CEZA HUKUKUMAKALELER

Güveni Kötüye Kullanma Suçu Nedir? (TCK 155)

Örnek Dilekçe (2025)

Günlük hayatta ve ticari ilişkilerimizde temel yapı taşı güvendir.[1, 2, 3] Birbirimize güvenir, eşyalarımızı emanet eder, belirli işleri yapmaları için yetki veririz. Ancak bazen bu güven sarsılabilir. İşte tam bu noktada hukuk sistemi devreye girer ve güven ilişkisinin kötüye kullanılmasını yaptırıma bağlar. Türk Ceza Kanunu’nda yer alan güveni kötüye kullanma suçu, tam da bu tür durumları ele alır. En basit anlatımıyla, bir kişiye belirli bir amaçla (örneğin saklaması veya belirli bir şekilde kullanması için) teslim edilen bir malın, teslim edilen kişi tarafından bu amacın dışında, kendi veya başkasının yararına kullanılması ya da bu teslim olayının inkar edilmesidir.[4, 5, 6] Halk arasında “emniyeti suiistimal” olarak da bilinen bu suç [2, 7, 8, 9], aslında Türk Ceza Kanunu’nun 155. maddesinde düzenlenmiştir. Bu makalede, Aşık Hukuk Bürosu olarak, güveni kötüye kullanma suçunu tüm yönleriyle, herkesin anlayabileceği bir dille açıklamayı, türlerini, sonuçlarını ve böyle bir durumla karşılaştığınızda neler yapabileceğinizi anlatmayı amaçlıyoruz.

Güveni Kötüye Kullanma Suçunun Yasal Dayanağı: Türk Ceza Kanunu Madde 155

Güveni kötüye kullanma suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) “Malvarlığına Karşı Suçlar” bölümünde, 155. maddede düzenlenmiştir.[10] Bu madde, suçun temel ve nitelikli (daha ağır) hallerini ayrı ayrı tanımlar.

TCK Madde 155 Şöyledir:

(1) Başkasına ait olup da, muhafaza etmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere zilyedliği kendisine devredilmiş olan mal üzerinde, kendisinin veya başkasının yararına olarak, zilyedliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunan veya bu devir olgusunu inkar eden kişi, şikayet üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılır.[3, 4, 5, 11, 12]

(2) Suçun, meslek ve sanat, ticaret veya hizmet ilişkisinin ya da hangi nedenden doğmuş olursa olsun, başkasının mallarını idare etmek yetkisinin gereği olarak tevdi ve teslim edilmiş eşya hakkında işlenmesi halinde, bir yıldan yedi yıla kadar hapis ve üçbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.[3, 4, 5, 11, 12]

Korunan Hukuki Değer Nedir?

Bu suçla kanun koyucunun korumayı amaçladığı temel değer, kişilerin mülkiyet hakkıdır.[3, 10, 13, 14, 15] Yani, eşyalarınız üzerindeki sahiplik hakkınız güvence altına alınır. Ancak bu suçun yapısı gereği, korunan tek değer mülkiyet değildir. Suçun oluşabilmesi için öncelikle malın zilyetliğinin (yani fiili hakimiyetinin) hukuka uygun bir şekilde, bir anlaşmaya veya güven ilişkisine dayanarak faile devredilmiş olması gerekir.[1, 2, 3, 4, 14] Dolayısıyla, kanun aynı zamanda bu devrin temelindeki **güven ilişkisini** de korumaktadır. Kişiler arasındaki bu güvenin kasıtlı olarak ihlal edilmesi ve eşya üzerinde anlaşmaya aykırı tasarruflarda bulunulması cezalandırılır.[12, 13, 15] Bu çift yönlü koruma, güveni kötüye kullanma suçunu basit bir hırsızlıktan ayıran önemli bir özelliktir.

Suçun Oluşması İçin Gerekli Şartlar (Unsurları)

Bir eylemin güveni kötüye kullanma suçu sayılabilmesi için belirli şartların bir arada bulunması gerekir. Bu şartları (unsurları) tek tek inceleyelim:

Suçun Konusu: Hangi “Mal”lar Kapsamda?

Suçun konusu “mal”dır. Bu malın en önemli özelliği, **başkasına ait olmasıdır**.[4, 10] Yani, kişi kendi malına karşı bu suçu işleyemez.[3] Ortak mülkiyet (müşterek veya elbirliği mülkiyeti) durumunda bile, diğer ortakların payı açısından mal “başkasına ait” sayılır ve ortaklar birbirine karşı bu suçu işleyebilir.[3, 4] Şirket malları da, şirket ortakları açısından “başkasına ait” kabul edilir.[4]

Kanundaki “mal” ifadesi hem taşınır (örneğin araba, telefon, para, mücevher) hem de taşınmaz (örneğin ev, arsa) malları kapsar.[4, 10, 14, 16] Ancak taşınmazlar konusunda pratikte bazı zorluklar yaşanabilir. Örneğin, kiralanan bir evdeki kapı veya pencere gibi evin ayrılmaz parçalarının (mütemmim cüz) kiracı tarafından sökülüp götürülmesi durumunda Yargıtay bazen bu eşyaların özel olarak teslim edilmediği gerekçesiyle hırsızlık suçunun oluştuğunu kabul etse de [4], bazı hukukçular tüm evin eşyalarıyla birlikte teslim edildiği durumlarda bunun güveni kötüye kullanma sayılması gerektiğini savunmaktadır.[4]

Suça konu malın maddi bir varlığının ve genellikle ekonomik bir değerinin olması gerekir.[4] Para ve hisse senedi gibi değerler de mal kapsamındadır.[4] Ancak, sadece bir alacak hakkı (örneğin borç para alacağı) veya soyut haklar (fikirler gibi) bu suçun konusunu oluşturmaz.[4] Bu ayrım önemlidir, çünkü örneğin birine verdiğiniz borç parayı geri alamamanız, tek başına güveni kötüye kullanma suçu anlamına gelmez; bu genellikle bir özel hukuk meselesidir.

Zilyetlik Nedir ve Nasıl Devredilir?

Bu suçun temelinde “zilyetlik” kavramı yatar. Peki, zilyetlik nedir?

Türk Dil Kurumu (TDK) sözlüğüne göre **Zilyetlik: Zilyet Olma Durumu, Eldecilik** anlamına gelir.[17]

Daha basit bir ifadeyle zilyetlik, bir eşya üzerinde **fiili hakimiyet kurma**, onu **elde bulundurma ve kontrol etme** durumudur.[2, 18, 19, 20, 21] Zilyet olmak, malik (sahip) olmakla aynı şey değildir.[19, 21] Örneğin, kiraladığınız bir arabanın o anki zilyedi sizsinizdir, ama maliki kiralama şirketidir.[19]

Güveni kötüye kullanma suçunun oluşması için, malın zilyetliğinin mal sahibi (veya önceki zilyet) tarafından faile gönüllü olarak, geçerli bir rızayla ve bir sözleşme veya anlaşmaya dayanarak devredilmiş olması şarttır.[1, 4, 7, 8, 10, 22] Bu devir rastgele değil, belirli bir amaç için yapılmalıdır: Malı “muhafaza etmek” (saklamak, korumak) veya “belirli bir şekilde kullanmak üzere”.[4, 7, 10, 11, 22] Eğer malın mülkiyeti devrediliyorsa (örneğin satış veya bağış) bu suç oluşmaz.[4]

Zilyetlik devrinin önemli bir noktası daha vardır: Devir, faile mal üzerinde **tam bir fiili kontrol** sağlamalıdır. Eğer mal sahibi, malı devrettikten sonra hala mal üzerinde etkili bir denetim veya gözetim yetkisine sahipse, failin malı alması güveni kötüye kullanma değil, hırsızlık olarak değerlendirilebilir.[4, 23] Çünkü bu durumda mal sahibi aslında zilyetliği tam olarak devretmemiş, güven ilişkisi tam olarak kurulmamış sayılır. Suçun oluşması için, malın sahibinin kontrolünden çıkıp failin hakimiyetine geçmiş olması gerekir.

Hukuki olarak mal sahibi “asli zilyet”, malın kendisine emanet edildiği kişi ise “feri zilyet” olarak adlandırılır.[1, 3, 19] Güveni kötüye kullanma suçunun faili genellikle bu feri zilyet konumundaki kişidir.[3, 7, 14]

Suçun Hareket Unsuru: Amaca Aykırı Kullanım veya İnkar

Fail, zilyetliği kendisine devredilen mal üzerinde iki şekilde suç işleyebilir [11]:

  1. Zilyetliğin Devri Amacı Dışında Tasarrufta Bulunma: Failin, malı kendisine veren kişiyle arasındaki anlaşmaya veya güven ilişkisine aykırı olarak, sanki malın sahibiymiş gibi davranmasıdır.[4, 5, 8, 10, 11, 13, 22] Örnekler: Emanet edilen arabayı satmak, rehin vermek, başkasına kiralamak; saklaması için verilen parayı harcamak; tamir için bırakılan eşyayı izinsiz kullanmak veya parçalarını satmak; şirkete ait malzemeyi kişisel işlerinde kullanmak.[5, 8, 11, 24]
  2. Devir Olgusunu İnkar Etme: Mal sahibi malını geri istediğinde, failin “bana böyle bir mal vermedin” veya “ben böyle bir mal almadım” diyerek malın kendisine teslim edildiği gerçeğini inkar etmesidir.[1, 4, 5, 10, 11, 13, 22] Sadece malı zamanında geri vermemek de, makul bir süre geçtikten ve ihtar yapıldıktan sonra, zımni (örtülü) bir inkar olarak kabul edilebilir.[11]

Bu noktada önemli bir ayrıntı şudur: Suçun oluşması için mal sahibinin **somut bir maddi zarara uğraması** veya failin **haksız bir çıkar sağlaması şart değildir**.[1, 2, 4, 7] Failin, emanet amacına aykırı bir tasarrufta bulunması veya devir olgusunu inkar etmesi fiili, suçun tamamlanması için yeterlidir. Çünkü kanun sadece malı değil, aynı zamanda o malın teslimine dayanak olan güven ilişkisini de korumaktadır ve bu ilişki, amaca aykırı hareketle zaten zedelenmiş olur.

Manevi Unsur: Kastın Rolü

Güveni kötüye kullanma suçu, ancak **kasten** işlenebilir.[15, 25] Yani failin, malı bilerek ve isteyerek devir amacına aykırı kullandığını veya devir olgusunu bilerek inkar ettiğini bilmesi ve istemesi gerekir. Bu suçun **taksirle**, yani dikkatsizlik veya özensizlik sonucu işlenmesi mümkün değildir.[15] Örneğin, size emanet edilen bir eşyayı kazara kaybetmeniz veya hasara uğratmanız bu suçu oluşturmaz.

Genellikle bu suçta suç işleme kastı, malın zilyetliği hukuka uygun bir şekilde ele geçirildikten *sonra* ortaya çıkar.[1, 4, 7] Bu durum, güveni kötüye kullanmayı dolandırıcılık suçundan ayıran önemli bir farktır. Dolandırıcılıkta fail, en başından itibaren hileli davranışlarla mağduru aldatma kastıyla hareket eder.

(Tablo): Güveni Kötüye Kullanma Suçunun Temel Özellikleri

Aşağıdaki tablo, güveni kötüye kullanma suçunun temel unsurlarını, cezalarını ve önemli usul kurallarını özetlemektedir:

Özellik Açıklama TCK Maddesi
Fail (Perpetrator) Malın zilyetliği kendisine hukuka uygun devredilen herhangi bir kişi (kamu görevlisi hariç – zimmet olabilir) [3, 7, 10, 16] 155
Mağdur (Victim) Malın sahibi (maliki) [10] 155
Suçun Konusu Başkasına ait, zilyetliği devredilmiş taşınır veya taşınmaz mal [4, 10, 14] 155
Fiil (Actus Reus) Zilyetliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunmak VEYA devir olgusunu inkar etmek [4, 11] 155
Manevi Unsur Kast (bilerek ve isteyerek hareket etme) [15, 25] 155
Temel Ceza 6 aydan 2 yıla kadar hapis VE adli para cezası [4, 5, 7, 26] 155/1
Nitelikli Ceza 1 yıldan 7 yıla kadar hapis VE 3000 güne kadar adli para cezası [5, 7, 11, 14, 24, 26, 27, 28, 29] 155/2
Şikayet Durumu Temel hal (155/1) şikayete tabi (6 ay süre); Nitelikli hal (155/2) re’sen soruşturulur (istisnalar hariç, bkz. TCK 167) [2, 8, 14, 15, 28] 155/1, 155/2
Dava Zamanaşımı Temel hal: 8 yıl; Nitelikli hal: 15 yıl [8, 14, 15, 28, 30, 31, 32] 66
Uzlaşma Hem temel (155/1) hem nitelikli hal (155/2) uzlaşma kapsamında [2, 5, 12, 14, 15, 33, 34, 35] 253 (CMK)

Güveni Kötüye Kullanma Suçunun Çeşitleri

Türk Ceza Kanunu, güveni kötüye kullanma suçunu iki ana başlık altında düzenler: Basit hal ve nitelikli hal.

Basit Güveni Kötüye Kullanma (TCK 155/1): Tanımı, Cezası ve Şikayet Şartı

Bu, suçun temel şeklidir. TCK 155/1’de tanımlandığı gibi, başkasına ait olup da muhafaza etmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere zilyetliği devredilmiş mal üzerinde, devir amacı dışında tasarrufta bulunmak veya devir olgusunu inkar etmektir.[4, 5, 12]

Cezası, **6 aydan 2 yıla kadar hapis ve adli para cezasıdır**.[4, 5, 7, 26] Burada dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, bu suçun soruşturulması ve kovuşturulmasının **mağdurun şikayetine bağlı olmasıdır**.[2, 4, 8, 11, 14, 15, 28] Mağdurun, suçu ve faili öğrendiği tarihten itibaren **6 ay içinde** şikayette bulunması gerekir.[14, 15, 28] Bu süre hak düşürücü süredir, yani süre geçtikten sonra şikayet hakkı kullanılamaz. Ayrıca bu suç tipi, şartları varsa basit yargılama usulüne [15, 33] ve zorunlu uzlaşma hükümlerine tabidir.[2, 5, 14, 15, 33]

Nitelikli Güveni Kötüye Kullanma (TCK 155/2): Daha Ağır Yaptırımlar

Kanun, bazı durumlarda faile duyulan güvenin daha özel ve yoğun olduğu kabul edildiğinden, bu hallerde işlenen güveni kötüye kullanma suçunu daha ağır cezalandırmıştır.[13] Bu durumlar TCK 155/2’de sayılmıştır.

Cezası çok daha ağırdır: **1 yıldan 7 yıla kadar hapis ve 3000 güne kadar adli para cezasıdır**.[5, 7, 11, 14, 24, 26, 27, 28, 29]

Nitelikli hallerin en önemli farklarından biri de, (TCK 167’deki aile içi suç istisnaları hariç) **şikayete tabi olmamasıdır**. Yani savcılık, suç işlendiğine dair bir bilgiye ulaştığında, mağdur şikayet etmese bile re’sen (kendiliğinden) soruşturma başlatır.[2, 7, 8, 15, 28, 29]

Nitelikli haller şunlardır:

  • Hizmet İlişkisi Nedeniyle: Fail ile mağdur arasında bir iş veya hizmet sözleşmesi (örneğin işçi-işveren, avukat-müvekkil, vekil-müvekkil ilişkisi) bulunması ve suçun bu ilişki kapsamında emanet edilen malla işlenmesi durumudur.[11, 13, 14, 28] Malın, özellikle bu hizmet görevi nedeniyle faile teslim edilmiş olması gerekir.[11] Örnekler: Şirket çalışanının tahsil ettiği paraları zimmetine geçirmesi [1, 33], avukatın müvekkili adına tahsil ettiği parayı vermemesi [1, 9, 12, 13, 34, 36, 37], tamirciye bırakılan telefonun iade edilmemesi.[13]
  • Meslek ve Sanat İcrası Nedeniyle: Failin, icra ettiği meslek veya sanat nedeniyle kendisine duyulan özel güveni kötüye kullanarak, bu kapsamda teslim edilen mal üzerinde suç işlemesidir.[11, 13, 14, 28] Örnekler: Terzinin dikmesi için verilen kumaşı satması [11], tamircinin emanet edilen eşyayı amacı dışında kullanması.[1]
  • Ticari İlişki Nedeniyle: Suçun, taraflar arasındaki bir ticari ilişki kapsamında emanet edilen malla işlenmesidir.[7, 11, 13, 14, 28] Failin tacir olması şart değildir; ticari amaçla hareket etmesi yeterlidir.[1, 13] Örnek: Nakliye firmasının taşıması için aldığı malları kendi ihtiyacı için kullanması.[1, 10]
  • Mal İdaresi Yetkisi Nedeniyle: Failin, herhangi bir nedenden dolayı (meslek, ticaret, hizmet ilişkisi olmasa bile) başkasının mallarını yönetme yetkisine sahip olması ve bu yetki çerçevesinde kendisine teslim edilen malı kötüye kullanmasıdır.[8, 11, 13, 14, 28] Örnek: Apartman yöneticisinin topladığı aidatları kendi hesabına geçirmesi.[11, 38] Eğer bu yetki kamu görevinden kaynaklanıyorsa, suç zimmet olabilir.[11]

Benzer Suçlardan Farkları Nelerdir?

Güveni kötüye kullanma suçu, bazı yönleriyle hırsızlık, dolandırıcılık ve zimmet suçlarına benzese de aralarında önemli farklar vardır. Bu farkları bilmek, olayın doğru bir şekilde hukuki olarak nitelendirilmesi açısından hayati önem taşır. Yanlış nitelendirme, davanın seyrini tamamen değiştirebilir.

Hırsızlık mı, Güveni Kötüye Kullanma mı? (TCK 141 vs TCK 155)

En temel fark **rıza** ve **zilyetlik** durumudur. Hırsızlık suçunda (TCK 141), fail başkasının zilyetliğindeki (elindeki) malı, onun **rızası olmadan** alır.[1, 4, 7, 23, 39] Güveni kötüye kullanma suçunda ise malın zilyetliği, başlangıçta mal sahibinin **geçerli rızasıyla** faile devredilmiştir.[1, 4, 7, 40] Suç, bu rızaya dayanan güvenin sonradan ihlal edilmesiyle işlenir.

Ayrıca, güveni kötüye kullanma suçunda zilyetliğin faile tam olarak devredilmiş olması, yani mal sahibinin denetiminden çıkmış olması gerekir. Eğer mal sahibi hala mal üzerinde kontrol sahibi ise (örneğin bir mağazada ürünü inceleyen müşteri), malın alınması hırsızlık sayılabilir.[4, 23] Kiralanan evden eşya alınması gibi durumlarda Yargıtay’ın farklı kararları olabilmektedir; bazen hırsızlık, bazen güveni kötüye kullanma olarak değerlendirilebilmektedir.[4]

Dolandırıcılık ile Arasındaki İnce Çizgi (TCK 157/158 vs TCK 155)

Buradaki temel fark, **suç işleme kastının zamanlaması** ve **hile** unsurudur. Dolandırıcılık suçunda (TCK 157/158), fail **en başından itibaren hileli davranışlarla** mağduru aldatarak malı teslim alır.[1, 4, 7, 13, 41] Mağdurun rızası hile ile sakatlanmıştır.[4, 41] Güveni kötüye kullanma suçunda ise başlangıçta malın teslimi hukuka uygundur, geçerli bir rızaya dayanır. Failin **suç işleme kastı sonradan ortaya çıkar**.[1, 4, 7]

Ayrıca, dolandırıcılık suçunun oluşması için failin kendisine veya başkasına **haksız bir yarar sağlaması** gerekirken [4, 13], güveni kötüye kullanma suçunda böyle bir yararın veya somut bir zararın ispatlanması zorunlu değildir.[1, 2, 4, 7]

Zimmet Suçu ile Karıştırılmamalı (TCK 247 vs TCK 155)

En belirgin fark **failin sıfatıdır**. Zimmet suçunu (TCK 247) ancak bir **kamu görevlisi**, görevi nedeniyle kendisine teslim edilen veya koruma-gözetimiyle yükümlü olduğu kamu malını veya parasını kendisinin ya da başkasının zimmetine geçirmek suretiyle işleyebilir.[1, 2, 4, 7, 9, 12, 42] Güveni kötüye kullanma suçunun faili ise (mal sahibi hariç) **herhangi bir kişi** olabilir.[1, 2, 4, 7, 16]

Eğer bir kamu görevlisine, kamu göreviyle ilgisi olmaksızın, tamamen kişisel bir güven ilişkisine dayanarak bir mal emanet edilirse ve kamu görevlisi bu malı kötüye kullanırsa, bu zimmet değil, güveni kötüye kullanma suçu olur.[1, 4, 7] Örneğin, bir memurun arkadaşından ödünç aldığı kişisel bilgisayarı satması gibi.

Özellikle **avukatların durumu** Yargıtay kararlarında tartışmalı olmuştur. Avukatların müvekkillerinden aldıkları paraları veya malları kötüye kullanmaları zimmet midir, yoksa güveni kötüye kullanma mıdır? Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun güncel kararları (örneğin CGK 2021/287 [12, 34, 37]), avukatların bu tür eylemlerinin genellikle **hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma (TCK 155/2)** suçunu oluşturduğu yönündedir. Çünkü avukat-müvekkil ilişkisinin temelinde özel hukuk sözleşmesi olan vekalet ilişkisi vardır ve bu durum kamusal bir görev olarak değerlendirilmemektedir.[12, 34, 37, 43]

Hayatın İçinden Örneklerle Güveni Kötüye Kullanma

Kanun maddeleri ve hukuki terimler bazen kafa karıştırıcı olabilir. Bu suçu daha iyi anlamak için günlük hayattan bazı örnekler verelim:

  • İşyeri Örneği (Hizmet Nedeniyle): Bir şirkette pazarlamacı olarak çalışan Ali Bey’e, müşteri ziyaretleri için kullanması amacıyla şirket aracı ve yakıt kartı teslim edilir. Ali Bey, hafta sonu ailesiyle şehir dışına tatile giderken bu aracı ve yakıt kartını kullanır. Bu durum, hizmet ilişkisi nedeniyle güveni kötüye kullanma (TCK 155/2) suçunu oluşturur.
  • Kiralama Örneği (Basit veya Nitelikli?): Ayşe Hanım, yazlık evini 3 aylığına mobilyalı olarak kiralar. Kiracı, kira süresi sonunda evi boşaltırken salondaki değerli bir tabloyu ve mutfaktaki mikrodalga fırını da alıp götürür. Bu eşyalar kira sözleşmesi kapsamında evin demirbaşı olarak kiracıya teslim edildiği için, bu eylem güveni kötüye kullanma suçudur. Eğer kiralama bir emlak şirketi aracılığıyla yapıldıysa ticari ilişki nedeniyle nitelikli hal (TCK 155/2) gündeme gelebilir.
  • Meslek Örneği (Meslek ve Sanat Nedeniyle): Bir fotoğrafçıya, aile albümü oluşturması için eski ve manevi değeri yüksek aile fotoğrafları emanet edilir. Fotoğrafçı, bu fotoğrafları izinsiz olarak bir reklam kampanyasında kullanır. Bu, meslek nedeniyle güveni kötüye kullanma (TCK 155/2) suçudur.
  • Ticari Örnek (Ticaret Nedeniyle):** Bir esnaf, satması için komşusu olan başka bir dükkan sahibine konsinye (emanet) olarak ürünler bırakır. Komşu dükkan sahibi ürünleri satar ancak parasını ilk esnafa vermez ve ürünlerin satılmadığını iddia eder. Bu, ticari ilişki nedeniyle güveni kötüye kullanma (TCK 155/2) suçunu oluşturabilir.[11]
  • Yönetim Örneği (Mal İdaresi Yetkisi Nedeniyle): Bir site yöneticisi, kat maliklerinden topladığı aidatları ve tamirat için ayrılan paraları, site işleri yerine kendi kişisel borçlarını ödemek için kullanır. Bu, başkasının mallarını idare etme yetkisi nedeniyle güveni kötüye kullanma (TCK 155/2) suçudur.[11, 38]
  • Arkadaşlık/Emanet Örneği (Basit): Mehmet, arkadaşı Can’a yurtdışı gezisinde kullanması için pahalı fotoğraf makinesini ödünç verir. Can gezi dönüşü makineyi geri vermez, satar veya kaybettiğini iddia eder. Bu, basit güveni kötüye kullanma (TCK 155/1) suçudur. (Not: Bu durum, basit bir borcun ödenmemesinden farklıdır, çünkü makine belirli bir amaçla ve geri verilmek üzere emanet edilmiştir).
  • Aile İçi Vekalet Örneği (Nitelikli/Basit? + TCK 167): Yaşlı babası, banka işlemlerini takip etmesi için oğlu Ahmet’e noterden vekaletname verir. Ahmet, bu vekaletnameyi kullanarak babasının hesabındaki paraları kendi hesabına aktarır veya babasına ait bir gayrimenkulü kendi üzerine geçirir. Bu, vekalet görevinin kötüye kullanılması yoluyla işlenen bir güveni kötüye kullanma suçudur.[1, 44] Ancak baba ile oğul arasındaki bu ilişkide TCK 167 hükümleri (şahsi cezasızlık veya indirim) uygulanabilir.

Yargı Kararları Işığında Güveni Kötüye Kullanma Suçu

Yargıtay (Türkiye’nin en üst temyiz mahkemesi) ve Bölge Adliye Mahkemeleri (istinaf mahkemeleri), güveni kötüye kullanma suçuyla ilgili birçok karar vermiştir. Bu kararlar, kanun maddelerinin yorumlanması ve uygulanmasında yol göstericidir. İşte bazı önemli Yargıtay kararlarının özetleri:

  • Sigorta İşlemleri İçin Alınan Paranın Kullanılması (Basit GKK): Yargıtay, sigorta, bandrol gibi işlemler için para alıp bu işlemleri yapmayan kişinin, eğer arada formel bir hizmet veya vekalet ilişkisi yoksa, eyleminin basit güveni kötüye kullanma (TCK 155/1) suçunu oluşturduğuna karar vermiştir.[13]
  • Kuruma Yapılacak Bağışın Çalışan Tarafından Alınması (Hizmet Nedeniyle GKK): Bir kurum çalışanının, kuruma bağışlanmak üzere kendisine verilen para veya çekleri kendi hesabına geçirmesi eyleminin, zimmet değil, hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma (TCK 155/2) suçunu oluşturduğu belirtilmiştir.[13]
  • Tamir İçin Bırakılan Eşyanın İade Edilmemesi (Hizmet Nedeniyle GKK): Tamir için bırakılan telefonları iade etmeyen tamircinin eyleminin hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma (TCK 155/2) olduğuna hükmedilmiştir.[13]
  • Kuyumcuya Emanet Edilen Altın (Basit GKK):** Müşterinin emanet ettiği altınları kendi malı gibi edinen kuyumcunun eyleminin, müşteri ile arasında hizmet ilişkisi bulunmadığı için basit güveni kötüye kullanma (TCK 155/1) suçunu oluşturduğu kabul edilmiştir.[13]
  • Avukatın Tahsil Ettiği Parayı Vermemesi (Hizmet Nedeniyle GKK):** Avukatın müvekkili adına tahsil ettiği parayı müvekkiline vermemesinin hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma (TCK 155/2) suçunu oluşturduğu Yargıtay tarafından belirtilmiştir.[13] Yargıtay Ceza Genel Kurulu da benzer şekilde avukatın bu tür eylemlerinin genellikle zimmet değil, hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma olduğunu ve uzlaşmaya tabi olduğunu vurgulamıştır.[12, 34, 37]
  • Nitelikli Halin Uzlaşmaya Tabi Olması:** Yargıtay, 7188 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonrası, hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma (TCK 155/2) suçunun da artık uzlaşma kapsamında olduğunu ve yargılama öncesi uzlaştırma prosedürünün işletilmesi gerektiğini açıkça belirtmiştir.[12, 33, 34]

Bölge Adliye Mahkemesi kararları da genellikle Yargıtay’ın bu yorumları doğrultusunda şekillenmektedir. Bu kararlar, suçun unsurlarının nasıl değerlendirildiği, basit ve nitelikli haller arasındaki ayrımın nasıl yapıldığı ve benzer suçlardan farklarının ne olduğu konusunda önemli ipuçları vermektedir.

Güveni Kötüye Kullanma Suçunda Yargılama Süreci

Bir güveni kötüye kullanma suçu iddiasıyla karşılaşıldığında veya böyle bir suçun mağduru olunduğunda, Türkiye’deki ceza yargılaması süreci genellikle şu aşamalardan geçer:

Şikayet ve Soruşturma: İlk Adımlar

  • Şikayet veya İhbar: Süreç, genellikle mağdurun şikayeti veya durumdan haberdar olan herhangi bir kişinin ihbarı ile başlar. Suçun TCK 155/1’deki basit hali için mağdurun **6 ay içinde** şikayette bulunması şarttır.[5, 15, 28] TCK 155/2’deki nitelikli haller ise şikayete tabi olmadığından, savcılık suç şüphesini öğrendiğinde kendiliğinden soruşturma başlatabilir (re’sen soruşturma).[8, 15, 28] Şikayet veya ihbar, Cumhuriyet Başsavcılığına veya kolluk kuvvetlerine (polis, jandarma) yapılabilir.
  • Savcılık Soruşturması: Şikayet veya ihbar üzerine ya da re’sen harekete geçen Cumhuriyet Savcısı, olayı araştırmaya başlar. Bu aşamada şüphelinin ve varsa tanıkların ifadeleri alınır, deliller toplanır (sözleşmeler, banka kayıtları, mesajlaşmalar, faturalar vb.).[5] Şüphelinin ifade ve sorgu sırasında avukat bulundurma, susma hakkı gibi yasal hakları vardır ve bu haklar kendisine hatırlatılmalıdır.[5]
  • Soruşturma Sonucu Kararlar: Savcı, topladığı delillere göre bir karar verir:
    • İddianame Düzenlenmesi: Suçun işlendiğine dair yeterli şüpheye ulaşırsa, şüpheli hakkında ceza davası açılması için mahkemeye iddianame sunar.[5]
    • Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı (KYOK / Takipsizlik): Yeterli delil bulunamazsa veya suçun unsurları oluşmamışsa, dava açılmasına gerek olmadığına karar verir.[5, 15]
    • Soruşturmaya Yer Olmadığı Kararı (SYOK): İhbar veya şikayetin soyut ve genel nitelikte olması gibi durumlarda, soruşturma yapılmasına bile gerek olmadığına karar verebilir.[5]

Uzlaşma: Dava Şartı ve Süreç

  • Zorunlu Bir Adım: Güveni kötüye kullanma suçunun **hem basit hali (TCK 155/1) hem de nitelikli hali (TCK 155/2)**, ceza davası açılmadan önce **uzlaşma** prosedürüne tabidir.[2, 5, 8, 12, 14, 15, 28, 33, 34, 35] Bu, 7188 sayılı Kanun ile yapılan önemli bir değişikliktir ve özellikle TCK 155/2’nin de uzlaşma kapsamına alınması güncel hukuki durumdur.[12, 34, 35, 45]
  • Süreç Nasıl İşler?: Savcılık soruşturma aşamasında veya mahkeme kovuşturma aşamasında suçun uzlaşmaya tabi olduğunu tespit ederse, dosyayı adliyedeki uzlaştırma bürosuna gönderir. Tarafsız bir uzlaştırmacı görevlendirilir ve mağdur ile şüpheli/sanığı bir araya getirerek anlaşmaya çalışmalarını sağlar.[5, 14, 26, 45]
  • Sonuçları: Eğer taraflar anlaşırlarsa (örneğin zararın giderilmesi konusunda), uzlaşma tutanağı düzenlenir ve ceza soruşturması veya davası sona erer (takipsizlik veya düşme kararı verilir).[5, 14, 45] Anlaşma sağlanamazsa, soruşturmaya veya yargılamaya devam edilir.[2, 5, 8]

Kovuşturma (Dava) Aşaması: Mahkeme Süreci ve Kararlar

  • Görevli Mahkeme: Güveni kötüye kullanma suçlarına bakmakla görevli mahkeme **Asliye Ceza Mahkemesidir**.[2, 8] Yetkili mahkeme ise genellikle suçun işlendiği yer mahkemesidir.[8, 15]
  • Duruşmaların Başlaması: Uzlaşma sağlanamazsa ve savcı iddianame düzenlemişse, iddianamenin mahkeme tarafından kabulü ile kovuşturma (dava) aşaması başlar.[5] Şüpheli artık “sanık” sıfatını alır.[5] Mahkeme duruşma günü belirler ve tarafları davet eder.
  • Yargılama: Duruşmalarda iddialar, savunmalar dinlenir, deliller tartışılır (tanıklar dinlenir, belgeler incelenir, bilirkişi raporları alınabilir).[5] Yargılama sonunda mahkeme bir karar verir. Karar vermeden önce son söz sanığa verilir.[5]
  • Mahkemenin Verebileceği Kararlar:
    • Mahkûmiyet: Sanığın suçu işlediği sabit görülürse, kanunda öngörülen ceza verilir.[5]
    • Beraat: Sanığın suçu işlemediği anlaşılırsa veya suçun unsurları oluşmamışsa beraat kararı verilir.[5, 27]
    • Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı (CYOK): Sanığın suçu işlediği sabit olsa bile, TCK 167’deki şahsi cezasızlık sebebi gibi nedenlerle ceza verilmesine yer olmadığına karar verilebilir.[5, 46]
    • Davanın Düşmesi: Sanığın ölümü, af, dava zamanaşımının dolması veya yargılama sırasında uzlaşma sağlanması gibi nedenlerle dava düşebilir.[5, 33, 47]
  • Mahkumiyet Halinde Uygulanabilecekler: Mahkumiyet kararı verilirse, cezanın miktarına ve sanığın durumuna göre şu kararlar da verilebilir:
    • Adli Para Cezasına Çevirme: 1 yıl veya daha az süreli hapis cezaları, belirli koşullarda adli para cezasına çevrilebilir.[1, 2, 5, 47]
    • Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB): 2 yıl veya daha az hapis cezası durumunda, sanığın geçmişi, zararın giderilmesi gibi şartlar varsa, hükmün açıklanması 5 yıl süreyle ertelenebilir.[5, 33, 47]
    • Cezanın Ertelenmesi: Yine 2 yıl veya daha az hapis cezası durumunda, belirli şartlarla cezanın infazı ertelenebilir.[1, 2, 5, 47]

Dava Ne Kadar Sürer?

Güveni kötüye kullanma suçuna ilişkin bir davanın ne kadar süreceği, dosyanın özelliklerine, toplanacak delillere, tanık sayısına ve mahkemenin iş yoğunluğuna göre değişir. Ancak genel bir fikir vermek gerekirse, ilk derece mahkemesindeki (Asliye Ceza) yargılama süreci ortalama **1 ila 2 yıl** sürebilmektedir.[15] Eğer karara karşı istinaf (Bölge Adliye Mahkemesi) ve temyiz (Yargıtay) yollarına başvurulursa, dosyanın kesinleşmesi **4-5 yılı veya daha fazlasını** bulabilir.[5, 27]

Cezayı Etkileyen Özel Durumlar

Güveni kötüye kullanma suçunda verilecek cezayı etkileyebilecek bazı özel durumlar bulunmaktadır:

Etkin Pişmanlık (TCK 168): Zararı Gidererek Cezada İndirim

Fail, suçu işledikten sonra pişmanlık gösterir ve mağdurun uğradığı maddi zararı tamamen giderirse (veya kısmen giderip mağdurun rızasını alırsa), cezasında indirim yapılabilir.[15, 28, 48] Buna “etkin pişmanlık” denir. İndirim oranı, zararın ne zaman giderildiğine göre değişir:

  • Soruşturma Aşamasında (Dava Açılmadan Önce): Zarar tamamen giderilirse, verilecek cezada **üçte ikisine kadar (2/3)** indirim yapılır.[15, 28, 48, 49]
  • Kovuşturma Aşamasında (Dava Açıldıktan Sonra, Hüküm Verilmeden Önce): Zarar tamamen giderilirse, verilecek cezada **yarısına kadar (1/2)** indirim yapılır.[15, 28, 48, 49]

Etkin pişmanlık, cezanın tamamen ortadan kalkmasını sağlamaz, sadece indirim sağlar.

Aile İçi Suçlarda Durum: Şahsi Cezasızlık ve İndirim (TCK 167)

Türk Ceza Kanunu, aile bağlarını korumak amacıyla, belirli yakın akrabalar arasında işlenen bazı malvarlığı suçlarında (güveni kötüye kullanma dahil) özel düzenlemeler getirmiştir.[5, 46, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54] Bu düzenlemeler TCK’nın 167. maddesinde yer alır:

  • TCK 167/1 (Şahsi Cezasızlık – Ceza Verilmez): Suç, aşağıdaki kişilerin zararına işlenirse, faile **hiç ceza verilmez**:
    • Haklarında ayrılık kararı verilmemiş eşlerden biri,
    • Üstsoy (anne, baba, dede vb.) veya altsoy (çocuk, torun vb.),
    • Bu derecedeki kayın hısımları (eşin annesi, babası, çocuğu vb.),
    • Evlat edinen veya evlatlık,
    • Aynı konutta beraber yaşayan kardeşlerden biri.
    [5, 46, 50, 51, 52, 53]
  • TCK 167/2 (Cezada İndirim ve Şikayet Şartı): Suç, aşağıdaki kişilerin zararına işlenirse, faile verilecek ceza **yarı oranında indirilir** VE bu durumda suçun takibi (nitelikli haller dahil) **mağdurun şikayetine bağlı olur**:
    • Haklarında ayrılık kararı verilmiş olan eşlerden biri,
    • Aynı konutta beraber yaşamayan kardeşlerden biri,
    • Aynı konutta beraber yaşayan amca, dayı, hala, teyze, yeğen,
    • Aynı konutta beraber yaşayan ikinci derecede kayın hısımları (eşin kardeşi vb.).
    [5, 28, 46, 49, 50, 51]

Bu madde, özellikle aile içi güveni kötüye kullanma vakalarında hem ceza miktarı hem de yargılama süreci açısından çok önemlidir. Örneğin, normalde şikayete tabi olmayan hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçu (TCK 155/2), eğer ayrı evde yaşayan kardeşler arasında işlenmişse, TCK 167/2 gereği hem cezası yarıya iner hem de soruşturulması için mağdur kardeşin şikayeti gerekir.

Ancak unutulmamalıdır ki, TCK 167 hükümleri, mağdurun bir şirket gibi tüzel kişi olması durumunda uygulanmaz.[50, 51]

Mağdurlar İçin Pratik Bilgiler ve Haklar

Eğer güveni kötüye kullanma suçunun mağduru olduğunuzu düşünüyorsanız, haklarınızı bilmeniz ve doğru adımları atmanız önemlidir:

  • Hızlı Hareket Edin:** Özellikle suçun basit hali (TCK 155/1) söz konusuysa, suçu ve faili öğrendiğiniz tarihten itibaren 6 aylık şikayet süresini kaçırmayın.[14, 15, 28]
  • Delil Toplayın:** Olayla ilgili her türlü belgeyi (sözleşme, makbuz, e-posta, mesaj, banka dekontu vb.), tanık bilgilerini ve diğer kanıtları muhafaza edin. Bunlar şikayetinizi ve davanızı güçlendirecektir.
  • Şikayette Bulunun:** Durumu anlatan bir dilekçe ile Cumhuriyet Başsavcılığına veya en yakın polis/jandarma karakoluna başvurun. Dilekçenizde olayı, şüpheliyi, delillerinizi ve taleplerinizi açıkça belirtin (Aşağıda örnek dilekçe bulunmaktadır).
  • Davaya Katılın:** Ceza davası açıldığında, davaya “katılan” sıfatıyla müdahil olabilirsiniz. Bu size duruşmalara katılma, delil sunma, beyanda bulunma, karara itiraz etme gibi haklar verir.[27]
  • Tazminat Talep Edin:** Uğradığınız maddi zararın giderilmesi için ceza davası içinde veya ayrı bir hukuk davası (tazminat davası) açarak talepte bulunabilirsiniz.[28]
  • Uzlaşma Sürecini Değerlendirin:** Zorunlu uzlaşma aşamasında size sunulacak teklifleri değerlendirin. Anlaşma yoluna gitmek, daha hızlı bir çözüm sağlayabilir ancak haklarınızdan feragat etmemeye özen gösterin.
  • Hukuki Yardım Alın:** Sürecin karmaşıklığı ve hak kayıplarını önlemek adına bir avukata danışmanız şiddetle tavsiye edilir. Aşık Hukuk Bürosu gibi uzman bir büro, haklarınızı korumanızda size yardımcı olabilir (asikhukukburosu.com.tr).

Suçlama Altındaysanız Bilmeniz Gerekenler

Eğer güveni kötüye kullanma suçuyla suçlanıyorsanız, paniğe kapılmadan önce haklarınızı ve savunma imkanlarınızı bilmelisiniz:

  • Susma Hakkı ve Avukat Hakkı:** İfade verirken veya sorgulanırken susma hakkınız vardır. Ayrıca ifadeniz alınmadan önce avukat isteme hakkınız bulunur ve bu hak size hatırlatılmalıdır.[5] Avukatınız olmadan ifade vermemeniz genellikle lehinizedir.
  • Suçlamayı Anlayın:** Hakkınızdaki suçlamanın tam olarak ne olduğunu (TCK 155/1 mi, 155/2 mi?), hangi eyleme dayandığını öğrenin. Suçun türü, ceza miktarını ve yargılama usulünü etkiler.
  • Savunma Stratejileri:** Duruma göre çeşitli savunmalar öne sürülebilir:
    • Suç işleme kastınızın olmadığını (manevi unsurun yokluğu).[25]
    • Malın size iddia edilen amaçla teslim edilmediğini.
    • Yaptığınız tasarrufun, aranızdaki anlaşma kapsamında olduğunu (amaç dışı kullanım olmadığını).
    • Meselenin bir ceza davası değil, özel hukuk anlaşmazlığı (borç-alacak ilişkisi gibi) olduğunu.[55]
    • Dava zamanaşımı süresinin dolduğunu.
    • Basit suç halinde şikayet süresinin geçtiğini.
    • Eğer şartları varsa, TCK 167 kapsamındaki aile ilişkisi nedeniyle cezasızlık veya indirim talep etmek.
  • Uzlaşmayı Değerlendirin:** Zorunlu uzlaşma aşamasında, mağdurla anlaşarak ceza davasından kurtulma ihtimalini değerlendirin.
  • Etkin Pişmanlığı Düşünün:** Eğer suçlamanın doğruluğu kuvvetliyse, mağdurun zararını gidererek TCK 168’deki ceza indiriminden faydalanma yolunu avukatınızla görüşün.[15, 28]
  • Mutlaka Avukat Desteği Alın:** Ceza yargılaması ciddi sonuçları olabilecek bir süreçtir. Hakkınızdaki iddiaları değerlendirmek, lehinize olan delilleri toplamak, etkili bir savunma yapmak ve yasal haklarınızı tam olarak kullanmak için mutlaka bir ceza avukatından profesyonel destek almalısınız.

Güveni Kötüye Kullanma Suçu Şikayet Dilekçesi Örneği

Aşağıda, hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçuna ilişkin örnek bir şikayet dilekçesi sunulmuştur. Bu dilekçe genel bir örnektir ve her somut olayın özelliklerine göre uyarlanmalıdır. Dilekçenin yaklaşık 600 kelime civarında olması hedeflenmiştir.

CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’NA

MÜŞTEKİ (ŞİKAYETÇİ) : Ad Soyad (TC Kimlik No:…)

Adres:…

VEKİLİ : Av. Murteza Osman AŞIK

Adres:, UETS:

ŞÜPHELİ : Ad Soyad (TC Kimlik No:… – Biliniyorsa)

Adres:… (Biliniyorsa)

SUÇ : Hizmet Nedeniyle Güveni Kötüye Kullanma (TCK m. 155/2)

SUÇ TARİHİ ve YERİ : – tarihleri arası / [Şehir Adı]

KONU : Şüphelinin, müvekkil şirketteki görevi nedeniyle kendisine teslim edilen şirket malvarlığı değerlerini uhdesine geçirerek hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu işlemesi nedeniyle hakkında soruşturma başlatılarak kamu davası açılması talebimizden ibarettir.

AÇIKLAMALAR :

1-) Müvekkilim [Şirket Adı] Ltd. Şti., alanında faaliyet gösteren köklü bir kuruluştur. Şüpheli, tarihinden tarihine kadar müvekkil şirkette “[Pozisyon Adı]” olarak görev yapmıştır. Şüpheli ile müvekkil şirket arasında tarihli İş Sözleşmesi akdedilmiş olup, bu sözleşme uyarınca şüpheli, görevi gereği şirketin belirli operasyonlarından ve bu operasyonlarla ilgili mali işlemlerden sorumlu kılınmıştır (EK-1: İş Sözleşmesi Örneği).

2-) Şüphelinin görev tanımı içerisinde, gibi sorumluluklar bulunmaktaydı. Bu görevlerin ifası amacıyla şüpheliye, şirket adına tahsilat yapma yetkisi verilmiş, şirket aracı (Plaka:…) ve şirket adına kayıtlı cep telefonu (No:…) tahsis edilmiş, ayrıca zaman zaman avans niteliğinde veya doğrudan müşterilere teslim edilmek üzere şirket malvarlığına dahil ürünler/paralar zimmetlenmiştir.

3-) Müvekkil şirket yetkilileri tarafından tarihinde yapılan rutin iç denetimler ve hesap kontrolleri sırasında, şüphelinin sorumlu olduğu hesaplarda ve işlemlerde ciddi usulsüzlükler ve açıklar tespit edilmiştir. Yapılan detaylı incelemeler neticesinde;

a) Şüphelinin, [Müşteri Adı 1] firmasından tarihinde tahsil ettiği TL tutarındaki nakit parayı şirket kayıtlarına intikal ettirmediği ve şirket kasasına yatırmadığı anlaşılmıştır (EK-2: Müşteri 1 Hesap Ekstresi, EK-3: Şüpheliye Ait Teslim Tutanağı).

b) Şüphelinin, [Müşteri Adı 2] firmasından aldığı bedelli çeki/senedi, şirket portföyüne dahil etmek yerine kendi şahsi borçları için kullandığı veya ciro ettiği yönünde kuvvetli şüpheler oluşmuştur (EK-4: Müşteri 2 Yazışmaları).

c) Şüpheliye, [Müşteri Adı 3]’e teslim edilmek üzere verilen [Ürün Adı ve Miktarı] değerindeki ürünlerin müşteriye teslim edilmediği, bu ürünlerin akıbetinin meçhul olduğu ve muhtemelen şüpheli tarafından satılarak bedelinin uhdesine geçirildiği tespit edilmiştir (EK-5: Sevk İrsaliyesi, EK-6: Müşteri 3 Beyanı).

d) Şüpheliye görevleri kapsamında verilen avansların önemli bir kısmının usulüne uygun harcanmadığı ve belgelendirilemediği, bu tutarın da şüpheli tarafından kişisel menfaatleri için kullanıldığı anlaşılmıştır (EK-7: Avans Talep ve Kapatma Fişleri).

4-) Yukarıda belirtilen ve ekte sunulan delillerle sabit olduğu üzere şüpheli, müvekkil şirket ile arasındaki hizmet ilişkisine dayanarak kendisine duyulan güveni kötüye kullanmış, görevi nedeniyle zilyetliği kendisine devredilen para, kıymetli evrak ve malları, devir amacı dışında kendi veya başkasının yararına kullanarak uhdesine geçirmiştir. Şüphelinin bu eylemleri süreklilik arz etmiş ve müvekkil şirketi toplamda TL tutarında zarara uğratmıştır.

5-) Şüphelinin eylemleri, Türk Ceza Kanunu’nun 155. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen “Hizmet Nedeniyle Güveni Kötüye Kullanma” suçunun tüm unsurlarını taşımaktadır. Zira şüpheli, hizmet ilişkisi gereği zilyetliği kendisine devredilen ve başkasına (müvekkil şirkete) ait olan malvarlığı değerleri üzerinde, devir amacı dışında tasarrufta bulunarak kendisine haksız menfaat sağlamıştır. Bu eylemlerini kasten gerçekleştirdiği açıktır.

6-) Bu nedenlerle, müvekkil şirketin uğradığı zararın giderilmesi ve şüphelinin işlediği suç nedeniyle cezalandırılması amacıyla Sayın Başsavcılığınıza başvurma zorunluluğu hasıl olmuştur.

HUKUKİ NEDENLER : TCK m. 155/2, CMK ve ilgili sair mevzuat.

HUKUKİ DELİLLER :

  1. İş Sözleşmesi Örneği (EK-1)
  2. Müşteri 1 Hesap Ekstresi (EK-2)
  3. Şüpheliye Ait Teslim Tutanağı (EK-3)
  4. Müşteri 2 Yazışmaları (EK-4)
  5. Sevk İrsaliyesi (EK-5)
  6. Müşteri 3 Beyanı (EK-6)
  7. Avans Talep ve Kapatma Fişleri (EK-7)
  8. Şirket İç Denetim Raporu (Gerektiğinde sunulacaktır)
  9. Tanık Beyanları (İsimler ve adresler bilahare bildirilecektir)
  10. Bilirkişi İncelemesi
  11. Yemin ve her türlü yasal delil.

SONUÇ ve İSTEM : Yukarıda arz ve izah edilen ve soruşturma sırasında re’sen ortaya çıkacak nedenlerle; şüpheli hakkında hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan (TCK m. 155/2) gerekli soruşturmanın yapılarak, hakkında kamu davası açılmasına karar verilmesini, müvekkil şirket adına saygılarımızla ve vekaleten arz ve talep ederiz.

Müşteki Vekili

Av. Murteza Osman AŞIK

(İmza)

Ekler: Yukarıda belirtilen delil belgeleri.

Sıkça Sorulan Sorular (SSS)

Güveni kötüye kullanma suçuyla ilgili vatandaşlarımızın aklına takılan bazı soruları ve cevaplarını aşağıda bulabilirsiniz:

Soru 1: Arkadaşıma/Akrabama borç verdim, geri ödemiyor. Bu güveni kötüye kullanma suçu mudur?

Cevap: Genellikle hayır. Sadece borcun geri ödenmemesi, tek başına bu suçu oluşturmaz. Bu durum daha çok özel hukuk kapsamında bir alacak-verecek ilişkisidir ve icra takibi veya alacak davası yoluyla çözümlenir. Güveni kötüye kullanma suçunun oluşması için, paranın veya malın *belirli bir amaçla* (saklama veya özel bir kullanım gibi, örneğin ‘şu iş için harca’ veya ‘benim adıma sakla’ denilerek) emanet edilmesi ve bu amaca aykırı kullanılması ya da teslimin inkar edilmesi gerekir.[3, 4, 56] Eğer para en baştan geri ödenmeyeceği bilinerek hile ile alındıysa, dolandırıcılık suçu [56] gündeme gelebilir.

Soru 2: Aile içinde (örneğin eşim, çocuğum, kardeşim) güveni kötüye kullanma suçu işlenirse ne olur?

Cevap: Türk Ceza Kanunu (TCK m. 167), belirli yakınlık derecesindeki akrabalar arasında işlenen güveni kötüye kullanma suçlarında özel hükümler öngörür. Eşler (ayrılık kararı yoksa), üstsoy-altsoy (anne-baba, çocuk-torun), evlatlık ilişkisi veya aynı evde yaşayan kardeşler arasında işlenirse faile ceza verilmez (şahsi cezasızlık sebebi).[5, 46, 50, 51] Haklarında ayrılık kararı verilmiş eşler, ayrı evde yaşayan kardeşler veya aynı evde yaşayan amca, dayı, hala, teyze, yeğen gibi belirli akrabalar arasında işlenirse, ceza yarı oranında indirilir ve suçun takibi (nitelikli hali bile olsa) mağdurun şikayetine bağlı hale gelir.[5, 46, 49, 50, 51]

Soru 3: Güveni kötüye kullanma davası ne kadar sürer?

Cevap: Davanın karmaşıklığına, delillerin durumuna ve mahkemenin iş yüküne göre değişmekle birlikte, ilk derece mahkemesindeki (Asliye Ceza Mahkemesi) yargılama ortalama 1-2 yıl sürebilir.[15] İstinaf ve Temyiz gibi kanun yollarına başvurulması halinde süreç daha da uzayabilir.[27]

Soru 4: Suçu işleyen kişi zararı karşılarsa cezası düşer mi veya azalır mı?

Cevap: Evet, TCK m. 168’deki “Etkin Pişmanlık” hükümleri uygulanabilir. Eğer fail, soruşturma başlamadan zararı tamamen giderirse cezası 2/3’e kadar, kovuşturma başladıktan sonra ama hüküm verilmeden önce giderirse cezası yarıya kadar indirilebilir.[15, 28, 48, 49] Tamamen cezanın düşmesi söz konusu olmaz, sadece indirim yapılır.

Soru 5: Güveni kötüye kullanma suçu “yüz kızartıcı suç” mudur? Memuriyete engel olur mu?

Cevap: Evet, güveni kötüye kullanma suçu, Yargıtay içtihatları ve genel uygulamada yüz kızartıcı suçlar arasında kabul edilmektedir.[14, 15, 22] Bu nedenle, bu suçtan mahkumiyet almak, Devlet Memurları Kanunu ve diğer ilgili mevzuat uyarınca memuriyete girişte veya memuriyetin devamında engel teşkil edebilir.[15]

Güvenin Zedelendiği Durumlarda Hukuki Haklarınız

Güven ilişkisinin temelini oluşturduğu toplumsal ve ticari hayatta, bu güvenin kötüye kullanılması ciddi hukuki sonuçlar doğuran bir eylemdir. **Güveni kötüye kullanma suçu**, Türk Ceza Kanunu’nda tanımlanmış ve hem mağdurlar hem de bu suçla itham edilenler için dikkatle ele alınması gereken karmaşık hukuki süreçler içerebilen bir suç tipidir.

Suçun basit ve nitelikli halleri arasındaki farkları, ceza miktarlarını, şikayet ve zamanaşımı sürelerini, zorunlu uzlaşma prosedürünü ve TCK 167 gibi özel durumları anlamak büyük önem taşır. Unutulmamalıdır ki, **güveni kötüye kullanma suçu**nun nitelikli halleri, genellikle daha ağır yaptırımları ve farklı usul kurallarını beraberinde getirir.

İster mağdur olun ister bu suçla itham edilen taraf, bir **güveni kötüye kullanma suçu** iddiasıyla karşı karşıya kalmak, durumun hukuki boyutlarının dikkatlice değerlendirilmesini gerektirir. Delillerin toplanması, yasal sürelerin takibi, savunma haklarının kullanılması ve olası sonuçların öngörülmesi profesyonel bir yaklaşım gerektirir.

Hakkını Aramaktan Korkma

Eğer bir başkasının size emanet ettiği güveni kötüye kullandığını düşünüyorsanız, yasal haklarınızı aramakta tereddüt etmeyin. Kanunlar, mülkiyet hakkınızı ve size duyulan güveni korumak için vardır. Benzer şekilde, eğer böyle bir suçlama ile karşı karşıyaysanız, savunma haklarınızı bilmek ve kullanmak en doğal hakkınızdır.

Bu tür durumlarda doğru adımları atmak ve haklarınızı en iyi şekilde korumak için uzman bir avukattan destek almak büyük önem taşımaktadır. Aşık Hukuk Bürosu olarak, güveni kötüye kullanma suçlarıyla ilgili hukuki süreçlerde müvekkillerimize deneyimli ve profesyonel destek sunmaktayız. Haklı mücadelenizde yanınızda olmak için buradayız. (Web sitemiz: asikhukukburosu.com.tr)

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu