CEZA HUKUKUMAKALELER

Propaganda Suçu (Savunma Dilekçesi)

Hangi Eylemler Suç Sayılır, Nasıl Savunma Yapılır?

Propaganda suçu, özellikle sosyal medya paylaşımları, sloganlar, haber içerikleri ve çeşitli görsel/işitsel ifadeler yoluyla bir örgütün şiddet içeren yöntemlerini meşrulaştırma, övme veya teşvik etme biçiminde karşımıza çıkan bir suç türüdür. Terörle Mücadele Kanunu’nun 7/2. maddesi ile Türk Ceza Kanunu’nun 220/8. maddesi, bu tür fiilleri cezai yaptırıma bağlamaktadır. Ancak her örgütsel içerikli paylaşım, doğrudan propaganda suçu teşkil etmez. Bu yazıda propaganda suçunun unsurları, ifade özgürlüğü ile çatıştığı alanlar, Yargıtay ve AİHM kararları ışığında savunma yolları detaylıca ele alınmaktadır.

Propaganda Suçu ve İfade Özgürlüğü Dengesi: Sınır Nerede Çizilir?

Propaganda Suçu ithamları, bireylerin en temel haklarından biri olan ifade özgürlüğü ile devletin kamu düzenini ve güvenliğini koruma görevi arasında hassas bir denge kurulmasını gerektirir. Bu denge, hem ulusal mevzuatımızda hem de uluslararası sözleşmelerde ve yargı kararlarında titizlikle ele alınmaktadır.

Anayasa ve AİHS Kapsamında İfade Özgürlüğü

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 26. maddesi, “Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir” diyerek ifade özgürlüğünü temel bir hak olarak güvence altına almaktadır.1 Benzer şekilde, Türkiye’nin de taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 10. maddesi de ifade özgürlüğünü koruma altına alır.1 Bu madde, herkesin görüşlerini açıklama, haber ve fikir alma ve verme özgürlüğünü içerir.

Ancak bu özgürlükler mutlak değildir. Hem Anayasa’nın 26. maddesinin ikinci fıkrası hem de AİHS’nin 10. maddesinin ikinci fıkrası, ifade özgürlüğünün belirli meşru amaçlarla (ulusal güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği, başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması vb.) ve demokratik bir toplumda gerekli olması şartıyla sınırlandırılabileceğini belirtir.2 Propaganda suçları da bu sınırlamaların bir yansıması olarak ortaya çıkar. Temel sorun, bu sınırlamaların nerede başlayıp nerede bittiği ve ifade özgürlüğünün özüne dokunup dokunmadığıdır.

“Açık ve Yakın Tehlike” Kriteri

İfade özgürlüğüne yönelik müdahalelerin meşruiyetini değerlendirmede Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) yanı sıra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından da sıklıkla başvurulan önemli bir kriter “açık ve yakın tehlike” ilkesidir.7 Bu kritere göre, bir ifadenin suç sayılabilmesi için sadece soyut bir tehlike yaratması yeterli değildir; ifadenin kamu düzeni veya güvenliği açısından somut, açık ve yakın bir tehlike oluşturduğunun kanıtlanması gerekir.

Yargıtay, birçok kararında bu ilkeye atıfta bulunarak, yapılan propagandanın gerçekleştirildiği yer, zaman, koşullar, muhatap kitlenin özellikleri ve bu kitlenin şiddete yönelme potansiyeli gibi unsurları dikkate almıştır.7 Örneğin, üniversitede iki öğrenci grubu arasında çıkan bir kavga sırasında söylenen ve gerginliği artırma potansiyeli taşıyan bir söz, “açık ve yakın tehlike” oluşturduğu gerekçesiyle propaganda suçu olarak değerlendirilebilirken 7, duruşma salonunda az sayıda kişinin duyacağı şekilde atılan bir slogan veya etkisi sınırlı kalacak bir sosyal medya paylaşımı bu kapsamda değerlendirilmeyebilir.7 Bu kriter, ifadenin şiddeti teşvik edip etmediği, yasadışı eylemlere yol açma potansiyeli taşıyıp taşımadığı gibi hususların somut olayın özelliklerine göre incelenmesini gerektirir.

Haber Verme Sınırları ve Eleştiri Hakkı

Terörle Mücadele Kanunu’nun 7. maddesinin 2. fıkrasında açıkça belirtildiği üzere, “haber verme sınırlarını aşmayan veya eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları” propaganda suçu oluşturmaz.8 Bu hüküm, basın özgürlüğünün ve kamunun bilgi edinme hakkının korunması açısından büyük önem taşır.

Gazetecilerin, yazarların veya bireylerin, kamuoyunu ilgilendiren konularda, terör örgütlerinin eylemleri veya ideolojileri hakkında bilgi vermesi, bu konuları analiz etmesi veya eleştirmesi, ifade özgürlüğünün doğal bir parçasıdır. Önemli olan, bu açıklamaların şiddeti övmemesi, meşrulaştırmaması veya şiddete teşvik etmemesidir. Yargıtay kararlarında da, hükümet politikalarına, siyasetçilere veya kamu görevlilerine yönelik ağır eleştirilerin dahi, şiddet içermediği sürece propaganda suçu olarak değerlendirilemeyeceği belirtilmiştir.7 Eleştiri hakkı, demokratik bir toplumun vazgeçilmez unsurlarından biridir ve bu hakkın propaganda suçlamalarıyla keyfi olarak kısıtlanmaması gerekir.

Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi’nin İfade Özgürlüğü Vurgusu Yapan Kararları

Hem Yargıtay hem de Anayasa Mahkemesi, propaganda suçlarıyla ilgili verdikleri birçok kararda ifade özgürlüğünün önemini vurgulamış ve bu suçun unsurlarının dar yorumlanması gerektiğini belirtmiştir.

Özellikle Anayasa Mahkemesi’nin Sırrı Süreyya Önder kararı (B. No: 2018/38143, 3/10/2019) bu konuda önemli bir emsal teşkil etmektedir.11 AYM bu kararında, bir milletvekilinin nevruz etkinliğinde yaptığı konuşmanın, çözüm süreci bağlamında değerlendirilmesi gerektiğini, konuşmanın bütününün şiddeti dışlayan yöntemlerle sorunların çözümüne yönelik bir çağrı içerdiğini ve kullanılan ifadelerin tek başına şiddete teşvik olarak kabul edilemeyeceğini belirterek ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine hükmetmiştir. Mahkeme, konuşmanın yapıldığı tarihsel bağlamın, konuşmacının kimliğinin ve konuşmanın genel amacının dikkate alınması gerektiğini vurgulamıştır.11

Benzer şekilde, Yargıtay da birçok kararında, belirli sloganların (örneğin, “Biji Serok Apo”, “Mahir, Hüseyin, Ulaş Kurtuluşa Kadar Savaş” gibi kalıplaşmış ifadeler) veya marşların (örneğin, “gerilla marşı”) söylendiği ortam, söyleniş biçimi ve muhatap kitle üzerindeki olası etkisi gibi faktörler dikkate alındığında, her zaman terör örgütü propagandası suçunu oluşturmayacağına hükmetmiştir.7 Yargıtay, eylemin “açık ve yakın tehlike” oluşturup oluşturmadığını, şiddeti övüp övmediğini ve meşrulaştırıp meşrulaştırmadığını titizlikle incelemektedir.

Bu kararlar, propaganda suçu iddialarının değerlendirilmesinde ifade özgürlüğünün temel bir referans noktası olması gerektiğini ve suçlamaların keyfi yorumlara dayandırılmaması gerektiğini göstermektedir. Savunma stratejisi oluşturulurken bu tür emsal kararlara atıfta bulunmak, argümanlarınızı güçlendirecektir.

Propaganda Suçu Davasında Yargılama Süreci: Adım Adım Neler Yaşanır?

Bir Propaganda Suçu isnadıyla karşı karşıya kalındığında, ceza yargılamasının belirli aşamalarından geçilir. Bu süreç, soruşturma evresiyle başlar, kovuşturma (mahkeme) evresiyle devam eder ve verilen karara karşı kanun yollarına başvurulmasıyla son bulabilir. Her aşamanın kendine özgü usulleri ve dikkat edilmesi gereken noktaları vardır.

Soruşturma Aşaması (İhbar, Şikayet, Delil Toplama)

Propaganda suçu, genellikle resen soruşturulan, yani bir şikayete bağlı olmayan suçlardandır.10 Cumhuriyet savcısı, suç işlendiğine dair bir ihbar aldığında, bir şikayet yapıldığında veya başka bir şekilde suç şüphesine vakıf olduğunda soruşturma başlatır.

Soruşturma aşamasında yapılan temel işlemler şunlardır 12:

  • Delil Toplama: Savcılık, emrindeki kolluk kuvvetleri (polis, jandarma) aracılığıyla suçlamayla ilgili lehe ve aleyhe tüm delilleri toplar. Bu deliller arasında sosyal medya paylaşımları, yazılı metinler, ses ve görüntü kayıtları, tanık ifadeleri, olay yeri inceleme tutanakları, dijital materyal incelemeleri (bilgisayar, telefon vb.) bulunabilir.
  • Şüphelinin İfadesinin Alınması: Şüpheli sıfatıyla ifadeniz alınır. Bu aşamada bir avukatın hukuki yardımından faydalanmak en temel hakkınızdır. Avukatınız, ifade sırasında haklarınızı koruyacak ve ifadenizin doğru bir şekilde tutanağa geçirilmesini sağlayacaktır. Susma hakkınızı kullanabileceğinizi de unutmamanız gerekir.
  • Koruma Tedbirleri: Gerekli görülmesi halinde savcılık veya sulh ceza hakimliği tarafından yakalama, gözaltı, tutuklama, adli kontrol gibi koruma tedbirlerine başvurulabilir. Tutuklama, en ağır koruma tedbiri olup, ancak belirli şartların varlığı halinde (kuvvetli suç şüphesi, kaçma veya delilleri karartma tehlikesi vb.) uygulanabilir.
  • Soruşturmanın Sonuçlandırılması: Savcı, topladığı delilleri değerlendirerek bir sonuca varır:
    • Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar (KYOK/Takipsizlik): Eğer suçun işlendiğine dair yeterli şüphe oluşmazsa veya suçun unsurları mevcut değilse, savcı takipsizlik kararı verir ve dosya kapanır.
    • İddianame Düzenlenmesi: Yeterli suç şüphesinin varlığına kanaat getirilirse, savcı bir iddianame düzenleyerek görevli ve yetkili mahkemeye sunar ve kamu davası açılmış olur.
    • Kamu Davasının Açılmasının Ertelenmesi: Belirli şartların varlığı halinde (örneğin, suçun cezasının üst sınırının düşük olması, şüphelinin daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olmaması gibi) savcı, kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verebilir.12

Kovuşturma Aşaması (İddianamenin Kabulü, Duruşmalar)

Savcılık tarafından hazırlanan iddianamenin mahkeme tarafından kabul edilmesiyle kovuşturma aşaması, yani mahkeme süreci başlar.10 Bu aşamada artık “şüpheli” değil, “sanık” olarak anılırsınız.

Kovuşturma aşamasında gerçekleşen temel işlemler şunlardır:

  • Duruşma Hazırlığı: Mahkeme, duruşma gününü belirler ve taraflara tebliğ eder. Sanık ve müdafiine (avukatına) savunmalarını hazırlamaları için yeterli süre tanınır.
  • Duruşmalar: Belirlenen tarihlerde duruşmalar yapılır. Duruşmalarda;
    • Sanığın kimlik tespiti yapılır ve iddianame okunur.
    • Sanığa hakları hatırlatılır ve savunması alınır.
    • Tanıklar dinlenir, deliller ortaya konur ve tartışılır.
    • Cumhuriyet savcısı esas hakkındaki mütalaasını (görüşünü) sunar.
    • Sanık ve müdafiine esas hakkındaki mütalaaya karşı savunmalarını yapmaları için söz verilir.
  • Hüküm: Mahkeme, tüm delilleri ve beyanları değerlendirdikten sonra bir karar verir. Bu karar beraat, mahkumiyet, ceza verilmesine yer olmadığı, davanın düşmesi veya davanın reddi şeklinde olabilir.13 Propaganda suçlarında genellikle beraat veya mahkumiyet kararları söz konusu olur.

Görevli Mahkeme (Ağır Ceza Mahkemesi)

Terörle Mücadele Kanunu kapsamındaki suçlar ile TCK’da düzenlenen örgütlü suçların önemli bir kısmı için yargılama yapma görevi Ağır Ceza Mahkemelerine aittir. Propaganda Suçu da (hem TCK Madde 220/8 hem de TMK Madde 7/2 kapsamındakiler) genellikle Ağır Ceza Mahkemelerinde görülür.7

Kanun Yolları (İstinaf, Temyiz)

İlk derece mahkemesinin (Ağır Ceza Mahkemesi) verdiği karara karşı tarafların itiraz hakkı bulunmaktadır. Bu itirazlar, üst mahkemeler olan Bölge Adliye Mahkemesi (İstinaf) ve Yargıtay (Temyiz) nezdinde yapılır.12

  • İstinaf: İlk derece mahkemesi kararına karşı, kararın hem hukuki yönden hem de maddi olaylar (delillerin değerlendirilmesi) açısından yeniden incelenmesi için Bölge Adliye Mahkemesi’ne başvurulabilir. İstinaf başvurusu, kararın tebliğinden itibaren belirli bir süre içinde yapılmalıdır.
  • Temyiz: Bölge Adliye Mahkemesi’nin verdiği kararlara karşı (belirli şartlar altında) hukuka aykırılık iddialarıyla Yargıtay’a başvurulabilir. Temyiz incelemesi, genellikle kararın hukuki denetimiyle sınırlıdır.

Kanun yolları, yargılamadaki olası hataların düzeltilmesi ve adil bir karara ulaşılması için önemli güvencelerdir.

Dava Zamanaşımı Süreleri

Ceza hukukunda dava zamanaşımı, suçun işlendiği tarihten itibaren belirli bir süre geçtiği halde kamu davası açılmamışsa veya açılmış olmakla birlikte kanuni süre içinde sonuçlandırılmamışsa, devletin cezalandırma hakkının ortadan kalkması anlamına gelir.

Propaganda suçları için dava zamanaşımı süreleri, ilgili kanun maddesindeki cezanın üst sınırına göre belirlenir.

  • TCK Madde 220/8 (Örgüt Propagandası): Bu suçun cezası 1 yıldan 3 yıla kadar hapis olduğundan, TCK Madde 66 uyarınca temel dava zamanaşımı süresi genellikle 8 yıldır.14
  • TMK Madde 7/2 (Terör Örgütü Propagandası): Bu suçun temel cezası 1 yıldan 5 yıla kadar hapis olduğundan, TCK Madde 66 uyarınca temel dava zamanaşımı süresi genellikle 8 yıldır.7

Ancak, suçun basın-yayın yoluyla işlenmesi gibi nitelikli hallerde ceza artırıldığı için zamanaşımı süresi de buna göre değişebilir. Örneğin, cezanın üst sınırı 5 yılı geçen suçlarda zamanaşımı süresi 15 yıla çıkabilmektedir.7 Zincirleme suç halinde zamanaşımı, son suçun işlendiği tarihten itibaren başlar.7 Zamanaşımı süreleri, davanın seyri açısından önemli olup, bir avukat tarafından dikkatle takip edilmelidir.

Propaganda Suçu Savunma Dilekçesi Nasıl Hazırlanır?

Bir Propaganda Suçu ile itham edildiğinizde, mahkemeye sunacağınız savunma dilekçesi, davanızın seyrini etkileyebilecek en önemli hukuki araçlardan biridir. Etkili bir savunma dilekçesi, suçlamalara karşı argümanlarınızı net, anlaşılır ve hukuki dayanaklarıyla birlikte ortaya koymalıdır. Bu dilekçenin hazırlanması, özen ve uzmanlık gerektiren bir süreçtir.

Dilekçenin Temel Unsurları

Bir propaganda suçu savunma dilekçesi, genel olarak aşağıdaki temel unsurları içermelidir 17:

  1. Başlık: Dilekçenin hangi mahkemeye sunulduğunu, dosya numarasını ve “SAVUNMA DİLEKÇESİ” olduğunu belirten bir başlık.
  2. Taraflar:
    • SANIK: Adınız, soyadınız, T.C. kimlik numaranız ve adresiniz.
    • MÜDAFİİ (Avukatınız): Avukatınızın adı, soyadı, baro sicil numarası ve iletişim bilgileri.
    • KONU: Dilekçenin ne hakkında olduğu (örneğin, “… Esas sayılı dosyada tarafıma isnat edilen propaganda suçuna karşı savunmalarımızın ve beraat talebimizin sunulmasından ibarettir.”).
  3. AÇIKLAMALAR (Vakıalar ve Hukuki Değerlendirme): Bu bölüm, dilekçenin en önemli kısmıdır ve detaylı bir şekilde hazırlanmalıdır.
    • Olayın Özeti: İddianamede size yöneltilen suçlamaların ve dayanak gösterilen olayların kısa bir özeti.
    • Suçlamalara Karşı Cevaplar: İddianamedeki her bir iddiaya ve delile karşı ayrı ayrı ve somut cevaplar verilmelidir.
    • Maddi Olayların Sizin Perspektifinizden Anlatımı: Olayların nasıl gerçekleştiğine dair kendi anlatımınız, varsa lehinize olan detaylar vurgulanarak aktarılmalıdır.
    • Hukuki Gerekçeler ve Argümanlar: Aşağıda detaylandırılacak olan savunma argümanları bu bölümde hukuki dayanaklarıyla (kanun maddeleri, Yargıtay kararları, AYM kararları, AİHS ve AİHM içtihatları) birlikte sunulmalıdır.
  4. DELİLLER: Savunmanızı destekleyen tüm deliller (tanık listesi, belgeler, yazışmalar, sosyal medya paylaşımlarının tam dökümleri, bilirkişi raporları vb.) bu bölümde listelenmeli ve dilekçeye eklenmelidir.
  5. HUKUKİ SEBEPLER: Savunmanızın dayandığı temel kanun maddeleri (TCK, TMK, CMK, Anayasa, AİHS vb.) belirtilmelidir.
  6. TALEP VE SONUÇ: Mahkemeden ne talep ettiğiniz açıkça ifade edilmelidir. Genellikle bu talep, öncelikle beraat, aksi halde lehe olan hükümlerin uygulanması şeklinde olur. Örneğin: “Yukarıda arz ve izah edilen nedenlerle ve mahkemenizin resen gözeteceği sair hususlar dikkate alınarak;
    • Müvekkilin üzerine atılı propaganda suçunun yasal unsurları oluşmadığından CMK Madde 223/2-a uyarınca DERHAL BERAATİNE,
    • Mahkemeniz aksi kanaatte ise, lehe olan tüm yasal hükümlerin (indirimler, erteleme, HAGB vb.) uygulanmasına,
    • Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin kamu üzerinde bırakılmasına karar verilmesini saygılarımla arz ve talep ederim.”
  7. Tarih ve İmza: Dilekçenin tarihi atılmalı ve sanık ile müdafii tarafından imzalanmalıdır.
  8. Ekler: Dilekçede atıfta bulunulan ve delil olarak sunulan belgelerin bir listesi ve kopyaları.

Savunma Argümanları Nasıl Kurgulanmalı?

Propaganda suçu savunmasında kullanılabilecek temel argümanlar şunlardır:

  • Suçun Unsurlarının Oluşmadığı İddiası:
    • Maddi Unsur Yokluğu: Eylemin propaganda niteliği taşımadığı, örgütün cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru göstermediği, övmediği veya teşvik etmediği iddia edilebilir.7 Özellikle TMK m.7/2-b kapsamındaki şekli fiiller (slogan, amblem vb.) açısından dahi, bu fiillerin şiddeti övme veya teşvik etme unsuru taşımadığı savunulabilir.
    • Manevi Unsur (Kast) Yokluğu: Failin propaganda yapma kastının bulunmadığı, eylemin farklı bir amaçla (haber verme, eleştiri, sanatsal ifade, bilgi paylaşımı, anlık bir tepki vb.) gerçekleştirildiği veya eylemin sonuçlarının öngörülmediği/istenmediği savunulabilir.7
  • İfade Özgürlüğü Kapsamında Değerlendirme Talebi: Eylemin Anayasa ve AİHS ile korunan ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü, haber alma ve verme hakkı veya eleştiri hakkı sınırları içinde kaldığı, demokratik bir toplumda meşru kabul edilmesi gerektiği vurgulanmalıdır.2
  • “Açık ve Yakın Tehlike” Yokluğu Savunması: Eylemin kamu düzeni veya güvenliği açısından somut, açık ve yakın bir tehlike oluşturmadığı, soyut bir tehlike varsayımıyla suçlamanın yapılamayacağı belirtilmelidir.7 Eylemin yapıldığı bağlam, muhatap kitlesi ve olası etkileri bu argümanı destekleyebilir.
  • Delillerin Hukuka Aykırı Olduğu İddiası (Gerekiyorsa): Suçlamaya dayanak gösterilen delillerin (örneğin, usulsüz arama, hukuka aykırı dinleme kaydı) hukuka aykırı yöntemlerle elde edildiği ve bu nedenle hükme esas alınamayacağı iddia edilebilir.24
  • Lehe Olan Yargıtay, AYM ve AİHM Kararlarına Atıf Yapılması: Benzer olaylarda verilmiş beraat kararları veya ifade özgürlüğünü geniş yorumlayan içtihatlar dilekçede örnek gösterilerek mahkemenin dikkati çekilmelidir.

Örnek Olaylar Üzerinden Savunma Stratejileri

  • Sosyal Medya Paylaşımları: Paylaşımın yapıldığı platform, paylaşımın içeriği (beğeni, retweet, yorum, kendi özgün içeriği), paylaşımın herkese açık olup olmadığı, paylaşımın yapıldığı tarih (örneğin, “çözüm süreci” gibi farklı siyasi konjonktürler), paylaşımın bağlamı (bir tartışmaya cevap, bir habere tepki vb.) ve kişinin genel sosyal medya kullanım alışkanlıkları dikkate alınarak savunma geliştirilmelidir.7 Paylaşımın şiddeti övmediği, sadece bir görüşü veya haberi aktardığı, eleştirel bir yorum içerdiği veya ironi/hiciv amacı taşıdığı savunulabilir.
  • Slogan Atma Eylemleri: Sloganın içeriği, söylendiği yer (toplantı, gösteri, duruşma salonu vb.), kitlenin büyüklüğü ve tepkisi, sloganın kalıplaşmış bir ifade olup olmadığı (örneğin, bazı siyasi sloganlar Yargıtay tarafından propaganda sayılmamıştır 7), sloganın şiddete çağrı içerip içermediği gibi unsurlar önemlidir.
  • Yazılı Basın veya Yayınlar: Makale, kitap veya haberin bütünlüğü, haber verme hakkı ve eleştiri sınırları içinde kalıp kalmadığı, şiddeti övüp övmediği, yazarın veya yayıncının genel yayın politikası gibi faktörler değerlendirilmelidir.

Unutmayın, her dava kendine özgüdür. Bu nedenle, savunma dilekçeniz mutlaka davanızın özel koşullarına ve delil durumuna göre bir avukat tarafından kişiye özel olarak hazırlanmalıdır.

Örnek Propaganda Suçu Savunma Dilekçesi

 

(BU ÖRNEK İÇİN ÇIKARILMIŞTIR, HUSUSİ OLARAK SAVUNMA VE İSTİNAF DİLEKÇESİ YAZDIRMAK İSTEYENLER ULAŞABİLİRLER)

Aşağıda, somut bir olay örgüsüne dayandırılarak hazırlanmış, propaganda suçuna ilişkin temel savunma argümanlarını içeren bir savunma dilekçesi örneği sunulmuştur. Bu dilekçe, genel bir çerçeve sunmakta olup, her davanın kendi özel koşullarına göre uyarlanması gerektiğini unutmayınız.

T.C.

AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI’NA

 

DOSYA NO: 2024/XXX Esas

 

SAVUNMALARINI SUNAN

SANIK: Ali Veli CAN (T.C. Kimlik No: 12345678901)

Adres:

 

MÜDAFİİ: Av. Murteza Osman AŞIK

Aşık Hukuk Bürosu

Adres: [Avukatın Adresi]

Baro Sicil No:

 

KONU: Sayın Mahkemenizin 2024/XXX Esas sayılı dosyası kapsamında müvekkil Ali Veli CAN hakkında Terörle Mücadele Kanunu’nun 7/2. maddesi uyarınca isnat edilen terör örgütü propagandası yapma suçuna ilişkin savunmalarımızın, delillerimizin ve öncelikle müvekkilin derhal beraatine, aksi kanaat hasıl olması durumunda lehe olan tüm yasal hükümlerin uygulanması talebimizin sunulmasından ibarettir.

 

AÇIKLAMALARIMIZ:

I. İDDİANAMENİN ÖZETİ VE MÜVEKKİLE YÖNELİK İSNATLAR:

Sayın Savcılık tarafından tanzim edilen…/…/… tarihli iddianame ile müvekkil Ali Veli CAN’ın, 15.03.2024 tarihinde kendisine ait olduğu iddia edilen “@ali_veli_can” kullanıcı adlı Twitter (X) sosyal medya hesabından, XYZ terör örgütünün faaliyetlerini övücü ve örgütün cebir ve şiddet yöntemlerini meşru gösterici nitelikte olduğu iddia edilen bir adet fotoğraf (bir grup göstericinin ellerinde örgütle ilişkilendirilen bayrakların bulunduğu iddia edilen bir kare) ve altına “Direniş her yerde! Zulme karşı duranlara selam olsun!” şeklinde bir ifade yazdığı, bu paylaşımıyla Terörle Mücadele Kanunu’nun 7/2. maddesinde düzenlenen terör örgütü propagandası suçunu işlediği iddia edilerek cezalandırılması talep edilmiştir. (Bkz. İddianame)

II. İSNAT EDİLEN SUÇUN YASAL UNSURLARININ OLUŞMADIĞINA DAİR SAVUNMALARIMIZ:

Müvekkile isnat edilen suç, yasal unsurları itibarıyla oluşmamıştır. Şöyle ki;

A. Maddi Unsur Yokluğu: Paylaşımın Propaganda Niteliği Taşımadığı ve Şiddeti Övmediği/Teşvik Etmediği Hususu:

TMK m.7/2 uyarınca bir eylemin terör örgütü propagandası suçu oluşturabilmesi için, öncelikle “terör örgütünün; cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde” yapılması gerekmektedir.7 İddianameye konu edilen paylaşım bu nitelikleri taşımamaktadır.

  1. Paylaşılan Fotoğrafın Niteliği ve Bağlamı: İddianamede bahsi geçen fotoğraf, müvekkilin belirttiği üzere, uluslararası bir haber ajansının web sitesinde yer alan ve dünyanın farklı bir coğrafyasındaki bir toplumsal protestoyu gösteren genel bir fotoğraftır. Fotoğrafta yer alan sembollerin XYZ terör örgütüne ait olduğu iddiası ise somut delillerle desteklenmemiştir ve müvekkil tarafından bu şekilde algılanmamıştır. Müvekkil, fotoğrafı genel bir toplumsal direniş ve haksızlıklara karşı duruş temasıyla ilişkilendirmiştir. Fotoğrafın kendisi, doğrudan XYZ terör örgütünün cebir, şiddet veya tehdit içeren bir eylemini göstermemekte veya övmemektedir. Yargıtay kararlarında da belirtildiği üzere, bir görselin propaganda suçu oluşturabilmesi için örgütün şiddet yöntemlerini açıkça meşrulaştırması veya övmesi gerekmektedir. (Örnek Yargıtay kararlarına atıf yapılabilir.)
  2. Yazılan İfadenin Anlamı ve Amacı: Müvekkilin fotoğrafın altına yazdığı “Direniş her yerde! Zulme karşı duranlara selam olsun!” ifadesi, evrensel bir insan hakkı olan zulme ve haksızlığa karşı direnme düşüncesine yapılan genel bir atıftır. Bu ifade, somut olarak XYZ terör örgütünün cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru göstermemekte, övmemekte veya bu yöntemlere başvurmayı teşvik etmemektedir. “Direniş” kelimesi, şiddet içermeyen sivil itaatsizlik eylemlerinden sanatsal protestolara kadar geniş bir yelpazede anlam taşıyabilir. Müvekkilin amacı, herhangi bir terör örgütünün propagandasını yapmak değil, genel anlamda adaletsizliğe karşı gösterilen meşru tepkilere sempati ifade etmektir. İfade özgürlüğü, bu tür soyut ve genel değerlendirmeleri de kapsamaktadır. Anayasa Mahkemesi’nin Sırrı Süreyya Önder kararında da vurgulandığı gibi, ifadelerin bağlamı ve konuşmacının genel amacı dikkate alınmalıdır.11
  3. Şiddete Çağrı veya Teşvik Yokluğu: Müvekkilin paylaşımında, ne fotoğrafta ne de yazılı ifadede, herhangi bir kişiyi veya grubu şiddet eylemlerine yönlendiren, silahlı direnişe çağıran veya terör örgütünün şiddet eylemlerini haklı gösteren bir unsur bulunmamaktadır. AİHM içtihatlarına göre de ifade özgürlüğüne yapılan müdahalenin haklı görülebilmesi için ifadenin şiddeti teşvik etmesi veya nefret söylemi içermesi gibi ağır koşulların varlığı aranır.20 Müvekkilin paylaşımı bu kapsamda değerlendirilemez.

B. Manevi Unsur (Kast) Yokluğu:

Propaganda suçunun oluşabilmesi için failin özel kastla, yani terör örgütünün propagandasını yapma amacıyla hareket etmesi gerekir.9 Müvekkil Ali Veli CAN’ın böyle bir kastı kesinlikle bulunmamaktadır.

  1. Müvekkilin Amacı: Müvekkil, söz konusu paylaşımı yaparken herhangi bir terör örgütünü övmek, desteklemek veya propagandasını yapmak gibi bir amaç gütmemiştir. Kendisi, dünya genelindeki haksızlıklara ve baskılara karşı duyarlı bir birey olup, paylaşımını bu genel duyarlılığın bir ifadesi olarak yapmıştır. İfadesinde de belirttiği üzere, fotoğrafı bir haber sitesinde görmüş ve genel bir direniş temasıyla ilgisini çektiği için, altına da evrensel bir temenniyi ifade eden bir not düşerek paylaşmıştır.
  2. Örgütle Bağlantısının Olmaması: Müvekkilin XYZ terör örgütü veya herhangi başka bir yasadışı örgütle hiçbir bağlantısı, sempatisi veya üyeliği bulunmamaktadır. Hayatının hiçbir döneminde bu tür yapılarla ilişki içinde olmamıştır. Bu husus, yapılacak basit bir araştırmayla dahi teyit edilebilir. Dolayısıyla, örgütle bağı olmayan bir kişinin, kasıtlı olarak o örgütün propagandasını yapma saikiyle hareket ettiği iddiası hayatın olağan akışına aykırıdır.
  3. Paylaşımın Etkisi ve Algısı: Müvekkilin sosyal medya hesabı, sınırlı sayıda takipçisi olan kişisel bir hesaptır. Paylaşımın geniş kitlelere ulaşma ve onları etkileyerek örgüte sempati kazandırma veya şiddete teşvik etme gibi bir potansiyeli bulunmamaktadır. Yargıtay kararlarında da eylemin yapıldığı yer, zaman, koşullar ve muhatap kitlenin özellikleri dikkate alınmaktadır.7

C. İfade Özgürlüğü Kapsamında Değerlendirilmesi Gereken Bir Paylaşım Olması:

Müvekkilin yaptığı paylaşım, Anayasa’nın 26. maddesi ve AİHS’nin 10. maddesi ile güvence altına alınan ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmelidir.2

  1. Genel ve Soyut Bir İfade: Paylaşımdaki “Direniş her yerde! Zulme karşı duranlara selam olsun!” ifadesi, belirli bir olaya, kişiye veya örgüte yönelik somut bir destek veya övgü içermemektedir. Bu tür genel ve soyut ifadeler, demokratik bir toplumda ifade özgürlüğünün koruması altındadır.
  2. “Açık ve Yakın Tehlike” Kriterinin Sağlanmaması: Müvekkilin paylaşımının kamu düzeni veya ulusal güvenlik açısından herhangi bir açık ve yakın tehlike oluşturduğu iddia edilemez.7 Paylaşım, şiddete çağrı içermediği gibi, toplumda infial yaratacak veya yasadışı eylemlere yol açacak bir nitelik de taşımamaktadır. Yargıtay ve AYM kararları, bu kriterin somut olarak ortaya konulması gerektiğini vurgulamaktadır.
  3. Haber Verme ve Eleştiri Sınırları: TMK m.7/2’de de belirtildiği üzere, haber verme sınırlarını aşmayan veya eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz.8 Müvekkilin paylaşımı, bir haber kaynağından aldığı bir görsel eşliğinde, genel bir toplumsal eleştiri veya temenni olarak da yorumlanabilir.

III. DELİLLERİMİZ:

  1. Müvekkilin Twitter (X) hesabının genel içerik dökümü (Müvekkilin şiddeti veya yasadışı örgütleri öven bir profilinin olmadığının tespiti için). (Talep halinde sunulacaktır)
  2. Paylaşıma konu fotoğrafın orijinal kaynağı olan uluslararası haber ajansının web sayfası çıktısı ve ilgili haber metni. (EKLİDİR)
  3. Müvekkilin sosyal çevresinden ve iş arkadaşlarından,’in tanık olarak dinlenmesi (Müvekkilin genel düşünce yapısı, şiddete ve teröre karşı tutumu hakkında beyanda bulunmaları için). (Tanık listesi ve adresleri EK’tedir)
  4. Gerekirse sosyal medya uzmanından alınacak bilirkişi raporu (Paylaşımın teknik özellikleri, erişimi ve olası etkileri hakkında).
  5. Emsal Yargıtay, Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararları.

IV. HUKUKİ SEBEPLER:

Anayasa md. 2, 13, 25, 26, 36, 38; AİHS md. 6, 10; 5237 Sayılı TCK md. 2, 220/8 (kıyasen); 3713 Sayılı TMK md. 7/2; 5271 Sayılı CMK md. 172, 223 ve ilgili tüm yasal mevzuat.

V. TALEP VE SONUÇ:

Yukarıda arz ve izah edilen nedenler, sunulan deliller ve Sayın Mahkemenizin resen gözeteceği sair hususlar dikkate alınarak;

  1. Müvekkil Ali Veli CAN hakkında isnat edilen terör örgütü propagandası yapma suçunun yasal unsurları (maddi ve manevi unsur) oluşmadığından, CMK Madde 223/2-a uyarınca müvekkilin DERHAL BERAATİNE,
  2. Sayın Mahkemenizin aksi kanaatte olması durumunda, müvekkil lehine olan tüm yasal hükümlerin (TCK md. 62, CMK md. 231 HAGB, erteleme vb.) ve indirim sebeplerinin uygulanmasına,
  3. Yargılama giderleri ve müdafiilik ücretinin kamu üzerinde bırakılmasına,

Karar verilmesini saygılarımla arz ve talep ederim…./…/2024

 

Sanık Müdafii

Av. Murteza Osman AŞIK

(e-imzalıdır)

 

EKLER:

  1. Paylaşıma konu fotoğrafın orijinal kaynağına ilişkin web sayfası çıktısı.
  2. Tanık listesi ve adresleri.
  3. Vekaletname sureti.

AYRINTILI TİKTOK PROPAGANDA SUÇU DİLEKÇE ÖRNEĞİ (FACEBOOK, TWİTTER, INSTAGRAM İÇİN DE KULLANILABİLİR)

 

AĞIR CEZA MAHKEMESİNE

DOSYA NO :

SANIK : – –

MÜDAFİ : Av. MURTEZA OSMAN AŞIK

AŞIK HUKUK BÜROSU

KONU : Savunmalarımızın Sunulmasından İbarettir.

AÇIKLAMALAR

Müvekkil hakkında düzenlenen tarihli iddianamede, kişisel TikTok hesabı üzerinden yapmış olduğu paylaşımlar gerekçe gösterilerek, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 7/2. maddesi uyarınca “terör örgütü propagandası yapmak” suçunun işlendiği iddia edilmiştir. Öncelikle belirtmek gerekir ki; müvekkil tarafından gerçekleştirildiği iddia edilen paylaşım, herhangi bir örgütsel yönlendirme, talimat veya propaganda kastı içermemekte; yalnızca kamuya açık sosyal medya mecrasında paylaşılan sıradan bir görüntüden ibarettir. Söz konusu içerikte, terör örgütünün cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerinin övüldüğüne ya da teşvik edildiğine dair hiçbir açık veya dolaylı ifade bulunmamaktadır. Müvekkil herhangi bir örgüt mensubu olmadığı gibi, örgütsel bir yapılanma ile de doğrudan ya da dolaylı hiçbir irtibatı bulunmamaktadır. Kolluk fezlekesinde de açıkça görüleceği üzere, müvekkilin daha önce örgütsel faaliyetlere dair adli veya idari herhangi bir kaydı da yoktur. Bu haliyle, suçun manevi ve maddi unsurları oluşmamıştır. Müvekkilin video içeriğinde yalnızca araç kullandığını paylaşmak amacı taşıdığı ve kamuoyunun geniş kesimlerince bilinen ve sosyal medyada sürekli olarak kullanıcılar tarafından paylaşılan bir içerik olarak yer aldığı açık bir şekilde anlaşılmaktadır . Paylaşımın içeriği bir bütün olarak değerlendirildiğinde, herhangi bir kişiyi, örgüte destek vermeye yönlendirdiği, örgütü meşrulaştırdığı ya da şiddeti özendirdiği söylenemediği gibi ortada propaganda suçunu oluşturabilecek kast, içerik, bağlam ve etki unsurlarının hiçbirisi mevcut değildir. Bu nedenle suçlamanın mesnetsiz olduğu ve müvekkil hakkında beraat kararı verilmesi gerektiği kanaatindeyiz. Şöyle ki;

A. SUÇUN UNSURLARI AÇISINDAN DEĞERLENDİRME

1.) 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 7/2. maddesi kapsamında düzenlenen propaganda suçu, yalnızca kasten işlenebilecek bir suçtur. Failin eylemi gerçekleştirirken örgütün cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşrulaştırma, övme ya da bu yöntemlere teşvik etme amacı taşıması gerekmektedir. Bu anlamda, fiilin yalnızca şekli görünümüyle değil, failin iradesi, amacı ve kastî yönelimiyle birlikte değerlendirilmesi zorunludur.

Somut olayda müvekkilin, video içeriğini herhangi bir örgütsel çağrı, mesaj veya propaganda maksadıyla oluşturduğu ve paylaştığı yönünde herhangi bir somut delil dosyaya yansımamıştır. Aksine, paylaşım içeriği, sıradan bir kullanıcı davranışı olup, yalnızca müzik eşliğinde araç kullanma anının paylaşılmasından ibarettir. Bu paylaşımın kurgusu, süresi, içeriği ve kullanılan görseller incelendiğinde, kamuoyunu etkileme, yönlendirme ya da örgüte destek sağlama saikiyle yapılmadığı açıkça görülmektedir. Keza araç kullanma videosu ile kamuoyunun etkileneceği düşüncesini taşımak normal yani olağan düşüncenin dışına taşmaktır.

Kaldı ki, dosya kapsamında yürütülen tahkikat evraklarında müvekkilin örgütle organik bağına, örgütsel bir hiyerarşiye tabi olduğuna ya da örgütsel faaliyetler içerisinde yer aldığına ilişkin en ufak bir tespit dahi bulunmamaktadır. Bu durum, müvekkilin paylaşımını propaganda kastıyla gerçekleştirmediğini ortaya koymakta; suçun manevi unsurunun da oluşmadığını açıkça göstermektedir.

Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin 2022/1687 Karar sayılı kararında da ifade edildiği üzere: Propaganda suçu, failin örgüte yönelik sempatik bir anlatım ya da övücü bir yaklaşım sergilemesinden ibaret olmayıp; bu anlatımın cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlere ilişkin olması ve failin bu içeriği kamuya sunarken doğrudan kastla hareket etmesi gerekmektedir.

Müvekkilin yalnızca araç sürerken dinlediği müziğin videoda yer alması, ne doğrudan ne de olası kast kapsamında değerlendirilemez. Olayda propaganda kastından değil, olsa olsa sıradan bir sosyal medya etkileşiminden söz edilebilir.

Netice itibariyle; müvekkilin eyleminde propaganda kastı bulunmadığı sabittir. Kast olmaksızın propaganda suçu oluşamayacağından, eylemin hukuki olarak suç teşkil etmediği izahtan varestedir.

2.) 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 7/2. maddesine göre, bir eylemin terör örgütü propagandası suçunu oluşturabilmesi için, söz konusu fiilin örgütün “cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde” gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Yasal tanımda geçen bu ifadeler, suçun tipikliğini ve sınırlayıcı çerçevesini belirlemektedir.

Ancak somut olayda, müvekkil tarafından TikTok platformunda paylaşılan içerikte bu unsurların hiçbirine yer verilmemiştir. Bilirkişi raporunda videolarda çalınan Kürtçe müzik sözlerine yer verilmiş ancak söz konusu müziklerin örgüt şiddetini övüp övmediği, teşvik ya da meşrulaştırma içerip içermediği yönünde hiçbir bağlamsal değerlendirme yapılmamıştır. Yalnızca sözlerin çevrilmesiyle yetinilmiş, içerik ne bağlamsal ne de ceza hukuku ilkeleri çerçevesinde analiz edilmemiştir.

Şarkıların sözleri içerisinde geçen ifadeler ise tarihselliği ve coğrafyası Türkiye ile sınırlı olmayan, genel söylem özelliği taşıyan anonim nitelikte sözlerdir. Bahse konu şarkılar Türkiye’de herhangi bir yasa dışı örgütün manifestosu kapsamında yaygın olarak kullanılan, cebir ya da silahlı eylemleri yücelten bir propaganda aracı değildir. Bu haliyle içerik, Türkiye Cumhuriyeti’nin bölünmez bütünlüğünü hedef alan bir çağrı veya şiddet övgüsü içermemektedir.

Daha da önemlisi, video içeriği yalnızca gündelik bir anın araç kullanma anının paylaşılmasıdır. Videonun herhangi bir slogan, pankart, örgütsel simge, çağrı, görsel veya ajitatif metinle desteklenmediği, yalnızca müzik eşliğinde görüntü paylaşımı olduğu açıktır. Müvekkilin amacı, herhangi bir mesaj vermek değil, sıradan bir sosyal medya alışkanlığı olarak araba kullanırken video paylaşımı yapmaktır. Bu yönüyle içerik, herhangi bir kişi ya da topluluğu örgüte yakınlaştıracak, örgütün yöntemlerini yüceltecek veya toplumu şiddete teşvik edecek nitelikte değildir.

Sayın Mahkeme’nin de dikkate alacağı üzere, Yargıtay 16. Ceza Dairesinin yerleşik kararlarında da suçun oluşabilmesi için “örgütün cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerinin meşru gösterilmesi veya övülmesi” şartının açıkça ortaya konulması gerektiği belirtilmiştir:

Yargıtay 16. Ceza Dairesi, 2017/3637 Esas sayılı dosyası üzerinden verdiği kararında; Terör örgütü propagandası suçunun oluşabilmesi için, açıklamanın veya paylaşımın örgütün cebir, şiddet ya da tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek, övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek nitelikte olması gerektiğini ve şiddet övgüsü içermeyen, örgütsel çağrı taşımayan, yalnızca fikir beyanı veya ifade hürriyeti kapsamında değerlendirilebilecek söylemler bu kapsamda suç oluşturmayacağını açıkça ifade etmiştir. Örneğin, adliyeye yargılanmak üzere getirilen tutuklunun “yaşasın pkk” şeklindeki sloganı, Yargıtay tarafından örgütün cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da teşvik edecek nitelikte kabul edilmemiştir.

Ayrıca aynı kararda ifade özgürlüğünün sınırlarının altı çizilmiş ve bu özgürlüğün yalnızca toplumca kabul gören değil, rahatsız edici, sert ve karşıt görüşleri kapsayacağı vurgulanmıştır.

Sonuç olarak; müvekkilin paylaşımı, suçun maddi unsurunu oluşturan herhangi bir “cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemi” övme veya meşrulaştırma amacı taşımamakta; müvekkilin kastının varlığı bir an için kabul edilse dahi sadece ifade özgürlüğü kapsamında kalan bir davranış olarak değerlendirilmelidir. Bu nedenle suçun bu temel unsuru yönünden somut olayda herhangi bir tipiklik bulunmamaktadır.

3.) 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 7/2. maddesinde düzenlenen propaganda suçunun oluşabilmesi için yalnızca içerikte geçen ifadelerin değil, bu ifadelerin somut olarak kamu düzeni açısından “açık ve yakın bir tehlike” oluşturup oluşturmadığının da değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu husus, yalnızca iç hukukumuzdaki yargı içtihatlarında değil, Anayasa’nın 26. maddesinde yer alan ifade özgürlüğü ilkesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. maddesi kapsamında da açıkça güvence altına alınmıştır.

Müvekkil tarafından yapılan paylaşımın, içerdiği söz ve görüntülerle kamu güvenliği açısından herhangi bir somut, doğrudan ve belirgin tehdit oluşturmadığı sabittir. Paylaşım yalnızca TikTok platformunda, müzik eşliğinde sürüş anının kaydedilmesiyle oluşmuş olup; toplumu galeyana getirme, örgütsel harekete sevk etme veya şiddeti teşvik etme gibi sonuçlar doğuracak bir etki kapasitesine sahip değildir. Bu yönüyle içerik, soyut endişelere dayalı yorumlarla kriminalize edilemez.

Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin “ifade özgürlüğü sınırlarını” belirlediği birçok kararında, bir söz ya da paylaşımın propaganda suçu kapsamında değerlendirilebilmesi için yalnızca içeriğinin değil, bağlam, yer, zaman, söyleyenin kimliği ve muhatap kitlenin özellikleriyle birlikte kamu düzenine yönelik açık ve yakın bir tehlike oluşturup oluşturmadığının da analiz edilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Nitekim:

Yargıtay 16. Ceza Dairesi, 2015/2316 Karar sayılı kararında:

”Somut olay değerlendirildiğinde, sanığın nevruz etkinlikleri sırasında bulunduğu araç camından dışarıya sarkarak terör örgütü lehine sloganlar attığı, daha sonra içinde bulunduğu topluluğun cebir ve şiddete başvurmadan kendiliğinden dağıldığı olayda propaganda suçunun oluştuğu gerekçesiyle mahkumiyet hükmü kurulmuş ise de atılan sloganların terör örgütlerinin cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek, övecek ya da teşvik edecek nitelikte olmadığı bu sözlerin ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiği halde, yasal olmayan gerekçeyle propaganda suçunundan mahkumiyet hükmü kurulması hukuka aykırıdır”

Somut olayda ise müvekkilin paylaşımı, toplu bir gösteride yapılmamış, örgütsel simgelerle desteklenmemiş, kamuya açık alanda slogan ya da ajitasyon içermemiştir. Dinleyici ya da izleyici kitlesi doğrudan hedef alınmamış, paylaşımın zamanlaması ve şekli itibariyle yaygın bir toplumsal etki yaratacak güçte olmadığı gibi açık bir tehlike de doğurmamıştır.

Ayrıca Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin de birçok kararında vurgulandığı üzere, ifade özgürlüğüne yönelik sınırlamaların zorunlu toplumsal ihtiyaçtan kaynaklanması ve orantılı olması gerektiği, devletin geniş bir takdir alanına sahip olmadığı açıkça ifade edilmiştir. Bu bağlamda, müvekkilin yalnızca bireysel bir sosyal medya paylaşımı, böyle bir zorunluluk sınavından geçememektedir.

Neticeten; somut olayda kamu güvenliğini tehdit eden, kamu düzenini bozan yahut şiddete yönlendiren herhangi bir açık ve yakın tehlikeden söz edilemeyeceği sabittir. Bu nedenle suçun oluşması için gerekli olan bu temel unsur yönünden de müvekkilin eylemi suç oluşturmaz niteliktedir.

4.) 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 7/2. maddesi uyarınca propaganda suçunun oluşabilmesi için, eylemin yalnızca cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemleri övmesi ya da teşvik etmesi yeterli değildir. Bu propagandanın geniş kitlelere ulaşabilecek nitelikte olması, örgütsel etkilenme yaratması ve toplumsal düzeyde etki oluşturabilecek mahiyette bir hitap kapasitesi taşıması da gerekir.

Müvekkil tarafından yapılan TikTok paylaşımı ise, hedef kitlesi, paylaşım amacı ve içeriği yönünden propaganda amacı taşıyan bir kitle iletişim faaliyeti değildir. Sosyal medya platformlarında yapılan her paylaşımın potansiyel olarak herkese açık olması, o içeriğin örgütsel propagandaya dönüşmesini sağlamaz. Müvekkilin paylaşımı, sosyal medya dinamikleri içerisinde sıradan ve bireysel bir etkileşim biçimi olup, herhangi bir kişiyi ya da kitleyi örgüte sempati duymaya, örgütsel fikirleri benimsemeye veya şiddet içeren yöntemlere yönelmeye teşvik etme gücünden yoksundur.

Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin 2020/5406 E., 2021/1658 K. sayılı kararında da bu husus açıkça ifade edilmiştir:

“…Yalnızca sınırlı sayıda takipçisi bulunan ve münhasıran failin sosyal çevresiyle etkileşimi amaçlayan sosyal medya hesapları üzerinden yapılan açıklamaların örgüt propagandası olarak değerlendirilmesi için, kamuya yönelik açık çağrı, toplumsal yönlendirme kapasitesi veya örgütsel etkilenme potansiyeli taşıması gerekmektedir. Aksi durumda ifade özgürlüğü ihlal edilmiş olur.”

Benzer şekilde, Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin 2017/3434 K. sayılı kararında şu ifadelere yer verilmiştir:

“…Sanık hakkında propaganda suçu nedeniyle beraat karar verilmiştir.

Somut olay değerlendirildiğinde tutuklu bulunduğu cezaevinden duruşmaya katılması amacıyla adliyeye getirilen sanığın “yaşasın pkk” şeklinde attığı sloganın ulusal güvenlik ve kamu düzeni üzerindeki potansiyel etkisinin sınırlı olduğu, ciddi bir tehlike yaratmadığı, terör örgütünün cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da teşvik edecek nitelikte olmadığı ve sanığın silahlı terör örgütünün propagandası kastı ile hareket etmediği savunmasının aksi sabit olmadığından yerel mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir”

Müvekkilin TikTok paylaşımı, yalnızca bireysel bir içerik üretimi olup, doğrudan bir topluluğu harekete geçirmeye elverişli olmamakla birlikte, örgüte üye kazandırma, halkı örgüte yakınlaştırma veya örgütsel duyarlılık oluşturma amacı da taşımamaktadır. Dinleyici kitlenin yapısı, paylaşımın süresi, platformun etkileşim sınırları ve içeriğin duygusal veya ajitatif niteliğe sahip olmaması göz önüne alındığında; söz konusu paylaşım, herhangi bir propaganda etkisi oluşturmaktan uzaktır.

Kaldı ki, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Sürek/Türkiye (No. 1) kararında da belirtildiği üzere, “şok edici veya rahatsız edici” ifadeler dahi, toplumsal etki yaratmadığı sürece cezai müeyyideye tabi tutulamaz. Aynı ilke, ifade özgürlüğü kapsamına giren ve örgütsel bağdan yoksun sosyal medya paylaşımları için de geçerlidir.

Neticede; müvekkilin paylaşımı ne yapısı itibariyle kamuya yöneliktir, ne de içeriği itibariyle geniş bir topluluğu etkileyebilecek niteliktedir. Bu nedenle, propaganda suçunun oluşumu bakımından aranan etki ve hedef kitle unsuru yönünden de eylem hukuken suç oluşturmaz.

B. DOSYA ARASINDAKİ DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ

İddianamede yer alan suçlamaların dayanakları olarak gösterilen video içerikleri ve sosyal medya paylaşımları, dosyaya sunulan bilirkişi raporu ile birlikte bütüncül şekilde değerlendirildiğinde, isnat edilen fiillerin terör örgütü propagandası suçunu oluşturmadığı açıkça ortaya çıkmaktadır. Aşağıda ayrı ayrı ele alınacak deliller ışığında, isnadın hem maddi vakıa hem de hukuki unsurlar bakımından sübut bulmadığı kanaatindeyiz. Şöyle ki;

I. tarihli paylaşımda yer alan video içeriğinde, araç kullanımı sırasında çalınan müziğin Türkçe çevirisine dayanılarak propaganda suçlamasında bulunulmuştur. Ancak dosyaya sunulan bilirkişi raporunda, söz konusu müziğin içerdiği ifadelerin bağlamsal ve hukuki yönden değerlendirilmediği, yalnızca literal çeviri ile yetinildiği görülmektedir. Raporda geçen sözlerin Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı bir tehdit oluşturduğu yönünde herhangi bir analiz bulunmadığı gibi, içerikte propaganda kastı oluşturacak şekilde şiddet, cebir ya da tehdit övgüsü yapıldığına ilişkin somut bir tespit de yer almamaktadır. Ayrıca bu içerikte geçen sözlerin müvekkil tarafından bir mesaj verme amacıyla değil, sosyal medya algoritmalarının yaygın içerikleri arasından seçilmiş sıradan bir video eşliğinde paylaşıldığı sabittir. Bu yönüyle tarihli paylaşımda suçun oluştuğunu kabul etmeye imkân yoktur.

II. tarihli paylaşım da benzer şekilde araç kullanımı sırasında yapılan bir video paylaşımıdır ve yine aynı şarkıdan alıntı sözler içermektedir. Bilirkişi raporunda bu paylaşıma dair yapılan tespit, yalnızca şarkı sözlerinin Türkçeye çevrilmesinden ibarettir. Paylaşımın yapıldığı bağlam, müzik ile görüntülerin ilişkisi, şarkının toplumsal etkisi veya paylaşımın potansiyel yönlendirme kapasitesi yönünden hiçbir değerlendirme yapılmamıştır. Ayrıca video içeriğinde Türkiye Cumhuriyeti aleyhine bir ifade yer almadığı gibi, örgütsel simge, çağrı veya yönlendirme içeren bir unsur da tespit edilmemiştir. Yalnızca popüler sosyal medya içeriği paylaşmak suretiyle yapılan bir paylaşımın, propaganda suçu olarak nitelendirilmesi, ne ceza hukukunun temel ilkeleriyle ne de ifade özgürlüğünün kapsamıyla bağdaştırılabilir.

III. tarihli paylaşımda kullanılan müzikte geçen ifadelerin şiddet çağrısı niteliğinde olduğu iddia edilmiştir. Ancak bilirkişi raporu bu sözlerin ceza hukuku yönünden bir propaganda niteliği taşıyıp taşımadığı konusunda hiçbir değerlendirme yapmamıştır. Raporda ne bu ifadelerin bağlamı incelenmiş, ne de bu sözlerin örgütsel yapı ile ilişkilendirilmesi yapılmıştır. Söz konusu içerikte sadece sürüş anı kayda alınmış olup, herhangi bir örgütsel görsel, simge ya da ajitatif unsur yer almamaktadır. Raporda Türkiye Cumhuriyeti’ni hedef alan ya da kamu düzenine tehdit oluşturacak bir unsur da tespit edilmemiştir. Bu yönüyle söz konusu paylaşımda da suçun maddi unsurlarının oluşmadığı, yalnızca sosyal medya kullanımı çerçevesinde kalan bir içerik olduğu açıktır.

IV. İddianamenin 4. maddesinde, “…şüphelinin kullandığı Tiktok hesabından tarihli ekran alıntısı 7-8’de PKK/KCK silahlı terör örgütü mensubu olduğu bilinen isimli şahsın resmini paylaştığı, şüphelinin yapmış olduğu paylaşım ile PKK/KCK terör örgütünü, yöntem ve eylemlerini meşru gösterecek, övücü ve özendirici nitelikte terör örgütü propagandası suçunu işlediği…” şeklinde ifadelere yer verilmiştir.

Ancak aynı paylaşımın yer aldığı CD içerisindeki V4 adlı dosya, İl Emniyet Müdürlüğü tarafından düzenlenerek dosyaya sunulan bilirkişi değerlendirmesiyle birlikte incelendiğinde, iddianamedeki bu tespitin gerçekle bağdaşmadığı açıkça ortaya çıkmaktadır. Zira tarihli paylaşımda yalnızca bir doğa fotoğrafı yer almakta, paylaşımda Kürtçe herhangi bir ses, yazı veya bahsi geçen şahsa ait görsel ve yorum içeren bir içerik bulunmamaktadır. Bilirkişi raporuna göre:

-Video 24 saniyelik bir görsel slayttan ibarettir, -Herhangi bir ses, yazı, slogan, müzik ya da kişi tanımlaması içermemektedir,

Bu haliyle video içeriğinde isimli şahsa ait olduğu iddia edilen bir görselin dahi net biçimde teşhis edilmesi mümkün olmadığı gibi bilirkişi raporunda da ” … tarihinde paylaşılan videoda sadece resimlerin paylaşıldığı, videoda Kürtçe herhangi bir ses, yazı ve görüntü bulunmadığı” şeklindeki ifadeler ile bu görsele rastlanılmadığı açıkça ifade edilmiştir. Kaldı ki, yalnızca bir fotoğraf paylaşımı üzerinden, bireyin kastı, örgütsel saik veya şiddet övgüsü gibi unsurlar çıkarılamaz. Propaganda suçunun oluşabilmesi için içerikte açık bir örgütsel çağrı, cebir-şiddet övgüsü veya örgüt lehine yönlendirme bulunması gerekirken, söz konusu paylaşımda böyle bir unsur mevcut değildir.

Ayrıca, paylaşılan görselde kişi ya da figürün kimliğine dair teknik çözümleme yapılmadan, yalnızca varsayıma dayanılarak isnatta bulunulması ceza hukukunun temel ilkeleriyle bağdaşmamaktadır. Bu bağlamda, iddianamede yer alan ithamın sübuta ermediği ve müvekkil lehine değerlendirilmesi gerektiği izahtan varestedir.

V.) Mahkeme dosyasına sunulan bilirkişi raporu, yalnızca ilgili video kayıtlarında yer alan Kürtçe müziklerin Türkçeye çevirisini içermektedir. Oysa propaganda suçunun oluşup oluşmadığına dair yapılması gereken asli değerlendirme, yalnızca sözlerin tercümesinden ibaret olmayıp, bu içeriklerin örgütsel bağlamla ilişkilendirilip ilişkilendirilemeyeceği, cebir ve şiddet övgüsü içerip içermediği yönünden detaylı bir sosyal analizi de kapsamalıdır.

Bilirkişi raporunda ise, söz konusu ifadelerin şiddeti, tehdidi veya örgütsel yöntemleri meşru gösterip göstermediği konusunda hiçbir değerlendirmeye yer verilmemiştir. Ayrıca, müziklerin çalındığı anın bağlamı, kurgusal içeriği ve sosyal medya paylaşım biçimi de dikkate alınmamış, yalnızca literal bir çeviri yapılmakla yetinilmiştir.

Bu nedenle, bahse konu bilirkişi raporu, suçun oluştuğuna dair maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasına katkı sunmaktan uzak olup, değerlendirme bakımından etkisiz ve eksiktir. Bu eksiklikler nedeniyle, ek rapor alınması talep etmekteyiz.

VI.) Dosyada yer alan kolluk kaynaklı sosyal medya analizleri ve sanal devriye tutanakları, yalnızca video içeriğinin tespitine yöneliktir ve herhangi bir örgütsel irtibatı veya yönlendirmeyi ortaya koymamaktadır. Elde edilen görüntülerin müvekkilin kişisel cihazından ya da hesabından paylaşıldığı tespit edilmişse de, bu durum tek başına eylemin propagandaya yönelik olduğu anlamına gelmemektedir.

Zira müvekkilin paylaştığı video içeriği, örgütsel bir ajitasyon veya talimat zincirinin parçası olmayıp, bireysel bir sosyal medya etkileşimi çerçevesinde değerlendirilmelidir. Kolluk raporlarında propaganda kastına, örgütsel saike, örgüt üyeliğine ya da eylemin örgüt yararına etkisine dair tek bir somut belirleme dahi yer almamaktadır.

Bu haliyle kolluk kaynaklı teknik tespitler, suçun sübutuna değil, yalnızca fiilin şekli tespiti adına yanlı bir tavır ortaya koyan verilerdir ve cezai sorumluluğun dayanağı olabilecek mahiyetten uzaktır.

VII.) Müvekkilin geçmişi, sosyal ilişkileri ve dijital geçmişi detaylı şekilde incelenmiş olmasına rağmen, herhangi bir terör örgütüyle doğrudan ya da dolaylı, hiyerarşik veya ideolojik bir bağ içerisinde olduğuna dair hiçbir emareye ulaşılamamıştır.

Müvekkilin video paylaşımı, salt müzikli bir araç içi kayıttan ibarettir ve bu içerik dışında örgütsel faaliyetle ilişkilendirilebilecek bir materyal, paylaşım, yazışma ya da beyan mevcut değildir. Sadece müzik içeriği üzerinden yapılan yorumlarla, bireysel eylemin örgütsel faaliyet kapsamına alınması mümkün değildir.

C. HUKUKİ DAYANAKLAR

3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 7/2. maddesi uyarınca propaganda suçunun oluşabilmesi için, yalnızca örgütten bahsedilmesi değil, örgütün cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerinin övgüyle sunulması, meşrulaştırılması ya da bu yöntemlere teşvik içermesi gerekir. Oysa somut olayda müvekkilin paylaşımı bu niteliklerden tamamen uzaktır. Anayasa’nın 26. maddesi ve AİHS’nin 10. maddesi çerçevesinde korunan ifade özgürlüğü kapsamında kalan bu paylaşım, şiddeti övmemekte, yalnızca bireysel sosyal medya kullanımı çerçevesinde değerlendirilmesi gereken sıradan bir içerikten ibarettir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin yerleşik içtihatlarına göre, demokratik toplumlarda ifade özgürlüğü, toplumun hoşuna gitmeyen ya da rahatsız edici görüşleri de korur. Ayrıca Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin diğer müstakar kararlarında da açıkça belirtildiği üzere; propaganda suçunun oluşumu için şiddet övgüsünün yanı sıra kamuya açık bir çağrı, örgütsel bağlam, failin kastı ve toplumsal etki gibi unsurların birlikte bulunması gerekmektedir. Dosya kapsamı itibariyle bu unsurların hiçbirinin mevcut olmadığı sabittir.

Bir diğer yandan iddianamede, müvekkil hakkında TCK m.43 uyarınca zincirleme şekilde işlenmiş örgüt propagandası suçu gerekçesiyle cezalandırılması talep edilmiştir. Ancak bu nitelendirme, dosya kapsamı ve bilirkişi raporunun içeriğiyle açık bir çelişki içindedir. Zira bilirkişi raporunda içerik açısından analiz edilmemiş, söz konusu içeriklerin tekrar eden örgütsel bir yön, süreklilik arz eden bir yapı ya da aynı kastla işlendiğine dair bir yorum yapılmadığı gibi tarihlerin doğruluğunu ortaya koyan teknik bir veri de sunulmamıştır. Bu yönüyle zincirleme suçun en temel unsurları olan “aynı suç işleme kararı” ve “değişik zamanlarda işlenmiş fiiller” yönünden hukuki yeterlilik sağlanamamıştır.

Dosyada yer alan diğer sosyal medya paylaşımlarının içerikleri incelendiğinde, bunlar arasında planlı, süreklilik gösteren veya örgütsel bağlamda organize edilmiş bir irade bütünlüğü bulunmadığı açıktır. Paylaşımlar, sosyal medya algoritmalarının yönlendirmesiyle oluşturulan bireysel ve kendiliğinden gelişen içerikler olup, herhangi bir ajitasyon, talimat zinciri ya da örgütsel mesaj taşımamaktadır. Bu nitelikteki paylaşımlar, arızi ve bağımsız kullanıcı davranışları kapsamında kalmakta, ceza hukukunun sistematiği içinde zincirleme suç kabul edilebilecek bir yapı arz etmemektedir.

Bilirkişi raporunda ve kolluk tarafından sunulan evrakların hiçbirinde videoların izlenme sayılarına, paylaşım anındaki etkileşim oranlarına veya hedef kitleye dair hiçbir teknik veri sunulmamıştır. Halbuki zincirleme suçun varlığını ileri sürebilmek için, bu eylemlerin birbirini tamamlayan ve kamuya yönelen bir bütünlük içinde işlendiğini ortaya koymak gerekir. Bu tespitin yapılabilmesi için yalnızca sözlerin çevirisi yeterli değildir; paylaşımların yayılma potansiyeli, etkileşim kapasitesi, aynı kitleye hitap edip etmediği ve zamansal açıdan eylemlerin gerçekleşme potansiyeli gibi unsurların da ayrıntılı şekilde değerlendirilmesi zorunludur.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu ve 16. Ceza Dairesi kararlarında da vurgulandığı üzere, zincirleme suç hükümleri istisnai nitelikte olup, ancak tüm unsurlarıyla birlikte somut biçimde ortaya konulduğunda uygulanabilir. Somut olayda ise, müvekkilin paylaşımları münferit nitelikte, arızi zamanlarda ve içerik bakımından süreklilik arz etmeyecek şekilde gerçekleşmiştir. Aralarında kast, amaç ve yönlendirme bakımından bir bağlantı kurulamadığı gibi, herhangi bir örgütsel süreklilik veya bilinçli tekrar da mevcut değildir.

Bu itibarla, zincirleme suç hükümlerinin somut olayda uygulanması mümkün değildir. Suç isnadı tekil bir eyleme dayanmakta olup, zincirleme suçtan söz edebilmek için gerekli olan şartların hiçbirisi oluşmamıştır. Burada bahse konu edilen tekil eylem, bir an için müvekkile isnat edilen eylem kabul edilirse, mevcut paylaşımlar değil paylaşımların yer aldığı hesabın varlığıdır. Hesaptaki görünürlük, kullanıcı sayısı, görüntülenme sayısı geçmişe dönük olarak incelenmedikçe zincirleme suç hükümleri uygulanamayacağı gibi paylaşımların farklı zamanlarda farklı kişilere hitap ettiği düşüncesi bir varsayım olarak kalacaktır Bu nedenle, müvekkil hakkında yalnızca münferit fiil esas alınarak değerlendirme yapılması ve TCK m.43 hükmünün dışlanması gerekmektedir.

GENEL DEĞERLENDİRME

Dosya bir bütün olarak değerlendirildiğinde, müvekkil hakkında yöneltilen suçlamaların soyut iddialara ve bağlamından kopartılmış yorumlara dayandığı açıkça görülmektedir. Tek bir TikTok hesabına istinaden düzenlenen iddianamede; müvekkilin örgütsel aidiyeti, cebir veya şiddeti övme kastı, kamu düzenine yönelik açık ve yakın bir tehlike oluşturma etkisi gibi propaganda suçunun olmazsa olmaz unsurlarına dair herhangi bir somut delil ortaya konulamamıştır.

Bilirkişi raporu yalnızca müzik sözlerini çeviri düzeyinde değerlendirmiş, bu sözlerin ne zaman, hangi bağlamda, hangi kitleye yönelik paylaşıldığı, içerikte ajitasyon olup olmadığı gibi ceza yargılaması açısından asli unsurlara hiç değinmemiştir. Aynı şekilde kolluk araştırmaları da sadece teknik bir tespit olup örgütsel irtibatı ortaya koyacak hiçbir içerik içermemekle birlikte yanlıdır.

Müvekkilin bahse konu paylaşımları yalnızca araba kullandığını göstermek amacıyla yaptığını ifade etmekle birlikte Yargıtay ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarında açıkça belirtildiği üzere, ifade özgürlüğü sadece genel kabul gören düşünceler değil, rahatsız edici ve karşıt fikirleri de kapsamaktadır. Suç tipinin maddi ve manevi unsurlarının yokluğu, içeriğin bireysel paylaşım niteliğinde oluşu ve müvekkilin geçmişinin örgütsel temastan tamamen uzak olması birlikte değerlendirildiğinde, müvekkil hakkında açılan bu davanın hem hukuk devleti ilkesiyle hem de adil yargılanma hakkıyla bağdaşmadığı izahtan varestedir.

Dolayısıyla, yalnızca varsayıma dayalı çıkarımlar yerine, somut ve kesin delillere dayanan bir yargılamanın esas alınması gerektiği açıktır. Tüm deliller, ifadeler ve içtihatlar birlikte değerlendirildiğinde, müvekkil hakkında beraat kararı verilmesi gerektiği hukuk ve hakkaniyet gereğidir.

NETİCE VE TALEP :Yukarıda arz ve izah olunan nedenlerle;

1.) Müvekkil hakkında, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 7/2. maddesi uyarınca açılan kamu davasında, suçun maddi ve manevi unsurları oluşmadığından BERAATİNE karar verilmesini, 2.) İddianamede yer alan zincirleme suç isnadının dayanaktan yoksun olması nedeniyle TCK m.43 hükümlerinin uygulanmamasını ve tekil fiil esas alınarak değerlendirme yapılmasını, 3.) Dosyada mevcut bilirkişi raporunun yalnızca literal çeviri içerdiği, bağlamsal ve ceza hukuku yönünden yeterli değerlendirme içermediği nazara alınarak, TikTok paylaşımının içeriği, bağlamı ve sosyal medya dinamikleri yönünden ek bilirkişi raporu alınmasına, 4.) Müvekkilin sosyal medya paylaşımının, şiddet övgüsü veya örgütsel çağrı içermediği yönünde kanaatin oluşabilmesi için, TikTok uygulamasında benzer içeriklerin yaygınlık düzeyini ortaya koyacak şekilde, uygulamanın genel işleyişine dair ayrı bir bilirkişi raporu alınmasına, 5.) Suçun oluşup oluşmadığının tam ve doğru biçimde ortaya konulabilmesi için, müvekkilin sosyal medya hesabına ait erişim ve takipçi analizinin yapılması, paylaşım sonrasındaki takipçi artış zamanlamasının teknik olarak değerlendirilmesi, etki alanının tespiti bakımından bilirkişiden teknik analiz raporu alınmasına, 6.) Müvekkilin paylaşımının gerçek zamanlı bağlamı, ortamı ve sosyal etkisinin objektif şekilde değerlendirilerek, 7.) Tüm bu hususlar ışığında maddi gerçeğe ulaşılmasını teminen Sayın Mahkemece re’sen gözetilecek tevsii tahkikat yapılmasına ve eksiklerin tamamlanmasına karar verilmesini,

Saygılarımızla vekaleten arz ve talep ederiz.

SANIK MÜDAFİ Av. E-İmzalıdır.

Yargıtay ve Bölge Adliye Mahkemesi Kararlarından Örnekler

Propaganda Suçu yargılamalarında, Yargıtay ve Bölge Adliye Mahkemeleri (BAM) tarafından verilen kararlar, hem savunma stratejilerinin oluşturulmasında hem de mahkemelerin suçun unsurlarını nasıl yorumladığını anlamada kritik bir rol oynar. Bu kararlar, benzer olaylarda ne tür sonuçların beklenebileceğine dair önemli ipuçları sunar.

Propaganda Suçunda Beraat Kararları ve Gerekçeleri

Yargıtay ve BAM’lar, propaganda suçu isnat edilen birçok dosyada, suçun yasal unsurlarının oluşmadığı veya eylemin ifade özgürlüğü kapsamında kaldığı gerekçeleriyle beraat kararları vermiştir.

Yargıtay Kararlarından Örnekler (Özetler):

  • Sloganların Niteliği: Yargıtay, bazı kararlarında, belirli toplantı ve gösterilerde atılan ve kalıplaşmış olduğu kabul edilen sloganların (örneğin, “Mahir, Hüseyin, Ulaş Kurtuluşa Kadar Savaş” veya bazı durumlarda “Biji Serok Apo”) tek başına, söylendiği bağlam ve kitlenin özellikleri dikkate alındığında, örgütün cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek, övecek ya da teşvik edecek nitelikte olmadığına ve bu nedenle propaganda suçu oluşturmadığına hükmetmiştir.7 Bu tür kararlarda, sloganın şiddete açık bir çağrı içerip içermediği ve “açık ve yakın tehlike” oluşturup oluşturmadığı özellikle değerlendirilmiştir.
  • Sosyal Medya Paylaşımları: Yargıtay, sosyal medya paylaşımlarının propaganda suçu oluşturup oluşturmadığını değerlendirirken, paylaşımın içeriği, yapıldığı platformun niteliği (herkese açık olup olmadığı), paylaşımın bağlamı ve failin kastı gibi unsurları dikkate almaktadır. Örneğin, sadece bir haberi paylaşmak veya eleştirel bir yorum yapmak, şiddeti övmediği veya teşvik etmediği sürece propaganda olarak kabul edilmeyebilir. Yargıtay, bazı durumlarda, etkisi sınırlı ve kitleyi harekete geçirme potansiyeli olmayan paylaşımları ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirmiştir.7
  • Haber Verme ve Eleştiri Hakkı: Basın mensuplarının veya bireylerin, kamuoyunu bilgilendirme veya eleştiri amacıyla yaptıkları açıklamaların, TMK m.7/2’de belirtildiği gibi haber verme sınırlarını aşmadığı ve şiddeti teşvik etmediği durumlarda propaganda suçu oluşturmayacağına dair Yargıtay kararları bulunmaktadır.7
  • “Açık ve Yakın Tehlike” Unsurunun Yokluğu: Yargıtay, bir eylemin propaganda suçu sayılabilmesi için kamu düzeni açısından somut, açık ve yakın bir tehlike oluşturması gerektiğini birçok kararında vurgulamıştır. Tehlikenin soyut veya varsayımsal olması durumunda beraat kararı verilebilmektedir.7

Bölge Adliye Mahkemesi Kararlarından Örnekler (Özetler):

  • Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi’nin 2020/84 E., 2020/164 K. sayılı kararı önemli bir beraat örneğidir.1 Bu kararda mahkeme, sanığın Facebook sayfasından terör örgütü mensubu olduğu anlaşılan kişilerin resmini ve örgütün sözde bayrağından oluşan kalp şekillerini paylaştığı kabul edilmekle birlikte, bu paylaşımların terör örgütünün cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek, övecek veya bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek nitelikte olmadığına kanaat getirmiştir. Mahkeme, paylaşımların ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiği sonucuna vararak ilk derece mahkemesinin mahkumiyet kararını kaldırıp sanığın beraatine hükmetmiştir. Kararda, AİHS ve AİHM içtihatlarına, ifade özgürlüğüne müdahalenin şartlarına ve propaganda suçunun unsurlarına (özellikle 6459 sayılı Kanunla yapılan değişikliğe) vurgu yapılmıştır.1
  • Benzer şekilde, Bölge Adliye Mahkemeleri, sosyal medya beğenileri, yorumları veya sınırlı etkileşim alan paylaşımlar hakkında, şiddeti açıkça övmediği veya teşvik etmediği, somut bir tehlike yaratmadığı gerekçeleriyle beraat kararları verebilmektedir.

Propaganda Suçunda Mahkumiyet Kararları ve Değerlendirilmesi

Yargıtay ve BAM’lar, propaganda suçunun unsurlarının oluştuğuna kanaat getirdikleri durumlarda mahkumiyet kararları da vermektedir. Bu kararlar genellikle, eylemin terör örgütünün şiddet yöntemlerini açıkça övdüğü, meşrulaştırdığı veya bu yöntemlere başvurmayı teşvik ettiği, kamu düzeni için açık ve yakın bir tehlike oluşturduğu değerlendirmelerine dayanır.

Yargıtay Kararlarından Örnekler (Özetler):

  • Örgüt Sembollerinin Kullanımı ve Şiddet Vurgusu: Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun bir kararında, siyasi bir partinin seçim etkinliğinde “devrim şehitleri” için saygı duruşu yapılması, “şehit namırın”, “biji serok Apo” gibi sloganlar atılması, Abdullah Öcalan posteri ve YPG flaması açılmasının terör örgütü propagandası olarak kabul edildiği görülmüştür.31 Kararda, TMK m.7/2’nin son cümlesindeki düzenlemeyle, toplantı ve gösteri yürüyüşü sırasında olmasa dahi, terör örgütünün üye veya destekçisi olduğunu belli edecek şekilde örgüte ait amblem, resim veya işaretlerin asılması ya da taşınması, slogan atılması gibi eylemlerin, fıkranın ilk cümlesindeki “cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemleri meşru gösterme” unsuru aranmaksızın cezalandırılabileceği yorumu yapılmıştır.31 Bu tür yorumlar, ifade özgürlüğü savunucuları tarafından eleştirilmektedir.
  • Sosyal Medyada Yoğun ve Sürekli Propaganda: Bir kişinin sosyal medya hesaplarını sistematik olarak terör örgütünün propagandasını yapmak, örgütün şiddet eylemlerini övmek ve yeni katılımları teşvik etmek amacıyla kullandığının tespit edilmesi durumunda mahkumiyet kararları verilebilmektedir.19

Mahkumiyet kararları incelenirken, mahkemenin ifade özgürlüğü ile terörle mücadele arasındaki dengeyi nasıl kurduğu, “açık ve yakın tehlike” kriterini somut olaya nasıl uyguladığı ve özellikle 2013 yılında TMK m.7/2’de yapılan ve suçun unsurlarını daraltan değişikliği ne ölçüde dikkate aldığı eleştirel bir gözle değerlendirilmelidir.

AİHM’in Türkiye ile İlgili Propaganda Suçu Kararları (Kısa Özetler)

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Türkiye aleyhine yapılan birçok başvuruda propaganda suçundan verilen mahkumiyet kararlarının AİHS’nin 10. maddesi ile güvence altına alınan ifade özgürlüğünü ihlal ettiğine karar vermiştir. AİHM, bu kararlarında genellikle şu hususlara vurgu yapmaktadır:

  • Şiddete Teşvik Unsuru: AİHM, bir ifadenin veya eylemin ifade özgürlüğü korumasından çıkarılabilmesi için şiddeti, nefreti veya ayrımcılığı açıkça teşvik etmesi gerektiğini belirtir.20 Sadece bir terör örgütüyle ilgili görüş açıklamak veya sempati ifade etmek, şiddete çağrı içermediği sürece ifade özgürlüğü kapsamında kalabilir.
  • Demokratik Toplumda Gereklilik ve Orantılılık: İfade özgürlüğüne yapılan müdahalenin (mahkumiyet gibi) demokratik bir toplumda zorunlu bir toplumsal ihtiyaca cevap vermesi ve izlenen meşru amaçla orantılı olması gerekir. Verilen cezaların ağırlığı da bu kapsamda değerlendirilir.
  • Kervancı v. Türkiye Davası: Bu davada AİHM, başvurucunun bir kitapta yer alan ve İslam dinine yönelik eleştirel ifadeler nedeniyle mahkum edilmesini incelemiştir. Mahkeme, ifadelerin Müslümanlar için kutsal sayılan değerlere yönelik saldırgan bir saldırı niteliğinde olduğu ve Türkiye’deki inananların bu kitaptan dolayı kendilerini saldırıya uğramış hissedebilecekleri gerekçesiyle Sözleşme’nin 10. maddesinin ihlal edilmediğine karar vermiştir.19 Ancak bu karar, doğrudan terör örgütü propagandası ile ilgili olmasa da, ifade özgürlüğünün sınırlarına dair bir örnektir. (Not: Kervancı davası doğrudan terör propagandası ile ilgili olmayıp, dini değerlere hakaretle ilgilidir. Ancak, ifade özgürlüğü sınırlamaları bağlamında bir örnektir.) Diğer yandan, bazı kaynaklar Kervancı davasını terör örgütü propagandasıyla ilişkilendirmektedir.32 Bu durum, dosya içeriğinin tam olarak incelenmesini gerektirir. Genel olarak AİHM, şiddeti teşvik etmeyen ifadeleri koruma eğilimindedir.
  • Mustafa Çelik v. Türkiye Davası: Başvuran, yasadışı bir örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlediği ve birkaç gösteri sırasında PKK lehine sloganlar attığı ve şarkılar söylediği gerekçesiyle terör örgütü propagandası yapmaktan mahkum edilmiştir.30 AİHM, bu tür davalarda genellikle eylemlerin şiddet içerip içermediğini ve ifade özgürlüğüne yapılan müdahalenin orantılı olup olmadığını değerlendirir. Şiddet içermeyen fiiller nedeniyle verilen mahkumiyetler genellikle ifade özgürlüğü ihlali olarak kabul edilir.30
  • Genel Yaklaşım: AİHM, TMK m.7/2’nin uygulanmasında Türk makamlarının çok geniş bir takdir yetkisi kullandığını ve şiddeti teşvik etmeyen, sadece belirli görüşleri ifade eden açıklamaların dahi cezalandırıldığını belirterek sıkça ihlal kararları vermektedir.6 Mahkeme, özellikle siyasi tartışmalara ve kamuoyunu ilgilendiren konulara ilişkin ifadelerin daha geniş bir korumadan yararlanması gerektiğini vurgular.

Bu emsal kararlar, propaganda suçuyla suçlanan kişilerin savunmalarında önemli birer dayanak noktası oluşturabilir. Bir avukat, bu kararları inceleyerek müvekkilinin durumuna en uygun savunma stratejisini geliştirebilir.

Propaganda Suçuyla Suçlanmanız Durumunda Bilmeniz Gereken Pratik İpuçları

Bir Propaganda Suçu isnadıyla karşı karşıya kalmak, şüphesiz ki stresli ve karmaşık bir süreçtir. Bu süreçte atacağınız doğru adımlar, haklarınızın korunması ve adil bir yargılanma için büyük önem taşır. İşte bu durumda bilmeniz gereken bazı pratik ipuçları:

  1. Hemen Bir Avukata Başvurun: Propaganda suçları, hukuki bilgi ve deneyim gerektiren karmaşık davalardır. İfade özgürlüğü, terörle mücadele mevzuatı ve güncel yargı içtihatları gibi pek çok dinamiği içerir. Bu nedenle, suçlamayı öğrendiğiniz andan itibaren vakit kaybetmeden ceza hukuku ve özellikle ifade özgürlüğü davalarında uzman bir avukata başvurmanız hayati önemdedir.36 Avukatınız, soruşturma aşamasından itibaren size rehberlik edecek, haklarınızı koruyacak, delillerin toplanmasına yardımcı olacak ve etkili bir savunma stratejisi geliştirecektir.
  2. Sessiz Kalma Hakkınızı Kullanın: Kolluk kuvvetleri (polis, jandarma) veya savcılık tarafından ifadeniz alınırken sessiz kalma hakkınız olduğunu unutmayın. Avukatınız gelmeden veya avukatınızla görüşmeden ifade vermeniz, ileride aleyhinize kullanılabilecek beyanlarda bulunmanıza yol açabilir. Avukatınızın hukuki değerlendirmesi olmadan herhangi bir suçlamayı kabul etmeyin veya olaya ilişkin detaylı açıklamalarda bulunmaktan kaçının.
  3. Delilleri Korumaya Alın: Suçlamaya konu olan eylemle (örneğin bir sosyal medya paylaşımı, bir yazı, bir konuşma kaydı) ilgili olabilecek tüm delilleri korumaya alın. Eğer suçlama bir sosyal medya paylaşımıyla ilgiliyse, paylaşımın ekran görüntüsünü, yapıldığı tarihi, saati, etkileşimlerini (beğeni, yorum, retweet sayısı) ve paylaşımın yapıldığı hesabın gizlilik ayarlarını gösteren belgeleri muhafaza edin. Ancak, kesinlikle delil karartma olarak yorumlanabilecek bir eylemde bulunmayın (örneğin, paylaşımı silmek gibi). Bu konuda avukatınızın yönlendirmesine uyun.
  4. Sosyal Medya Hesaplarınızı (Dikkatle) Gözden Geçirin: Eğer suçlama sosyal medya faaliyetlerinizle ilgiliyse, geçmiş paylaşımlarınızı bir avukat gözetiminde gözden geçirmek faydalı olabilir. Ancak bu, suç teşkil edebilecek içerikleri silmek anlamına gelmemelidir; zira bu durum delil karartma suçunu oluşturabilir. Amaç, genel profilinizi ve paylaşımlarınızın genel bağlamını anlamak ve savunmanızı buna göre şekillendirmektir.
  5. Olayı ve Detayları Not Alın: Suçlamaya konu olan olayla ilgili hatırladığınız tüm detayları (tarih, saat, yer, olayın gelişim süreci, varsa tanıklar, kendi niyetiniz ve amacınız vb.) bir yere not alın. Zaman geçtikçe bazı detaylar unutulabilir, bu notlar savunmanızın hazırlanmasında avukatınıza yardımcı olacaktır.
  6. Resmi Belgeleri Saklayın: Size tebliğ edilen tüm resmi belgeleri (iddianame, mahkeme celbi, tutanaklar vb.) dikkatlice saklayın ve bir kopyasını avukatınızla paylaşın.
  7. Psikolojik Olarak Hazırlıklı Olun: Ceza yargılaması süreci uzun ve yıpratıcı olabilir. Bu süreçte psikolojik olarak güçlü kalmaya çalışın. Gerekirse profesyonel psikolojik destek almaktan çekinmeyin. Aileniz ve güvendiğiniz yakınlarınızla iletişim halinde olmak da bu süreci daha kolay atlatmanıza yardımcı olabilir.
  8. Avukatınızla Sürekli İletişim Halinde Olun: Davanızla ilgili tüm gelişmelerden avukatınızı haberdar edin ve avukatınızın sizden istediği bilgi ve belgeleri zamanında temin edin. Avukatınızla açık ve dürüst bir iletişim kurmak, etkili bir savunmanın temelidir.38
  9. Duruşmalara Katılın: Mahkeme tarafından aksi belirtilmedikçe duruşmalara bizzat katılmanız önemlidir. Bu, mahkemeye karşı samimiyetinizi ve davaya verdiğiniz önemi gösterir. Duruşma sırasında nasıl davranmanız gerektiği konusunda avukatınızdan bilgi alın.

Unutmayın ki, her birey adil yargılanma hakkına sahiptir ve suçluluğu ispatlanana kadar masum kabul edilir. Bu süreçte haklarınızı bilmek ve doğru hukuki adımları atmak, lehinize bir sonuç elde etme şansınızı artıracaktır.

TikTok, Facebook ve Instagram Paylaşımları Propaganda Suçu Sayılır mı?

Günümüzde propaganda suçu isnatları, sıklıkla TikTok, Facebook ve Instagram gibi sosyal medya platformlarında yapılan paylaşımlar üzerinden gündeme gelmektedir. Bu platformlarda paylaşılan video, görsel, yorum ya da beğenilerin suç teşkil edip etmediği, paylaşımın içeriğine, bağlamına ve muhatap kitlesine göre ayrı ayrı değerlendirilir.

TikTok gibi görsel ağırlıklı platformlarda yapılan kısa videoların propaganda suçu kapsamına girip girmediği, videoda yer alan semboller, müzikler, görseller ve açıklamalar üzerinden analiz edilir. Facebook paylaşımlarında ise genellikle yazılı içerik, fotoğraf ve etiketler değerlendirme konusu yapılır. Instagram paylaşımları ise görsel ve hikâye temelli olduğundan, örgütle ilişkilendirilebilecek semboller veya ifadeler yönünden dikkatle incelenir.

Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi kararlarına göre, bu tür sosyal medya paylaşımlarının “örgütün cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşrulaştırma veya övme” niteliğinde olması durumunda propaganda suçu gündeme gelebilir. Ancak haber verme sınırları içinde kalan, eleştiri amacı güden veya şiddet içermeyen paylaşımlar ifade özgürlüğü kapsamında korunur.

Özellikle “TikTok videoları propaganda suçu sayılır mı?”, “Facebook’ta yapılan paylaşımlardan dolayı dava açılır mı?” ve “Instagram’daki bir görsel propaganda suçu oluşturur mu?” gibi sorularla sıkça karşılaşılmaktadır. Bu soruların cevabı, paylaşımın içeriği, amacı ve oluşturduğu etkiyle doğrudan ilgilidir.

Sosyal medya ortamında yapılan her paylaşımın hukuki sonuç doğurabileceği unutulmamalıdır. Bu nedenle, sosyal medya kullanımında dikkatli olunmalı ve paylaşım yapılmadan önce hukuki riskler göz önünde bulundurulmalıdır.

Sıkça Sorulan Sorular (SSS)

Propaganda Suçu ile ilgili olarak tarafımıza sıkça yöneltilen bazı sorular ve cevapları aşağıdadır:

Soru: Propaganda suçu nedir, hangi eylemler bu kapsama girer?

Cevap: Propaganda suçu, genel olarak bir örgütün (suç örgütü veya terör örgütü) cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek, övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde söz, yazı, resim, slogan, sosyal medya paylaşımı gibi yollarla yapılan çalışmalardır.9 Örneğin, bir terör örgütünün şiddet eylemlerini haklı gösteren bir yazı yazmak, örgüt sembollerini taşıyarak gösteri yapmak veya şiddeti öven sloganlar atmak bu kapsama girebilir.9 Ancak her türlü eleştiri veya haber verme faaliyeti propaganda suçu sayılmaz; eylemin özellikle örgütün şiddet yöntemlerini meşrulaştırma veya teşvik etme amacı taşıması ve “açık ve yakın tehlike” oluşturması gibi unsurlar aranır.7

Soru: Propaganda suçunun cezası ne kadardır?

Cevap: Propaganda suçunun cezası, suçun işlendiği kanun maddesine göre değişir.
Türk Ceza Kanunu (TCK) Madde 220/8 kapsamında (genel suç örgütü propagandası) ceza 1 yıldan 3 yıla kadar hapistir.39
Terörle Mücadele Kanunu (TMK) Madde 7/2 kapsamında (terör örgütü propagandası) ise ceza 1 yıldan 5 yıla kadar hapistir.8 Her iki durumda da suçun basın ve yayın yoluyla işlenmesi halinde ceza yarı oranında artırılır.8

Soru: Savunma dilekçesi olmadan yargılanabilir miyim, avukat tutmak zorunda mıyım?

Cevap: Ceza yargılamasında savunma yapmak temel bir haktır. Savunma dilekçesi sunmak zorunlu olmasa da, suçlamalara karşı argümanlarınızı ve delillerinizi mahkemeye en etkili şekilde sunmanın yollarından biridir. Propaganda suçları gibi Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ve hürriyeti bağlayıcı ceza riski taşıyan davalarda bir avukat tarafından temsil edilmek (müdafii) zorunludur. Eğer kendi seçeceğiniz bir avukatınız yoksa, baro tarafından size bir avukat atanır (CMK müdafiliği). Avukatınız, sizin adınıza savunma dilekçesi hazırlayacak ve yargılama sürecinde haklarınızı en iyi şekilde koruyacaktır.

Soru: Propaganda suçundan beraat etmek mümkün müdür?

Cevap: Evet, propaganda suçundan beraat etmek mümkündür. Eğer isnat edilen eylemin suçun yasal unsurlarını (örneğin, örgütün şiddet yöntemlerini övme/teşvik etme, kast, açık ve yakın tehlike) taşımadığı kanıtlanırsa, eylemin ifade özgürlüğü kapsamında kaldığı değerlendirilirse veya delil yetersizliği söz konusuysa beraat kararı verilebilir.1 Yargıtay ve Bölge Adliye Mahkemeleri’nin bu yönde verdiği birçok emsal karar bulunmaktadır. Etkili bir savunma ve doğru hukuki argümanlar beraat olasılığını artırır.

Soru: Propaganda suçu davası ne kadar sürer?

Cevap: Propaganda suçu davalarının süresi, davanın karmaşıklığına, delillerin toplanma sürecine, mahkemenin iş yüküne, tanıkların dinlenmesine ve kanun yollarına (istinaf, temyiz) başvurulup başvurulmamasına göre değişiklik gösterir. Basit davalar birkaç ayda sonuçlanabilirken, daha karmaşık ve kanun yollarına taşınan davalar birkaç yıl sürebilir.7 Kesin bir süre vermek mümkün değildir.

Soru: Propaganda suçundan mahkum olan bir kişi memnu hakların iadesinden yararlanabilir mi?

Cevap: Terör örgütü propagandası yapmak suçundan mahkum olan kişilerin, memnu hakların iadesi kararı alsalar bile Devlet memuru olarak atanmalarının mümkün olmadığı yönünde görüşler bulunmaktadır.45 Memnu hakların iadesi, belirli hak yoksunluklarının (örneğin seçme seçilme hakkı, kamu hizmetlerinden yasaklanma) ortadan kaldırılmasını sağlasa da, bazı suçlar açısından özellikle memuriyete girişte kalıcı engeller söz konusu olabilir. Bu durum, kişinin aldığı cezanın niteliğine ve ilgili mevzuata göre detaylı bir hukuki değerlendirme gerektirir.

 

Propaganda Suçu, bireylerin ifade özgürlüğü ile toplumun güvenlik ve düzen ihtiyacı arasındaki ince çizgide yer alan, son derece hassas ve karmaşık bir suç tipidir. Bu tür bir suçlama ile karşı karşıya kalmak, şüphesiz ki endişe verici bir durumdur. Ancak unutulmamalıdır ki, hukuk sistemimiz adil yargılanma hakkını temel bir ilke olarak benimsemiştir ve her bireyin kendini savunma hakkı bulunmaktadır.

Bu makalede detaylıca ele aldığımız üzere, bir eylemin propaganda suçu olarak nitelendirilebilmesi için kanunda belirtilen maddi ve manevi unsurların tamamının somut olayda gerçekleşmiş olması zorunludur. Özellikle, eylemin bir örgütün “cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini” meşru göstermesi, övmesi veya bu yöntemlere başvurmayı teşvik etmesi ve kamu düzeni açısından “açık ve yakın bir tehlike” oluşturması gibi kritik şartlar aranmaktadır. İfade özgürlüğü, haber verme hakkı ve eleştiri hakkı gibi temel özgürlükler, bu suçun sınırlarını belirlemede önemli bir rol oynamaktadır.

Yargıtay, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin propaganda suçlarına ilişkin verdiği kararlar, bu suç tipinin yorumlanmasında ve uygulanmasında yol gösterici niteliktedir. Bu kararlar, genellikle ifade özgürlüğünün geniş yorumlanması ve suçun unsurlarının dar tutulması gerektiği yönünde bir eğilim göstermektedir. Ancak her dava kendi özelinde değerlendirilir ve somut olayın koşulları, deliller ve hukuki argümanlar sonucu belirler.

Hakkını Aramaktan Korkma

Eğer bir Propaganda Suçu suçlamasıyla karşı karşıyaysanız, umutsuzluğa kapılmadan ve haklarınızı bilerek hareket etmeniz son derece önemlidir. Bu süreçte profesyonel hukuki yardım almak, atacağınız en doğru adımlardan biridir. Alanında uzman bir ceza avukatı, dosyanızı titizlikle inceleyecek, lehinize olan delilleri toplayacak, etkili bir savunma stratejisi geliştirecek ve sizi mahkeme önünde en iyi şekilde temsil edecektir.

Savunma dilekçeniz, bu süreçteki en güçlü silahlarınızdan biridir. Doğru argümanlarla ve hukuki dayanaklarla hazırlanan bir dilekçe, davanızın seyrini olumlu yönde değiştirebilir. Unutmayın, adil bir yargılanma herkesin hakkıdır ve bu hakkınızı sonuna kadar kullanmaktan çekinmeyin.

Aşık Hukuk Bürosu olarak, propaganda suçları ve ifade özgürlüğü alanındaki uzmanlığımızla yanınızdayız. Haklarınızı öğrenmek, davanızla ilgili detaylı bilgi almak ve profesyonel hukuki destek için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Randevu Alın

Alıntılanan çalışmalar
ÖRGÜT PROPAGANDA BERAAT KARARI | Avukat Bünyamin ince, erişim tarihi Mayıs 15, 2025, https://bunyaminince.av.tr/kararlar/istinaf-mahkemesi-kararlari/orgut-propaganda-beraat-karari/
İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ – Anayasa Mahkemesi, erişim tarihi Mayıs 15, 2025, https://www.anayasa.gov.tr/media/3545/02_ifade_ozgurlugu.pdf
CASE OF BAKIR v. TURKEY – [Turkish Translation] by the Turkish Ministry of Justice.docx – HUDOC, erişim tarihi Mayıs 15, 2025, https://hudoc.echr.coe.int/app/conversion/docx/?library=ECHR&id=001-208334&filename=CASE%20OF%20BAKIR%20v.%20TURKEY%20-%20%5BTurkish%20Translation%5D%20by%20the%20Turkish%20Ministry%20of%20Justice.docx&logEvent=False
AVRUPA İNSAN HAKLARI SÖZLEŞMESİ IŞIĞINDA İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ KISITLAMALARI – Türkiye Barolar Birliği Dergisi, erişim tarihi Mayıs 15, 2025, https://tbbdergisi.barobirlik.org.tr/ViewPDF-avrupa-insan-haklari-sozlesmesi-isiginda-ifade-ozgurlugu-kisitlamalari-1269
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Kapsamında İfade Özgürlüğünün Korunması – Anayasa Mahkemesi, erişim tarihi Mayıs 15, 2025, https://www.anayasa.gov.tr/media/7448/10_avrupa_insan_haklari_sozlesmesi_kapsaminda_ifade_ozgurlugunun_korunmasi.pdf
AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ KARARLARINDA İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ VE TÜRKİYE – DergiPark, erişim tarihi Mayıs 15, 2025, https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/195090
Örgüt Propagandası Suçu ve Cezası (TMK 7/2 – TCK 220/8) – Avukat Baran Doğan, erişim tarihi Mayıs 15, 2025, https://barandogan.av.tr/blog/ceza-hukuku/propaganda-sucu-cezasi-nedir.html
Terörle Mücadele Kanunu Bağlamında İfade Hürriyeti ve Propaganda Kavramları Üzerine Değerlendirmeler – DergiPark, erişim tarihi Mayıs 15, 2025, https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/2956807
Terör Örgütünün Propagandası Suçu – Ersan Şen Hukuk ve Danışmanlık, erişim tarihi Mayıs 15, 2025, https://sen.av.tr/tr/makale/teror-orgutunun-propagandasi-sucu
ÖRGÜT PROPAGANDASI YAPMA SUÇU VE CEZASI – 2025, erişim tarihi Mayıs 15, 2025, https://www.harbiyehukuk.com/orgut-propagandasi-yapma-sucu-ve-cezasi/
Milletvekilinin, Terör Örgütü Propagandası Yapmak Suçundan …, erişim tarihi Mayıs 15, 2025, https://www.anayasa.gov.tr/tr/bildirimler/bireysel-basvuru-basin-duyurulari/milletvekilinin-teror-orgutu-propagandasi-yapmak-sucundan-mahk%C3%BBm-edilmesi-nedeniyle-ifade-ozgurlugunun-ihlal-edilmesi/
Ceza Yargılaması Aşamaları Nelerdir? | İstanbullu Hukuk, erişim tarihi Mayıs 15, 2025, https://www.istanbullu.av.tr/ceza-yargilamasi-asamalari
Ceza Davaları ve Süreçleri – Karamolla Hukuk, erişim tarihi Mayıs 15, 2025, https://karamollahukuk.com/ceza-davalari-ve-surecleri/
Örgüt Kurma, Yönetme, Örgüt Üyeliği ve Yardım Etme (TCK 220 – TCK 314), erişim tarihi Mayıs 15, 2025, https://barandogan.av.tr/blog/ceza-hukuku/suc-orgutu-kurma-orgut-yoneticiligi-orgut-uyeligi-sucu-cezasi-tck.html
Terör Örgütü Propagandası Suçu | AGÂH Hukuk |, erişim tarihi Mayıs 15, 2025, https://www.agahhukuk.com/teror-orgutu-propagandasi-sucu/
Kanun uygulansa yeter – 1+1 Express, erişim tarihi Mayıs 15, 2025, https://birartibir.org/kanun-uygulansa-yeter/
www.anayasa.gen.tr, erişim tarihi Mayıs 15, 2025, https://www.anayasa.gen.tr/kilic-03-mudafi-savunmasi-savciliga.pdf
Ceza Davası Nedir? – Avukat Baran Doğan, erişim tarihi Mayıs 15, 2025, https://barandogan.av.tr/ceza-davasi-nasil-acilir.html
2021 2. Cilt – Anayasa Mahkemesi, erişim tarihi Mayıs 15, 2025, https://www.anayasa.gov.tr/media/7842/2021_cilt_2.pdf
VAN 5. AĞIR CEZA MAHKEMESİ Dosya No: 2021/48 Esas İddianame No – Article 19, erişim tarihi Mayıs 15, 2025, https://www.article19.org/wp-content/uploads/2021/12/Van-journalists_expert-opinion-17.12.2021-final-TUR-without-signature.pdf
Terör Örgütünün Propagandası Suçu – Ersan Şen Hukuk ve Danışmanlık, erişim tarihi Mayıs 15, 2025, https://www.sen.av.tr/tr/makale/teror-orgutunun-propagandasi-sucu
TERÖR ÖRGÜTÜNÜN PROPAGANDASI SUÇU (TMK M. 7/2-5)*1 – Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi, erişim tarihi Mayıs 15, 2025, https://acikerisim.nku.edu.tr/bitstreams/3554f625-5784-41ea-9f7f-2e12da100414/download
TÜRK CEZA HUKUKUNDA ÖRGÜTLÜ SUÇLULUK – Türkiye Barolar Birliği Dergisi, erişim tarihi Mayıs 15, 2025, https://tbbdergisi.barobirlik.org.tr/ViewPDF-turk-ceza-hukukunda-orgutlu-sucluluk-334
CGK., E. 2019/495 K. 2021/116 T. 17.3.2021 – Yargıtay Kararı | LEXPERA, erişim tarihi Mayıs 15, 2025, https://www.lexpera.com.tr/ictihat/yargitay/ceza-genel-kurulu-e-2019-495-k-2021-116-t-17-3-2021
Yargıtay 5. Ceza Dairesi, 30.03.2023 tarihli ve 2021/2975 E., 2023/3769 K. sayılı kararı, erişim tarihi Mayıs 15, 2025, https://www.bedirhansimsek.av.tr/yargitay-5-ceza-dairesi-30-03-2023-tarihli-ve-2021-2975-e-2023-3769-k-sayili-karari/
Yargıtay 16. Ceza Dairesi – İstanbul Barosu, erişim tarihi Mayıs 15, 2025, https://www.istanbulbarosu.org.tr/files/Yayinlar/Kitaplar/doc/YARGITAY_ERGENEKON_KITAP.pdf
SOSYAL MEDYADA TERÖR PROPAGANDASI: DEAŞ ÖRNEĞİ ÖZ TERROR PROPAGANDA ON SOCIAL MEDIA: DEAS ABSTRACT – DergiPark, erişim tarihi Mayıs 15, 2025, https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/357756
Uluslararası Terörizmin Değişen Yapısı ve Terör Örgütlerinin Sosyal Medyayı Kullanması: Suriye’de DAEŞ ve YPG Örneği, erişim tarihi Mayıs 15, 2025, https://www.msu.edu.tr/guvenlikstratejileridergisi/dokuman/gsd_27/gsd_27_art_2_042018.pdf
PROPAGANDA SUÇU NEDİR? NASIL OLUŞUR? – Avukat Nusret Çetin, erişim tarihi Mayıs 15, 2025, https://www.nusretcetin.av.tr/makale.aspx?id=34&idkat=1
CASE OF MUSTAFA ÇELIK v. TURKEY – [Turkish Translation] by the Turkish Ministry of Justice.docx – HUDOC, erişim tarihi Mayıs 15, 2025, https://hudoc.echr.coe.int/app/conversion/docx/?library=ECHR&id=001-207968&filename=CASE%20OF%20MUSTAFA%20%C3%87ELIK%20v.%20TURKEY%20-%20%5BTurkish%20Translation%5D%20by%20the%20Turkish%20Ministry%20of%20Justice.docx&logEvent=False
dergipark.org.tr, erişim tarihi Mayıs 15, 2025, https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/1754171
CASE OF KERVANCI v. TURKEY – [Turkish Translation] by the Turkish Ministry of Justice.docx – HUDOC, erişim tarihi Mayıs 15, 2025, https://hudoc.echr.coe.int/app/conversion/docx/?library=ECHR&id=001-208338&filename=CASE%20OF%20KERVANCI%20v.%20TURKEY%20-%20%5BTurkish%20Translation%5D%20by%20the%20Turkish%20Ministry%20of%20Justice.docx&logEvent=False
I.A. v. TURKEY – The Future of Free Speech, erişim tarihi Mayıs 15, 2025, https://futurefreespeech.org/i-a-v-turkey/
ÇELIK v. TURKEY – HUDOC, erişim tarihi Mayıs 15, 2025, https://hudoc.echr.coe.int/eng?i=001-176230
Türkiye’de Can Çekişen İfade Özgürlüğü: OHAL’de Yazarlar, Yayıncılar ve Akademisyenlerle İlgili Hak İhlalleri, erişim tarihi Mayıs 15, 2025, https://ifade.org.tr/reports/IFOD_Turkey_Freedom_of_Expression_in_Jeopardy_TUR.pdf
T.C. İSTANBUL 23. AĞIR CEZA MAHKEMESİ DOSYA NO – Expression Interrupted, erişim tarihi Mayıs 15, 2025, https://expressioninterrupted.com/tr/uploader/uploader/ozgur-gundem-ana-dava-ayrilan-dosya-gerekceli-karar
Terör Örgütünün Propagandası Suçu – Jurix, erişim tarihi Mayıs 15, 2025, https://www.jurix.com.tr/article/31992?u=0&c=0
Hukuk Ajansı – Avukatlara Özel Blog ve Sosyal Medya Yönetimi, erişim tarihi Mayıs 15, 2025, https://www.hukukajansi.com/
Örgüt Üyeliği, Örgüt Kurma Suçu ve Cezası – Avukat Mehmet GENÇ …, erişim tarihi Mayıs 15, 2025, https://avmehmetgenc.com/blog/orgut-uyeligi-orgut-kurma-sucu-ve-cezasi/40
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI Esas Sayısı : 2023/132 Karar Sayısı, erişim tarihi Mayıs 15, 2025, https://normkararlarbilgibankasi.anayasa.gov.tr/Dosyalar/Kararlar/KararPDF/2023-183-nrm.pdf
SUÇ ÖRGÜTÜNÜN PROPAGANDASINI YAPMA SUÇU ve TÜRKİYE AÇISINDAN AİHM KARARLARINA YANSIMASI Fat h YURTLU* – lib.gazi.edu.tr, erişim tarihi Mayıs 15, 2025, https://webftp.gazi.edu.tr/hukuk/dergi/20_3_14.pdf
Bilimsel Görüş – Türk Ceza Hukuku Derneği, erişim tarihi Mayıs 15, 2025, https://www.tchd.org.tr/wp-content/uploads/2019/07/TCHD_bilimsel_rapor_bu_suca_ortak_olmayacagiz.pdf
CASE OF YILDIZ AND OTHERS v. TURKEY – [Turkish Translation] by the Turkish Ministry of Justice.docx – HUDOC, erişim tarihi Mayıs 15, 2025, https://hudoc.echr.coe.int/app/conversion/docx/?library=ECHR&id=001-200569&filename=CASE%20OF%20YILDIZ%20AND%20OTHERS%20v.%20TURKEY%20-%20%5BTurkish%20Translation%5D%20by%20the%20Turkish%20Ministry%20of%20Justice.docx&logEvent=False
Terör Örgütü Propagandası Yapma Suçundan Cezalandırılma Nedeniyle İfade Özgürlüğünün İhlal Edildiğine İlişkin İddianın Kabul Edilemez Olduğu | Anayasa Mahkemesi, erişim tarihi Mayıs 15, 2025, https://www.anayasa.gov.tr/tr/haberler/bireysel-basvuru-basin-duyurulari/teror-orgutu-propagandasi-yapma-sucundan-cezalandirilma-nedeniyle-ifade-ozgurlugunun-ihlal-edildigine-iliskin-iddianin-kabul-edilemez-oldugu/
Terör örgütü propagandası yapmak suçundan mahkûm olanların memnu hakların iadesi kararı alınsa bile memur olunam, erişim tarihi Mayıs 15, 2025, https://webdosya.csb.gov.tr/db/yerelyonetimler/icerikler//23-10-2024-teror-orgutu-propagandasi-yapmak-sucundan-mahk-m-olanlarin-memnu-haklarin–ades–karari-alinsa-b-le-memur-olunamayacagi-hakkinda-20241101190432.pdf

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu