İmar Kirliliğine Neden Olma Suçu (TCK 184) ve Hukuki Sonuçları
Aşık Hukuk Bürosu Bilgilendiriyor
İmar kirliliğine neden olma suçu, kentlerimizin düzenini ve geleceğini yakından ilgilendiren önemli bir konudur. Aşık Hukuk Bürosu olarak, Batman, Diyarbakır ve Güneydoğu başta olmak üzere Türkiye genelindeki müvekkillerimize bu karmaşık hukuki süreçte rehberlik etmekteyiz. Unutulmamalıdır ki, “adalet mülkün temelidir” 1 ve bu temel, yasalarla korunur.
Bu makalede, imar kirliliği suçunun ne olduğunu, unsurlarını ve hukuki sonuçlarını detaylıca ele alacağız. Amacımız, haklarınızı bilmeniz ve doğru adımları atmanızdır. Zira “bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıptır.”
İmar Kirliliği Suçu Nedir? Bilinmesi Gereken Temel Esaslar
İmar kirliliği suçu, sağlıklı bir çevrede yaşama hakkını ve toplum düzenini korumayı amaçlar. Bu suç, plansız ve ruhsatsız yapılaşmanın önüne geçmeyi hedefler. “Ağaç yaşken eğilir” 2 misali, düzen en baştan kurulmalıdır.
Yaşadığımız coğrafyanın deprem riski taşıdığı düşünüldüğünde, imar kurallarına uymak hayati önem taşır.3 Bu nedenle kanun koyucu, imar mevzuatına aykırı eylemleri ciddi yaptırımlara bağlamıştır. “Tedbirde kusur eden, takdirde bühtan eder.”
İmar kirliliğine neden olma suçu
Türk Ceza Kanunu’nda İmar Kirliliği: Tanım ve Kapsam
İmar kirliliğine neden olma suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 184. maddesinde düzenlenmiştir. Bu madde, “Çevreye Karşı Suçlar” başlığı altında yer alır.4 Temelde, yapı ruhsatı alınmadan veya alınan ruhsata aykırı olarak bina yapmak veya yaptırmak bu suçun kapsamındadır.
Bu suçla, sadece bireysel mülkiyet hakları değil, daha geniş bir çerçevede kamunun ortak yaşam alanı korunmaktadır. Dolayısıyla, “adalet ancak hakikatten, saadet ancak adaletten doğabilir” 1 sözü, bu suçun toplumsal boyutunu da işaret eder.
Bu düzenleme, plansız kentleşmenin ve çevreye duyarsız yapılaşmanın önüne geçilmesinde önemli bir araçtır. Unutulmamalıdır ki, “bir mıh bir nal kurtarır, bir nal bir at kurtarır” 2; küçük bir ihmal büyük sorunlara yol açabilir.
İmar kirliliğine neden olma suçu
Korunan Değer: Yaşanabilir Bir Çevre ve Toplum Düzeni
İmar kirliliği suçuyla korunan temel hukuki değer, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkıdır. Bunun yanı sıra, kamu sağlığı, kamu güvenliği ve şehirlerin düzenli gelişimi de bu suç tipiyle korunmaktadır.4 “Aslan yattığı yerden belli olur” misali, bir toplumun medeniyet seviyesi yaşadığı çevrenin düzeniyle de ölçülür.
Bu suç, topluma karşı işlenen bir suç olarak kabul edilir ve mağduru tüm toplumdur.4 Özellikle deprem kuşağında yer alan ülkemizde, imara aykırı yapılar can ve mal güvenliği için ciddi bir tehdit oluşturmaktadır.3 “Ağaç kökünden yıkılır” 2; düzensiz yapılaşma, toplumsal yapının temellerini sarsabilir.
Dolayısıyla, bu suçun önlenmesi, sadece estetik kaygılarla değil, aynı zamanda temel güvenlik ve sağlık ihtiyaçlarıyla da doğrudan ilişkilidir. “Hukuk, devletin toplumsal düzenidir” 1 ve bu düzen, herkes için yaşanabilir bir çevre sunmalıdır.
İmar kirliliğine neden olma suçu
Suçun Coğrafi Sınırları: Nerede İşlenirse Ceza Doğurur?
İmar kirliliğine neden olma suçu, kural olarak belediye sınırları içinde veya özel imar rejimine tabi yerlerde işlenebilir.4 Bu alanlar dışında, örneğin mücavir alanlarda veya köy statüsünü koruyan yerlerde yapılan ruhsatsız binalar, Yargıtay kararlarına göre bu suçu oluşturmayabilir.10 “Her horoz kendi çöplüğünde öter” 2 deyimi, kanunun uygulama alanının da belirli sınırları olduğunu hatırlatır.
Ancak, Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile bazı köylerin “kırsal mahalle” statüsüne geçmesi, bu durumu karmaşıklaştırabilmektedir. Aynı nitelikteki bir eylem, yapının bulunduğu yerin idari statüsüne göre farklı hukuki sonuçlar doğurabilmektedir.8 Bu durum, Anayasa’nın eşitlik ilkesi açısından tartışmalara yol açabilir.
Bu nedenle, yapının bulunduğu yerin hukuki statüsünün tespiti, suçun oluşup oluşmadığının belirlenmesinde kritik bir öneme sahiptir. “İki ölç bir biç” 2 prensibi, bu tür hukuki değerlendirmelerde yol gösterici olmalıdır.
İmar kirliliğine neden olma suçu
İmar Kirliliğine Yol Açan Eylemler Nelerdir? (TCK 184 Detayları)
Türk Ceza Kanunu’nun 184. maddesi, imar kirliliğine neden olan çeşitli fiilleri tanımlamaktadır. Bu fiillerin bilinmesi, sorumlulukların ve potansiyel yaptırımların anlaşılması açısından önemlidir. “İş insanın aynasıdır” 2; yapılan eylemler, hukuki sonuçları da beraberinde getirir.
Kanun, sadece ruhsatsız bina yapmayı değil, buna zemin hazırlayan veya izinsiz kullanımı mümkün kılan bazı eylemleri de suç saymıştır. “Destursuz bağa gireni sopa ile kovarlar” 2 atasözü, izinsiz eylemlerin karşılıksız kalmayacağını ifade eder.
İmar kirliliğine neden olma suçu
Ruhsatsız Yapılaşma veya Ruhsata Aykırılık (TCK 184/1)
En sık karşılaşılan imar kirliliği fiili, yapı ruhsatı alınmadan veya mevcut ruhsata aykırı olarak bina yapmak veya yaptırmaktır.4 Bu durumda, fail bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.12 “Ne ekersen onu biçersin” 2; kanuna aykırı ekilen her tuğla, cezai bir sonuç doğurabilir.
Bu hüküm, sadece yeni bir bina inşa etmeyi değil, mevcut bir binada ruhsata aykırı esaslı değişiklikler yapmayı da kapsar. “Eskiye rağbet olsaydı, bitpazarına nur yağardı” dense de, eski yapılar üzerindeki izinsiz tasarruflar da bu suçu oluşturabilir.
Kaçak İnşaatlara Altyapı Hizmeti Sağlamak (TCK 184/2)
Yapı ruhsatı olmadan başlatılan inşaatlar için kurulan şantiyelere elektrik, su veya telefon bağlantısı yapılmasına müsaade etmek de TCK 184/2 kapsamında suçtur.4 Bu suçu işleyenler de bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile karşılaşabilirler. “Su testisi su yolunda kırılır” 2; yasadışılığa ortak olmak, benzer bir akıbeti paylaşmak anlamına gelebilir.
Burada önemli olan, bağlantının yapılmasına “müsaade eden” kişinin sorumlu tutulmasıdır; bu genellikle yetkili konumdaki kişilerdir.5 Ancak, komşudan usulsüz şekilde hat çekilmesi gibi durumlar, TCK 184/2 yerine “karşılıksız yararlanma” gibi farklı suçları gündeme getirebilir.4
İzinsiz Binalarda Sınai Faaliyete Göz Yummak (TCK 184/3)
Yapı kullanma izni alınmamış binalarda herhangi bir sınai faaliyetin icrasına müsaade etmek, TCK 184/3 uyarınca cezalandırılır.4 Bu suçun cezası iki yıldan beş yıla kadar hapistir.6 “İşleyen demir ışıldar pas tutmaz” 2 ama bu işleyişin yasal bir zeminde olması gerekir.
Bu hükmün uygulanması için, faaliyetin “sınai” nitelikte olması şarttır; ticari faaliyetler bu kapsamda değerlendirilmez.6 Sadece müsaade etmek suçun oluşumu için yeterlidir; sınai faaliyetin fiilen başlamış olması gerekmez.5
Aşağıdaki tablo, TCK 184 kapsamındaki temel fiilleri, failleri ve öngörülen cezaları özetlemektedir:
Madde (Article) | Fiil (Act) | Tipik Fail (Typical Perpetrator) | Ceza (Penalty) |
TCK 184/1 | Ruhsatsız/ruhsata aykırı bina yapmak/yaptırmak | Yapan, yaptıran (inşaat sahibi, müteahhit vb.) | 1-5 yıl hapis |
TCK 184/2 | Ruhsatsız şantiyeye elektrik, su, telefon bağlantısına müsaade etmek | Bağlantıya müsaade eden yetkili | 1-5 yıl hapis |
TCK 184/3 | Kullanma izni olmayan binada sınai faaliyete müsaade etmek | Sınai faaliyete müsaade eden | 2-5 yıl hapis |
Kaynaklar:.4
Bu tablo, karmaşık yasal hükümleri daha anlaşılır kılmayı amaçlamaktadır. “Söz uçar yazı kalır” 6; bu özet, temel bilgileri bir arada sunar.
Suçun Unsurları: Kimler Sorumlu Tutulur, Mağdur Kimdir?
İmar kirliliği suçunun oluşabilmesi için belirli hukuki unsurların bir araya gelmesi gerekir. Bu unsurların doğru tespiti, adil bir yargılama için elzemdir. “Adalet kılıcı keskindir”; bu kılıcın doğru kişiye yönelmesi, unsurların titizlikle incelenmesine bağlıdır.
Bu suçun mağduru doğrudan belirli bir kişi değil, sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı ihlal edilen tüm toplumdur.4 “Bir elin nesi var, iki elin sesi var”; toplumsal düzen, herkesin yasalara uymasıyla korunur.
Suçun Maddi Öğeleri: Fiil, Konu, Fail ve Mağdur Kavramları
İmar kirliliği suçunun maddi unsurları; fiil, konu, fail ve mağdurdur. Fiil, TCK 184’te tanımlanan ruhsatsız inşaat, altyapı bağlantısına izin verme veya sınai faaliyete müsaade etme gibi eylemlerdir.4 “Her eylem, bir sonuç doğurur.”
Suçun konusu, TCK 184/1 için ruhsatsız veya ruhsata aykırı “bina”, 184/2 için ruhsatsız “şantiye”, 184/3 için ise izinsiz yapıdaki “sınai faaliyet”tir.6 Fail ise, bu eylemleri gerçekleştiren veya yaptıran kişilerdir. TCK 184/1 kapsamında “yapan veya yaptıran” ifadesi geniştir; yapı sahibi, müteahhit, taşeron ve hatta durumdan haberdar olan ustalar dahi fail olabilir.6 “Ağacın kurdu içinde olur” 2; sorumluluk, projenin içindeki birçok kişiye uzanabilir.
Mağdur ise, daha önce belirtildiği gibi, sağlıklı çevrede yaşama hakkı ihlal edilen toplumun tamamıdır.4 “Adalet, ulusların sürekli yiyeceğidir” 1; bu suçla mücadele, toplumsal bir ihtiyaca cevap verir.
Manevi Unsur: Kastın Varlığı Şart mıdır?
İmar kirliliğine neden olma suçları, ancak kasten işlenebilir; taksirli (ihmalkar) hali kanunda düzenlenmemiştir.4 Failin, eyleminin hukuka aykırı olduğunu bilmesi ve bu sonucu istemesi gerekir. “Niyet hayır, akıbet hayır” 6 deyişi burada geçerli değildir; önemli olan, hukuka aykırı eylemi bilerek ve isteyerek gerçekleştirmektir.
Örneğin, TCK 184/1 açısından failin yaptığı yapının ruhsatsız veya ruhsata aykırı olduğunu bilmesi şarttır.6 Özellikle karmaşık inşaat projelerinde kimin neyi, ne zaman bildiğini tespit etmek zor olabilir. Bir müteahhidin, ustaları ruhsatsızlık konusunda bilgilendirmediği ispatlanırsa, ustaların cezai sorumluluğu doğmayabilir.10 Bu durum, “söz uçar, yazı kalır” ilkesinin ve belgelendirmenin önemini bir kez daha vurgular.
Yargıtay Işığında “Bina” ve “Yapı” Farkı: Her İnşaat Suç Teşkil Eder mi?
TCK 184/1, özellikle “bina” yapmaktan bahseder. İmar Kanunu’na göre “bina”, kendi başına kullanılabilen, üstü örtülü ve insanların içine girebileceği, barınma, çalışma gibi ihtiyaçlara yönelik yapılardır.8 “Her ağaçtan kaşık olmaz” 2 misali, her inşaat faaliyeti “bina” sayılmaz ve bu suçu oluşturmaz.
Yargıtay kararları, “bina” ve daha geniş bir kavram olan “yapı” ayrımında önemli bir rol oynar. Örneğin, bahçe duvarı, yüzme havuzu, iskele gibi yapılar genellikle “bina” kapsamında değerlendirilmez ve ruhsatsız yapılmaları TCK 184/1 suçunu oluşturmayabilir.5 Ancak, Yargıtay’ın basit bir tuğla duvar üzerine sac kapamayı dahi “bina” saydığı durumlar mevcuttur.8 Bu da gösteriyor ki, “su bulanmayınca durulmaz” 2; hukuki yorumlar zamanla ve olayın özelliklerine göre netleşir.
Bu ayrım, hukuki öngörülebilirlik açısından zaman zaman zorluklar yaratabilmektedir. Bir yapının “bina” niteliğinde olup olmadığı, kullanılan malzeme, kalıcılık, büyüklük ve yapıya etkisi gibi birçok faktöre bağlı olarak değişebilir. Bu nedenle, her somut olayın uzman bir avukat tarafından güncel Yargıtay kararları ışığında değerlendirilmesi büyük önem taşır.
Balkon Kapatma, Konteyner Ev Gibi Durumlar Suç Kapsamında mı?
Günlük hayatta sıkça karşılaşılan bazı durumların imar kirliliği suçu oluşturup oluşturmadığı merak konusudur. Yargıtay kararları bu konuda yol göstericidir. Örneğin, balkonların hafif malzemelerle (PVC, cam gibi) kapatılması, binanın taşıyıcı unsurlarını etkilemiyorsa ve yeni bir alan kazanımı sağlamıyorsa genellikle suç sayılmaz.4 “Her zeytin tanesi bir değirmen taşı değildir”; her tadilat büyük bir suç anlamına gelmez.
Ancak, balkon kapatma işlemi binanın statiğini etkiliyorsa veya ruhsattaki alanlarda önemli bir artışa neden oluyorsa durum farklılaşabilir.4 Benzer şekilde, zemine sabitlenmemiş, temelsiz konteynerler “bina” niteliğinde sayılmayabilirken 7, kalıcı ve sabit prefabrik yapılar için ruhsat gerekebilir.7 Teras yapımı da, mevcut binada esaslı bir değişiklik yaratıp yaratmadığına ve “bina” niteliği taşıyıp taşımadığına göre değerlendirilir.7
Yargıtay’ın bu tür kararlarında öne çıkan temel prensip, kullanılan malzemenin hafifliği, yapının taşıyıcı sistemine etki etmemesi ve yeni bir kapalı alan kazanımı olup olmadığıdır.4 Ancak “hafif” veya “önemli değişiklik” gibi kavramlar göreceli olduğundan, “iki ölç bir biç” 2 prensibiyle hareket etmek ve hukuki danışmanlık almak en doğru yoldur.
İmar Kirliliği Suçunun Cezai Yaptırımları
İmar kirliliğine neden olma suçunun işlenmesi halinde kanunda çeşitli cezai yaptırımlar öngörülmüştür. Bu yaptırımların bilinmesi, durumun ciddiyetinin kavranması açısından önemlidir. “Herkes ektiğini biçer” 2; hukuka aykırı eylemlerin karşılıksız kalmayacağı unutulmamalıdır.
Cezalar, işlenen fiilin niteliğine göre değişiklik göstermektedir. Kanun koyucu, hem yapıyı yapanı hem de yasadışı yapılaşmaya zemin hazırlayanları sorumlu tutmuştur. “Adaletin kestiği parmak acımaz” dense de, hukuki süreçte haklarınızı bilmek ve savunmak esastır.
Hapis Cezası ve Belirlenen Süreler
TCK 184/1 uyarınca yapı ruhsatı almadan veya ruhsata aykırı bina yapan veya yaptıran kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.4 Aynı ceza, TCK 184/2 kapsamında ruhsatsız şantiyelere altyapı bağlantısına müsaade edenler için de geçerlidir.4 “Kanunun gözü kördür ama tokadı serttir.”
TCK 184/3’e göre ise, yapı kullanma izni alınmamış binalarda sınai faaliyete müsaade eden kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.6 Verilecek kesin ceza, suçun işleniş biçimi, meydana gelen zararın büyüklüğü gibi faktörler dikkate alınarak hakim tarafından takdir edilir.12
Hapis Cezasının Paraya Çevrilmesi Mümkün müdür?
İmar kirliliği suçu nedeniyle doğrudan adli para cezası verilmesi öngörülmemiştir.4 Ancak, mahkeme tarafından hükmedilen hapis cezası, özellikle bir yıl veya daha az süreli ise, adli para cezasına çevrilebilir.6 “Paranın yüzü sıcaktır” 2 atasözü burada bir sonuç olarak karşımıza çıkar; ancak bu, suçun en başta para ile meşrulaştırılabileceği anlamına gelmez.
Hakim, hapis cezasını adli para cezasına çevirirken sanığın kişiliğini, ekonomik durumunu ve suçun işlenmesindeki özellikleri dikkate alır. Eğer hükmedilen hapis cezası 30 gün veya daha az süreli ise, hakimin bu cezayı adli para cezasına çevirme zorunluluğu bulunmaktadır.12
İdari Para Cezaları ve Ek Yaptırımlar
İmar kirliliği suçu nedeniyle ceza mahkemesinde verilen hapis cezasının yanı sıra, ilgili belediyeler tarafından idari para cezaları da uygulanabilir.4 Bu idari yaptırımlar, ceza yargılamasından ayrı bir sürece tabidir ve birbirini etkilemez. “Bir musibet bin nasihatten iyidir” derler; hem cezai hem de idari yaptırımlarla karşılaşmak, durumun ciddiyetini artırır.
Ayrıca, kaçak yapılar için yıkım kararı alınabilir ve yıkım masrafları yapı sahibinden tahsil edilebilir.13 İnşaatın mühürlenmesinden sonra faaliyete devam edilmesi halinde ise “mühür bozma” suçu oluşur ve bu da ayrı bir cezai yaptırıma tabidir.10 “Bir mıh bir nal kurtarır, bir nal bir at kurtarır” 2 misali, bir yasağı çiğnemek, daha büyük sorunlara kapı aralayabilir. Bu nedenle, hem idari hem de cezai süreçlerin eş zamanlı ve dikkatle takip edilmesi gerekir; zira “Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak” 2 durumu yaşanabilir.
Yargılama Süreci ve Haklarınız
İmar kirliliği suçlamasıyla karşı karşıya kalındığında, yargılama sürecinin nasıl işleyeceği ve bu süreçteki hakların neler olduğu büyük önem taşır. “Adalet topaldır, ağır ağır yürür, fakat gideceği yere ergeç ulaşır” 1; bu süreçte sabırlı olmak ve haklarınızı bilerek hareket etmek gerekir.
Unutulmamalıdır ki, her bireyin adil yargılanma hakkı vardır. Bu hak, sürecin her aşamasında korunmalıdır. “Hukuk bir gün herkese lazım olur” 1 sözü, bu temel prensibi hatırlatır.
Soruşturma ve Kovuşturma: Şikayet Gerekli mi?
İmar kirliliğine neden olma suçu, takibi şikayete bağlı suçlardan değildir.4 Bu, suçun soruşturulması ve kovuşturulması için bir mağdurun veya ilgilinin şikayetçi olmasına gerek olmadığı anlamına gelir. Cumhuriyet savcısı, suçu öğrendiği anda re’sen (kendiliğinden) soruşturma başlatır.3 “Kamu davası, kişisel dargınlıkla yürümez.”
Bu durum, suçun topluma karşı işlenmiş olmasından ve korunan hukuki değerin kamusal niteliğinden kaynaklanır.4 Dolayısıyla, birisi şikayetini geri çekse dahi, savcılık soruşturmaya veya mahkeme davaya devam edebilir.15
Dava Zamanaşımı: Ne Kadar Süre İçinde Dava Açılabilir?
İmar kirliliği suçunda dava zamanaşımı süresi, suçun işlendiği tarihten itibaren 8 yıldır.4 Bu süre içerisinde savcılık tarafından soruşturma başlatılması veya kamu davası açılması gerekir. “Vakit nakittir”; hukukta ise vakit, hakların kullanılabilirliğini belirler.
Ancak, Yargıtay bazı durumlarda imar kirliliği suçunu “temadi eden suç” (kesintisiz suç) olarak kabul etmektedir.19 Eğer inşaat faaliyetleri devam ediyorsa, zamanaşımı süresi bu faaliyetlerin sona erdiği tarihten itibaren işlemeye başlayabilir. Bu durum, 8 yıllık sürenin hesaplanmasını karmaşıklaştırabilir ve uzman bir değerlendirme gerektirir.
Görevli Mahkeme: Davanız Nerede Görülecek?
İmar kirliliğine neden olma suçuna ilişkin davalarda görevli mahkeme, suçun işlendiği, yani yapının bulunduğu yerdeki Asliye Ceza Mahkemesi’dir.3 “Her işin bir ustası vardır, her davanın bir mahkemesi.” Bu, davanın nerede ve hangi mahkeme türünde görüleceğini belirleyen temel kuraldır.
Yetkili mahkemenin doğru tespiti, yargılamanın usulüne uygun yürütülmesi için önemlidir. Yanlış mahkemede dava açılması, zaman kaybına ve hak kayıplarına yol açabilir.
Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) ve Cezanın Ertelenmesi Koşulları
Yargılama sonucunda sanık hakkında mahkumiyet kararı verilmesi durumunda, belirli koşulların varlığı halinde Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) veya cezanın ertelenmesi gibi kararlar verilebilir.4 “Umut fakirin ekmeğidir” 6; bu kurumlar, sanık için bir umut ışığı olabilir.
HAGB kararı verildiğinde, sanık 5 yıl süreyle denetime tabi tutulur ve bu süre içinde kasıtlı yeni bir suç işlemezse, açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kalkar ve adli sicile işlemez.12 Cezanın ertelenmesi durumunda ise, genellikle 2 yıl veya daha az süreli hapis cezaları için, belirlenen denetim süresi (1-3 yıl) içinde suç işlenmez ve yükümlülüklere uyulursa ceza infaz edilmiş sayılır, ancak adli sicile işlenir.12 Yargıtay, imar kirliliği suçunda HAGB kararı için binanın eski hale getirilmesinin zorunlu bir koşul olmadığını belirtmiştir, özellikle doğrudan bir zarar kanıtlanamamışsa.19 Bu, HAGB’nin genel koşulları ile bu suça özgü etkin pişmanlık hükmünün ayrı değerlendirilmesi gerektiğini gösterir.
Etkin Pişmanlık (TCK 184/5): Cezadan Kurtulmanın Yolu
Türk Ceza Kanunu, imar kirliliğine neden olma suçu için özel bir etkin pişmanlık hükmü öngörmüştür (TCK 184/5). Bu hüküm, hukuka aykırı davranan kişilere, hatasını telafi etme ve cezai sorumluluktan kurtulma imkanı sunar. “Zararın neresinden dönülse kardır” 6 atasözü, bu hukuki kurumun temel mantığını yansıtır.
Etkin pişmanlık, failin kendi iradesiyle suçun sonuçlarını ortadan kaldırmaya yönelik çabasıdır. Bu, samimi bir pişmanlığın ve hukuka saygının göstergesi olarak kabul edilir. “Hatasız kul olmaz”; önemli olan hatadan ders çıkarıp düzeltme yoluna gitmektir.
Etkin Pişmanlık Nedir ve Nasıl Uygulanır?
Etkin pişmanlık, TCK 184/5’e göre, ruhsatsız ya da ruhsata aykırı olarak bina yapan veya yaptıran kişinin, bu binayı imar planına ve ruhsatına uygun hale getirmesi durumunda uygulanır.4 Bu, yapının ya yıkılarak ortadan kaldırılması ya da gerekli tadilatlar ve izinler alınarak yasal hale getirilmesi anlamına gelir. “Son pişmanlık fayda vermez” 2 genel bir kural olsa da, bu suç tipinde kanun, zamanında gösterilen pişmanlığa önemli bir sonuç bağlamıştır.
Yargıtay, bazı kararlarında, failin belediyenin yıkım masraflarını ödemesini dahi etkin pişmanlık kapsamında değerlendirebilmektedir.10 Ancak bu, masrafların zorla tahsil edilmemiş olması koşuluna bağlıdır. Etkin pişmanlığın kabulü için, yapılan düzeltmenin samimi ve kanunun aradığı şartlara uygun olması gerekir.
Pişmanlığın Hukuki Sonuçları: Dava Düşer mi, Ceza Kalkar mı?
Etkin pişmanlık hükümlerinin tam olarak yerine getirilmesi halinde, hukuki sonuçlar oldukça olumludur. Kişi hakkında kamu davası açılmaz; eğer dava açılmışsa düşer; mahkumiyet kararı verilmişse bu karar bütün sonuçlarıyla birlikte ortadan kalkar.4 “Affetmek büyüklüktür”; kanun burada adeta bir af mekanizması sunmaktadır.
Dahası, Yargıtay kararlarına göre, etkin pişmanlık nedeniyle davanın düşmesi halinde, sanık yargılama giderlerinden ve karşı taraf vekalet ücretinden sorumlu tutulmaz.14 Bu, etkin pişmanlığın mali yükümlülükleri de ortadan kaldıran kapsamlı bir düzenleme olduğunu gösterir. Etkin pişmanlık, proaktif bir adım gerektirir; yapıyı yasal hale getirmek maliyetli ve karmaşık olabilir. Bu noktada, bu maliyeti ve çabayı, davanın riskleri ve potansiyel cezalarıyla karşılaştırarak stratejik bir karar vermek gerekir. Özellikle Batman ve Diyarbakır gibi kaçak yapılaşmanın yaygın olduğu bölgelerde 22, yetkililerin daha sıkı davranabileceği göz önüne alındığında, etkin pişmanlık cazip bir seçenek olabilir.
İmar Barışı ve Yapı Kayıt Belgesi’nin Suça Etkisi
Türkiye’de zaman zaman gündeme gelen “İmar Barışı” veya “İmar Affı” uygulamaları ve bu kapsamda verilen Yapı Kayıt Belgeleri, imar kirliliği suçu açısından önemli hukuki sonuçlar doğurmaktadır. “Geçmişe mazi, yenisine bir bismillah” 6 anlayışıyla çıkarılan bu düzenlemeler, belirli bir tarihten önce yapılmış ruhsatsız veya ruhsata aykırı yapıların kayıt altına alınmasını hedefler.
Ancak, Yapı Kayıt Belgesi’nin varlığı her durumda cezai sorumluluğu ortadan kaldırmaz ve bu belgenin de kendi içinde geçerlilik koşulları ve iptal riskleri bulunmaktadır. “Her kağıt parçası ferman sayılmaz.”
Yapı Kayıt Belgesi Almak Cezai Sorumluluğu Engeller mi?
Geçmişte çıkarılan imar afları kapsamında, belirli bir tarihten (örneğin 2018 affı için 31.12.2017) önce inşa edilmiş yapılar için alınan geçerli bir Yapı Kayıt Belgesi, o yapıya ilişkin imar kirliliği suçundan dolayı cezai sorumluluğu kaldırabilir.24 Bu belge, yapının yıkılmasını ve idari para cezalarını da engelleyebilir.
Ancak, Yapı Kayıt Belgesi, yapının gelecekteki imar mevzuatına uygunluğunu garanti etmez ve kalıcı bir imar hakkı sağlamaz.25 Belge, sadece mevcut durumdaki, af kapsamındaki yapıyı korur. Yapıda esaslı bir değişiklik, yenileme veya yeniden yapım durumunda, yürürlükteki imar planı ve mevzuatına uyulması zorunludur.27
Yapı Kayıt Belgesinin İptali Durumunda Ne Olur?
Yapı Kayıt Belgesi, gerçeğe aykırı beyanla (örneğin, yapım tarihi, yapı özellikleri konusunda yanlış bilgi verme) alındığının veya belge kapsamına girmeyen bir yapı için düzenlendiğinin tespiti halinde iptal edilebilir.26 “Yalancının mumu yatsıya kadar yanar” 2 atasözü, bu durumu iyi özetler.
Belgenin iptali, sağladığı tüm hukuki korumayı ortadan kaldırır. Bu durumda, yapı tekrar kaçak durumuna düşer; hakkında yıkım kararı ve idari para cezası uygulanabilir.26 Daha da önemlisi, imar kirliliği suçundan dolayı cezai takibat yeniden gündeme gelebilir. Ayrıca, belgeye dayanılarak alınmış işyeri açma ve çalışma ruhsatları da iptal edilebilir ve Hazine arazisi üzerindeki bir yapı için belge iptal edilirse, yapı sahibine yapılan satış da geçersiz hale gelebilir.28 Bu “domino etkisi”, Yapı Kayıt Belgesi alırken dürüst ve doğru beyanda bulunmanın ne kadar hayati olduğunu gösterir.
Güneydoğu’da (Batman, Diyarbakır) İmar Kirliliği ve Kaçak Yapı Gerçeği
Güneydoğu Anadolu Bölgesi, özellikle Batman ve Diyarbakır gibi hızla gelişen şehirler, imar kirliliği ve kaçak yapılaşma sorunlarıyla yoğun bir şekilde mücadele etmektedir. “Ateş olmayan yerden duman çıkmaz” 6; bu sorunların altında yatan çeşitli sosyo-ekonomik ve plansal nedenler bulunmaktadır.
Bölgedeki çarpık kentleşme, sadece çevre ve estetik sorunlara yol açmakla kalmamakta, aynı zamanda deprem gibi doğal afet risklerini de artırmaktadır.23 Bu durum, konunun hukuki boyutunun yanı sıra toplumsal ve insani boyutunu da ön plana çıkarmaktadır.
Bölgemizdeki İmar Sorunlarına Genel Bakış
Batman, Diyarbakır ve genel olarak Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde imar planlarının güncelliğini yitirmesi, imar uygulamalarındaki eksiklikler ve yapı kontrol mekanizmalarının yetersizliği gibi sorunlar kaçak yapılaşmayı tetiklemektedir.23 Hızlı nüfus artışı, göç ve konut ihtiyacı da bu baskıyı artıran faktörler arasındadır. “Ev alma komşu al” 2 derler; ancak plansız yapılaşma, sağlıklı komşuluk ilişkilerinin kurulmasını dahi zorlaştırmaktadır.
Özellikle 6 Şubat 2023 depremleri sonrasında, bölgedeki mevcut yapı stokunun durumu ve imar sorunları daha da görünür hale gelmiştir.29 Hasar gören binaların yerinde dönüşümü ve yeni yapılaşma süreçleri, imar mevzuatına uygunluk açısından titiz bir hukuki denetim gerektirmektedir. Bu süreçler, doğal afetlerin önceden var olan imar sorunlarını nasıl daha da karmaşık hale getirdiğini göstermektedir.
Belediyelerin Kaçak Yapılaşmaya Karşı Tutumu
Batman ve Diyarbakır gibi bölge belediyeleri, kaçak yapılaşmayla mücadele konusunda çeşitli adımlar atmaktadır. Batman Belediyesi, özellikle imar barışı sonrasında yapılan kaçak yapılara ruhsat verilmeyeceğini ve bu tür yapılara taviz gösterilmeyeceğini açıklamıştır.22 Özel denetim ekipleri kurulmuş ve yıkım işlemleri gerçekleştirilmiştir.32 “Devletin malı deniz, yemeyen domuz” 2 şeklindeki eski ve yanlış anlayışın terk edilmesi hedeflenmektedir.
Ancak, geçmişteki imar afları, bazı vatandaşlarda yeni afların çıkabileceği yönünde bir beklenti yaratabilmektedir.33 Bu durum, belediyelerin sıkı denetim politikaları ile toplumsal beklentiler arasında bir gerilim oluşturmaktadır. Bu belirsiz ortamda, mevcut yasalara uymak ve hukuki danışmanlık almak, olası mağduriyetlerin önüne geçmek için en doğru yoldur.
Sıkça Sorulan Sorular (SSS)
İmar kirliliği suçuyla ilgili merak edilen pek çok soru bulunmaktadır. Bu bölümde, en sık karşılaşılan sorulara kısa ve net yanıtlar vermeye çalışacağız. “Bin bilsen de bir bilene danış” 2 prensibiyle, bu yanıtlar genel bilgilendirme amaçlıdır; her somut olay kendi özelinde değerlendirilmelidir.
İmar kirliliği suçu şikayete bağlı bir suç mudur, şikayetten vazgeçilirse dava düşer mi?
Hayır, imar kirliliği suçu şikayete bağlı değildir. Savcılık re’sen (kendiliğinden) soruşturma başlatır.4 Şikayetten vazgeçilmesi kamu davasını düşürmez.15 “Kamu davası, kişisel dargınlıkla yürümez.”
Evimin balkonunu kapattım, bu imar kirliliği suçu oluşturur mu?
Genellikle, binanın taşıyıcı sistemini etkilemeyen, yeni bir alan kazanımı sağlamayan ve hafif malzemelerle (PVC, cam vb.) yapılan balkon kapatmalar suç oluşturmaz.4 Ancak her durum Yargıtay kararları ışığında ayrıca değerlendirilir. “Her sakallıyı deden sanma.”
Ruhsatsız yaptığım yapıyı sonradan imar planına ve ruhsata uygun hale getirirsem ceza alır mıyım?
Evet, TCK 184/5’e göre etkin pişmanlık göstererek yapıyı ruhsata ve imar planına uygun hale getirirseniz hakkınızda kamu davası açılmaz, açılmışsa düşer veya ceza tüm sonuçlarıyla ortadan kalkar.20 “Hatadan dönmek erdemdir.”
İmar kirliliği suçunda dava açma süresi (zamanaşımı) ne kadardır?
Bu suçta dava zamanaşımı süresi 8 yıldır. Suçun işlenmesinden itibaren 8 yıl içinde soruşturma veya dava açılmalıdır.4 Devam eden inşaatlarda süre farklı işleyebilir.19 “Geç gelen adalet, adalet değildir”.1
Yapı Kayıt Belgem var, yine de imar kirliliği suçundan yargılanabilir miyim?
Geçerli bir Yapı Kayıt Belgesi, belgenin kapsadığı (genellikle 31.12.2017 öncesi) yapıyla ilgili cezai sorumluluğu kaldırabilir. Ancak belge sahteyse, yanlış beyanla alındıysa veya yapı belge tarihinden sonra yapıldıysa yargılanabilirsiniz.24 “Her kağıt parçası ferman sayılmaz.”
Hisseli bir arsada yapılan kaçak yapıdan dolayı kimler sorumlu olur?
Ruhsatsız yapıyı “yapan veya yaptıran” herkes sorumlu olabilir.5 Hisseli arsalarda, yapıyı yaptıran hissedar veya yapımına rıza gösteren diğer hissedarların durumu ayrıca incelenir. Yargıtay kararları ve somut olayın özellikleri belirleyicidir. “Ortak atın beli kırık olur” derler, ama hukukta sorumluluk kişiseldir.
Kaçak olduğu tespit edilen bir yapıya elektrik, su, doğalgaz bağlatmak suç mudur?
Evet, yapı ruhsatiyesi olmadan başlatılan inşaatlar dolayısıyla kurulan şantiyelere elektrik, su veya telefon bağlantısı yapılmasına “müsaade etmek” TCK 184/2 kapsamında suçtur.4 Abonelik işlemleri de bu kapsamda değerlendirilebilir. “Kötülüğe giden yol geniştir.”
İmar kirliliği davasında avukatla temsil edilmek zorunlu mudur, faydaları nelerdir?
Ceza davalarında avukatla temsil zorunlu olmasa da, imar kirliliği gibi teknik ve Yargıtay içtihatlarıyla şekillenen bir suçta uzman bir avukat hayati önem taşır. Hak kaybı yaşamamak, doğru savunma stratejisi kurmak için elzemdir. “Bin bilsen de bir bilene danış”.2
Ücretsiz ilk danışma için tıklayınız: Aşık Hukuk Bürosu- İletişim