasının Açılmasının Ertelenmesi (KDAE – CMK 171)

Bu mekanizma, HAGB ve ertelemeden farklı olarak, henüz dava açılmadan, soruşturma aşamasında Cumhuriyet Savcısı tarafından işletilebilir. Belirli şartların varlığı halinde (suçun cezasının üst sınırının 3 yılı geçmemesi -bazı istisnalar hariç-, şüphelinin daha önce kasıtlı suçtan mahkum olmaması, suçtan doğan zararın giderilmesi, savcının ertelemenin daha yararlı olacağı kanaati vb.), savcı iddianame düzenleyerek dava açmak yerine, kamu davasının açılmasını 5 yıl süreyle erteleyebilir. Şüpheli bu 5 yıl içinde kasıtlı yeni bir suç işlemezse, savcı kovuşturmaya yer olmadığına dair karar (KYOK/takipsizlik) verir ve dosya kapanır. Bu karar adli sicile işlemez. Eğer süre içinde kasıtlı suç işlenirse, ertelenen kamu davası açılır. KDAE, kişiyi mahkeme süreciyle hiç karşı karşıya bırakmaması açısından en erken ve potansiyel olarak en az yıpratıcı çözüm yoludur.   

Örnek Olaylarla İlk Suçun Sonuçları

Teorik bilgileri somutlaştırmak adına, Türkiye’de ilk defa suç işleyen kişilerin karşılaşabileceği bazı kurgusal ancak gerçekçi senaryoları inceleyelim:

  • Örnek 1 (Basit Hırsızlık – HAGB): Üniversite öğrencisi Ayşe, maddi sıkıntı nedeniyle girdiği bir süpermarketten değeri düşük birkaç kozmetik ürününü çantasına atarken güvenlik görevlisi tarafından fark edilir. Polise haber verilir ve hakkında hırsızlık suçundan soruşturma başlatılır. Ayşe’nin daha önce hiçbir suç kaydı yoktur. Olaydan büyük pişmanlık duyar, ürünlerin bedelini hemen markete öder ve zararı giderir. Yargılama sırasında mahkemede samimi bir şekilde pişmanlığını dile getirir. Mahkeme, Ayşe’nin sabıkasız olmasını, pişmanlığını, zararı gidermesini ve öğrenci olmasını dikkate alarak, örneğin 6 ay hapis cezasına hükmetse bile, CMK 231 uyarınca Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılmasına (HAGB) karar verir ve Ayşe’yi 5 yıl süreyle denetime tabi tutar. Ayşe bu 5 yıl içinde kasıtlı bir suç işlemezse, bu mahkumiyet kararı hiç açıklanmayacak ve sicili temiz kalacaktır.   

  • Örnek 2 (Alkollü Araç Kullanma – Cezanın Ertelenmesi): Mehmet Bey, bir akşam yemeği sonrası alkollü olarak direksiyon başına geçer ve trafik kontrolünde alkolmetreye üfler. Yasal sınırın üzerinde alkollü olduğu tespit edilir ve hakkında Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma (TCK 179) suçundan dava açılır. Mehmet Bey’in daha önce kasıtlı bir suçtan mahkumiyeti yoktur. Mahkeme, Mehmet Bey’e örneğin 4 ay hapis cezası verir. Mehmet Bey’in sabıkasız olması, yargılama sırasındaki pişmanlığı ve tekrar suç işlemeyeceğine dair mahkemede oluşan olumlu kanaat nedeniyle, mahkeme TCK 51 uyarınca bu hapis cezasının ertelenmesine karar verir ve 1 yıl denetim süresi belirler. Mehmet Bey bu 1 yıl içinde kasıtlı bir suç işlemezse, 4 aylık hapis cezası infaz edilmiş sayılacak, ancak bu karar adli sicil kaydına işlenecektir.   

  • Örnek 3 (Hakaret ve Basit Tehdit – Kısmi HAGB): Komşusuyla otopark yeri yüzünden tartışan Ali Bey, sinirlerine hakim olamayarak komşusuna hakaret eder ve “Seni burada yaşatmam!” şeklinde tehditte bulunur. Komşunun şikayeti üzerine dava açılır. Ali Bey’in sabıkası yoktur. Mahkeme, hakaret suçundan dolayı adli para cezasına, basit tehdit suçundan dolayı ise 10 ay hapis cezasına hükmeder. Adli para cezası ertelenemez veya HAGB konusu olamaz. Ancak 10 aylık hapis cezası için HAGB şartları (sabıkasızlık, ceza süresi, hakimin kanaati ve zararın olmaması/giderilmesi) mevcuttur. Mahkeme, tehdit suçundan verilen 10 ay hapis cezası için HAGB kararı verir ve Ali Bey’i 5 yıl denetime tabi tutar. Ali Bey adli para cezasını ödemek zorundadır, ancak hapis cezası 5 yıl boyunca askıda kalacaktır.   

  • Örnek 4 (Taksirle Yaralama – KDAE): Fatma Hanım, aracıyla geri manevra yaparken dikkatsizlik sonucu yoldan geçen bir yayaya çarpar ve yayanın hafif şekilde yaralanmasına neden olur. Taksirle yaralama suçundan soruşturma başlatılır. Fatma Hanım’ın sabıkası yoktur ve olaydan dolayı çok üzgündür. Yaralanan kişinin tedavi masraflarını karşılar ve uzlaşmaya çalışır ancak uzlaşma sağlanamaz. Cumhuriyet Savcısı, suçun taksirli olmasını, Fatma Hanım’ın sabıkasızlığını, pişmanlığını, zararın giderilmiş olmasını ve suçun cezasının üst sınırının (TCK 89/1) 1 yıl olmasını dikkate alarak, CMK 171 uyarınca Kamu Davasının Açılmasının Ertelenmesine (KDAE) karar verir ve 5 yıllık erteleme süresi belirler. Fatma Hanım bu 5 yıl içinde kasıtlı bir suç işlemezse, hakkında takipsizlik kararı verilecek ve dava hiç açılmamış olacaktır.   

Bu örnekler, ilk suç faillerinin karşılaşabileceği farklı sonuçları göstermektedir. Her davanın kendine özgü koşulları olduğunu ve sonucun bu koşullara göre şekilleneceğini unutmamak gerekir.

Ceza Soruşturması ve Kovuşturmasında Haklarınız: Ne Beklemelisiniz?

Bir suçlama ile karşı karşıya kaldığınızda, sizi karmaşık ve stresli bir hukuki süreç bekliyor olabilir. Bu süreç temel olarak iki aşamadan oluşur: Soruşturma ve Kovuşturma. Her aşamada sahip olduğunuz hakları bilmek, kendinizi daha güvende hissetmenizi ve süreci daha doğru yönetmenizi sağlar.

Soruşturma Aşaması: Şüphe Altındaysanız

Soruşturma, bir suç işlendiğine dair şüphenin Cumhuriyet Savcılığına ulaşmasıyla (ihbar, şikayet veya başka bir şekilde öğrenme) başlayan ve iddianamenin mahkeme tarafından kabulüne kadar devam eden evredir. Bu aşamada amaç, suçun işlenip işlenmediğini, işlendiyse kim tarafından işlendiğini araştırmak ve dava açmaya yeterli delil olup olmadığını belirlemektir. Bu evrede “şüpheli” konumunda olursunuz.   

  • Başlangıç: Savcılık, suç şüphesini öğrendiğinde (örneğin polis tutanağı, mağdur şikayeti ile) soruşturmayı başlatır. Basit veya yeterli şüphe yoksa “Soruşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar” (SYOK) verilebilir.   
    • Kimlik Tespiti: Kimlik bilgileriniz sorulur ve doğru cevap vermeniz beklenir.   
    • Suçlamayı Öğrenme Hakkı: Hangi suçla itham edildiğiniz size açıkça anlatılmalıdır.
    • Susma Hakkı: İfade vermeme, yani susma hakkınız vardır. Susmanız aleyhinize delil olarak kullanılamaz.  
    • Avukat (Müdafii) Hakkı: En önemli haklarınızdan biridir. Kendi seçtiğiniz bir avukatın veya maddi durumunuz elvermiyorsa baro tarafından atanacak bir avukatın hukuki yardımından yararlanma hakkınız vardır. Avukatınız ifade sırasında yanınızda bulunabilir. İfade öncesinde veya sırasında avukatınızla özel olarak görüşme hakkınız engellenemez.   
    • Yakınlara Haber Verme Hakkı: Eğer yakalanmışsanız, belirlediğiniz bir yakınınıza durumunuz derhal bildirilir.   
    • Lehe Delil Toplanmasını İsteme Hakkı: Şüpheleri ortadan kaldırmak için lehinize olan delillerin toplanmasını talep etme hakkınız vardır.   

      İfade Alma (CMK 147): Soruşturma kapsamında polis veya savcı ifadenizi alabilir. İfadeye çağrıldığınızda veya yakalandığınızda size bazı temel haklarınızın hatırlatılması zorunludur :

  • Koruma Tedbirleri: Suçun niteliğine, delil durumuna ve kaçma şüphesi gibi faktörlere bağlı olarak savcı veya hakim kararıyla gözaltına alınabilir, tutuklanabilir veya adli kontrol (örneğin yurt dışına çıkış yasağı, imza atma yükümlülüğü) altına alınabilirsiniz.   
  • Soruşturma Sonu Kararları: Savcı, topladığı delilleri değerlendirerek şu kararlardan birini verir:
    • İddianame Düzenlenmesi: Yeterli suç şüphesi varsa, dava açılması için mahkemeye iddianame sunar.   
    • Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar (KYOK/Takipsizlik): Yeterli delil bulunamazsa veya dava açma şartları oluşmazsa (örneğin şikayetten vazgeçme, uzlaşma) dava açmaz.   
    • Kamu Davasının Açılmasının Ertelenmesi (KDAE): Belirli şartlar varsa, dava açmayı 5 yıl süreyle erteleyebilir.   
  • Gizlilik: Kural olarak soruşturma evresi gizlidir. Dosya içeriği, soruşturmanın amacını tehlikeye düşürmemek kaydıyla şüpheli ve avukatı tarafından incelenebilir.   

Kovuşturma Aşaması: Mahkeme Süreci

Kovuşturma, iddianamenin mahkeme tarafından kabul edilmesiyle başlayan ve hükmün kesinleşmesine kadar süren yargılama evresidir. Bu aşamada artık “sanık” olarak adlandırılırsınız.   

  • Başlangıç ve Duruşma Hazırlığı: Mahkeme iddianameyi kabul ettikten sonra bir duruşma tarihi belirler ve sanığı, avukatını, varsa katılanı (mağduru) ve tanıkları duruşmaya çağırır. Sanığa iddianame tebliğ edilir.   
  • Duruşma: Yargılamanın kalbi duruşmalardır. Duruşmalar kural olarak halka açıktır. Duruşmada:
    • Sanığın kimlik tespiti yapılır ve iddianame okunur.
    • Sanığın sorgusu yapılır ve savunması alınır. Sanık ve avukatı her aşamada savunma yapabilir.   
    • Deliller (tanık beyanları, belgeler, bilirkişi raporları vb.) ortaya konulur ve tartışılır.   
    • Savcı esas hakkındaki mütalaasını (görüşünü) sunar.
    • Sanığa ve avukatına son savunmaları sorulur.
    • Son söz sanığa verilir.   
  • Karar (Hüküm): Mahkeme heyeti, tüm delilleri ve beyanları değerlendirdikten sonra müzakereye çekilir ve son kararını (hükmünü) açıklar. Bu karar şunlardan biri olabilir:
    • Beraat: Sanığın suçu işlemediği veya delil yetersizliği.
    • Mahkumiyet: Sanığın suçlu bulunması ve ceza tayini (hapis, adli para cezası).
    • Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB): Şartları varsa.
    • Cezanın Ertelenmesi: Şartları varsa (mahkumiyetle birlikte).
    • Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı: Kusurluluğu kaldıran nedenler varsa.
    • Davanın Düşmesi: Zamanaşımı, sanığın ölümü, şikayetten vazgeçme gibi nedenleri

       

  • Kanun Yolları: Mahkemenin verdiği karara karşı, süresi içinde (genellikle 7 gün) İstinaf (Bölge Adliye Mahkemesi’ne) ve bazı durumlarda Temyiz (Yargıtay’a) kanun yollarına başvurma hakkınız vardır.   

Neden Bir Ceza Avukatına Danışmalısınız?

Ceza yargılaması süreci, teknik detayları, usul kuralları ve potansiyel sonuçları itibarıyla oldukça karmaşıktır. Özellikle hayatında ilk kez böyle bir durumla karşılaşan bir kişi için haklarını tam olarak bilmek ve kendini doğru bir şekilde savunmak zordur. Bu noktada bir ceza avukatının desteği hayati önem taşır:

  • Haklarınızı Korur: Avukatınız, soruşturmanın en başından itibaren (ifade alma anı dahil) haklarınızın (susma hakkı, adil yargılanma hakkı vb.) ihlal edilmemesini sağlar.   
  • Doğru Savunma Stratejisi: Dosyanızı inceleyerek, lehinize ve aleyhinize olan delilleri değerlendirir ve en etkili savunma stratejisini belirler.
  • Lehe Hükümlerin Uygulanması: HAGB, cezanın ertelenmesi, adli para cezasına çevirme gibi sizin için avantajlı olabilecek hukuki kurumların şartlarını değerlendirir ve bunların uygulanması için gerekli hukuki argümanları mahkemeye sunar.   
  • Teknik Bilgi ve Deneyim: Ceza Muhakemesi Kanunu ve ilgili mevzuata hakimiyeti sayesinde, usul hatalarını tespit edebilir, gerekli itirazları zamanında yapabilir.
  • Stres Yönetimi: Bu zorlu süreçte size hukuki rehberlik yaparak üzerinizdeki stresi azaltır ve süreci daha bilinçli takip etmenizi sağlar.

Unutmayın, soruşturma aşamasında yapacağınız bir hata veya eksik bir ifade, davanın ilerleyen aşamalarında telafisi zor sonuçlar doğurabilir. Bu nedenle, bir suçlama ile karşı karşıya kaldığınızda vakit kaybetmeden uzman bir ceza avukatına danışmanız, hak kaybı yaşamanızı önlemek adına en doğru adım olacaktır.   

(Bu noktada Aşık Hukuk Bürosu’nun iletişim bilgilerine veya ceza hukuku hizmetleri sayfasına bir iç link verilebilir: Örneğin, “Ceza hukuku alanında uzman avukatlarımızla görüşmek için iletişim sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.”)

Tablo: İlk Suçlarda Karşılaşılabilecek Durumlar (Özet)

Aşağıdaki tablo, ilk defa suç işlediği iddia edilen kişilerin sıkça karşılaştığı bazı suç tipleri ve bu durumlarda karşılaşılabilecek olası hukuki sonuçları özetlemektedir. Her davanın kendine özgü olduğu ve nihai kararın mahkeme tarafından verileceği unutulmamalıdır.

Örnek Suç Tipi (Hafif/Orta) Olası Yaptırım/Alternatif Önemli Faktörler Kısa Örnek Olay Özeti
Basit Hırsızlık (Değeri Az) (TCK 141/145) Adli Para Cezası, Hapis (1-3 yıl, değer azlığı indirimi), HAGB, Uzlaşma (bazı hallerde) Sabıkasızlık, Zararın Giderilmesi, Pişmanlık, Suçun işleniş şekli Öğrenci, marketten küçük eşya çaldı, pişman olup zararı giderdi. HAGB kararı verildi.
Hakaret (TCK 125) Adli Para Cezası veya Hapis (3 ay – 2 yıl), HAGB, Uzlaşma Sabıkasızlık, Pişmanlık, Karşılıklı hakaret olup olmadığı, Aleniyet Komşu kavgasında hakaret etti. Sabıkasız. Adli para cezası veya HAGB mümkün.
Basit Tehdit (TCK 106/1) Hapis (6 ay – 2 yıl), HAGB, Uzlaşma Sabıkasızlık, Tehdidin ciddiyeti, Pişmanlık Komşu kavgasında tehdit etti. Sabıkasız. 10 ay hapis cezası için HAGB kararı verildi.
Mala Zarar Verme (Basit) (TCK 151) Adli Para Cezası veya Hapis (4 ay – 3 yıl), HAGB, Uzlaşma Sabıkasızlık, Zararın Giderilmesi, Pişmanlık, Kastın yoğunluğu Tartışma sırasında başkasının malına zarar verdi. Sabıkasız. Zarar giderilirse HAGB veya uzlaşma mümkün.
Taksirle Yaralama (Basit) (TCK 89/1) Adli Para Cezası veya Hapis (3 ay – 1 yıl), KDAE, Uzlaşma Sabıkasızlık (kasıtlı suçtan), Zararın Giderilmesi, Kusur oranı, Şikayet Dikkatsizlikle kazaya neden oldu, hafif yaralama var. Sabıkasız. Zarar giderildi. KDAE veya uzlaşma olası.
Trafik Güv. Tehlikeye Sokma (Alkollü) (TCK 179/3) Hapis (3 ay – 2 yıl), Cezanın Ertelenmesi, HAGB (hapis verilirse), Adli Para Cezası Sabıkasızlık (kasıtlı suçtan), Alkol oranı, Pişmanlık, Tekrar suç işlemeyeceği kanaati Alkollü araç kullanırken yakalandı. Sabıkasız. 4 ay hapis cezası ertelendi, 1 yıl denetim verildi.

  

Not: Tabloda belirtilen yaptırımlar ve alternatifler genel bilgiler olup, her somut olayda farklılık gösterebilir. Uzlaşma, şikayete bağlı suçlarda veya kanunda açıkça belirtilen suçlarda mümkündür.

Dilekçe Örneği: Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) Talepli Savunma Dilekçesi

Aşağıda, ilk defa suç işlediği iddia edilen ve hakkında basit hırsızlık suçundan dava açılan varsayımsal bir sanık için, Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) talebini de içeren bir savunma dilekçesi örneği sunulmaktadır. Bu örnek genel bir çerçeve sunmakta olup, her somut olayın özelliklerine göre uzman bir avukat tarafından özel olarak hazırlanmalıdır.


İSTANBUL (…). ASLİYE CEZA MAHKEMESİ SAYIN HAKİMLİĞİ’NE

DOSYA NO : 2024/… Esas

SAVUNMA YAPAN SANIK : (TC Kimlik No:)

MÜDAFİİ : Av. Murteza Osman AŞIK

SUÇ : Basit Hırsızlık (TCK m. 141/1)

KONU : Esasa ilişkin savunmalarımızın ve Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) madde 231 uyarınca Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) kararı verilmesi talebimizin sunulmasından ibarettir.

AÇIKLAMALAR :

1. OLAYIN MADDİ VAKIALARA İLİŞKİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE SAVUNMALARIMIZ:

Müvekkil hakkında, tarihinde [Mağaza Adı] isimli işyerinden çalmak suretiyle basit hırsızlık suçunu işlediği iddiasıyla kamu davası açılmıştır. Müvekkil, üzerine atılı suçu işlediğini samimiyetle kabul etmekle birlikte, olayın meydana geliş şekli ve müvekkilin içinde bulunduğu özel koşullar dikkate alındığında, verilecek kararda lehe hükümlerin uygulanması gerektiği kanaatindeyiz.

Müvekkil, olay tarihinde. Bu durum, müvekkilin normal şartlarda asla işlemeyeceği bu eylemi, içinde bulunduğu zor koşulların ve anlık bir muhakeme yeteneği zayıflamasının etkisiyle gerçekleştirmesine neden olmuştur. Müvekkilin hırsızlık kastı, önceden planlanmış veya profesyonel bir nitelik taşımamaktadır. Olay tamamen ani gelişen bir durumun sonucudur.

Nitekim müvekkil, eylemin hemen ardından [Mağaza Adı] yetkilileri tarafından fark edildiğinde herhangi bir direniş göstermemiş, aksine büyük bir pişmanlık ve utanç duymuştur. Soruşturma aşamasında kollukta ve savcılıkta verdiği ifadelerde de olayı tüm samimiyetiyle anlatmış, gerçeği gizleme veya çarpıtma yoluna gitmemiştir. Bu durum, müvekkilin suç işleme kastının yoğun olmadığını ve eyleminden duyduğu derin pişmanlığı açıkça göstermektedir.

2. ZARARIN GİDERİLMESİ HUSUSU:

Hırsızlık suçuna konu olan’nın değeri [Eşyanın Değeri] TL olup, suçun konusunu oluşturan değerin azlığı TCK m. 145 kapsamında ayrıca değerlendirilmelidir. Daha da önemlisi, müvekkil, olayın hemen ardından, henüz soruşturma başlamadan veya başlar başlamaz, [Mağaza Adı]’nın uğradığı zararın tamamını [Zararın Nasıl Giderildiğini Açıklayın – Örn: eşyayı iade ederek / eşyanın bedelini nakden ödeyerek] gidermiştir. Zararın giderildiğine dair dilekçemiz ekinde Sayın Mahkemenize sunulmuştur (EK-1). Bu durum, müvekkilin suçtan önceki hale getirme yönündeki samimi çabasını ve pişmanlığını ortaya koymaktadır ve CMK m. 231/6-c bendinde aranan “zararın giderilmesi” şartının eksiksiz olarak yerine getirildiğini göstermektedir.

3. MÜVEKKİLİN KİŞİLİK ÖZELLİKLERİ VE SABIKA DURUMU:

Müvekkil, [Müvekkilin Yaşı] yaşında, [Müvekkilin Mesleği/Eğitim Durumu] bir bireydir. Bugüne kadar herhangi bir kasıtlı suça karışmamıştır. Ekte sunulan Adli Sicil Kaydı örneğinden (EK-2) de görüleceği üzere, müvekkilin adli sicili tamamen temizdir. Bu olay, müvekkilin hayatındaki ilk ve tek adli vakadır. Müvekkil, bir kişidir. Yargılama sürecindeki tutum ve davranışları, duruşmalara zamanında katılması ve mahkemeye karşı saygılı tavrı da göz önünde bulundurulmalıdır. Tüm bu hususlar, müvekkilin suç işlemeyi alışkanlık haline getiren bir kişilik yapısına sahip olmadığını, bu olayın tamamen münferit ve istisnai bir durum olduğunu ve müvekkilin tekrar suç işlemeyeceğine dair güçlü bir kanaat oluşturmaktadır.   

4. HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASI (HAGB) TALEBİMİZ:

Yukarıda detaylıca izah edilen nedenlerle, müvekkil hakkında CMK m. 231’de düzenlenen Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması kurumunun uygulanması için kanunda aranan tüm objektif ve sübjektif şartların mevcut olduğu kanaatindeyiz:

  • Suça İlişkin Şart: Yargılama konusu suçun (Basit Hırsızlık) TCK m. 141/1 uyarınca cezasının alt ve üst sınırları itibarıyla, olası bir mahkumiyet durumunda hükmedilecek cezanın CMK m. 231/5’te belirtilen 2 yıllık hapis cezası sınırının altında kalacağı açıktır.
  • Sanığa İlişkin Şartlar:
    • Müvekkilin daha önce kasıtlı bir suçtan mahkumiyeti bulunmamaktadır (CMK m. 231/6-a). Adli sicil kaydı temizdir.
    • Mahkemenizce de takdir edileceği üzere, müvekkilin kişilik özellikleri, yargılama sürecindeki samimi pişmanlığı ve saygılı tutumu, tekrar suç işlemeyeceği hususunda olumlu bir kanaat oluşturmaktadır (CMK m. 231/6-b).
    • Suçun işlenmesiyle mağdurun uğradığı zarar, tarafımızca tamamen giderilmiştir (CMK m. 231/6-c).

Bu şartların tamamı somut olayda gerçekleşmiştir. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında da vurgulandığı üzere, HAGB şartları oluştuğunda mahkemenin bu kurumu uygulaması bir zorunluluktur ve takdir hakkı olarak yorumlanamaz. Müvekkilin genç yaşı, öğrenci olması/çalışıyor olması, ilk kez suç işlemesi ve duyduğu derin pişmanlık göz önüne alındığında, hakkında mahkumiyet hükmü kurulması yerine HAGB kararı verilmesi, hem müvekkilin geleceği açısından telafisi imkansız sonuçların doğmasını engelleyecek hem de ceza hukukunun temel amaçlarından olan bireyin topluma yeniden kazandırılması ilkesine daha uygun olacaktır. HAGB kararı, müvekkile verilecek en adil ve hakkaniyetli karar olacaktır.   

(Not: 2 Mart 2024 tarihli yasa değişikliği ile sanığın HAGB’yi kabul etme şartı kaldırılmış olduğundan, dilekçede bu yönde bir beyana yer verilmesine gerek kalmamıştır.)   

HUKUKİ NEDENLER : 5237 Sayılı TCK m. 141, 145, 50, 51, 53 vd.; 5271 Sayılı CMK m. 231 vd. ve ilgili sair mevzuat.

HUKUKİ DELİLLER : İstanbul (…). Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2024/… Esas sayılı dosyası içeriği, mağaza güvenlik kamerası kayıtları (celp edilirse), tanık beyanları (varsa), zararın giderildiğine dair belge (EK-1), Adli Sicil Kaydı (EK-2), Sosyal İnceleme Raporu (istenirse) ve her türlü yasal delil.

SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda arz ve izah edilen nedenler ve Sayın Mahkemenizce re’sen (kendiliğinden) dikkate alınacak hususlar çerçevesinde;

  1. Müvekkil’nın üzerine atılı suçun yasal unsurları oluşmadığından veya suç kastı ispatlanamadığından BERAATİNE,
  2. Mahkemeniz aksi kanaatte ise, lehe olan yasa hükümlerinin (TCK m. 145 dahil) uygulanarak, CMK m. 231’de düzenlenen şartların tamamı oluştuğundan, müvekkil hakkında HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASINA (HAGB) karar verilmesini saygılarımızla arz ve talep ederiz.

Sanık Müdafii Av. Murteza Osman AŞIK (e-imzalıdır)

EKLER:

  1. Zararın giderildiğine dair belge.
  2. Adli Sicil Kaydı örneği.

Hukuki Süreçte İlk Adımlarınız

Bilinçli Olmak Önemli

Özetlemek gerekirse, Türk hukuk sistemi ilk defa suç işleyen kişilere belirli kolaylıklar ve alternatifler sunmaktadır. Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB), Cezanın Ertelenmesi, Adli Para Cezasına Çevirme veya Kamu Davasının Açılmasının Ertelenmesi gibi mekanizmalar, sabıkasız kişiler için cezaevine girmeden veya adli sicillerine bir mahkumiyet işlemeden bu süreci atlatma imkanı tanıyabilir.

Ancak unutulmamalıdır ki, bu imkanlardan yararlanmak otomatik bir hak değildir. Suçun niteliği, zararın giderilip giderilmediği, kişinin yargılama sürecindeki tutumu ve mahkemenin kanaati gibi birçok faktör sonucu etkilemektedir. Sürecin ciddiyetini kavramak, sahip olduğunuz hakları bilmek ve en başından itibaren doğru adımları atmak büyük önem taşır. Sonuç olarak, “ilk defa suç işleyen ceza alır mı” endişesi taşıyanlar için cevap, duruma göre değişmekle birlikte, hukuki seçeneklerin mevcut olduğudur ve bu seçeneklerin doğru değerlendirilmesi gerekir.

Hakkını Aramaktan Korkma

Bir suçlama ile karşı karşıya kalmak göz korkutucu olabilir. Ancak bu durum, haklarınızı aramanıza ve kendinizi savunmanıza engel olmamalıdır. Adil yargılanma, savunma yapma ve lehinize olan delilleri sunma en temel anayasal haklarınızdır. Sürecin karmaşıklığı karşısında yalnız hissetmeniz doğaldır, ancak unutmayın ki profesyonel hukuki yardım alarak bu süreci daha bilinçli ve güçlü bir şekilde yönetebilirsiniz.

Eğer siz veya bir yakınınız ilk defa bir suçlama ile karşı karşıyaysanız, durumunuzu değerlendirmek, haklarınızı öğrenmek ve size en uygun savunma stratejisini belirlemek için uzman bir ceza avukatından destek almaktan çekinmeyin. Aşık Hukuk Bürosu olarak, ceza hukuku alanındaki tecrübemizle bu zorlu süreçte yanınızdayız.

(Bu noktada Aşık Hukuk Bürosu’nun iletişim bilgilerine veya ceza hukuku hizmetleri sayfasına bir iç link verilebilir: Örneğin, “Hukuki destek ve danışmanlık için bize ulaşın.”)

İlk Defa Suç İşleyenler İçin Sıkça Sorulan Sorular (SSS)

Soru 1: HAGB kararı adli sicil kaydımda (sabıka kaydı) görünür mü?

Cevap: Hayır, Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) kararları, adli sicil kaydının genel sorgulamalarında görünmez. Bu kararlar, sadece hakim veya savcı gibi yetkili kişiler tarafından görülebilen ayrı bir sisteme kaydedilir. Eğer 5 yıllık (veya çocuklar için 3 yıllık) denetim süresi kasıtlı bir suç işlemeden ve yükümlülüklere uyarak başarıyla tamamlanırsa, bu özel sistemdeki kayıt da silinir ve karar hiçbir hukuki sonuç doğurmaz.   

Soru 2: HAGB ile Cezanın Ertelenmesi arasındaki en önemli fark nedir?

Cevap: En temel fark sonuçlarındadır. HAGB’de denetim süresi başarıyla tamamlandığında dava düşer ve karar adli sicile işlemez; kişi o suçu hiç işlememiş gibi olur. Cezanın ertelenmesinde ise denetim süresi sonunda ceza infaz edilmiş sayılır, ancak mahkumiyet kararı adli sicile işlenir ve hukuki varlığını sürdürür. Bu nedenle HAGB, genellikle adli sicil temizliği açısından daha avantajlıdır.   

Soru 3: HAGB veya ertelenmiş cezam varken memur olabilir miyim?

Cevap: HAGB kararı, tek başına Devlet Memurları Kanunu açısından memuriyete engel teşkil etmez. Ancak, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasında bu kararın nasıl değerlendirileceği idarenin takdirindedir ve bazı meslek grupları (hakim, savcı, polis, asker vb.) için daha sıkı incelemeler yapılabilir. Ertelenmiş hapis cezası ise, özellikle ceza süresi 1 yılın üzerindeyse veya suçun niteliği (yüz kızartıcı suçlar, terör suçları vb.) kanunda sayılan engellerden birini oluşturuyorsa memuriyete engel olabilir. Her durumda, ilgili kurumun mevzuatı ve güvenlik soruşturması sonucu belirleyici olacaktır.   

Soru 4: HAGB denetim süresinde trafik cezası alsam veya taksirle bir kazaya karışsam HAGB bozulur mu?

Cevap: Hayır. HAGB kararının bozulması ve geri bırakılan hükmün açıklanması için denetim süresi içinde kasıtlı yeni bir suç işlenmesi ve bu suçtan kesinleşmiş bir mahkumiyet alınması gerekir. İdari para cezaları (trafik cezaları gibi) veya taksirle (istemeden, dikkatsizlikle) işlenen suçlar (örneğin, basit bir trafik kazası) HAGB kararının bozulmasına neden olmaz.   

Soru 5: İlk defa suç işlediğim iddia ediliyor, mutlaka avukat tutmalı mıyım?

Cevap: Ceza yargılamasında avukat tutmak (bazı zorunlu müdafilik halleri dışında) yasal bir zorunluluk olmasa da, hak kaybı yaşamamak adına şiddetle tavsiye edilir. Bir ceza avukatı, soruşturmanın en başından itibaren haklarınızı tam olarak anlamanıza ve korunmanıza yardımcı olur, ifade ve savunma sürecinde size rehberlik eder, lehinize olan HAGB veya erteleme gibi hukuki yolların kullanılmasını sağlar ve karmaşık hukuki prosedürlerde hata yapmanızı önler. Özellikle ilk kez böyle bir durumla karşılaşanlar için profesyonel destek almak çok önemlidir.   

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu