Mahkemede Yalan Söylemenin Cezası: Suç Olur mu, Hapis Cezası Var mı?
(2025 yılı güncel Mevzuat)
İnsansız adalet olmaz. Adaletsiz insan olur mu? Olur, olmaz olur mu! Ama, olmaz olsun. –
Adaletin tecellisi, yani bir hakkın sahibine teslim edilmesi, toplum düzeninin temel direğidir. Mahkemeler, bu hassas dengeyi korumak, anlaşmazlıkları çözmek ve suçluları cezalandırmak için gerçeği arar. Bu arayışta en önemli yol göstericilerden biri de tanıkların dürüst ve eksiksiz beyanlarıdır. Peki, adaletin bu temel taşı olan doğruluk ilkesi zedelendiğinde, yani bir tanık mahkeme huzurunda bilerek gerçeği sakladığında veya çarpıttığında ne olur? İşte bu noktada, kanunlar devreye girer ve mahkemede yalan söylemek cezası olarak bilinen hukuki sonuçlar ortaya çıkar. Mahkemede yalan beyanda bulunmak, sadece ahlaki bir sorun değil, aynı zamanda Türk Ceza Kanunu’nda tanımlanmış ciddi bir suçtur.
Mahkemede Yalan Söylemek Hukuken Ne Anlama Geliyor: Yalan Tanıklık Suçu (TCK 272)
Halk arasında “yalancı şahitlik” olarak da bilinen durum, hukuk dilinde “yalan tanıklık suçu” olarak tanımlanır ve Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 272. maddesinde düzenlenmiştir. Bu suç, en basit tanımıyla, bir hukuki süreçte tanık (şahit) olarak dinlenen kişinin, tanık dinlemeye yetkili kişi veya kurul önünde kasten gerçeğe aykırı beyanda bulunması veya bildiklerini gizlemesidir.
Bu suçun kanunda yer almasının temel amacı, yargılamanın doğru ve adil bir şekilde yürütülmesini sağlamaktır. Mahkemeler, karar verirken tanıkların anlattıklarına güvenir. Eğer tanıklar yalan söylerse, mahkeme yanıltılabilir, maddi gerçeğe ulaşılamaz ve sonuç olarak adalet yerini bulmaz. Bu nedenle yalan tanıklık, doğrudan adliyenin işleyişine karşı işlenmiş bir suç olarak kabul edilir ve kamu düzenini korumayı hedefler.
Önemli Bir Ayrım: Her yalan beyan, yalan tanıklık suçu değildir. Örneğin:
- Bir davanın sanığı veya bir soruşturmanın şüphelisi, kendini savunurken gerçeği söylemeyebilir. Bu durum, genellikle savunma hakkı kapsamında değerlendirilir ve TCK 272 kapsamına girmez.
- Resmi bir belge (nüfus kaydı, diploma vb.) düzenlenirken yetkili memura yalan bilgi vermek, TCK 206’daki “Resmi Belgenin Düzenlenmesinde Yalan Beyan” suçunu oluşturabilir.
Bir kişiye işlemediğini bildiği halde suç isnat etmek ise “İftira” suçudur (TCK 267).
Yalan tanıklık suçu, yalnızca kanunen “tanık” sıfatıyla dinlenen kişilere özgüdür.
TDK’ya Göre “Tanık” Ne Demek? Türk Dil Kurumu (TDK) Güncel Türkçe Sözlük’te “tanık” kelimesi şu şekilde tanımlanmaktadır:
- isim Gördüğünü ve bildiğini anlatan, bilgi veren kimse, şahit.
- isim, hukuk Duruşmada bilgisine, görgüsüne başvurulan kimse, şahit. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere, tanık, bir olay veya durum hakkında doğrudan veya dolaylı olarak bilgi sahibi olan ve bu bilgisini adli makamlarla paylaşması beklenen kişidir.
Yalan Tanıklık Suçunun Şartları: Kim, Ne Zaman ve Nasıl Suçlu Duruma Düşer?
Yalan tanıklık suçunun oluşabilmesi için belirli şartların bir araya gelmesi gerekir:
1. Fail: Tanık Olmalı Bu suçun faili, yani suçu işleyen kişi, ancak hukuken “tanık” sıfatıyla dinlenen bir kişi olabilir. Bu nedenle yalan tanıklık, faile özgü bir suçtur (“özgü suç”). Sanıklar veya şüpheliler, kendi davalarında yalan söyleseler bile bu suçun faili olmazlar. Bir olayı bizzat görmeyip başkasından duyduklarını anlatan “dolaylı tanıklar” da, duydukları hakkında yalan beyanda bulunurlarsa bu suçu işleyebilirler.
2. Fiil: Gerçeğe Aykırı Beyan veya Gizleme Suçun hareket unsuru, iki şekilde gerçekleşebilir :
- Aktif Olarak Yalan Söylemek: Tanık, bildiği bir konuda kasıtlı olarak gerçeğe aykırı bilgiler verir.
- Pasif Olarak Gerçeği Gizlemek: Tanık, sorulan sorular karşısında bildiği önemli bir bilgiyi kasıtlı olarak saklar veya eksik anlatır.
3. Manevi Unsur: Kast (Bilerek ve İsteyerek) Yalan tanıklık suçunun en önemli unsurlarından biri “kast”tır. Yani, tanığın gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunu veya bilgiyi sakladığını bilmesi ve bunu istemesi gerekir.
- Hata veya Unutkanlık Suç Değildir: Tanık, olayı yanlış hatırladığı, yanlış algıladığı, unuttuğu veya zamanla hafızasındaki detaylar değiştiği için gerçeğe aykırı beyanda bulunursa, kast unsuru oluşmadığından yalan tanıklık suçu meydana gelmez. Yargıtay kararları da, tanığın beyanlarındaki çelişkilerin tek başına suçun oluştuğunu göstermediğini, kastın şüpheye yer bırakmayacak şekilde ispatlanması gerektiğini vurgular.
- Mahkeme (Asliye Ceza, Ağır Ceza, Hukuk Mahkemeleri vb.)
- Cumhuriyet Savcısı (Soruşturma aşamasında)
- Naip veya İstinabe Olunan Hakim (Başka bir mahkeme adına tanık dinleyen hakim)
- Meclis Soruşturma Komisyonları gibi özel yetkili kurullar
- Tahkim (Hakemler)
Çok Önemli Not: Kolluk kuvvetleri (polis, jandarma), genel olarak adli soruşturmalarda bilgi toplama amacıyla ifade alırlar ancak TCK 272 anlamında “tanık dinleme” yetkileri yoktur. Bu nedenle, polise veya jandarmaya verilen yalan ifadeler, tek başına yalan tanıklık suçunu oluşturmaz. Ancak, kişi kollukta verdiği yalan ifadeyi daha sonra savcı veya mahkeme huzurunda tanık sıfatıyla ve yeminli olarak tekrarlarsa, bu durumda suç oluşabilir. Bu ayrım, vatandaşların haklarını bilmesi açısından kritik öneme sahiptir.
5. Hukuka Aykırılık Bağlamı Tanıklığın, hukuka aykırı bir fiil (suç, haksız fiil vb.) nedeniyle başlatılmış bir soruşturma veya kovuşturma (dava) kapsamında yapılması gerekir.
Mahkemede Yalan Söylemek Cezası: Ne Kadar Hapis Yatılır? (TCK 272 Hükümleri)
Türk Ceza Kanunu, yalan tanıklık suçunun işlendiği yer, ilgili davanın niteliği ve yalan beyanın sonuçlarına göre farklı ceza miktarları öngörmüştür. İşte mahkemede yalan söylemek cezası ile ilgili TCK 272’deki temel ve ağırlaştırılmış haller:
Temel Cezalar:
- TCK 272/1 (Soruşturma Aşaması): Hukuka aykırı bir fiil nedeniyle başlatılan soruşturma kapsamında, tanık dinlemeye yetkili kişi veya kurul önünde (mahkeme veya yeminli dinleme hariç) gerçeğe aykırı tanıklık yapan kişiye 4 aydan 1 yıla kadar hapis cezası verilir.
- TCK 272/2 (Mahkeme veya Yeminli Dinleme): Mahkeme huzurunda ya da yemin ettirerek tanık dinlemeye kanunen yetkili kişi veya kurul önünde gerçeğe aykırı tanıklık yapan kişiye 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası verilir. Uygulamada en sık karşılaşılan durum budur.
Ağırlaştırıcı Nedenler:
- TCK 272/3 (Ağır Suçla İlgili Tanıklık): Eğer yalan tanıklık, üç yıldan fazla hapis cezasını gerektiren bir suçun soruşturma veya kovuşturması kapsamında yapılmışsa, ceza 2 yıldan 4 yıla kadar hapis olur.
- TCK 272/4 (Diğer Koruma Tedbirleri Sonucu): Aleyhine tanıklık yapılan kişi hakkında gözaltı veya tutuklama dışında bir koruma tedbiri (örn: adli kontrol) uygulanmışsa ve bu kişi sonradan beraat etmiş veya hakkında KYOK (Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar) verilmişse, yalan tanıklık yapanın cezası yarı oranında artırılır.
-
TCK 272/5 (Gözaltı veya Tutuklama Sonucu): Aleyhine tanıklık yapılan kişi gözaltına alınmış veya tutuklanmışsa ve sonradan beraat etmiş veya hakkında KYOK verilmişse, yalan tanıklık yapan kişi, bu suçun cezasının yanı sıra ayrıca “kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” suçundan da dolaylı fail olarak sorumlu tutulur. Bu, cezanın ciddi şekilde artması anlamına gelir.
-
TCK 272/6 (Müebbet veya Ağırlaştırılmış Müebbet Sonucu): Aleyhine tanıklık yapılan kişi ağırlaştırılmış müebbet veya müebbet hapis cezasına mahkûm olmuşsa, yalan tanıklık yapan kişiye 20 yıldan 30 yıla kadar hapis cezası verilir. (Not: Bu fıkranın süreli hapis cezalarıyla ilgili kısmı Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir , ancak müebbet cezalarıyla ilgili kısım yürürlüktedir).
- TCK 272/7 (Mahkumiyetin İnfazına Başlanması): Yukarıdaki (TCK 272/6) durumda, aleyhine tanıklık yapılan kişinin cezasının infazına başlanmışsa, yalan tanıklık yapanın cezası ayrıca yarı oranında artırılır.
- TCK 272/8 (Hapis Dışı Yaptırım Sonucu): Aleyhine tanıklık yapılan kişi hakkında hapis cezası dışında bir adli veya idari yaptırım (örn: para cezası, meslekten men) uygulanmışsa, yalan tanıklık yapan kişiye 3 yıldan 7 yıla kadar hapis cezası verilir.
Adli Sicil Kaydı: Unutulmamalıdır ki, yalan tanıklık suçundan alınan mahkumiyet kararı kesinleştiğinde, bu durum kişinin adli sicil kaydına (sabıka kaydına) işlenir. Bu durum, kişinin gelecekteki iş hayatını, kamu görevlerine atanmasını ve diğer birçok sosyal hakkını olumsuz etkileyebilir.
Yalan Tanıklık Suçu Cezaları Özet Tablosu
Aşağıdaki tablo, TCK 272’de düzenlenen yalan tanıklık suçunun farklı hallerine göre öngörülen temel hapis cezası aralıklarını ve ağırlaştırıcı durumları özetlemektedir:
Not: Bu tablo temel ceza aralıklarını göstermektedir. Mahkeme, somut olayın özelliklerine göre TCK’daki diğer indirim veya artırım sebeplerini (örn: iyi hal indirimi) ayrıca değerlendirebilir.
Her Zaman Ceza Verilir Mi? Cezayı Azaltan veya Kaldıran Haller (TCK 273-274)
Kanun koyucu, bazı özel durumlarda yalan tanıklık yapan kişiye ceza verilmeyebileceğini veya cezasında indirim yapılabileceğini öngörmüştür. Bu durumlar TCK’nın 273 ve 274. maddelerinde düzenlenmiştir.
Şahsi Cezasızlık veya Cezanın Azaltılmasını Gerektiren Sebepler (TCK 273)
TCK Madde 273, tanığın içinde bulunduğu zor durumu veya usuli bir eksikliği dikkate alarak hakime takdir yetkisi tanır :
- TCK 273/1(a) – Kendini veya Yakınını Suçlama Tehlikesi: Kişi, kendisinin veya kanunda sayılan yakınlarının (üstsoy, altsoy, eş, kardeş) bir suç nedeniyle soruşturma veya kovuşturmaya uğramasına neden olabilecek bir konuda yalan tanıklık yaparsa, hakim cezayı indirebilir veya hiç ceza vermeyebilir. Bu hüküm, kişinin doğruyu söyleme yükümlülüğü ile kendisini veya yakınlarını suçlamama hakkı arasındaki çatışmayı çözmeyi amaçlar. Ancak bu kural, özel hukuk (örn: boşanma, alacak) davalarındaki yalan tanıklıklar için uygulanmaz.
- TCK 273/1(b) – Tanıklıktan Çekinme Hakkının Hatırlatılmaması: Kanunen tanıklıktan çekinme hakkı bulunan bir tanığa (örneğin, sanığın nişanlısı, avukatı, doktoru gibi meslek sırrı sahipleri), bu hakkı dinlenmeden önce usulüne uygun olarak hatırlatılmamışsa ve tanık bu durumda yalan beyanda bulunmuşsa, yine hakim cezayı indirebilir veya ceza vermekten vazgeçebilir.
Bu durumlarda cezanın indirilip indirilmeyeceği veya tamamen kaldırılıp kaldırılmayacağı, olayın koşullarına göre hakimin takdirindedir.
Etkin Pişmanlık (TCK 274)
Etkin pişmanlık, kişinin suçu işledikten sonra gönüllü olarak pişmanlık göstermesi ve suçun olumsuz sonuçlarını gidermeye çalışması durumunda cezada indirim yapılmasını veya cezanın tamamen kaldırılmasını sağlayan bir ceza hukuku kurumudur. Yalan tanıklık suçunda etkin pişmanlık TCK 274’te özel olarak düzenlenmiştir.
Etkin pişmanlıktan yararlanabilmek için sadece yalan söylediğini itiraf etmek yeterli değildir; kişinin aynı zamanda gerçeği de söylemesi şarttır.
TCK 274’e göre etkin pişmanlık şu şekilde işler:
- TCK 274/1 (Karardan veya Hükümden Önce): Aleyhine tanıklık yapılan kişi hakkında henüz bir hak kısıtlaması veya yoksunluğu sonucunu doğuracak bir karar verilmeden veya mahkemece hüküm kurulmadan önce tanık gerçeği söylerse, hiçbir cezaya hükmolunmaz. Bu, yalan tanıklıktan tamamen cezasız kurtulma imkanı sunan en önemli aşamadır.
- TCK 274/2 (Karardan Sonra, Hükümden Önce): Aleyhine tanıklık yapılan kişi hakkında bir hak kısıtlaması veya yoksunluğu sonucunu doğuracak bir karar verildikten sonra, ancak henüz mahkemece nihai hüküm kurulmadan önce tanık gerçeği söylerse, verilecek cezada üçte ikisinden yarısına kadar indirim yapılır.
- TCK 274/3 (Hükümden Sonra, Kesinleşmeden Önce): Aleyhine tanıklık yapılan kişi hakkında mahkumiyet hükmü verildikten sonra, ancak bu hüküm henüz kesinleşmeden (yani istinaf veya temyiz süreci devam ederken) tanık gerçeği söylerse, verilecek cezada yarısından üçte birine kadar indirim yapılır.
Etkin pişmanlık hükümleri, adaletin en azından geç de olsa tecelli etmesini teşvik eder ve yalan beyanın neden olduğu zararın giderilmesine olanak tanır. Kanun metninde “aleyhine tanıklık yapılan kişi” ifadesi geçmekle birlikte, bu hükümlerin sadece aleyhe değil, lehe yapılan yalan tanıklıklarda da uygulanıp uygulanamayacağı hukuki bir tartışma konusudur ; bu tür durumlarda hukuki danışmanlık almak önemlidir.
Yalan Tanıklık Nasıl Anlaşılır ve Yargılama Süreci Nasıl İşler?
Bir tanığın yalan söylediğini ispatlamak her zaman kolay değildir, çünkü suçun manevi unsuru olan kastın, yani bilerek ve isteyerek yalan söylendiğinin ortaya konulması gerekir.
Yalan Tanıklığın İspatı:
Mahkemeler ve savcılıklar, yalan tanıklık şüphesini değerlendirirken şu tür delil ve göstergelere bakabilir:
- İfadelerdeki Çelişkiler: Tanığın farklı zamanlarda verdiği ifadeler (örneğin savcılık ve mahkeme ifadeleri) arasında veya aynı ifade içindeki beyanları arasında ciddi ve açıklanamayan tutarsızlıklar olması. Ancak Yargıtay’ın da belirttiği gibi, tek başına çelişki kastı ispatlamaya yetmez; hata, unutkanlık gibi olasılıklar da değe
- Diğer Delillerle Çelişki: Tanığın beyanlarının, dosyada bulunan diğer güvenilir tanıkların ifadeleriyle, belgelerle (kontrat, fatura, mesaj kaydı vb.), kamera veya ses kayıtlarıyla, bilirkişi raporlarıyla (örneğin olay yeri inceleme, adli tıp raporu) çelişmesi.
- Yalan Söyleme Motivi: Tanığın yalan söylemek için bir nedeni olup olmadığının araştırılması (örneğin, taraflardan biriyle yakın ilişkisi, menfaat beklentisi, husumet).
- Mantıksızlık ve Hayatın Olağan Akışına Aykırılık: Tanığın anlattıklarının hayatın olağan akışına veya mantık kurallarına uymaması.
Yargılama Süreci:
Yalan tanıklık şüphesi ortaya çıktığında izlenen hukuki süreç genellikle şöyledir:
- Tespit ve Bildirim: Yalan tanıklık, yargılama sırasında hakim tarafından fark edilebilir (HMK md. 264 uyarınca tutanakla savcılığa bildirilebilir ), savcı tarafından soruşturma sırasında tespit edilebilir veya davanın taraflarından biri ya da ilgili herhangi bir kişi tarafından Cumhuriyet Başsavcılığı’na veya kolluk birimlerine suç duyurusunda bulunulabilir.
- Şikayete Tabi Olmama: Yalan tanıklık suçu, şikayete bağlı bir suç değildir. Yani, bir şikayet olmasa bile veya şikayetçi sonradan vazgeçse bile, savcılık suçu öğrendiğinde resen (kendiliğinden) soruşturma başlatmak zorundadır.
- Soruşturma Aşaması: Cumhuriyet Savcısı, şikayet veya tespit üzerine soruşturma başlatır. Şüpheli tanığın ifadesini alır, delilleri toplar (örneğin, yalan söylendiği iddia edilen ifadenin tutanağı, çelişen diğer deliller). Soruşturma sonunda yeterli şüpheye ulaşırsa iddianame düzenler, aksi halde Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar (KYOK) verebilir.
- Kovuşturma (Dava) Aşaması: İddianamenin kabulüyle Asliye Ceza Mahkemesi’nde kamu davası açılır. Mahkeme duruşmalar yapar, delilleri değerlendirir, sanık (yalan tanıklıkla suçlanan kişi) ve varsa diğer tanıkları dinler, tarafların savunma ve iddialarını alır.
- Hüküm: Yargılama sonunda mahkeme, sanığın suçu işlediğine kanaat getirirse mahkumiyet kararı verir (TCK 272’deki cezalardan birini uygular). Suçun oluşmadığına kanaat getirirse beraat kararı verir. Duruma göre ceza verilmesine yer olmadığına, davanın düşmesine veya diğer kararlara (örn: HAGB – Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması, 1 Ağustos 2024’e kadar belirli şartlarda mümkün ; Cezanın Ertelenmesi ) hükmedebilir.
- Kanun Yolları: Asliye Ceza Mahkemesi’nin kararına karşı, şartları varsa, Bölge Adliye Mahkemesi’ne (İstinaf) ve ardından Yargıtay’a (Temyiz) başvurulabilir.
Zamanaşımı: Yalan tanıklık suçunun temel dava zamanaşımı süresi, suçun işlendiği tarihten itibaren 8 yıldır. Bu süre içinde soruşturma veya dava açılmazsa, suç zamanaşımına uğrar ve takip edilemez. Bu süreçlerin karmaşıklığı ve mahkemede yalan söylemek cezasının ciddiyeti göz önüne alındığında, hukuki destek almak büyük önem taşır.
Yargıtay Kararlarından Örnekler: Yalan Tanıklık Uygulamada Nasıl Değerlendiriliyor?
Yargıtay (Temyiz Mahkemesi) ve Bölge Adliye Mahkemeleri (İstinaf Mahkemeleri), verdikleri kararlarla TCK 272’nin yorumlanmasına ve uygulanmasına yön verirler. Bu kararlar, kanun maddelerinin somut olaylara nasıl tatbik edildiğini anlamak açısından önemlidir. İşte bazı özetlenmiş Yargıtay kararları:
- Kolluk (Polis/Jandarma) İfadesi Yalan Tanıklık Sayılmaz: Yargıtay, istikrarlı bir şekilde kolluk kuvvetlerinin (polis, jandarma) ceza soruşturması sırasında aldığı ifadelerin TCK 272 kapsamında “tanık beyanı” sayılmadığını belirtmektedir. Çünkü kolluğun bu aşamada yeminli tanık dinleme yetkisi yoktur. Dolayısıyla, kollukta verilen gerçeğe aykırı ifadeler tek başına yalan tanıklık suçunu oluşturmaz. Ancak, bu ifadenin daha sonra savcı veya mahkeme önünde tanık sıfatıyla tekrarlanması halinde suç oluşabilir.
- Kast Unsuru ve Çelişkinin Yetersizliği: Yargıtay kararları, yalan tanıklık suçunun oluşması için tanığın kasten, yani bilerek ve isteyerek yalan söylediğinin şüpheye yer bırakmayacak şekilde ispatlanması gerektiğini vurgular. Sadece tanığın farklı beyanları arasında çelişki olması, suçun sübutu için yeterli değildir. Mahkeme, bu çelişkinin unutkanlık, yanlış algılama, olayın üzerinden zaman geçmesi gibi nedenlerden kaynaklanıp kaynaklanmadığını da değerlendirmelidir.
- Etkin Pişmanlık (TCK 274) Uygulaması: Yargıtay, etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için failin sadece yalan söylediğini kabul etmesinin yetmediğini, aynı zamanda gerçeği de söylemesi gerektiğini belirtir. Ayrıca, etkin pişmanlığın hangi aşamada gerçekleştiği (karardan önce, hükümden önce, kesinleşmeden önce) ceza indirimi veya cezasızlık sonucunu doğrudan etkiler. Rücunun (dönmenin), aleyhine tanıklık yapılan kişi hakkında henüz bir karar verilmeden önce yapılması halinde ceza verilmeyeceği ilkesi kararlarda uygulanmaktadır.
- Sanık/Şüpheli Beyanları Yalan Tanıklık Değildir: Kişinin kendi aleyhine yürütülen bir soruşturma veya davada şüpheli veya sanık sıfatıyla verdiği ifadeler, savunma hakkı kapsamında değerlendirildiğinden, gerçeğe aykırı olsa bile yalan tanıklık suçu oluşturmaz.
- Beyanın Sonuca Etki Etme Olasılığı (Elverişlilik): Bazı kararlarda, tanığın gerçeğe aykırı beyanının, davanın sonucuna etki etme potansiyeli taşımıyorsa (örneğin, konuyla tamamen ilgisiz veya açıkça inanılmaz bir beyansa), yalan tanıklık suçunun unsurlarının oluşmayabileceğine işaret edilmektedir.
Bu kararlar, yalan tanıklık suçunun sübjektif (kast) ve objektif (yetkili makam, beyanın niteliği) unsurlarının titizlikle değerlendirilmesi gerektiğini göstermektedir.
Hayattan Örnekler: Yalan Tanıklık Hangi Durumlarda Karşımıza Çıkabilir?
Yalan tanıklık suçu, teorik bir kavram olmanın ötesinde, maalesef çeşitli hukuki uyuşmazlıklarda karşılaşılan bir durumdur. İşte farklı dava türlerinden anonimleştirilmiş örnek senaryolar:
Örnek 1: Çekişmeli Boşanma Davası Ayşe Hanım ile Mehmet Bey boşanma davası sürecindedir. Mehmet Bey’in yakın arkadaşı Ali Bey, mahkemede tanık olarak dinlenir. Ali Bey, Mehmet Bey’i korumak amacıyla, Ayşe Hanım’ın evlilik birliği devam ederken sadakatsiz davranışlarda bulunduğuna dair gerçeğe aykırı beyanlarda bulunur. Ancak Ayşe Hanım’ın avukatı, Ali Bey’in ifadesinin Ayşe Hanım’ın o tarihlerde yurtdışında olduğunu gösteren pasaport kayıtları ve uçak biletleriyle çeliştiğini ortaya koyar. Bu durumda Ali Bey, TCK 272/2 uyarınca yalan tanıklık suçundan yargılanabilir.
Örnek 2: Alacak Davası Bir inşaat firması, alt yüklenicisi olan bir şirkete ödeme yapmadığı iddiasıyla dava edilir. İnşaat firmasının muhasebe müdürü Can Bey, mahkemede tanık olarak dinlenirken, alt yükleniciye tüm ödemelerin yapıldığına dair gerçeğe aykırı beyanda bulunur ve bazı ödeme dekontlarını gizler. Ancak alt yüklenici firma, kendi banka kayıtları ve eksik iş teslim tutanakları ile Can Bey’in beyanının yalan olduğunu ispatlar. Can Bey, TCK 272/2 kapsamında yalan tanıklık suçundan sorumlu tutulabilir.
Örnek 3: Kasten Yaralama Davası Bir sokak kavgasında yaralanan kişi, kendisine saldıran kişiden şikayetçi olur. Olayı gören tanık Deniz Hanım, kavgaya karışanlardan birinin akrabası olduğu için, mahkemede olayı görmediğini veya sanığın orada olmadığını söyler. Ancak olay yerindeki bir güvenlik kamerasının kayıtları, Deniz Hanım’ın olayı gördüğünü ve sanığın da olay yerinde olduğunu açıkça göstermektedir. Deniz Hanım, kasten yaralama gibi TCK 272/3 kapsamına girebilecek bir suçla ilgili yalan tanıklık yaptığı için daha ağır bir cezayla karşı karşıya kalabilir.
Bu örnekler, yalan tanıklığın farklı hukuki alanlarda ortaya çıkabileceğini ve adaletin işleyişini nasıl sekteye uğratabileceğini göstermektedir.
Yalan Tanıklıkla Suçlanırsanız veya Mağdur Olursanız Ne Yapmalısınız?
Yalan tanıklık, hem bu suçla itham edilen kişi hem de yalan beyan nedeniyle mağdur olan taraf için oldukça stresli ve karmaşık bir hukuki süreçtir. Böyle bir durumda doğru adımları atmak büyük önem taşır.
Yalan Tanıklıkla Suçlanıyorsanız:
- Sakin Kalın ve İfade Vermeyin: Hakkınızda bir soruşturma başlatıldığını öğrendiğinizde panik yapmamaya çalışın. Avukatınızla görüşmeden kolluk veya savcılıkta ifade vermekten kaçının. Susma hakkınız olduğunu unutmayın.
- Derhal Bir Ceza Avukatına Başvurun: Yalan tanıklık ciddi bir suçlamadır ve hapis cezası riski taşır. Konusunda uzman bir ceza avukatından hukuki destek almanız hayati önemdedir. Avukatınız, dosyanızı inceleyerek haklarınızı koruyacak ve en doğru savunma stratejisini belirleyecektir.
- Olası Savunmalar: Avukatınızla birlikte, kastınızın olmadığını (yanlış hatırlama, yanlış algılama vb.), TCK 273’teki şahsi cezasızlık veya indirim sebeplerinin (kendini/yakınını suçlama tehlikesi, çekinme hakkının hatırlatılmaması) mevcut olup olmadığını veya soruşturma/kovuşturma sürecinde usuli hatalar yapılıp yapılmadığını değerlendirebilirsiniz.
Yalan Tanıklık Nedeniyle Mağdur Olduysanız:
- Suç Duyurusunda Bulunun: Bir tanığın sizin aleyhinize veya davanın seyrini etkileyecek şekilde kasten yalan söylediğini düşünüyorsanız, Cumhuriyet Başsavcılığı’na veya en yakın polis/jandarma karakoluna giderek “yalan tanıklık” suçundan şikayetçi olabilirsiniz (suç duyurusu). Dilekçenizde olayı, yalan beyanı ve delillerinizi ayrıntılı olarak anlatmanız gerekir.
- Delilleri Toplayın: Şikayetinizi desteklemek için tanığın yalan söylediğini gösteren her türlü delili (ifadedeki çelişkiler, diğer tanıkların beyanları, belgeler, mesajlar, kamera kayıtları, tanığın yalan söyleme motivasyonunu gösteren kanıtlar vb.) toplamanız veya savcılığın toplamasını talep etmeniz önemlidir.
- Hukuki Yardım Alın: Suç duyurusu dilekçesinin doğru ve eksiksiz hazırlanması, soruşturma ve dava sürecinin takibi için bir avukattan yardım almanız hak kaybı yaşamanızı önleyecektir.
- Tazminat Hakkı: Yalan tanıklık nedeniyle maddi veya manevi bir zarara uğradıysanız, yalan tanıklık yapan kişiye karşı ayrı bir hukuk davası açarak tazminat talep edebilirsiniz. Ayrıca, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 141-144. maddeleri kapsamında, belirli şartlarda (özellikle haksız tutuklama gibi durumlarda) devletten tazminat talep etme hakkınız da olabilir ve devlet bu tazminatı daha sonra yalan tanıklık yapana rücu edebilir (yani ondan geri isteyebilir).
Her iki durumda da, yani ister suçlanan ister mağdur olun, sürecin karmaşıklığı ve olası sonuçların ciddiyeti nedeniyle vakit kaybetmeden profesyonel hukuki yardım almanız en doğru yaklaşım olacaktır. Konuyla ilgili detaylı bilgi ve hukuki destek için Aşık Hukuk Bürosu ile iletişime geçebilirsiniz: “.
Yalan Tanıklık Suçu Şikayet Dilekçesi Örneği
Aşağıda, yalan tanıklık suçu nedeniyle Cumhuriyet Başsavcılığı’na sunulabilecek örnek bir şikayet dilekçesi formatı yer almaktadır. Bu sadece bir örnektir ve her somut olayın özelliklerine göre uyarlanmalıdır. Dilekçenin bir avukat tarafından hazırlanması tavsiye edilir.
BOZÜYÜK CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’NA
ŞİKAYETÇİ (MÜŞTEKİ) : Adı Soyadı (T.C. Kimlik No:…) Adres:…
VEKİLİ : Av. Murteza Osman AŞIK Aşık Hukuk Bürosu Adres: “
ŞÜPHELİ : Adı Soyadı (T.C. Kimlik No:…, Biliniyorsa) Adres:… (Biliniyorsa)
SUÇ : Yalan Tanıklık (TCK Madde 272)
SUÇ TARİHİ :…/…/20… (Tanıklığın yapıldığı duruşma/ifade tarihi)
KONU : Şüphelinin, Bozüyük Asliye Hukuk Mahkemesi’nin (veya ilgili başka bir mahkeme/makam)…./…. Esas sayılı dosyasında tanık olarak dinlenirken TCK m. 272’de düzenlenen yalan tanıklık suçunu işlediği iddiasıyla hakkında soruşturma başlatılarak kamu davası açılması talebinden ibarettir.
AÇIKLAMALAR :
- Müvekkilim, Bozüyük Asliye Hukuk Mahkemesi’nin…./…. Esas sayılı dosyasında davacı/davalı olarak taraf bulunmaktadır. Söz konusu dava, [Davanın konusunu kısaca belirtin, örn: bir alacak davası, boşanma davası, işe iade davası vb.] hakkındadır.
- Anılan davanın…/…/20… tarihli duruşmasında (veya…/…/20… tarihli savcılık ifadesinde), yukarıda bilgileri verilen şüpheli, davada tanık olarak dinlenmiştir. Şüpheli, yeminli (veya yeminsiz – duruma göre belirtin) olarak verdiği ifadesinde aynen “… [Şüphelinin yalan olduğu iddia edilen beyanını tam veya özet olarak yazın]…” şeklinde beyanda bulunmuştur. (EK-1: İlgili duruşma zaptı/ifade tutanağı örneği)
- Şüphelinin bu beyanı açıkça gerçeğe aykırıdır ve müvekkilimin haklarını zarara uğratma kastı taşımaktadır. Şöyle ki:
- [Detaylı Açıklama 1: Şüphelinin beyanının neden yalan olduğunu somut delillerle açıklayın. Örneğin: Şüpheli, müvekkilimin olay günü şehir dışında olduğunu belirtmişken, müvekkilimin o tarihte şehirde olduğunu gösteren işyeri giriş-çıkış kayıtları / kredi kartı harcama ekstreleri / diğer tanık beyanları mevcuttur. (EK-2: İlgili delil)]
- [Detaylı Açıklama 3: Şüphelinin yalan söylediğini gösteren diğer olguları ve kastını destekleyen durumları belirtin. Örneğin: Şüphelinin davalı taraf ile yakın akrabalığı/iş ilişkisi bulunması, daha önceki beyanları ile çelişmesi, olayı bizzat görmesinin mümkün olmaması vb.]
- Şüphelinin gerçeğe aykırı bu beyanları, mahkemeyi yanıltmaya yöneliktir. Tanık, gerçeği söylemekle yükümlü iken, kasten yalan beyanda bulunarak TCK’nın 272. maddesinde düzenlenen yalan tanıklık suçunu işlemiştir. Şüphelinin beyanı mahkeme huzurunda yapıldığı için suçun TCK 272/2 kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir (veya ilgili diğer fıkralar belirtilebilir).
- Şüphelinin yalan beyanları nedeniyle müvekkilim mağdur olmuş, davanın seyri olumsuz etkilenmiş ve adaletin tecellisi engellenmeye çalışılmıştır. Bu nedenlerle şüpheli hakkında gerekli soruşturmanın yapılarak cezalandırılması için işbu şikayetin yapılması zorunluluğu doğmuştur.
DELİLLER :
- Bozüyük Asliye Hukuk Mahkemesi’nin…./…. Esas sayılı dava dosyası (Celbi talep olunur).
- …/…/20… tarihli duruşma zaptı / ifade tutanağı (EK-1).
- [Diğer delilleri listeleyin: EK-2, EK-3 vb. belgeler, tanık listesi, kamera kayıtları vs.]
- Her türlü yasal delil.
HUKUKİ NEDENLER : TCK m. 272, CMK ve ilgili sair mevzuat.
SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda arz ve izah edilen nedenlerle; şüpheli hakkında yalan tanıklık suçu (TCK m. 272) nedeniyle gerekli soruşturmanın yapılarak, hakkında kamu davası açılmasına ve neticeten cezalandırılmasına karar verilmesini saygılarımla vekaleten arz ve talep ederim…./…/20…
Şikayetçi (Müşteki) Vekili Av. Murteza Osman AŞIK (İmza)
Ekler:
- …/…/20… tarihli duruşma zaptı/ifade tutanağı örneği.
- [Delil 1]
- [Delil 2]
- Vekaletname Sureti.
Yalan Tanıklık Hakkında Sıkça Sorulan Sorular (SSS)
Aşağıda, yalan tanıklık suçuyla ilgili vatandaşlarımız tarafından sıkça merak edilen bazı sorular ve yanıtları bulunmaktadır:
Soru 1: Polise/Jandarmaya yalan ifade verirsem yalan tanıklık suçu (TCK 272) oluşur mu? Cevap 1: Hayır, genellikle oluşmaz. Yargıtay kararlarına göre kolluk kuvvetlerinin (polis, jandarma) ceza soruşturması sırasında aldığı ifadeler, TCK 272 anlamında “tanık” ifadesi sayılmamaktadır. Ancak, kollukta verdiğiniz yalan ifadeyi daha sonra savcı veya mahkeme huzurunda tanık olarak ve yemin altında tekrarlarsanız, bu durumda yalan tanıklık suçu oluşabilir.
Soru 2: Yalancı şahitlik yaptığım anlaşılırsa sicilim bozulur mu? Cevap 2: Evet. Yalan tanıklık suçundan hakkınızda verilen mahkumiyet kararı kesinleşirse, bu durum adli sicil kaydınıza (sabıka kaydı) işlenir. Bu kayıt, gelecekte bazı haklardan (örn: kamu görevine girme, bazı meslekleri yapma) mahrum kalmanıza neden olabilir.
Soru 3: Tanığın yalan söylediği nasıl ispatlanır? Cevap 3: Yalan tanıklığın ispatı bazen zor olabilir. Genellikle tanığın kendi ifadelerindeki bariz çelişkiler, beyanlarının diğer tanıkların ifadeleri, belgeler, kamera kayıtları, bilirkişi raporları gibi somut delillerle çürütülmesi yoluyla ispatlanmaya çalışılır. Sadece ifadedeki çelişki yeterli olmayabilir; tanığın kasten yalan söylediğinin ortaya konulması önemlidir.
Soru 4: Mahkemede yalan söyledim ama pişman oldum, gerçeği söylersem ceza almaktan kurtulur muyum? (Etkin Pişmanlık) Cevap 4: Evet, TCK 274’teki etkin pişmanlık hükümleri sayesinde ceza almaktan kurtulmanız veya cezanızda önemli indirimler yapılması mümkündür. Eğer aleyhine tanıklık yaptığınız kişi hakkında henüz bir karar verilmeden veya hüküm kurulmadan önce gerçeği söylerseniz, ceza almazsınız. Daha sonraki aşamalarda (hükümden sonra ama kesinleşmeden önce) gerçeği söylemeniz halinde ise cezanızda indirim yapılır. Unutmayın, sadece pişman olmak değil, gerçeği anlatmak şarttır.
Soru 5: Yalan tanıklık suçunun soruşturulması için birinin şikayet etmesi şart mı? Zamanaşımı süresi ne kadar? Cevap 5: Hayır, şikayet şart değildir. Yalan tanıklık suçu, savcılık tarafından resen (kendiliğinden) soruşturulur. Şikayetçi olsa ve sonradan vazgeçse bile soruşturma ve dava devam eder. Bu suçun temel dava zamanaşımı süresi genellikle suçun işlendiği tarihten itibaren 8 yıldır.
Soru 6: Mahkemede sanık olarak yargılanıyorum, yalan söylersem suç işlemiş olur muyum?
CEVAP: Hayır, sanıklar yalan söylediğinde bunun ayrıca bir suçu yoktur, savunma hakkı kapsamında sanık istediği her şeyi söyleyebilir ve suç olmaz.
Adaletin Sağlam Temeli Doğruluktur
Hakkınızı Aramaktan ve Gerçeği Savunmaktan Çekinmeyin
Mahkemeler, gerçeğin ortaya çıkarılması ve adaletin sağlanması için vardır. Bu süreçte tanıkların dürüstlüğü hayati bir role sahiptir. Görüldüğü üzere, mahkeme huzurunda bilerek gerçeğe aykırı beyanda bulunmak, yani yalan tanıklık yapmak, Türk Ceza Kanunu’nda ciddi yaptırımları olan bir suçtur. Bu suç, sadece ilgili davanın sonucunu etkilemekle kalmaz, aynı zamanda yargıya olan güveni sarsar ve toplum düzenini tehdit eder.
Yalan tanıklık nedeniyle mağdur olduğunuzu düşünüyorsanız veya haksız yere bu suçla itham ediliyorsanız, haklarınızı bilmeniz ve korumanız çok önemlidir. Sürecin karmaşıklığı, delillerin doğru şekilde sunulması ve savunmanın etkin bir şekilde yapılması, uzmanlık gerektirir. Bu nedenle, böyle bir durumla karşılaştığınızda vakit kaybetmeden deneyimli bir ceza avukatına danışmanız, atılacak en doğru adımdır.
Unutmayın ki adalet, ancak doğruluk üzerine inşa edilebilir. Mahkemede yalan söylemenin sonuçlarını bilmek ve mahkemede yalan söylemek cezasının ciddiyetini kavramak, herkesin hukuki sorumluluğudur. Gerçeğin ortaya çıkması için çaba göstermek ve gerektiğinde hukuki yollara başvurarak hakkınızı aramak, adil bir toplumun temelini oluşturur.
Ceza hukuku ve yalan tanıklık suçuyla ilgili daha fazla bilgi veya hukuki destek için “ sayfamızı ziyaret edebilir veya büromuzla iletişime geçebilirsiniz.