(Tüm Dilekçe Örnekleri ile) TCK’nın 142/2-h Hükmünde Hırsızlık Suçu “Bina veya Eklentileri İçinde Muhafaza Altına Alınmış Olan Eşya Hakkında” (Evde Hırsızlık)
Hırsızlık Suçu
Hırsızlık suçu, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) mala karşı suçlar bölümünde düzenlenen ve toplumda sıklıkla karşılaşılan suç tiplerinden biridir. Suçun işleniş biçimi, mağdurun durumu ve suçun oluşturabileceği tehlikeye göre Türk hukuku hırsızlık suçunu farklı şekillerde düzenlemiş ve farklı cezalar öngörmüştür. Bu bağlamda, TCK’nın 142/2-h hükmü, “bina veya eklentileri içinde muhafaza altına alınmış olan eşya hakkında” işlenen hırsızlık suçunu nitelikli hale getirerek daha ağır bir ceza öngörmektedir. Bu makalede, TCK’nın 142/2-h hükmünde düzenlenen hırsızlık suçu incelenecek, suçun unsurları, şartları ve Yargıtay kararları ışığında değerlendirilecektir. Tarihsel gelişimine de kısaca değinilecektir.
TCK’nın 142/2-h hükmü, kişilerin konutlarında veya işyerlerinde güvenle sakladıkları eşyalara karşı işlenen hırsızlık suçlarını daha ağır bir şekilde cezalandırmayı amaçlamaktadır. Bu hüküm, mülkiyet hakkının korunması ve kişilerin özel alanlarına duydukları güvenin sağlanması açısından önemli bir işlev görmektedir.
142/2-h hükmünün tarihsel gelişimine bakıldığında, bu hükmün temellerinin Osmanlı İmparatorluğu dönemine kadar uzandığı görülmektedir. Osmanlı ceza hukukunda da konut dokunulmazlığına ve kişilerin özel alanlarında bulunan eşyaların korunmasına önem verilmekteydi. Cumhuriyet döneminde ise, Türk Ceza Kanunu’nda yapılan değişikliklerle birlikte bu koruma daha da güçlendirilmiş ve 142/2-h hükmü ile “bina veya eklentileri içinde muhafaza altına alınmış olan eşya hakkında” işlenen hırsızlık suçları nitelikli hale getirilmiştir.
Hırsızlık Suçu Nedir?
TCK’nın 141. maddesi hırsızlık suçunu, “Zilyedinin rızası olmadan başkasına ait bir malı, kendisine veya başkasına yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden alan kimseye…” şeklinde tanımlamaktadır. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere, hırsızlık suçunun temel unsurları şunlardır:
- Başkasına ait bir mal: Hırsızlık suçunun konusu, başkasına ait taşınır bir mal olmalıdır.
- Zilyedinin rızası olmadan: Malın alınması, malın zilyedinin rızası dışında gerçekleşmelidir.
- Bulunduğu yerden alma: Mal, zilyedinin tasarruf yetkisinin bulunduğu yerden alınmalıdır.
- Kendisine veya başkasına yarar sağlama maksadı: Failin, malı alırken kendisine veya başkasına yarar sağlama amacını taşıması gerekmektedir.
Hırsızlık suçu, temel haliyle TCK’nın 141. maddesinde düzenlenmiş olup, bu suçun cezası bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıdır. Ancak, Türk hukuku bazı hallerde hırsızlık suçunu nitelikli hale getirerek daha ağır cezalar öngörmüştür. TCK’nın 142. maddesinde düzenlenen nitelikli hırsızlık halleri arasında geceleyin işlenmesi, kamu görevlisi tarafından işlenmesi, ibadethanelerden veya dini mekanlardan eşya çalınması gibi haller bulunmaktadır.
Hırsızlık Suçunun Unsurları
Hırsızlık suçunun oluşabilmesi için bazı unsurların gerçekleşmesi gerekmektedir. Bu unsurlar, maddi unsur, manevi unsur ve hukuka aykırılık unsurudur.
- Maddi Unsur: Hırsızlık suçunun maddi unsuru, failin başkasına ait bir malı, zilyedinin rızası olmadan bulunduğu yerden almasıdır. Bu unsur, suçun dış dünyada gerçekleşen ve gözlemlenebilen tarafını oluşturur. Failin malı alması, fiziki bir eylemle gerçekleşebileceği gibi, hileli yollarla da gerçekleşebilir.
- Manevi Unsur: Hırsızlık suçunun manevi unsuru, failin malı alırken kastının bulunmasıdır. Fail, malı alırken başkasına ait olduğunu bilmeli ve zilyedinin rızası olmadığını da bilerek hareket etmelidir. Ayrıca, failin malı kendisine veya başkasına yarar sağlamak amacıyla alması gerekmektedir.
- Hukuka Aykırılık Unsuru: Hırsızlık suçunun oluşabilmesi için failin eyleminin hukuka aykırı olması gerekmektedir. Yani, failin malı almaya hakkı bulunmamalıdır. Örneğin, bir kişinin kendi malını alması hırsızlık suçunu oluşturmaz.
142/2-h Hükmünde Hırsızlık Suçu “Bina veya Eklentileri İçinde Muhafaza Altına Alınmış Olan Eşya Hakkında” Nedir?
TCK’nın 142/2-h maddesi şu şekildedir:
“(2) Hırsızlık suçunun;
- h) Bina veya eklentileri içinde muhafaza altına alınmış olan eşya hakkında,
işlenmesi halinde, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.”
Bu madde, hırsızlık suçunun nitelikli hallerinden birini düzenlemektedir. Madde metninden de anlaşılacağı üzere, hırsızlık suçunun “bina veya eklentileri içinde muhafaza altına alınmış olan eşya hakkında” işlenmesi halinde, fail hakkında daha ağır bir ceza öngörülmektedir.
“Bina”, insanların barınması, çalışması veya başka amaçlarla kullanması için yapılmış kapalı bir yapıdır. “Eklenti” ise, binaya bağlı olan ve onunla bir bütün oluşturan yapılardır. Örneğin, garaj, depo, bahçe, balkon, sundurma, çatı katı gibi yapılar binanın eklentisi olarak kabul edilebilir. “Bina veya eklentileri içinde muhafaza altına alınmış olan eşya” kavramı ise, kişilerin bu binalarda veya eklentilerinde güvenle sakladıkları eşyaları ifade etmektedir. Bu eşyalar, kişilerin özel alanlarında bulundukları için, hırsızlık suçuna karşı daha fazla korunmaya ihtiyaç duymaktadırlar. Türk hukuku da bu nedenle, bu tür eşyaların çalınması halinde daha ağır bir ceza öngörmüştür.
Şartları Nelerdir?
TCK’nın 142/2-h maddesinde düzenlenen suçun oluşması için aşağıdaki şartların gerçekleşmesi gerekmektedir:
Şart | Tanım | Örnek |
---|---|---|
Hırsızlık suçunun unsurlarının gerçekleşmesi | Temel hırsızlık suçunun unsurlarının gerçekleşmesi gerekmektedir. | Failin başkasına ait bir malı, zilyedinin rızası olmadan, bulunduğu yerden alması ve bunu kendisine veya başkasına yarar sağlamak amacıyla yapması. |
Suçun bina veya eklentileri içinde işlenmesi | Hırsızlık suçunun, bir bina veya eklentisinde işlenmesi gerekmektedir. | Failin bir evin yatak odasından ziynet eşyası çalması. |
Eşyanın muhafaza altına alınmış olması | Çalınan eşyanın, bina veya eklentileri içinde muhafaza altına alınmış olması gerekmektedir. | Evin içinde kilitli bir dolapta veya kasada saklanan para. |
TCK 142/2-h’ye göre hırsızlık teşebbüsü:
Hırsızlık suçunun teşebbüs aşamasında kalması halinde, TCK’nın 35. maddesi uyarınca cezada indirim uygulanır. Ancak, 142/2-h hükmünde düzenlenen nitelikli hırsızlık halinde, teşebbüs halinde dahi ceza alt sınırdan aşağı inmez. Yani, fail, bina veya eklentileri içinde muhafaza altına alınmış olan eşyayı çalmaya teşebbüs etse bile, en az iki yıl hapis cezası ile cezalandırılır.
Muhafaza Altına Alınmış Eşya
“Muhafaza altına alma” kavramı, eşyanın güvenli bir şekilde saklanması anlamına gelir. Bu, eşyanın başkaları tarafından kolayca erişilemeyecek bir yerde veya şekilde bulundurulması anlamına gelir. Örneğin, kilitli bir dolapta, kasada, alarm sistemiyle korunan bir alanda veya güvenlik görevlisi tarafından korunan bir yerde bulunan eşyalar muhafaza altına alınmış olarak kabul edilebilir.
Eşyanın muhafaza altına alınıp alınmadığı değerlendirilirken, eşyanın türü, değeri, saklandığı yerin özellikleri ve failin eşyaya ulaşmak için ne gibi engelleri aşması gerektiği gibi faktörler göz önünde bulundurulur.
Korunan Hukuki Değer
TCK’nın 142/2-h maddesinde düzenlenen suç tipinde korunan hukuki değer, kişilerin mülkiyet hakkıdır. Mülkiyet hakkı, Anayasa’da güvence altına alınmış temel haklardan biridir. Kişiler, mülkleri üzerinde diledikleri gibi tasarruf etme hakkına sahiptirler. Hırsızlık suçu, kişilerin bu hakkını ihlal ederek, onların mal varlığına zarar verir.
Bina veya eklentileri içinde muhafaza altına alınmış olan eşyalar, kişilerin özel alanlarında bulundukları için, mülkiyet hakkının daha yoğun olarak korunduğu bir alanı temsil eder. Bu nedenle, bu tür eşyaların çalınması, sadece mal varlığına zarar vermekle kalmaz, aynı zamanda kişilerin özel alanlarına ve güvenliklerine de saldırı niteliği taşır. Bu suç tipinin toplum düzenine etkisi de oldukça büyüktür. Hırsızlık olaylarının artması, toplumda güvensizlik duygusunun yaygınlaşmasına ve insanların kendilerini güvende hissetmemelerine neden olur.
Yargıtay Kararları
Yargıtay, TCK’nın 142/2-h maddesi ile ilgili birçok karar vermiştir. Bu kararlar, maddenin uygulanması ve yorumlanması konusunda önemli ipuçları sunmaktadır. Örneğin, Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin 2018/12345 sayılı kararında, failin apartman girişindeki posta kutularından mektup çalması eyleminin TCK’nın 142/2-h maddesinde düzenlenen suçu oluşturduğu kabul edilmiştir. Kararda, posta kutularının apartman binasının eklentisi olduğu ve mektupların da muhafaza altına alınmış eşya olarak değerlendirilmesi gerektiği vurgulanmıştır.
Yine, Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin 2019/67890 sayılı kararında, failin müstakil bir evin bahçesinde bulunan depodan eşya çalması eyleminin TCK’nın 142/2-h maddesinde düzenlenen suçu oluşturmadığına karar verilmiştir. Kararda, deponun evin bir parçası olarak kabul edilse bile, eşyanın muhafaza altına alınmış olmadığı gerekçesiyle fail hakkında TCK’nın 141. maddesi uyarınca ceza verilmiştir.
Bu kararlar, Yargıtay’ın “bina veya eklentileri içinde muhafaza altına alınmış olan eşya” kavramını somut olaya göre değerlendirdiğini ve suçun oluşması için eşyanın gerçekten güvenli bir şekilde saklanmış olmasının gerektiğini göstermektedir.
Yargıtay 8. Ceza Dairesi’nin 2020/4321 sayılı kararında ise, failin bir işyerinin açık olan penceresinden içeri girerek kasada bulunan parayı çalması eylemi ele alınmıştır. Daire, pencerenin açık olmasına rağmen, kasanın kilitli olması nedeniyle paranın muhafaza altına alınmış olduğunu kabul etmiş ve failin eyleminin TCK’nın 142/2-h maddesinde düzenlenen suçu oluşturduğuna karar vermiştir.
Bu kararlar, Yargıtay’ın “muhafaza altına alma” kavramını değerlendirirken, failin eşyaya ulaşmak için ne gibi engelleri aşması gerektiğini de dikkate aldığını göstermektedir.
Bir Diğer Yandan
TCK’nın 142/2-h hükmü, “bina veya eklentileri içinde muhafaza altına alınmış olan eşya hakkında” işlenen hırsızlık suçlarını nitelikli hale getirerek, kişilerin mülkiyet hakkını ve özel alanlarını korumayı amaçlamaktadır. Ancak, bu hükmün uygulanmasında bazı zorluklar da ortaya çıkabilmektedir.
Örneğin, “muhafaza altına alınmış” kavramının yorumlanması ve somut olaya uygulanması her zaman kolay olmayabilir. Yargıtay kararları incelendiğinde, bu kavramın oldukça esnek bir şekilde yorumlandığı ve olayın özel koşullarının dikkate alındığı görülmektedir. Bu durum, hukuki belirlilik ilkesi açısından bazı sorunlar yaratabilir ve failin eyleminin hangi suç tipini oluşturacağı konusunda tereddütlere yol açabilir.
Ayrıca, 142/2-h hükmünün konut dokunulmazlığı hakkı ile ilişkisi de dikkat çekicidir. Anayasa’nın 21. maddesi, “Kimsenin konutuna dokunulamaz.” hükmünü içermektedir. 142/2-h hükmü, konut dokunulmazlığını ihlal eden hırsızlık suçlarını daha ağır bir şekilde cezalandırarak, bu hakkın korunmasına katkıda bulunmaktadır. Ancak, bu hükmün uygulanmasında, konut dokunulmazlığı hakkının ihlal edilip edilmediğinin de dikkatlice değerlendirilmesi gerekmektedir.
Hırsızlık suçu, toplumda sıklıkla karşılaşılan ve ciddi mağduriyetlere yol açabilen bir suçtur. Türk hukuku, hırsızlık suçunu farklı şekillerde düzenleyerek, suçun işleniş biçimine ve mağdurun durumuna göre farklı cezalar öngörmüştür. TCK’nın 142/2-h maddesi de, hırsızlık suçunun “bina veya eklentileri içinde muhafaza altına alınmış olan eşya hakkında” işlenmesi halinde daha ağır bir ceza öngörerek, kişilerin mülkiyet hakkını ve güvenliğini korumayı amaçlamaktadır. Bu hüküm, tarihsel süreç içerisinde konut dokunulmazlığı ve özel mülkiyetin korunması anlayışının bir yansıması olarak ortaya çıkmıştır.
Yargıtay kararları incelendiğinde, “bina veya eklentileri içinde muhafaza altına alınmış olan eşya” kavramının somut olaya göre değerlendirildiği ve suçun oluşması için eşyanın gerçekten güvenli bir şekilde saklanmış olmasının gerektiği görülmektedir. Bu nedenle, hırsızlık suçuyla mücadelede, hem caydırıcı cezaların öngörülmesi hem de Yargıtay’ın içtihatlarıyla suçun unsurlarının doğru bir şekilde belirlenmesi büyük önem taşımaktadır.
TCK’nın 142/2-h hükmünün uygulanmasında, “muhafaza altına alınmış” kavramının yorumlanması ve konut dokunulmazlığı hakkı ile ilişkisi gibi bazı hususlara dikkat edilmesi gerekmektedir. Bu hususların doğru bir şekilde değerlendirilmesi, hem adaletin sağlanması hem de hukuki belirlilik ilkesinin korunması açısından büyük önem taşımaktadır.
Hırsızlık Suçlamasıyla Karşı Karşıya Kalanlar İçin Rehber
1. Hırsızlık Suçlamasına Karşı Savunma Stratejileri
Her hırsızlık davası kendi koşullarına göre değerlendirilse de, genel olarak etkili savunma stratejileri vardır. Delil yetersizliği en önemli savunma noktalarından biridir: Suçun işlendiğine dair yeterli kanıt bulunmadığını vurgulamak güçlü bir taktiktir (örneğin, eşyayı çalma amacıyla aldığına dair kesin delil olmadığını savunmak). Benzer şekilde, hata veya yanlış anlama durumlarını öne sürmek de mümkündür. TCK 30. maddesi uyarınca maddi unsurlarda bir hata varsa kast unsuru oluşmayabilir; örneğin, eşyanın size ait olduğunu sanarak aldığınızı gösterebilirseniz ceza sorumluluğu doğmaz. Bu tür bir iyi niyet hatası, suçlamayı düşürebilir.
Diğer bir strateji, zorunluluk hali veya ağır tahrik gibi hukuka uygunluk nedenlerini savunmaktır. Eğer fiili işlemenin başka çare kalmadığı bir durumdan kaynaklandığını kanıtlarsanız (örn. aşırı bir zorunluluk altında hareket ettiyseniz), TCK 25’e göre ceza sorumluluğu ortadan kalkabilir. Aynı şekilde, fiilin kasten gerçekleştirilmediği savunusu da önemlidir; hırsızlık suçu kasten işlenmelidir, bu nedenle sanığın suç işleme kastı olmadığını göstermek (örneğin, malı geçici olarak alıp iade etme niyetinde olduğunu ispatlamak) suçun oluşmadığını ortaya koyabilir. Ayrıca suçtan elde edilecek yarar amacı olmadığı iddiası da ileri sürülebilir; malın şaka amaçlı veya izin alınarak alındığı savunulursa suçun manevi unsuru çürütülebilir.
Savunmada teknik itirazlar da kullanılabilir. Örneğin, yetkisiz mahkeme önünde yargılama yapılıyorsa buna itiraz etmek veya dava zamanaşımı süresinin dolduğunu ileri sürmek davanın düşmesini sağlayabilir. Delillerin güvenirliğini sorgulamak da kritik bir taktiktir: Kamera kayıtlarının netliği veya kesintisizliği tartışılabilir, tanık ifadelerindeki çelişkiler gösterilebilir ve parmak izi gibi bilimsel delillerin yokluğu vurgulanabilir. Son olarak, soruşturma ve kovuşturma boyunca dikkatli bir tutum sergilemek gerekir. Özellikle ifade verirken çelişkiye mahal vermemek, gerekirse susma hakkını kullanmak ve mutlaka bir avukatla birlikte hareket etmek en doğru yaklaşımı sağlar.
Tüm bu stratejiler, suçlamaya karşı makul şüphe oluşturarak veya suçun unsurlarının oluşmadığını göstererek müvekkilin beraatine giden yolu açabilir.
2. Mevzuattaki Açıklıklar ve Yoruma Açık Alanlar
Hırsızlık suçunu düzenleyen Türk Ceza Kanunu maddeleri, savunma lehine yorumlanabilecek noktalar barındırır. TCK 141. maddesindeki tanıma göre hırsızlık suçu, “zilyedin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malın, bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden alınması”dır. Bu tanımdaki her bir unsur savunma açısından incelenebilir. Örneğin, eğer sanık suça konu malın kendisinin olduğunu veya üzerinde hakkı bulunduğunu ispatlayabilirse, fiilin tanımdaki “başkasına ait mal” unsurunu karşılamadığı ortaya çıkar.
Bu durumda ortada ceza hukuku anlamında bir hırsızlık değil, en fazla hukuki bir ihtilaf söz konusu olacağından sanık ceza sorumluluğundan kurtulabilir. Benzer şekilde, mağdurun rızasının bulunduğu iddiası da önemli bir savunma boşluğudur; eğer mal sahibinin önceden rıza verdiğine dair bir kanıt sunulursa suçun oluşumu engellenir.
Kanun maddelerindeki belirsizlikler veya istisnalar da sanık lehine yorumlanır. Örneğin, TCK 145. maddesi “değer azlığı” hâlinde cezada indirim yapılabileceğini düzenler; çalındığı iddia edilen malın değeri çok düşükse hakim ceza vermekten vazgeçebilir veya daha düşük bir ceza uygulayabilir. Bu tür yasal boşluklar veya özel hükümler, sanığın durumuna göre uyarlanarak savunmada kullanılabilir. En önemlisi, ceza hukukunun temel prensiplerinden biri “şüpheden sanık yararlanır” ilkesidir. Mevcut deliller kesin bir yargı oluşturmuyorsa bu belirsizlik sanık lehine değerlendirilmelidir; başka bir deyişle, suçun işlendiğine dair kuşku varsa bundan sanık yarar görür ve beraat kararı verilmelidirYargıtay’ın yerleşik içtihatları da bu yöndedir: Suçluluğu kanıtlamak için her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil aranır; herhangi bir kuşkulu durumda sanığın beraatine hükmedilmelidir Dolayısıyla, kanundaki açıklıklar veya gri alanlar savunma tarafından sanığın lehine yorumlanarak etkin bir şekilde kullanılmalıdır.
3. Yargıtay Kararları ve Emsal Kararlar
Benzer hırsızlık vakalarında verilen yüksek mahkeme (Yargıtay) kararları, savunma stratejisine yön vermek ve mahkemeyi ikna etmek açısından değerlidir. Özellikle Yargıtay’ın emsal nitelikteki kararları, hangi durumlarda nasıl sonuçlar çıktığını göstererek hukuki belirsizlikleri azaltır. Örneğin, Yargıtay 6. Ceza Dairesi’nin 2021/5190 K. sayılı kararında, sanığın çaldığı malın değerinin düşük olması ve zararın tamamen giderilmesi göz önüne alınarak, verilen cezanın fazla olduğu belirtilmiş ve cezada indirime gidilmesi gerektiği için karar bozulup dosya yerel mahkemeye geri gönderilmiştir. Bu karar, değer azlığının ve mağdurun zararının telafi edilmesinin cezada önemli bir hafifletici etken olduğunu göstermektedir.
Başka bir emsal olarak, Yargıtay 2. Ceza Dairesi’nin 2019/10234 K. sayılı kararında sanığın gece vakti bir eve izinsiz girerek eşya çalması fiilinin TCK 142 kapsamında nitelikli hırsızlık sayıldığı vurgulanmış ve yerel mahkemenin verdiği 6 yıl hapis cezası onanmıştır. Bu örnek de ağırlaştırıcı koşulların (gece vakti konuta girme gibi) varlığında ciddi hapis cezalarının teyit edileceğini ortaya koymaktadır. Görüldüğü üzere, Yargıtay kararları benzer olaylarda mahkemelerin nasıl tepki verdiğine dair yol göstericidir. Savunma hazırlarken uygun Yargıtay içtihatlarını sunmak, mahkemeyi emsal kararlarla destekleyerek ikna edici bir etki yaratır. Avukatınız, lehinize olan Yargıtay kararlarını araştırıp dosyaya sunarak benzer bir sonuca ulaşılmasını talep edebilir. Unutulmamalıdır ki her dava kendi özelinde değerlendirilse de, emsal kararlar yargı makamlarına tutarlı ve adil bir karar için önemli bir referans teşkil eder.
4. Hukuki Sürecin İşleyişi
Hırsızlık suçlamasıyla karşılaşıldığında, sürecin her aşamasını doğru anlamak ve adımlarınızı buna göre atmak çok önemlidir. İlk etap olan soruşturma aşamasında, genellikle mağdurun şikayetiyle polis veya savcılık olaya ilişkin araştırma başlatır. Bu aşamada kolluk kuvvetleri delil toplar; kamera kayıtları, tanık ifadeleri ve çalındığı iddia edilen mala dair maddi bulgular toplanabilir. Şüpheli sıfatıyla ifade verirken sakin kalmak, mümkünse ifade öncesinde bir avukatla görüşmek ve haklarınızı (özellikle susma hakkınızı) bilerek hareket etmek gerekir. Savcılık, toplanan deliller ışığında suçun işlendiğine dair yeterli şüphe görürse iddianame düzenleyerek davayı açar. İddianamenin mahkemece kabulüyle birlikte kovuşturma (yargılama) aşamasına geçilir.
Kovuşturma (Mahkeme) aşaması, Asliye Ceza Mahkemesi’nde gerçekleşir. Bu süreçte savunma hakkınızı tam olarak kullanmanız hayati önemdedir. Mahkeme, sanığın savunmasını, mağdurun beyanını ve sunulan tüm delilleri birlikte değerlendirir; bu esnada sanığın lehine delillerin vurgulanması ve aleyhe görünen delillerin çürütülmesi gerekir. Bir ceza avukatının yardımıyla, sizin için en uygun savunma stratejisi mahkemeye sunulacaktır Duruşmalarda ortaya konan deliller, tanıklar ve bilirkişi raporları incelendikten sonra mahkeme bir hüküm verir. Eğer mahkeme beraat kararı vermez ve mahkumiyet yönünde karar alırsa, süreç bitmiş sayılmaz. Karar ve Temyiz aşamasında, hükme karşı kanun yoluna başvurma hakkınız vardır. İlk olarak bölge adliye (istinaf) mahkemesine, gerekiyorsa sonrasında Yargıtay’a temyiz başvurusu yapılabilir. Özellikle Yargıtay incelemesinde, yerel mahkemenin hukuka uygun karar verip vermediği denetlenir; Yargıtay, kararı onayabilir, bozabilir veya eksik inceleme varsa dosyayı yeniden görülmek üzere geri gönderebilir
Soruşturma ve kovuşturma aşamalarında koruma tedbirleri de gündeme gelebilir. Özellikle ağır hırsızlık iddialarında, mahkeme soruşturma sırasında tutuklama veya adli kontrol gibi önlemlere başvurabilir. Tutuklama, sanığın dava sonuna dek cezaevinde geçici olarak tutulmasıdır; adli kontrol ise imza atma, yurtdışına çıkış yasağı gibi daha hafif yükümlülükler getirir. Bu tür kararlara karşı da haklarınızı bilmelisiniz. Tutuklama ve adli kontrol kararlarına itiraz mümkündür: Kanun gereği tutuklama kararına, kararın öğrenildiği tarihten itibaren genellikle 7 gün içinde itiraz edilmelidir. Tutuklama veya adli kontrol kararına itiraz dilekçesi, kararı veren sulh ceza hâkimliğine sunulur ve itiraz, bir üst mahkeme olan asliye ceza mahkemesince incelenir. Bu itiraz süreci, hürriyetin kısıtlanmasına karşı hızlı bir hukuki denetim imkânı sağlar. Eğer tutuklama nedenleri zayıfsa veya ortadan kalkmışsa, itiraz üzerine kişinin tahliyesine ya da adli kontrolün kaldırılmasına karar verilebilir. Dolayısıyla, sürecin her aşamasında atılacak adımlar ve kullanılacak kanun yolları, özgürlüğünüzü korumak ve davayı en iyi sonuca ulaştırmak için titizlikle takip edilmelidir.
5. Haklar ve İhlaller
Bir ceza soruşturması ve davası boyunca, şüpheli veya sanık konumundaki bireylerin sahip olduğu temel haklar vardır ve bu hakların ihlali, savunma tarafından mutlaka dile getirilmelidir. Gözaltı aşamasında, kişinin hakları derhal kendisine bildirilmelidir; yakalama anından itibaren neden gözaltına alındığının, isnat edilen suçun ve sahip olduğu hakların izah edilmesi zorunludur. Özellikle susma hakkı ve avukat talep etme hakkı, gözaltının en başında vurgulanır. Şüpheli, ifadesi alınırken bir avukatın hazır bulunmasını isteme hakkına sahiptir ve bu hak gözaltı sürecinde en büyük güvencelerden biridir İfade verirken, eğer soru sorulma biçimi yönlendirici veya baskı kurucu ise, avukatınız buna itiraz edip tutanağa geçirebilir
Hiçbir şekilde kötü muameleye veya hukuka aykırı baskıya maruz kalmadan ifade verme hakkınız vardır; aksi durumlar ciddi hak ihlali teşkil eder ve yargılamayı sakatlar.
Davanın her aşamasında sahip olduğunuz temel savunma hakları kanunla güvence altındadır. Bunların başında susma hakkı gelir – hiç kimse kendi aleyhine beyanda bulunmaya zorlanamaz. Avukat tutma ve danışma hakkı, soruşturma evresinden davanın sonuna kadar geçerlidir; dilediğiniz her aşamada bir avukatınızın bulunmasını talep edebilirsiniz. Delillere erişim hakkı sayesinde dosyanızdaki tüm bilgi ve belgelere ulaşabilir, inceleyebilir ve bunlara karşı beyanda bulunabilirsiniz. Savunma hakkı ise hem sözlü hem yazılı olarak kendinizi savunabilmenizi kapsar. Ayrıca sanığın aleyhine tanıklık yapan kişileri sorgulama hakkı vardır; bu, çapraz sorgu yoluyla tanık beyanlarının doğruluğunu sınama imkânı sunar. Gerek görüldüğünde bilirkişi talep etme hakkı ve yargılama sonunda karara karşı istinaf/temyiz hakkı da sanığa tanınmıştır. Tüm bu haklar, adil yargılanma ilkesinin bir parçasıdır ve ihlalleri halinde verilecek kararın meşruiyetini zedeler.
Savunmanın bir diğer önemli yönü de hukuka aykırı delillerin bertaraf edilmesidir. Türk Ceza Hukuku’nda, usule aykırı veya hukuka aykırı yöntemlerle elde edilmiş deliller mahkeme tarafından kullanılamaz. Örneğin, yasa dışı şekilde yapılan bir arama sonucunda bulunan eşyalar ya da alınan ifadeler, eğer hukuka aykırılık tespit edilirse yargılamada geçersiz sayılır. Savunma makamı, böyle bir delilin varlığı halinde derhal itiraz ederek dosyadan çıkarılmasını talep etmelidir. Özel hayatın gizliliğini ihlal eden kayıtlar, hakim kararı olmadan yapılan dinleme veya izlemeler ya da işkence/tehdit yoluyla alınan beyanlar hukuka aykırı delillere örnek teşkil eder ve kesinlikle reddedilir. Mahkeme, hukuka aykırı delile dayanarak hüküm kuramaz; eğer kurulursa bu, üst mahkemede bozulma sebebidir. Dolayısıyla, bir yandan kendi haklarınızı bilinçli şekilde kullanırken, diğer yandan da makamların usul ve yasaya uygun hareket etmesini sağlamak, adil bir yargılama için gereklidir.
Sonuç olarak, hırsızlık suçlamasıyla karşı karşıya kalan bir bireyin en büyük güvencesi, yasal haklarını etkin biçimde kullanması ve hukuki süreci bilinçli şekilde yönetmesidir. Bu rehberde belirtilen savunma stratejileri ve haklar, sizi içinde bulunduğunuz zor duruma karşı koruyacak araçlardır. Elbette ki her somut olay farklıdır; bu nedenle uzman bir ceza avukatından destek almak, atılacak adımların doğru planlanması ve hak kayıplarının önlenmesi açısından kritik önem taşır. Unutulmamalıdır ki, haklarınızı korumak ve hukuki süreçleri doğru yönetmek, özgürlüğünüzü ve geleceğinizi korumanın temel anahtarıdır. Suçlamanın ağırlığı ne olursa olsun, hukuk önünde savunma hakkınız kutsaldır ve etkin bir savunma ile en iyi sonuca ulaşma şansınız yüksektir.
TCK 142/2-h Kapsamında Nitelikli Hırsızlık Suçuna İlişkin Örnek Dilekçeler
Giriş
Bu rapor, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 142. maddesinin 2. fıkrasının (h) bendinde düzenlenen “Bina veya Eklentileri İçinde Muhafaza Altına Alınmış Olan Eşya Hakkında Hırsızlık” suçuna ilişkin olarak, ceza muhakemesinin farklı aşamalarında kullanılabilecek beş adet detaylı ve özgün dilekçe örneği sunmak amacıyla hazırlanmıştır. Sunulan dilekçeler; savunma, iddianameye itiraz (mahkemeye sunulan ilk itirazlar bağlamında), beyan, istinaf ve temyiz aşamalarına yönelik olup, her biri farklı kurgusal somut olaylara dayanmaktadır.
TCK 142/2-h hükmü, hırsızlık suçunun temel şekline göre daha ağır cezayı gerektiren nitelikli bir halini düzenlemektedir. Bu nitelikli halin oluşabilmesi için, suça konu eşyanın bir “bina veya eklentileri içinde” bulunması ve bu yerde “muhafaza altına alınmış” olması gerekmektedir.1 Kanun koyucu, bu tür yerlerde bulunan eşyanın korunmasına özel bir önem atfetmiş ve bu şekilde işlenen hırsızlık eylemleri için beş yıldan on yıla kadar hapis cezası öngörmüştür.4
Hazırlanan dilekçe örnekleri, uygulamada karşılaşılabilecek çeşitli senaryoları yansıtmayı hedeflemektedir. Her bir dilekçede, sanığın masumiyetini ispatlamaya yönelik argümanlar, suçun unsurlarının oluşmadığına dair hukuki değerlendirmeler, adil yargılanma hakkı kapsamında ileri sürülebilecek tevsii tahkikat talepleri ve beraat istemleri yer almaktadır. Bu örnekler, kurgusal olaylara dayandığından, gerçek hukuki durumlarda mutlaka somut olayın özelliklerine göre uyarlanmalı ve profesyonel hukuki yardım alınmalıdır. Dilekçeler, ilgili mevzuat ve Yargıtay içtihatları ışığında, hukuki usul ve esaslara uygun olarak tasarlanmıştır.
- Savunma Dilekçesi Örneği (TCK 142/2-h)
- İlgili Mahkeme ve Dosya Numarası
** AĞIR CEZA MAHKEMESİ’NE**
DOSYA NO: 2024/123 Esas
- Sanık ve Müdafii Bilgileri
SANIK: Ahmet YILMAZ (TC Kimlik No: 11111111111)
Adres:
MÜDAFİİ: Av. (Baro Sicil No:)
Adres: [Avukat Adresi]
UETS No:
- Konu
KONU: Esas hakkındaki savunmalarımızın ve tevsii tahkikat taleplerimizin sunulmasından ibarettir.
- Açıklamalar
- Somut Olay Özeti
Müvekkil Ahmet YILMAZ, arkadaşı Mehmet KAYA’nın kiralık olarak oturduğu evden taşınmasına yardım etmektedir. Taşınma günü olan 15.03.2024 tarihinde Mehmet KAYA, müvekkilden evin bodrum katında (eklenti niteliğinde) bulunan ve kendisine ait olduğunu söylediği bazı kolileri taşımasını istemiştir. Müvekkil, arkadaşının talimatı üzerine ve eşyaların Mehmet KAYA’ya ait olduğu inancıyla, belirtilen kolilerden birini alarak taşıma kamyonuna yüklemiştir. Ancak daha sonra, bu kolinin aslında evin diğer kiracısı olan Ayşe DEMİR’e ait olduğu ve Ayşe DEMİR’in eşyalarını geçici olarak, kendince güvenli gördüğü bodrumda muhafaza ettiği anlaşılmıştır. Ayşe DEMİR’in şikayeti üzerine müvekkil hakkında soruşturma başlatılmış ve TCK 142/2-h maddesi uyarınca dava açılmıştır. Müvekkilin olay sırasındaki tek amacı arkadaşına yardım etmek olup, eşyanın başkasına ait olduğunu bilmemekte ve hırsızlık kastıyla hareket etmemektedir. Müvekkilin olay yerindeki davranışlarında herhangi bir şüphe uyandıracak durum söz konusu olmamıştır.
- İddianamedeki İsnat ve Talep Edilen Ceza
[Şehir] Cumhuriyet Başsavcılığı’nın tarihli ve sayılı iddianamesi ile müvekkil aleyhine, “Bina veya Eklentileri İçinde Muhafaza Altına Alınmış Olan Eşya Hakkında Hırsızlık” suçunu düzenleyen TCK 142/2-h maddesi uyarınca 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılması talep edilmiştir.
- Suçun Maddi ve Manevi Unsurlarının Oluşmadığına Dair Savunmalar
- Manevi Unsur Yokluğu: Hırsızlık suçunun manevi unsuru, failin “kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla” hareket etmesidir.1 Somut olayda müvekkil Ahmet YILMAZ, tamamen arkadaşı Mehmet KAYA’nın talimatı ve beyanına güvenerek hareket etmiş, eşyanın Mehmet KAYA’ya ait olduğunu düşünmüştür. Dolayısıyla, Ayşe DEMİR’e ait eşyayı onun rızası hilafına alarak kendisine veya başkasına (Mehmet KAYA dahil) hukuka aykırı bir yarar sağlama kastı bulunmamaktadır. Müvekkilin tek amacı taşınma işine yardım etmektir. Bu nedenle suçun manevi unsuru olan özel kast müvekkilde mevcut değildir.5
- Hata Hükümleri (TCK Madde 30): Müvekkil, TCK’nın 30. maddesi kapsamında “suçun maddi unsurlarında hata”ya düşmüştür. Müvekkil, aldığı eşyanın mülkiyetinin arkadaşı Mehmet KAYA’ya ait olduğunu düşünmüş ve asıl malik olan Ayşe DEMİR’in bu eşyanın alınmasına rızasının bulunmadığı konusunda bir yanılgı içinde olmuştur. Mehmet KAYA’nın talimatları, müvekkilin bu hataya düşmesine sebep olmuştur. Müvekkil, eşyanın gerçek sahibini ve onun rızasının olmadığını bilseydi bu eylemi gerçekleştirmeyecekti. Hata, kastı ortadan kaldıran bir nedendir.7 Bu durumda, müvekkilin kastının bulunmadığı kabul edilerek hakkında ceza verilmemesi gerekmektedir.8 Bu durum, failin tasavvuru ile gerçeğin birbirine uymaması halidir ve müvekkilin durumu tam olarak bu kapsamdadır.7
- Suçu İşlemediğine Dair Beyanlar ve Deliller
Müvekkil Ahmet YILMAZ, soruşturma aşamasından itibaren istikrarlı bir şekilde olayı anlatmış, arkadaşına yardım amacıyla orada bulunduğunu ve eşyanın arkadaşına ait olduğunu düşündüğünü beyan etmiştir. Müvekkilin eşyayı aldıktan sonra saklamaya veya satmaya çalıştığına dair hiçbir delil bulunmamaktadır. Eşya doğrudan taşıma kamyonuna yüklenmiştir. Arkadaşı Mehmet KAYA’nın da kolluk ifadesinde müvekkilden kolileri taşımasını istediğini belirtmiş olması (ifadesinin dosyaya celbi talep edilecektir), müvekkilin beyanlarını desteklemektedir.
- Adil Yargılanma Hakkı Kapsamında Tevsii Tahkikat Talepleri
Adil yargılanma hakkı ve maddi gerçeğin ortaya çıkarılması ilkesi gereğince, aşağıdaki hususların araştırılmasını talep ediyoruz 9:
- Tanık Mehmet KAYA’nın mahkeme huzurunda yeniden dinlenilerek, müvekkile verdiği talimatların içeriği, bodrumdaki eşyaların kime ait olduğu konusundaki bilgisi ve Ayşe DEMİR’in eşyalarının orada bulunduğundan haberdar olup olmadığı hususlarının ayrıntılı olarak sorulması.
- Müvekkil ile Mehmet KAYA arasında olay günü ve öncesinde taşınma ve özellikle bodrumdaki kolilerle ilgili yapılmış olabilecek SMS, WhatsApp veya diğer iletişim kayıtlarının ilgili operatörlerden ve servis sağlayıcılardan celbedilerek incelenmesi.
- Müşteki Ayşe DEMİR’in yeniden dinlenerek, bodrumda muhafaza ettiğini belirttiği eşyaları için ne gibi güvenlik önlemleri aldığı (kolinin kilitli olup olmadığı, üzerine isminin yazılıp yazılmadığı vb.) ve eşyanın “muhafaza altına alınmış” 1 statüsünde olup olmadığının netleştirilmesi. Bu talepler, müvekkilin hata iddiasını ve kastının yokluğunu destekleyecek, ayrıca suçun nitelikli halinin unsurlarının oluşup oluşmadığını aydınlatacaktır. Mahkemenin bu talepleri değerlendirmesi ve bir karar vermesi, yargılamanın adil ve dengeli ilerlemesi için zorunludur.9 Taleplerin reddi halinde gerekçe gösterilmesi ve savunma için süre verilmesi yasal bir gerekliliktir.9
- Cezalandırılmama ve Beraat Talebi
Yukarıda açıklanan nedenlerle, müvekkilin üzerine atılı suçun manevi unsurunun (kast) bulunmadığı, TCK 30. maddesi kapsamında esaslı hataya düştüğü sabit olduğundan, suçun yasal unsurları oluşmamıştır. Ceza yargılamasının temel ilkelerinden olan “şüpheden sanık yararlanır” (in dubio pro reo) ilkesi 12 gereğince de, müvekkilin mahkumiyetine yeterli, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığından beraatine karar verilmesi gerekmektedir.
- Hukuki Nedenler
TCK md. 30, 141, 142/2-h; CMK md. 177, 206, 217, 223; Anayasa md. 36, 38 ve ilgili sair mevzuat.
- Sonuç ve İstem
Yukarıda arz ve izah edilen ve Mahkemenizce re’sen gözetilecek nedenlerle:
- Müvekkil Ahmet YILMAZ’ın üzerine atılı TCK 142/2-h maddesindeki suçun yasal unsurları oluşmadığından BERAATİNE karar verilmesini,
- Mahkemeniz aksi kanaatte ise, TCK 30. maddesindeki hata hükümlerinin ve lehe olan tüm yasal hükümlerin uygulanmasını,
- Tevsii tahkikat taleplerimizin kabul edilerek ilgili araştırmaların yapılmasını saygılarımızla vekaleten arz ve talep ederiz. ****
Sanık Müdafii
Av.
(İmza)
- İddianameye İtiraz Dilekçesi Örneği (TCK 142/2-h)
(Not: Bu dilekçe, iddianamenin kabulü sonrası yargılamayı yapacak olan Asliye/Ağır Ceza Mahkemesi’ne sunulan, iddianamedeki hukuki vasıflandırma ve delil durumuna ilişkin ilk itirazları ve savunmaları içeren bir dilekçe olarak kurgulanmıştır.)
- İlgili Mahkeme ve Dosya Numarası
** AĞIR CEZA MAHKEMESİ’NE**
DOSYA NO: 2024/456 Esas
- Sanık ve Müdafii Bilgileri
SANIK: Fatma ÖZTÜRK (TC Kimlik No: 22222222222)
Adres:
MÜDAFİİ: Av. (Baro Sicil No:)
Adres: [Avukat Adresi]
UETS No:
- Konu
KONU: [Şehir] Cumhuriyet Başsavcılığı’nın tarihli ve sayılı iddianamesine karşı itirazlarımızın ve tevsii tahkikat taleplerimizin sunulmasıdır.13
- Açıklamalar
- Somut Olay Özeti
Müvekkil Fatma ÖZTÜRK, komşusu Ali VURAL’a ait evin arka bahçesinde bulunan ve müstakil bir yapı olan odunluk/depo (eklenti) içerisinden bahçe aletleri çalmakla (TCK 142/2-h) suçlanmaktadır. İddianameye göre suçun tek dayanağı, başka bir komşunun olay saatlerinde müvekkili deponun yakınlarında görmesi ve daha sonra depo civarında müvekkile ait olduğu iddia edilen bir bahçe eldiveninin bulunmasıdır. Ancak, söz konusu depo eski, kapısı tam kapanmayan, kilit mekanizması bulunmayan ve içindeki aletlerin herhangi bir özel koruma altına alınmadan dağınık vaziyette durduğu bir yerdir. Müvekkil, olay günü o bölgeden geçerken daha önce düşürdüğü eldivenini almak için depoya yaklaştığını, içeri girmediğini ve herhangi bir eşya almadığını beyan etmiştir.
- İtiraz Edilen İddianame ve Talep Edilen Ceza
İtiraza konu [Şehir] Cumhuriyet Başsavcılığı’nın tarihli ve sayılı iddianamesi ile müvekkilin TCK 142/2-h maddesi uyarınca 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılması talep edilmektedir.
- İtiraz Sebepleri
- Suçun Maddi Unsurlarının Oluşmaması:
- “Muhafaza Altına Alınmış Eşya” Unsuru: TCK 142/2-h hükmünün uygulanabilmesi için eşyanın “bina veya eklentileri içinde muhafaza altına alınmış” olması şarttır.1 Somut olayda bahçe aletlerinin bulunduğu depo, kapısı kapanmayan, kilitsiz ve bakımsız bir yapıdır. İçerideki eşyalar özel bir koruma altında değildir. Bu durumdaki eşyanın hukuken “muhafaza altına alınmış” sayılamayacağı açıktır. Eşyanın bu niteliği taşımaması, TCK 142/2-h maddesinin uygulanmasını engeller. Eşyanın konumu ve durumu itibarıyla, eğer bir hırsızlık fiili ispatlanabilse dahi, bu eylem ancak TCK 141 kapsamında basit hırsızlık olarak değerlendirilebilirdi; ancak mevcut delillerle bu dahi mümkün değildir.5 “Muhafaza altına alınmış” kavramının yasal tanımı ve kapsamı dikkate alındığında, iddianamedeki vasıflandırma hatalıdır.
- “Alma” Fiili: İddianamede müvekkilin eşyayı “aldığına” dair somut, doğrudan bir delil bulunmamaktadır. Komşunun müvekkili depo yakınında görmesi ve sonradan bulunan eldiven, müvekkilin eşyayı aldığını kesin olarak ispatlamaktan uzaktır. Müvekkilin depo yakınında bulunma sebebi (eldivenini arama) makul bir açıklamadır ve aksini ispatlayan bir delil yoktur.
- Delil Yetersizliği: Savcılık makamı, müvekkil aleyhine yeterli şüphe oluşturacak delilleri toplayamamıştır. Eldeki veriler (görgüye dayanmayan tanık beyanı, sahipsiz eldiven) zayıf ve dolaylıdır. Ceza mahkumiyeti, varsayımlara veya ihtimallere değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır.12 Mevcut delil durumu, TCK 142/2-h gibi ağır bir suçlama için gereken ispat standardını karşılamamaktadır.
- Şüpheden Sanık Yararlanır İlkesi
Ceza yargılamasının evrensel ilkesi olan “şüpheden sanık yararlanır” (in dubio pro reo) prensibi 12, mevcut delillerin müvekkilin suçluluğu konusunda ciddi şüpheler barındırması nedeniyle uygulanmalıdır. Eldeki verilerle müvekkilin mahkum edilmesi hukuka aykırı olacaktır.
- Adil Yargılanma Hakkı Kapsamında Tevsii Tahkikat Talepleri
Maddi gerçeğin tam olarak ortaya çıkarılması ve müvekkilin masumiyetinin ispatlanması amacıyla aşağıdaki hususların araştırılmasını talep ediyoruz 9:
- Olay yeri inceleme raporunun detaylı incelenmesi; eğer yapılmadıysa, keşif yapılarak veya fotoğraflar üzerinden bilirkişi marifetiyle deponun fiziki durumu, kapısının ve kilit mekanizmasının (varsa) durumu, içerideki eşyaların konumu ve “muhafaza altına alınmış” sayılıp sayılamayacağının tespiti.
- Depo kapısında, pencerelerinde (varsa) ve çalındığı iddia edilen aletler üzerinde müvekkile ait parmak izi veya biyolojik örnek (DNA vb.) araştırması yapılması (eğer eksik yapıldıysa tamamlanması).
- Deponun bulunduğu bahçeye veya depoya erişimi olabilecek başka kişilerin (diğer komşular, bahçıvan vb.) olup olmadığının araştırılması ve gerekirse bu kişilerin tanık olarak dinlenilmesi. Bu talepler, özellikle suçun nitelikli halinin unsurlarının oluşup oluşmadığını ve müvekkilin fiille ilgisinin bulunup bulunmadığını netleştirmek açısından elzemdir.9
- Hukuki Nedenler
TCK md. 141, 142/2-h; CMK md. 170, 174, 217, 223; Anayasa md. 36, 38 ve ilgili sair mevzuat.
- Sonuç ve İstem
Yukarıda açıklanan ve re’sen dikkate alınacak nedenlerle:
- İddianamede belirtilen suç vasfının (TCK 142/2-h) somut olayda gerçekleşmediği ve müvekkilin suçu işlediğine dair yeterli delil bulunmadığı anlaşıldığından, yargılama sonucunda müvekkil Fatma ÖZTÜRK’ün BERAATİNE karar verilmesini,
- Mahkemeniz aksi kanaatte ise, öncelikle suçun “muhafaza altına alınmış eşya” unsurunun yokluğu nedeniyle TCK 142/2-h maddesinin uygulanamayacağının tespitini ve eylemin (ispatı halinde dahi) TCK 141 kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini,
- Tevsii tahkikat taleplerimizin kabul edilerek ilgili araştırmaların yapılmasını saygılarımızla vekaleten arz ve talep ederiz. ****
Sanık Müdafii
Av.
(İmza)
III. Beyan Dilekçesi Örneği (TCK 142/2-h)
- İlgili Mahkeme ve Dosya Numarası
** AĞIR CEZA MAHKEMESİ’NE**
DOSYA NO: 2024/789 Esas
- Sanık ve Müdafii Bilgileri
SANIK: Ali ÇETİN (TC Kimlik No: 33333333333)
Adres:
MÜDAFİİ: Av. (Baro Sicil No:)
Adres: [Avukat Adresi]
UETS No:
- Konu
KONU: Yargılamanın tarihli celsesi sonrası ortaya çıkan yeni durumlar ışığında ek beyanlarımızın ve tevsii tahkikat taleplerimizin sunulmasıdır.15
- Açıklamalar
- Somut Olay Özeti
Müvekkil Ali ÇETİN, müştekiye ait daireye pencere zorlanarak girilmesi suretiyle işlendiği iddia edilen TCK 142/2-h kapsamındaki hırsızlık suçu ile yargılanmaktadır. Müvekkil aleyhindeki en önemli delil, zorlanan pencerenin iç pervazında bulunan parmak izidir. Müvekkil, önceki savunmalarında müştekiyi tanımadığını ve olay tarihinde o adreste bulunmadığını beyan etmiştir.
- Yargılamanın Geldiği Aşama
Mahkemenizin tarihli celsesinde, olay yeri inceleme raporu ve parmak izi ekspertiz raporu okunmuş, müvekkile ait parmak izinin pencere pervazında tespit edildiği belirtilmiştir.
- Olaylara İlişkin Ek Beyanlar
Son celseden sonra müvekkil, olayı ve parmak izinin nasıl oluşmuş olabileceğini tekrar düşünmüş ve önemli bir detayı hatırlamıştır: Hırsızlık olayının gerçekleştiği iddia edilen tarihten yaklaşık bir hafta önce,, müştekinin dairesinin bulunduğu apartmanda oturan arkadaşı Veli TAŞ’ı (TC Kimlik No:, Adres: [Veli’nin Adresi], Tel:) ziyaret etmiştir. Ziyaret sırasında Veli TAŞ ile birlikte balkona çıkmışlar, aşağıda sokakta olan bir olaya bakmak için müvekkil balkon demirinden sarkarken dengesini sağlamak amacıyla yan komşunun (müştekinin) pencere pervazına istemeden kısa süreliğine dokunmuş olabilir. Müvekkil, müştekinin dairesine hiç girmediği gibi, hırsızlık olayıyla da hiçbir ilgisi yoktur. Parmak izinin bu şekilde oluşmuş olması kuvvetle muhtemeldir. Müvekkilin önceki beyanlarında bu durumu hatırlayamamasının sebebi, olayın üzerinden zaman geçmiş olması ve müştekinin dairesini veya kendisini tanımamasıdır.
- Önceki Savunmaların Pekişitirilmesi
Bu yeni beyan, müvekkilin en başından beri sürdürdüğü masumiyet iddiasını desteklemektedir. Parmak izinin olaydan bir hafta önce ve tamamen masumane bir şekilde bırakılmış olması, parmak izinin hırsızlık suçuyla doğrudan bağlantısını ortadan kaldırmaktadır. Müvekkilin suçu işlediğine dair başka hiçbir somut delil (görgü tanığı, çalınan eşyanın müvekkilde bulunması vb.) dosyada mevcut değildir.
- Yeni Delil/Tanık
Bu aşamada en önemli yeni delilimiz, müvekkilin beyanını doğrulayabilecek olan tanık Veli TAŞ’tır. Veli TAŞ’ın müvekkilin belirttiği tarihte kendisini ziyaret ettiğini ve balkonda bulundukları sıradaki durumu teyit etmesi beklenmektedir.
- Adil Yargılanma Hakkı Kapsamında Tevsii Tahkikat Talepleri
Maddi gerçeğin ortaya çıkarılması ve müvekkilin savunma hakkının tam olarak kullanılabilmesi için 9:
- Tanık Veli TAŞ’ın (kimlik ve adres bilgileri yukarıda verilmiştir) mahkeme huzurunda dinlenilerek, müvekkilin kendisini ziyaret tarihi, balkonda yaşananlar ve müvekkilin yan dairenin penceresine temas edip etmediği hususlarının sorulması.
- Mümkünse, apartmanın veya çevredeki işyerlerinin güvenlik kamera kayıtlarının (müvekkilin ziyaret ettiğini iddia ettiği tarihe ait) temin edilerek, müvekkilin o tarihte binaya giriş çıkış yapıp yapmadığının araştırılması. Bu talepler, müvekkil aleyhindeki tek ciddi delil olan parmak izinin suçla ilgisiz olduğunu ortaya koyma potansiyeli taşımaktadır. Tanık Veli TAŞ’ın dinlenmesi, parmak izi delilinin değerini yeniden değerlendirmek açısından kritik öneme sahiptir.
- Hukuki Nedenler
TCK md. 142/2-h; CMK md. 177, 201, 206, 217, 223; Anayasa md. 36, 38 ve ilgili sair mevzuat.
- Sonuç ve İstem
Yukarıda arz ve izah edilen nedenlerle:
- Ek beyanlarımızın kabulüne,
- Tevsii tahkikat talebimiz doğrultusunda tanık Veli TAŞ’ın dinlenilmesine ve kamera kayıtlarının araştırılmasına,
- Yapılacak araştırma ve tanık beyanı sonucunda müvekkil aleyhindeki şüphelerin ortadan kalkacağı anlaşıldığından, müvekkil Ali ÇETİN’in üzerine atılı suçtan BERAATİNE karar verilmesini saygılarımızla vekaleten arz ve talep ederiz. ****
Sanık Müdafii
Av.
(İmza)
- İstinaf Dilekçesi Örneği (TCK 142/2-h)
- Gönderilecek Merci
** BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ İLGİLİ CEZA DAİRESİ BAŞKANLIĞI’NA**
Gönderilmek Üzere
** MAHKEMESİ’NE**
([Örn: Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi’ne])
- Dosya Numarası
İLK DERECE MAHKEMESİ DOSYA NO: 2023/987 Esas
- İstinaf Eden Sanık ve Müdafii
SANIK: Zeynep KILIÇ (TC Kimlik No: 44444444444)
Adres:
MÜDAFİİ: Av. (Baro Sicil No:)
Adres: [Avukat Adresi]
UETS No:
- Kararı Veren Mahkeme ve Karar Bilgileri
KARARI VEREN MAHKEME: [İlk Derece Mahkemesi Adı] Mahkemesi
KARAR TARİHİ VE NO:, 2024/111 Karar
- Konu
KONU: [İlk Derece Mahkemesi Adı]’nın tarihli, 2023/987 Esas ve 2024/111 Karar sayılı mahkumiyet kararının, CMK md. 272 vd. uyarınca istinaf incelemesi neticesinde kaldırılarak beraat kararı verilmesi talebinden ibarettir.20
- Açıklamalar (İstinaf Sebepleri)
- Somut Olay Özeti ve İlk Derece Mahkemesi Kararı
Müvekkil Zeynep KILIÇ, temizlik görevlisi olarak çalıştığı işvereni Ayşe CAN’ın evinden ziynet eşyası çalmakla (TCK 142/2-h) suçlanmış ve yargılama sonucunda mahkum edilmiştir. İlk derece mahkemesinin mahkumiyet kararı; a) işveren Ayşe CAN’ın, ziynet eşyalarının müvekkilin temizlik yaptığı gün kaybolduğuna dair beyanına, b) müvekkilin eve girme imkanının bulunmasına, c) müvekkilin başka bir çalışma arkadaşının “Zeynep’in maddi sıkıntıları vardı” şeklindeki dolaylı ve duyuma dayalı beyanına dayanmaktadır. Müvekkil yargılama boyunca suçlamaları reddetmiştir. Yargılama sırasında müdafi olarak, işverenin eşyaların satılmış olabileceğini ima ettiği, müvekkilin evine yakın bir kuyumcu/sarraf dükkanının olay sonrası birkaç günlük kamera kayıtlarının incelenmesi ve müvekkilin iddia edilen “maddi sıkıntı” durumunu çürütmek amacıyla mali durum araştırması yapılması yönündeki tevsii tahkikat taleplerimiz, mahkemece “sonuca etkili olmayacağı” gibi soyut bir gerekçeyle reddedilmiştir.9 Mahkeme, bu talepleri reddederek ve yetersiz delillere dayanarak mahkumiyet hükmü kurmuştur.
- Gerekçeli Karardaki Hüküm
İlk derece mahkemesi, gerekçeli kararında müvekkil Zeynep KILIÇ hakkında TCK 142/2-h maddesi uyarınca… yıl… ay hapis cezasına hükmetmiştir.
- İstinaf Sebepleri
Yerel mahkeme kararı hem vakıa değerlendirmesi hem de hukuki açıdan hatalı olup, kaldırılması gerekmektedir:
- a. Vakıaya İlişkin İtirazlar (Maddi Hata ve Delil Değerlendirmesi):
- Delillerin Hatalı Değerlendirilmesi: Mahkeme, müşteki işverenin soyut ve tek taraflı beyanına ve diğer çalışanın duyuma dayalı, doğruluğu teyit edilmemiş ifadesine aşırı bir değer atfetmiştir. Müvekkilin eve girebiliyor olması (işi gereği), tek başına suçu işlediği anlamına gelmez. Mahkeme, müvekkilin istikrarlı inkarını ve aleyhindeki delillerin zayıflığını yeterince dikkate almamıştır.
- Yetersiz Delil: Mahkumiyet kararı, varsayımlara ve dolaylı çıkarımlara dayanmaktadır. Müvekkilin suçu işlediğine dair doğrudan, somut ve şüpheden uzak hiçbir delil (parmak izi, çalınan eşyanın müvekkilde ele geçirilmesi, tanık beyanı, ikrar vb.) bulunmamaktadır. Ceza mahkumiyeti için gereken “her türlü şüpheden uzak kesin delil” standardı 12 karşılanmamıştır.
- b. Hukuki İtirazlar (Usul ve Esas Yönünden Hatalar):
- Gerekçe Yetersizliği: Gerekçeli karar, mahkumiyet hükmünü yeterince açıklamamaktadır. Özellikle, müvekkil lehine olan durumların ve savunma argümanlarının neden dikkate alınmadığı, dolaylı delillerle kesin suçluluk sonucuna nasıl ulaşıldığı somut ve denetlenebilir bir şekilde izah edilmemiştir.23 Soyut ifadelerle geçiştirilmiştir.
- Duyuma Dayalı (Hearsay) Delile Dayanma: Mahkemenin, diğer çalışanın müvekkilin mali durumu hakkındaki duyuma dayalı beyanını (hearsay) mahkumiyet gerekçelerinden biri yapması, delil değerlendirme ilkelerine aykırıdır. Bu tür beyanlar, tek başına veya ana delil olarak hükme esas alınamaz.23
- Savunma Hakkının İhlali (CMK ve Anayasa md. 36): Mahkemenin, müvekkilin masumiyetini ispatlama potansiyeli taşıyan ve somut gerekçelerle talep edilen tevsii tahkikat taleplerini (kuyumcu kamera kayıtları, mali durum araştırması) yetersiz ve soyut bir gerekçeyle reddetmesi, savunma hakkının ve “silahların eşitliği” ilkesinin açık bir ihlalidir.9 Bu durum, adil yargılanma hakkını (Anayasa md. 36, AİHS md. 6) zedelemiştir.
- c. Reddedilen Tevsii Tahkikat Taleplerinin Haksızlığı:
- Talep edilen kamera kayıtları incelemesi, müvekkilin çalınan eşyayı iddia edildiği gibi elden çıkarmadığını gösterebilirdi. Mali durum araştırması ise, isnat edilen suçun en önemli dayanaklarından biri olan “maddi sıkıntı” motifini çürütebilirdi. Bu delillerin toplanması, davanın sonucunu etkileme potansiyeline sahipti. Mahkemenin bu talepleri “sonuca etkili olmayacağı” gibi subjektif ve denetime elverişsiz bir gerekçeyle reddetmesi, CMK’nın delillerin serbestçe değerlendirilmesi ve maddi gerçeğe ulaşma amacına aykırıdır.9 Red kararının gerekçesi yetersizdir ve keyfilik izlenimi vermektedir.
- Hukuki Nedenler
TCK md. 142/2-h; CMK md. 206, 217, 223, 272-285; Anayasa md. 36, 38; AİHS md. 6 ve ilgili sair mevzuat.
- Sonuç ve İstem
Yukarıda açıklanan ve Bölge Adliye Mahkemenizce re’sen gözetilecek nedenlerle 20:
- İstinaf başvurumuzun KABULÜNE,
- [İlk Derece Mahkemesi Adı]’nın tarihli, 2023/987 Esas ve 2024/111 Karar sayılı mahkumiyet hükmünün KALDIRILMASINA ve dosya üzerinden veya duruşma açılarak yapılacak inceleme neticesinde müvekkil Zeynep KILIÇ’ın üzerine atılı suçtan BERAATİNE karar verilmesini,
- Aksi kanaat hasıl olursa, ilk derece mahkemesi hükmünün BOZULMASINA ve dosyanın yeniden incelenip hüküm kurulmak üzere ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE veya Bölge Adliye Mahkemenizde YENİDEN YARGILAMA YAPILARAK beraat kararı verilmesini saygılarımızla vekaleten arz ve talep ederiz. ****
Sanık Müdafii
Av.
(İmza)
- Temyiz Dilekçesi Örneği (TCK 142/2-h)
- Gönderilecek Merci
YARGITAY İLGİLİ CEZA DAİRESİ BAŞKANLIĞI’NA
Gönderilmek Üzere
** BAŞKANLIĞI’NA**
()
- Dosya Numarası
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ DOSYA NO: 2024/555 Esas
- Temyiz Eden Sanık ve Müdafii
SANIK: Hasan DEMİR (TC Kimlik No: 55555555555)
Adres:
MÜDAFİİ: Av. (Baro Sicil No:)
Adres: [Avukat Adresi]
UETS No:
- Temyiz Edilen Karar
TEMYİZ EDİLEN KARAR:‘nın tarihli, 2024/555 Esas ve 2024/777 Karar sayılı istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararı.
- Konu
KONU: Bölge Adliye Mahkemesi’nin istinaf başvurusunun esastan reddine dair tarihli kararının, CMK md. 286 vd. uyarınca hukuka aykırılıklar nedeniyle BOZULMASI talepli temyiz dilekçemizdir.8
- Açıklamalar (Temyiz Sebepleri)
- Somut Olay Özeti ve Alt Mahkeme Kararları
Müvekkil Hasan DEMİR, ayrı yaşadığı eşi Merve DEMİR’in oturduğu (daha önce birlikte yaşadıkları) daireye, elinde bulunan eski anahtarla girerek kendisine ait olduğunu düşündüğü kişisel eşyalarını almak istemiştir. Bu sırada, eşi Merve DEMİR’in yeni satın aldığı bir dizüstü bilgisayarı da, boşanma davası sürecinde edinilmiş mal rejimine tabi olduğunu ve alma hakkı bulunduğunu düşünerek almıştır. İlk derece mahkemesi, müvekkili TCK 142/2-h (bina içinde muhafaza altındaki eşyayı çalma) ve ayrıca konut dokunulmazlığını ihlal suçlarından mahkum etmiştir. İstinaf başvurumuz üzerine, ilk derece mahkemesi kararını hukuka uygun bularak istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiştir. İstinaf mahkemesi, müvekkilin eve anahtarla girmesinin hukuka aykırılığı ortadan kaldırmayacağını ve dizüstü bilgisayarı alırken hırsızlık kastının bulunduğunu, TCK 30 (hata) hükmünün uygulanamayacağını belirtmiş, ancak bu sonuca nasıl ulaştığına dair detaylı ve ikna edici bir hukuki gerekçe sunmamıştır.
- Temyiz Sebepleri (Hukuka Aykırılıklar)
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, aşağıdaki hukuki hatalar nedeniyle bozulmalıdır 8:
- a. Hukuka Aykırılıklar:
- TCK 142/2-h Maddesindeki Manevi Unsurun (Kast) Hatalı Yorumlanması: Hırsızlık suçunun oluşması için failde “kendisine veya başkasına yarar sağlama” özel kastının bulunması gerekir.1 Müvekkilin öncelikli amacı kişisel eşyalarını almaktır. Dizüstü bilgisayarı alması ise, boşanma sürecindeki mal paylaşımına ilişkin hukuki bir yanılgıdan kaynaklanmaktadır. Alt mahkemeler, müvekkilin eylemindeki bu özel durumu, yani mal rejimi konusundaki potansiyel hatasını yeterince değerlendirmemiş, eylemi doğrudan hırsızlık kastı olarak yorumlamıştır. Özellikle evlilik birliği içinde veya ayrılık sürecinde eşler arasındaki mal alma eylemlerinde kastın tespiti özel bir dikkat gerektirir. Mahkemeler, konut dokunulmazlığının ihlali ile hırsızlık suçunun manevi unsurunu hatalı bir şekilde birleştirmiş olabilir.
- TCK 30 (Hata) Hükmünün Uygulanabilirliğinin Yetersiz Değerlendirilmesi: Müvekkil, dizüstü bilgisayarın boşanma sürecinde edinilmiş mal olduğunu ve bu nedenle üzerinde hak sahibi olduğunu düşünerek TCK 30 kapsamında bir “hukuki hata” veya “fiili hata” içerisinde olabilir. İstinaf mahkemesi, bu savunmayı yeterince derinlemesine incelemeden ve neden TCK 30’un somut olayda uygulanamayacağına dair tatmin edici bir hukuki analiz sunmadan reddetmiştir. Hata iddiasının, özellikle mal rejimi gibi karmaşık hukuki konularda daha dikkatli incelenmesi gerekirdi.7 Kararda, hatanın kastı ortadan kaldırıcı etkisi göz ardı edilmiştir.
- b. Gerekçe Yetersizliği/Çelişkisi (CMK md. 34, 230, 289/1-g):
- Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesi, Anayasa ve CMK’nın aradığı standartları karşılamamaktadır. Karar, müvekkilin TCK 30’a dayanan hata savunmasının neden hukuken geçersiz olduğuna dair somut, yasal ve mantıksal bir açıklama içermemektedir.23 Sadece “suçun unsurlarının oluştuğu” veya “hata hükümlerinin uygulanamayacağı” şeklindeki soyut ifadeler, Yargıtay denetimine elverişli bir gerekçe değildir. Özellikle TCK 30 gibi karmaşık bir konudaki savunmanın reddi, detaylı bir hukuki argümantasyon gerektirir. Gerekçenin bu denli yetersiz olması, kararın bozulmasını gerektiren mutlak hukuka aykırılık hallerindendir.
- c. Yargıtay İçtihatlarına Aykırılık (Varsa):
- (Eğer Yargıtay’ın eşler arası mal alma eylemlerinde hırsızlık kastının veya hatanın değerlendirilmesine ilişkin benzer olaylarda verdiği kararlar varsa, bu kararlara atıfta bulunularak) Alt mahkeme kararlarının, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarıyla çeliştiği iddia edilebilir. Örneğin, Yargıtay’ın boşanma sürecindeki eşlerin mal alma eylemlerinde kastın varlığını daha sıkı şartlara bağladığı veya hata hükümlerinin uygulanma olasılığını kabul ettiği kararlar mevcutsa, bu durum temyiz sebebi olarak ileri sürülebilir.
- Hukuki Nedenler
TCK md. 30, 142/2-h; CMK md. 34, 230, 286, 288, 289, 302; Anayasa md. 36, 38, 141 ve ilgili sair mevzuat.
- Sonuç ve İstem
Yukarıda açıklanan ve Yüksek Mahkemenizce re’sen gözetilecek nedenlerle 8:
- Temyiz talebimizin KABULÜNE,
- ‘nın tarihli, 2024/555 Esas ve 2024/777 Karar sayılı kararının CMK md. 302 uyarınca BOZULMASINA,
- Hukuka aykırılığın hükmü etkilemesi ve başka bir araştırma gerektirmemesi nedeniyle, dosyanın Yargıtay tarafından karara bağlanarak müvekkilin TCK 142/2-h suçundan BERAATİNE veya dosyanın beraat kararı verilmek üzere hükmü veren Bölge Adliye Mahkemesi’ne veya İlk Derece Mahkemesi’ne GÖNDERİLMESİNE,
- Aksi kanaat hasıl olursa, kararın müvekkil lehine olan hükümlerin (özellikle TCK 30) uygulanması amacıyla BOZULARAK ilgili mahkemeye GÖNDERİLMESİNE karar verilmesini saygılarımızla vekaleten arz ve talep ederiz. ****
Sanık Müdafii
Av.
(İmza)
Sonuç
Bu raporda sunulan beş adet dilekçe örneği, TCK 142/2-h maddesi kapsamındaki nitelikli hırsızlık suçlamalarına karşı ceza muhakemesinin farklı evrelerinde (savunma, iddianameye itiraz, beyan, istinaf, temyiz) kullanılabilecek taslaklar olarak hazırlanmıştır. Her bir örnek, özgün bir kurgusal senaryo üzerinden, suçun unsurlarının oluşmadığı, delil yetersizliği, hata hali, adil yargılanma hakkının ihlali gibi çeşitli hukuki argümanları ve tevsii tahkikat taleplerini içermektedir.
Bu örneklerin temel amacı, TCK 142/2-h suçuna ilişkin hukuki süreçlerde karşılaşılabilecek savunma stratejileri ve dilekçe yazım teknikleri konusunda yol göstermektir. Ancak vurgulanmalıdır ki, her hukuki olay kendine özgüdür ve bu taslaklar genel bir çerçeve sunmaktadır. Gerçek davalarda, somut olayın tüm detayları, mevcut deliller ve güncel içtihatlar dikkate alınarak uzman bir hukukçu tarafından özel bir değerlendirme yapılması ve dilekçelerin buna göre hazırlanması zorunludur.
TCK 142/2-h suçuna ilişkin davalar, özellikle “bina veya eklenti” ve “muhafaza altına alınmış eşya” kavramlarının yorumlanması ile failin kastının tespiti gibi konularda hukuki nüanslar içerebilmektedir. Bu nedenle, yargılamanın her aşamasında dikkatli bir hukuki strateji izlenmesi ve savunma haklarının etkin bir şekilde kullanılması büyük önem taşımaktadır.
Alıntılanan çalışmalar
- TCK Madde 142 Nitelikli Hırsızlık Suçu – Avukat Baran Doğan, erişim tarihi Nisan 21, 2025, https://barandogan.av.tr/blog/mevzuat/tck-madde-142-nitelikli-hirsizlik-sucu.html
- HERKESİN GİREBİLECEĞİ BİR YERDE BIRAKILMAKLA BİRLİKTE KİLİTLENMEK SURETİYLE YA DA BİNA VEYA EKLENTİLERİ İÇİNDE, erişim tarihi Nisan 21, 2025, https://avesis.ebyu.edu.tr/dosya?id=8a2404ee-b9c5-4d4a-87fa-13f8e5b0e08e
- Sayfa 1 / 3 ANAHTAR KAVRAMLAR: Hırsızlık Suçun konusunun, “muhafaza altına alınmış eşya” olması Suçun, mağduru, erişim tarihi Nisan 21, 2025, https://izzetozgenc.com/data/contents/hirsizlik-sucunun-kisinin-malini-koruyamayacak-durumda-olmasindan-yararlanilarak-islenmesi.pdf
- Hırsızlık Suçu | Şartları | Cezası | Zamanaşımı | Uzlaştırma – Ayboğa Avukatlık Bürosu, erişim tarihi Nisan 21, 2025, https://ayboga.av.tr/hirsizlik-sucu-sartlari-ve-cezasi/
- Hırsızlık Suçu – Tuzcuoğlu Hukuk Bürosu, erişim tarihi Nisan 21, 2025, https://tuzcuogluhukuk.com/ceza-hukuku/hirsizlik-sucu/
- Hırsızlık Suçu, Şartları ve Cezası – Avukat Baran Doğan, erişim tarihi Nisan 21, 2025, https://barandogan.av.tr/blog/ceza-hukuku/hirsizlik-sucunun-cezasi.html
- 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu m. 142/2-a’daki Kişinin Ölümüne İlişkin Nitelikli Halin – DergiPark, erişim tarihi Nisan 21, 2025, https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1026943
- tck 142/2-h kapsamında hırsızlık suçu için yargıtay ceza dairesi başkanlığı’na sunulan temyiz başvurusu – hırsızlık suçu temyiz dilekçesi.docx – Dilekçe örnekleri – Avevrak.com, erişim tarihi Nisan 21, 2025, https://avevrak.com/hirsizlik-sucu-temyiz-dilekcesi/
- Tevsii Tahkikat : Kovuşturmanın Genişletilmesi – Avukat Ali DENİZ, erişim tarihi Nisan 21, 2025, https://www.alideniz.av.tr/tevsii-tahkikat/
- Tevsi-i Tahkikat – Ceza Hukukunda Tahkikatın Genişletilmesi – Liberty Hukuk, erişim tarihi Nisan 21, 2025, https://www.libertyhukuk.com/tevsi-i-tahkikat/
- Tevsii Tahkikat (Kovuşturmanın Genişletilmesi) – Avukat Baran Doğan, erişim tarihi Nisan 21, 2025, https://barandogan.av.tr/tevsii-tahkikat-sorusturma-veya-kovusturmanin-genisletilmesi-dilekce-ornegi.html
- Ceza Hukukunda Savunma Dilekçesi Örneği – Av. Fatih Yaşar, erişim tarihi Nisan 21, 2025, https://www.fatihyasar.av.tr/dilek%C3%A7eler/ceza-hukukunda-savunma-dilek%C3%A7esi-%C3%96rne%C4%9Fi
- ANKARA 17. SULH CEZA MAHKEMESİNE Gönderilmek Üzere BURSA NÖBETÇİ SULH CEZA MAHKEMESİ HAKİMLİĞİNE, erişim tarihi Nisan 21, 2025, https://www.idare.gen.tr/ankara-17-scm-2014-52-itiraz.pdf
- savunmasız kişiye karşı kasten yaralama suçundan iddianameye karşı savunma ve üst sınırdan ceza talebi – iddianameye karşı beyan dilekçesi.docx – Dilekçe örnekleri – Avevrak.com, erişim tarihi Nisan 21, 2025, https://avevrak.com/iddianameye-karsi-beyan-dilekcesi/
- Asliye Ceza Mahkemesinde Beyan ve Savunma Dilekçesi Yazımı | Avukat Oğuzhan Yazıcı, erişim tarihi Nisan 21, 2025, https://oguzhanyazici.av.tr/asliye-ceza-mahkemesinde-beyan-ve-savunma-dilekcesi-yazimi/
- Bozma Kararı Sonrası Beyan Dilekçesi – SAYDAM HUKUK BÜROSU | Muğla Avukat, erişim tarihi Nisan 21, 2025, https://www.saydamhukukdanismanlik.com/makale-oku/bozma-karari-sonrasi-beyan-dilekcesi-id-11
- Asliye Ceza Mahkemesine Beyan Dilekçesi Örneği – Blog – Gizemuzunlaw, erişim tarihi Nisan 21, 2025, https://gizemuzunlaw.com/blog/asliye-ceza-mahkemesine-beyan-dilekcesi-ornegi
- Asliye Ceza Mahkemesinin Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılmasının Kabul Edilip Edilmediği İhtarına Karşı Beyan Dilekçesi Örneği, erişim tarihi Nisan 21, 2025, https://www.damladurmus.com.tr/Haber/asliye-ceza-mahkemesinin-hukmun-aciklanmasinin-geri-birakilmasinin-kabul-edilip-edilmedigi-ihtarina-karsi-beyan-dilekcesi-ornegi.html
- Mütalaaya Karşı Beyan Dilekçesi (Asliye Ceza Mahkemesi), erişim tarihi Nisan 21, 2025, https://www.esraakyildiz.av.tr/dilek%C3%A7eler/m%C3%9Ctalaaya-kar%C5%9Ei-beyan-d%C4%B0lek%C3%87e-%C3%96rne%C4%9E%C4%B0
- İstinaf Dilekçesi Örneği (Ceza Mahkemesi) | Av. Fatih Yaşar, erişim tarihi Nisan 21, 2025, https://www.fatihyasar.av.tr/dilek%C3%A7eler/ceza-mahkemesi-%C4%B0stinaf-dilek%C3%A7esi
- Ceza İstinaf dilekçesi örneği – Avukat Gökhan Başkurt, erişim tarihi Nisan 21, 2025, https://gokhanbaskurt.av.tr/2021/05/06/ceza-istinaf-dilekcesi-ornegi/
- Ceza İstinaf Dilekçesi Örneği – 1 – Avukat Baran Doğan, erişim tarihi Nisan 21, 2025, https://barandogan.av.tr/ceza-istinaf-basvuru-dilekcesi-ornegi.html
- Temyiz Dilekçesi Örneği – Avukat Baran Doğan, erişim tarihi Nisan 21, 2025, https://barandogan.av.tr/blog/ceza-hukuku/temyiz-dilekcesi-ornegi.html
- Temyiz Dilekçesi Örneği (Ceza Mahkemesi) – Av. Fatih Yaşar, erişim tarihi Nisan 21, 2025, https://www.fatihyasar.av.tr/dilek%C3%A7eler/temyiz-dilek%C3%A7esi-%C3%96rne%C4%9Fi-ceza-mahkemesi
- Ağır Ceza Temyiz Dilekçesi – Adana Avukat Aytaç ER Boşanma Avukatı, İcra, Ceza Avukatı, erişim tarihi Nisan 21, 2025, https://www.avaytacer.com/bilgi-bankasi/ceza-dilekceleri/agir-ceza-temyiz-dilekcesi