CEZA HUKUKUMAKALELER

Kanun Yoksa Suç da Yoktur (Kanunilik İlkesi)

Ceza Hukukunun Temel Güvencesi

Hepimiz, kuralları belli, yarının ne getireceğini az çok tahmin edebildiğimiz bir toplumda yaşamak isteriz. Belirsizlik ve keyfilik, en temel insani ihtiyaçlarımızdan olan güvenlik duygusunu zedeler. Özellikle devletin, bireyler üzerinde en ağır yaptırımları uygulama potansiyeline sahip olduğu ceza hukuku alanında, bu belirsizliğin ve keyfiliğin önüne geçilmesi hayati önem taşır. Modern bir hukuk devletinde, devletin cezalandırma yetkisi sınırsız değildir; aksine, bireyi devlet gücü karşısında koruyan temel güvencelerle çevrilidir.

İşte bu güvencelerin en başında, Türk Ceza Hukuku’nun temel taşı niteliğindeki bir ilke yer alır: Kanunilik ilkesi. Latince “nullum crimen, nulla poena sine lege” yani “kanunsuz suç ve ceza olmaz” 1 özdeyişiyle ifade edilen bu ilke, basit bir teknik kuraldan çok daha fazlasıdır. Devlet ile vatandaş arasında yapılan zımni bir sözleşme gibidir; bireyi keyfi suçlamalara ve cezalara karşı koruyan bir kalkandır. Bu ilke, toplumun denetimsiz devlet gücü yerine öngörülebilirliği ve bireysel özgürlüğü tercih ettiğini gösterir. Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 2. maddesi, bu evrensel ilkeyi somut bir yasal güvenceye dönüştürerek, onu soyut bir ideal olmaktan çıkarıp her vatandaş için elle tutulur bir hak haline getirir.3 Bu güvencenin varlığı, temel hakları koruyan anayasal bir demokrasinin ayırt edici özelliğidir.4

Devletin Cezalandırma Sınırı: TCK Madde 2 Bize Ne Söylüyor?

Peki, ceza hukukumuzun bu temel direği olan TCK Madde 2 tam olarak ne ifade ediyor ve devletin cezalandırma yetkisini nasıl sınırlıyor? Maddenin metni ve altında yatan mantık, bu sorunun cevabını net bir şekilde ortaya koymaktadır.

TCK madde 2’yi ayırarak inceleyelim:

  • Birinci Fıkra: Bir eylemin suç sayılabilmesi ve karşılığında bir ceza (örneğin hapis veya adli para cezası) ya da güvenlik tedbiri (örneğin belli hakları kullanmaktan yoksun bırakma) uygulanabilmesi için, o eylemin işlenmesinden önce yürürlüğe girmiş bir kanun tarafından açıkça suç olarak tanımlanmış olması şarttır. Ayrıca, verilecek cezalar ve tedbirler de yine kanunda yazılı olanlardan başkası olamaz. Yani, “kanun ne yazıyorsa odur”.
  • İkinci Fıkra: İdari makamlar (örneğin bakanlıklar, belediyeler, valilikler gibi) kendi çıkardıkları yönetmelik, genelge, tüzük gibi düzenleyici işlemlerle suç yaratamazlar ve ceza öngöremezler. Suç ve ceza koyma yetkisi sadece ve sadece kanun yapma yetkisine sahip olan Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) aittir.
  • Üçüncü Fıkra: Ceza kanunları uygulanırken “kıyas” yapmak, yani kanunda açıkça suç olarak tanımlanmamış bir fiili, ona benzeyen başka bir suç tipine benzeterek cezalandırmak yasaktır. Aynı şekilde, kanun hükümlerini yorumlarken, bu yorumun kıyasa varmasına, yani kanunun lafzının dışına çıkarak yeni bir suç veya ceza durumu yaratmasına izin verilmez.

Resmi Gerekçe Işığında Kanunilik İlkesi

TCK Madde 2’nin resmi gerekçesi 4, bu hükümlerin neden bu kadar önemli olduğunu ve hangi temel felsefeye dayandığını açıklar. Gerekçeye göre:

  • Temel Hak ve Özgürlüklerin Güvencesi: Kanunilik ilkesinin temel amacı, bireylerin hak ve özgürlüklerini devletin keyfi müdahalelerine karşı korumaktır.4 Hangi eylemlerin yasak olduğu ve bu yasaklara uymamanın sonuçlarının ne olacağı önceden bilinmelidir.
  • Yasama Yetkisinin Devredilmezliği: Suçları tanımlama ve cezaları belirleme yetkisi, halkın iradesini temsil eden TBMM’ye aittir ve bu yetki devredilemez.4 Bireyin hayatı üzerinde derin etkiler bırakan ceza hukuku alanında kural koyma yetkisinin sadece Meclis’te olması, en önemli anayasal güvencelerden biridir.
  • İdari İşlemlerle Suç Yaratma Yasağı: İdarenin düzenleyici işlemleriyle (yönetmelik, tüzük vb.) suç ve ceza konulamayacağı kuralı, yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesinin ve anayasal güvencelerin bir gereğidir.4 Bu, yürütme organının veya idari birimlerin keyfi olarak suç tanımlamasının önüne geçer.
  • Kıyas Yasağının Önemi: Kıyas yasağının ve kıyasa yol açacak geniş yorum yasağının madde metnine açıkça eklenmesi, bireye sağlanan güvenceyi pekiştirir.4 Bu, mahkemelerin kanunda olmayan bir suçu “icat etmesini” veya mevcut suçların kapsamını kanunun lafzını aşacak şekilde genişletmesini engeller.

Bu gerekçe, kanunilik ilkesinin sadece teknik bir detay olmadığını, aksine yasama organının üstünlüğüne ve ceza hukuku gibi hassas bir alanda idari veya yargısal keyfiliğe karşı duyulan güvensizliğe dayanan bilinçli bir yapısal tercih olduğunu ortaya koymaktadır.4 Özgürlükleri korumak amacıyla, suç tanımlama gücünün bilinçli olarak en hesap verebilir organ olan Meclis’te tutulduğu anlaşılmaktadır.

Suçun Kuralları: Kanunilik İlkesinin Uygulamadaki Yansımaları

TCK Madde 2’de ifadesini bulan genel “kanunilik ilkesi”, uygulamada savcıların, hakimlerin ve tüm hukuk uygulayıcılarının uymak zorunda olduğu daha somut kurallara dönüşür. Bu kurallar, vatandaşın keyfiliğe karşı kalkanıdır.

Kural 1: Belirlilik (Lex Certa) – Kanunlar Açık ve Anlaşılır Olmalı

Kanunilik ilkesinin ilk ve en önemli şartlarından biri, suç tanımlayan kanunların “belirli”, yani açık, net ve anlaşılır olmasıdır.1 Ortalama bir vatandaş, kanun metnini okuduğunda hangi davranışların yasaklandığını ve hangi sonuçlarla karşılaşabileceğini makul ölçüde anlayabilmelidir. Bir kanun metni muğlak, yoruma aşırı açık veya belirsiz ifadeler içeriyorsa, bu durum kanunilik ilkesini ihlal eder. Çünkü insanlar, hangi davranışlarının suç teşkil edeceğini önceden bilemezlerse, davranışlarını buna göre ayarlayamazlar ve hukuki güvenlikleri tehlikeye girer.1 Belirsiz kanunlar, keyfi uygulamalara kapı aralar.

Bu ilke, aslında yasama organı için bir kalite kontrol standardı işlevi görür. Meclis’i, suç tanımlarken muğlak ifadelerden kaçınmaya ve sınırları net çizmeye zorlar. Yargıtay’ın bu konudaki yaklaşımı da önemlidir. 

Örnek Olay (Kurgusal – Batman): Ahmet, Batman’da bir parkta akşam saatlerinde arkadaşlarıyla yüksek sesle müzik dinleyip sohbet ederken, yeni yürürlüğe giren ve “kamu düzenini bozacak şekilde gereksiz ve rahatsız edici gürültü yapmayı” yasaklayan bir kanun maddesine istinaden polis tarafından uyarılır ve hakkında işlem başlatılır. Ancak kanun, “gereksiz ve rahatsız edici gürültü”nün hangi desibel seviyesinde, günün hangi saatlerinde veya ne tür bir gürültü olduğunu somut olarak tanımlamamıştır. Ahmet’in avukatı, kanunun bu haliyle TCK Madde 2’deki belirlilik ilkesine aykırı olduğunu, müvekkilinin hangi davranışının suç teşkil ettiğini önceden bilmesinin mümkün olmadığını savunarak uygulamanın hukuka aykırı olduğunu iddia eder.

Kural 2: Kıyas Yasağı (Lex Stricta) – Benzerlik Üzerinden Ceza Verilemez

Kanunilik ilkesinin bir diğer önemli sonucu, ceza hukukunda kıyas yasağıdır [3, 4]. Bu yasak, bir hâkimin, kanunda açıkça suç olarak tanımlanmamış bir fiili, kanunda tanımlanmış başka bir suça benzediği gerekçesiyle cezalandıramayacağı anlamına gelir. Amaç, yargı kararlarıyla yeni suçlar “icat edilmesini” veya mevcut suçların kapsamının kanunun lafzının ötesine taşmasını engellemektir.

Burada, kanunu “yorumlamak” ile “kıyas yapmak” arasındaki farkı anlamak önemlidir.8 Yorum, mevcut bir kanun hükmünün anlamını, kapsamını ve amacını ortaya çıkarmaya yönelik zihinsel bir faaliyettir. Hâkim, kanundaki kelimelerin ve ifadelerin ne anlama geldiğini belirlemek için yorum yapar. Kıyas ise, kanunda düzenlenmemiş bir durum hakkında, kanunda düzenlenmiş benzer bir duruma ilişkin kuralın uygulanmasıdır. TCK Madde 2/3, sadece kıyası değil, aynı zamanda “kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumu” da yasaklar [3, 8]. Yani, yorum faaliyeti kanunun sınırları içinde kalmalı, kanunun lafzını aşarak yeni bir norm yaratma noktasına varmamalıdır. 5237 sayılı yeni TCK’da bu yasağın açıkça düzenlenmesi, önceki 765 sayılı TCK döneminde bu konuda yaşanan bazı tereddütleri giderme amacı taşımıştır.10

TDK Sözlük Köşesi: “Kıyas” Nedir?

Türk Dil Kurumu sözlüklerinde “kıyas” kelimesi genel olarak “karşılaştırma, oranlama, örnekseme” gibi anlamlara gelir. Hukuk terimi olarak ise kıyas, hakkında kanunda özel bir düzenleme bulunmayan bir duruma, kanunda düzenlenen benzer bir duruma ilişkin kuralın uygulanması anlamına gelir. Ceza hukukunda, suç ve ceza içeren hükümler açısından kıyas yapmak TCK Madde 2/3 uyarınca kesinlikle yasaktır.10

Yargıtay Ne Diyor?: Kıyas Yasağı Kararı Özeti

Yargıtay’ın kıyas yasağına ne kadar önem verdiğini gösteren kararlardan biri, 6. Ceza Dairesi’nin 2016 tarihli kararıdır.10 Bu olayda sanık, bıçakla mağdurun evinin bahçesine girerek para istemiştir. Nitelikli yağma suçunu düzenleyen TCK 149. maddede, suçun “konutta” işlenmesi cezayı ağırlaştıran bir neden olarak sayılmıştır. Ancak olay evin kendisinde değil, bahçesinde (eklentisinde) gerçekleşmiştir. Yargıtay, kanunda “konut” denildiğini, “eklenti”den bahsedilmediğini, bu iki kavramın hukuken farklı olduğunu belirtmiştir. Bu nedenle, suçu “konutta işlenmiş gibi” kabul edip ağırlaştırılmış ceza vermenin TCK Madde 2/3’teki kıyas yasağını ihlal edeceğine karar vermiştir. Sanığın eyleminin, nitelikli hal kapsamına girmeyen (silahla) yağmaya teşebbüs olarak değerlendirilmesi gerektiğine hükmetmiştir. Bu karar, ceza hukukunun ne kadar şekilci olması gerektiğini ve kanunun lafzına sıkı sıkıya bağlı kalınmasının zorunluluğunu gösterir. Kanun “eklenti” demediği sürece, bahçede işlenen suç, konutta işlenmiş gibi değerlendirilemez [3, 10]. Bu durum, suçun kapsamını belirleme yetkisinin mahkemelerde değil, Meclis’te olduğunu bir kez daha teyit eder.4

Örnek Olay (Kurgusal – Batman): Zeynep, komşusunun çok değerli ve nadir bulunan orkidesinin genetik kodunu, özel bir tarama cihazı kullanarak izinsiz kopyalar ve kendi evinde bu orkideden üretmeye başlar. Komşunun şikayeti üzerine savcılık, Zeynep hakkında “hırsızlık” suçundan soruşturma başlatır. TCK’da hırsızlık, “taşınır bir malı” sahibinin rızası olmadan almaktır. Savcı, Zeynep’in eyleminin “malın özünü çalmak” olduğunu ve hırsızlığa çok benzediğini iddia eder. Ancak mahkeme, TCK Madde 2/3’teki kıyas yasağını gerekçe gösterir. Kanunda “genetik kod kopyalamak” veya “izinsiz bitki çoğaltmak” şeklinde özel bir suç tanımı yoktur. Hırsızlık suçunun unsurları (taşınır malın alınması) da somut olayda gerçekleşmemiştir. Bu nedenle, Zeynep’in eylemi ahlaken yanlış veya hukuki açıdan başka sorumluluklar doğurabilecek olsa da, TCK kapsamında hırsızlık suçu olarak cezalandırılamaz ve beraat kararı verilir.

Kural 3: Geçmişe Yürüme Yasağı (Lex Praevia) – Kanunlar Geriye İşlemez (Kural Olarak)

Kanunilik ilkesinin zaman boyutuyla ilgili en önemli güvencesi, ceza kanunlarının geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralıdır.1 Bu kuralın iki temel görünümü vardır:

  1. Bir kişi, işlediği sırada yürürlükteki kanunlara göre suç olmayan bir fiilden dolayı sonradan çıkarılan bir kanunla cezalandırılamaz.
  2. Bir suçun cezası sonradan çıkarılan bir kanunla artırılmışsa, bu ağırlaştırılmış ceza, kanun yürürlüğe girmeden önce işlenmiş olan fiillere uygulanamaz.

Bu kural, hukuki güvenliğin temelidir. İnsanlar, eylemlerini gerçekleştirdikleri anda geçerli olan hukuk kurallarına göre hareket ederler ve sonradan aleyhlerine çıkarılacak kurallarla karşılaşmayacaklarını bilmelidirler.

Ancak bu kuralın çok önemli bir istisnası vardır: Lehe Kanun Uygulaması.1 TCK’nın “Zaman bakımından uygulama” başlıklı 7. maddesi 6, bu istisnayı düzenler. Buna göre:

  • Eğer bir suç işlendikten sonra, fakat bu suçtan dolayı verilen hüküm kesinleşmeden önce yeni bir kanun yürürlüğe girer ve bu yeni kanun failin lehine ise (örneğin, fiili suç olmaktan çıkarıyorsa, daha az ceza öngörüyorsa, cezanın ertelenmesi gibi lehe kurumların uygulanma şartlarını kolaylaştırıyorsa), fail bu yeni ve lehe olan kanundan yararlanır.

Bu durum, geriye yürüme yasağının mutlak olmadığını, asıl amacının bireyi sonradan aleyhine getirilen düzenlemelerden korumak olduğunu gösterir. Eğer devlet, bir eylemin artık suç olmadığına veya daha hafif bir cezayı hak ettiğine karar verirse, bu yeni anlayışın henüz yargılaması bitmemiş veya cezası kesinleşmemiş kişilere de uygulanması adil kabul edilir.1 Bu asimetri (aleyhe geriye yürüme yasağı, lehe geriye yürüme zorunluluğu), ilkenin temelindeki özgürlük koruma ve adalet anlayışını yansıtır.

Örnek Olay (Kurgusal – Batman): Ayşe, Ocak 2023’te işlediği iddia edilen bir fiil nedeniyle yargılanmaktadır. Fiilin işlendiği tarihte yürürlükte olan kanuna göre bu suçun cezası 2 yıl ile 5 yıl arasında hapistir. Yargılama devam ederken, Haziran 2023’te Meclis yeni bir kanun çıkarır ve aynı fiilin cezasını 1 yıl ile 3 yıl arasına indirir. Ayşe’nin davası henüz sonuçlanıp kesinleşmediği için, mahkeme TCK Madde 7/2 uyarınca Ayşe’nin lehine olan bu yeni kanunu uygulamak zorundadır. Eğer Ayşe’ye ceza verilecekse, bu ceza 1 ila 3 yıl arasında belirlenecektir. Tersine, eğer yeni kanun cezayı 3 ila 7 yıla çıkarsaydı, bu yeni ve daha ağır ceza Ayşe’ye uygulanamazdı; yargılama fiilin işlendiği tarihteki 2 ila 5 yıl arası ceza öngören kanuna göre yapılmaya devam ederdi.

Kural 4 & 5: Yönetmelikle veya Gelenekle Suç Olmaz (Lex Scripta / Lex Certa’nın Uzantısı)

TCK Madde 2(2), suçların ve cezaların sadece kanunla (yani TBMM tarafından çıkarılan yasalarla) konulabileceğini, idarenin düzenleyici işlemleriyle (bakanlık yönetmelikleri, belediye zabıta kararları, tüzükler vb.) suç ihdas edilemeyeceğini açıkça belirtir [3, 4]. Bu tür idari düzenlemeler, belirli kurallar getirebilir ve bunlara uymayanlar hakkında idari para cezası gibi yaptırımlar öngörebilir; ancak TCK kapsamında hapis veya adli para cezası gerektiren bir “suç” yaratamazlar.

Aynı şekilde, toplumda yerleşmiş olan örf ve adet kuralları veya gelenekler de ceza hukukunun kaynağı olamaz.1 Bir davranış toplum tarafından ne kadar ayıplanırsa ayıplansın veya geleneklere ne kadar aykırı olursa olsun, eğer Meclis tarafından çıkarılmış bir kanunla açıkça suç olarak tanımlanmamışsa, cezalandırılamaz. Anayasa Mahkemesi de Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile dahi suç ve ceza ihdas edilemeyeceğini belirtmiştir.1

Bu kural, kuvvetler ayrılığı ilkesinin ve demokratik hesap verebilirliğin bir gereğidir. Hapis gibi ağır sonuçları olan suçları tanımlama yetkisinin, doğrudan halkı temsil eden yasama organına ait olması esastır. Seçilmemiş idari görevlilerin veya yazılı olmayan belirsiz geleneklerin suç tanımlamasına izin vermek, hem demokratik süreci bypass etmek hem de hukuki belirsizlik yaratmak anlamına gelir. Anayasa Mahkemesi’nin TCK 297 (cezaevine yasak eşya sokma) ile ilgili bir kararındaki değerlendirmesi 5 bu noktada önemlidir. Mahkeme, hangi eşyaların yasak olduğunun belirlenmesi yetkisinin idareye (Adalet Bakanlığı’na) bırakılmasını kanunilik ilkesine aykırı bulmamıştır. Çünkü kanunun kendisi, yasak eşya sokma eylemini suç olarak tanımlamış ve cezasını belirlemiştir. İdareye bırakılan yetki, sadece hangi eşyaların bu kapsama gireceğinin teknik olarak belirlenmesidir ki bu, cezaevlerinin güvenliği ve düzeni açısından değişen koşullara göre ayarlanması gereken bir detaydır. Burada idare, suçun kendisini değil, suçun konusunu oluşturan teknik ayrıntıları belirlemektedir. Bu, kanunun çizdiği çerçeve içinde kalınarak yapılan kabul edilebilir bir yetki devridir, suçun özünün idare tarafından belirlenmesi değildir.

Kanunilik İlkesi Sizi Nasıl Korur?

TCK Madde 2’de düzenlenen kanunilik ilkesi ve onun alt ilkeleri, sadece hukukçuları ilgilendiren teknik kurallar değildir. Aksine, her vatandaşın günlük hayatını ve özgürlüğünü doğrudan etkileyen temel güvencelerdir.

  • Günlük Hayatta Hukuki Güvenlik: Bu ilke sayesinde, hangi davranışların yasak olduğunu ve hangilerinin serbest olduğunu bilirsiniz.1 Açıkça bir kanunla yasaklanmamış her türlü eylemi, sonradan keyfi bir şekilde suçlanma korkusu olmadan yapabilirsiniz. Bu, hayatınızı planlamanıza, işinizi kurmanıza, sosyal ilişkilerinizi yürütmenize olanak tanır. Bilinmezlik ve keyfilik korkusu olmadan yaşama hakkınızın temelini oluşturur.
  • Keyfi Uygulamalara Karşı Kalkan: Kanunilik ilkesi, devlet gücünü kullanan yetkililerin (polis, savcı, hâkim) kişisel kanaatlerine, siyasi görüşlerine, ahlaki yargılarına veya anlık öfkelerine göre hareket etmelerini engeller.1 Bir eylem, ancak ve ancak önceden çıkarılmış açık bir kanun hükmüne aykırı ise suç sayılabilir. Bu, sizi haksız suçlamalara, taraflı yargılamalara ve ölçüsüz cezalara karşı korur. Aynı zamanda, herkesin aynı yazılı kurallara tabi olmasını sağlayarak kanun önünde eşitlik ilkesini de destekler.7

Özünde kanunilik ilkesi, ceza adalet sistemindeki keyfiliğin ve potansiyel zorbalığın birincil panzehiridir. Devleti, bireyin özgürlüğüne en ağır müdahaleyi yapma potansiyeli taşıyan ceza hukuku alanında, önceden belirlenmiş, açık ve bilinebilir sınırlar içinde hareket etmeye zorlar. Bu, vatandaş ile devlet arasındaki ilişkiyi bir tabi olma ilişkisinden, kurallara dayalı bir hukuki ilişkiye dönüştürür ki bu da hukuk devletinin temelidir.

Tablo: Kanunilik İlkesinin Ana Hatları

Aşağıdaki tablo, TCK Madde 2’de yer alan kanunilik ilkesinin temel unsurlarını özetlemektedir:

Alt İlke Anlamı (Anlaşılır Dilde) TCK Dayanağı Kısa Örnek
Belirlilik (Lex Certa) Kanunlar açık ve net olmalı, neyin suç olduğu herkes tarafından anlaşılabilmeli. TCK 2(1) Çok genel ifadelerle (“toplum ahlakına aykırı davranış” gibi) somut eylemi belirtmeden suç tanımı yapılamaz.
Kanunla Tanımlama (Lex Scripta) Suçlar ve cezalar sadece Meclis’in çıkardığı kanunlarla (yasalarla) belirlenir. TCK 2(1), 2(2) Bir bakanlık yönetmeliği veya belediye kararı ile hapis cezası gerektiren yeni bir suç türü yaratılamaz.
Kıyas Yasağı (Lex Stricta) Kanunda yazmayan bir fiil, kanunda yazılı bir suça benzetilerek cezalandırılamaz. TCK 2(3) İnternetten izinsiz film indirmek, (eğer bu eylemi özel olarak suç sayan bir kanun yoksa) dükkandan CD çalmak (hırsızlık) suçuna benzetilerek hırsızlık cezası verilemez.
Geçmişe Yürüme Yasağı (Aleyhe) (Lex Praevia) Yeni çıkan veya cezayı artıran kanunlar, yürürlüğe girmeden önce işlenen fiillere uygulanamaz. TCK 2(1), TCK 7(1) Bugün suç olmayan bir eylem nedeniyle, yarın bu eylemi suç sayan bir kanun çıksa bile ceza alınmaz.
Lehe Kanunun Geçmişe Yürümesi Suç işlendikten sonra çıkan ve failin lehine olan kanun (cezayı azaltan, suçu kaldıran vb.) geçmişe dönük olarak uygulanır (hüküm kesinleşmemişse). TCK 7(2) İşlenen suçun cezası sonradan kanunla azaltılırsa, fail henüz ceza almadıysa veya cezası kesinleşmediyse, bu indirimden yararlanır.

Bu tablo, kanunilik ilkesinin karmaşık görünen yapısını daha anlaşılır kılmayı amaçlamaktadır. Her bir alt ilkenin ne anlama geldiğini, yasal dayanağını ve basit bir örnekle somutlaştırılmasını sağlayarak, konunun ana hatlarının kolayca kavranmasına yardımcı olur.

Son Söz

Haklarınızı Bilmek Özgürlüğünüzdür

Türk Ceza Kanunu’nun 2. maddesi, ceza hukukunun temelini oluşturan “kanunilik” ilkesini düzenler. Bu ilke, sadece hukukçuların bilmesi gereken teknik bir detay değil, her bir vatandaşın özgürlüğünü ve hukuki güvenliğini devletin keyfi müdahalelerine karşı koruyan temel bir kalkandır. Bir eylemin ancak açık bir kanunla suç sayılması, idarenin veya geleneklerin suç yaratamaması, kanunların geriye yürümemesi (aleyhe olarak) ve kıyas yasağı gibi kurallar, sizin en temel haklarınız arasındadır.

Bu ilkeleri bilmek, hangi davranışlarınızın serbest olduğunu, devletin size karşı hangi sınırlar içinde hareket edebileceğini anlamanızı sağlar. Bu bilgi, sizi keyfi uygulamalara karşı daha güçlü kılar ve özgürlüğünüzün sınırlarını çizer. Unutmayın, haklarınızı bilmek, özgürlüğünüzü kullanmanın ilk adımıdır.

Bu makale, kanunilik ilkesi hakkında genel bir bilgilendirme amacı taşımaktadır. Ancak her hukuki durumun kendine özgü koşulları vardır. Eğer bir suçlama ile karşı karşıyaysanız veya ceza hukukuyla ilgili bir sorun yaşıyorsanız, haklarınızı tam olarak koruyabilmek için mutlaka uzman bir ceza avukatından profesyonel hukuki yardım almanız büyük önem taşır. Hukuki süreçlerde erken ve doğru adımlar atmak, hak kaybını önlemenin en etkili yoludur. Hukukun üstünlüğüne olan inançla, haklarınızı bilerek ve koruyarak daha güvenli bir toplumda yaşamak hepimizin hakkıdır.

Alıntılanan çalışmalar

  1. SUÇLARIN VE CEZALARIN KANUNİLİĞİ İLKESİ, erişim tarihi Nisan 13, 2025, https://tbbdergisi.barobirlik.org.tr/ViewPDF-suclarin-ve-cezalarin-kanuniligi-ilkesi-1249
  2. Suçta ve Cezada Kanunilik İlkesi Nedir? | TÜRKİYE HUKUK, erişim tarihi Nisan 13, 2025, https://www.turkiyehukuk.org/sucta-cezada-kanunilik-ilkesi-nedir/
  3. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu – Konsolide metin – LEXPERA, erişim tarihi Nisan 13, 2025, https://www.lexpera.com.tr/mevzuat/kanunlar/turk-ceza-kanunu-5237
  4. Türk Ceza Kanunu Madde Gerekçeleri – aydoğan hukuk bürosu, erişim tarihi Nisan 13, 2025, https://aydoganhukuk.com.tr/turk-ceza-kanunu-madde-gerekceleri/
  5. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 297. maddesinin (2) numaralı, erişim tarihi Nisan 13, 2025, http://cdn.istanbul.edu.tr/statics/cezahukuku-hukuk.istanbul.edu.tr/wp-content/uploads/2017/10/Anayasa-Mahkemesi-Karar%C4%B1-TCK-297.pdf
  6. TCK Madde 2 Suçta ve Cezada Kanunilik İlkesi – Avukat Baran Doğan, erişim tarihi Nisan 13, 2025, https://barandogan.av.tr/blog/mevzuat/tck-madde-2-sucta-ve-cezada-kanunilik-ilkesi.html
  7. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu (TCK) – Avukat Baran Doğan, erişim tarihi Nisan 13, 2025, https://barandogan.av.tr/turk-ceza-kanunu.html
  8. TCK 2 – Suçta ve Cezada Kanunilik İlkesi – Avukat Erdem Akçay, erişim tarihi Nisan 13, 2025, https://www.erdemakcay.av.tr/tck-2-sucta-ve-cezada-kanunilik-ilkesi/
  9. KABAHATLERDE KANUNİLİK İLKESİ – DergiPark, erişim tarihi Nisan 13, 2025, https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/97662
  10. Kanunilik İlkesi Bağlamında Belirlilik ve Kıyas Yasağı – Lexpera Blog, erişim tarihi Nisan 13, 2025, https://blog.lexpera.com.tr/kanunilik-ilkesi-baglaminda-belirlilik-ve-kiyas-yasagi/
  11. Ceza Hukukunda Kıyas, Kıyas Yasağı ve Yorum – Avukat Baran Doğan, erişim tarihi Nisan 13, 2025, https://barandogan.av.tr/blog/ceza-hukuku/kiyas-nedir-kiyas-yasagi.html
  12. TÜRK VERGİ YARGISINDA KIYAS YASAĞI İLKESİ – AVESİS, erişim tarihi Nisan 13, 2025, https://avesis.deu.edu.tr/dosya?id=210739dc-f96d-40dc-a795-2c42080caacd
  13. kıyasın islâm ceza hukukunda kullanım imkânı – İSLAM HUKUKU ARAŞTIRMALARI DERGİSİ, erişim tarihi Nisan 13, 2025, https://isamveri.org/pdfdrg/D02533/2016_27/2016_27_DIRIKM.pdf
  14. Temel Cezanın Belirlenmesi* – DergiPark, erişim tarihi Nisan 13, 2025, https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/398544

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu