Diyarbakır Trafik Kazası Tazminat Davası
Trafik kazaları, ne yazık ki hayatın acı gerçeklerinden biridir. Özellikle Diyarbakır trafik kazası tazminat davası gibi hukuki süreçler, mağdurlar için son derece yıpratıcı olabilir. Hayatın bir anda altüst olduğu bu anlarda, “Akan su yosun tutmaz” misali, hukuki sürecin de hızla ve doğru adımlarla yönetilmesi büyük önem taşır. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin ve bilhassa Diyarbakır’ın artan trafik yoğunluğu, bu tür davaların özel bir dikkatle ele alınmasını gerektirmektedir.1
Bu zorlu süreçte, hak arayışı “Hak deyince akan sular durur” anlayışıyla, adaletin tecellisi için vazgeçilmez bir adımdır. Yaşanan mağduriyetlerin giderilmesi ve adaletin yerini bulması, en temel insani beklentidir. Aşık Hukuk Bürosu olarak, bu meşakkatli yolda mağdurların yanında yer alarak onlara hukuki bir pusula görevi görmekteyiz. Zira, “Adalet mülkün temelidir” 3 ve bu temelin sarsılmaması için çaba göstermek, en asli vazifemizdir.
Trafik Kazası Sonrası Atılacak Hayati Adımlar
Bir trafik kazası meydana geldiğinde, ilk şok ve panikle ne yapılacağını bilmek zor olabilir. Ancak “Tedbir, takdirden önce gelir” anlayışıyla, kaza anından itibaren atılacak doğru adımlar, ilerideki hak kayıplarını önleyecektir. Bu adımlar, hem can güvenliğiniz hem de hukuki sürecin sağlıklı ilerlemesi için hayati önem taşır. Unutulmamalıdır ki, “Bugünün işini yarına bırakma” 4 prensibi, kaza sonrası işlemlerde de geçerlidir.
Kaza Anında Yapılması Gerekenler: Sakin Kalmak ve Güvenliği Sağlamak
Kaza anında öncelik, her zaman can güvenliğinin sağlanmasıdır. “Önce can, sonra canan” sözü, bu durumu en güzel şekilde özetler. Yaralı varsa derhal 112 acil yardım hattı aranmalı ve profesyonel tıbbi yardım talep edilmelidir.5
Kaza yeri, ikincil kazalara sebebiyet vermemek adına hızla güvenli hale getirilmelidir. Araçlar mümkünse trafik akışını engellemeyecek bir noktaya çekilmeli, uyarı işaretleri (reflektör, flaşörler) kullanılmalıdır. Bu anlarda sakin kalmak ve karşı tarafla olası bir tartışmadan kaçınmak, olayın daha da büyümesini engeller. Zira “Öfkeyle kalkan zararla oturur” 4 atasözü, bu tür durumlar için yol göstericidir.
Delillerin Tespiti: Kaza Tespit Tutanağı ve Fotoğraflar
Maddi hasarlı kazalarda, taraflar arasında anlaşmalı kaza tespit tutanağının eksiksiz ve doğru bir şekilde doldurulması büyük önem taşır. Eğer taraflar arasında anlaşmazlık varsa, kazada yaralanma veya ölüm söz konusuysa, kamu malına zarar gelmişse ya da taraflardan birinin ehliyeti, sigortası yoksa mutlaka trafik polisi çağrılmalıdır.6 Bu tutanak, kazanın nasıl meydana geldiğini ve ilk kusur değerlendirmelerini içeren temel bir belgedir.
Kaza yerinin, araçların konumlarının, fren izlerinin, hasarların ve araç plakalarının net görüneceği şekilde farklı açılardan fotoğraflanması, “Söz uçar, yazı kalır” misali, olayın somut delillerle belgelenmesini sağlar.6 Varsa, kazayı gören görgü tanıklarının isim ve iletişim bilgilerinin alınması da ilerleyen hukuki süreçte faydalı olacaktır.7 Bu deliller, özellikle Diyarbakır gibi trafik yoğunluğunun fazla olduğu şehirlerde, olayın aydınlatılmasında kritik rol oynar.
Sağlık Kontrolü ve Raporların Önemi
Kazanın şokuyla o an fark edilmeyen, ancak sonradan ortaya çıkabilecek yaralanmalar olabilir. Bu nedenle, “Ağrısız baş mezarda gerek” 4 dense de, hiçbir şikayet olmasa dahi mutlaka kapsamlı bir sağlık kontrolünden geçilmelidir.5 Özellikle iç kanama veya sarsıntı gibi durumlar, ilk anda belirti vermeyebilir.
Alınacak doktor raporları, tedaviye ilişkin tüm belgeler (reçeteler, faturalar, epikriz raporları) ve sağlık giderlerini gösteren evraklar, olası bir tazminat davası için hayati delil niteliğindedir.7 Bu belgeler, hem tedavi masraflarının hem de olası bir maluliyet durumunun ispatında kullanılacaktır. Zamanında yapılan sağlık kontrolü ve alınan raporlar, haklı taleplerinizin güçlü bir dayanağı olacaktır.
Hak Kaybını Önleyici Diğer Tedbirler
Kaza sonrası atılacak adımlardan biri de, yasal süreler içinde sigorta şirketine kazanın bildirilmesidir. Genellikle bu süre, kazanın öğrenildiği tarihten itibaren 5 iş günüdür.6 Bu bildirimin zamanında yapılması, sigorta sürecinin sorunsuz işlemesi için önemlidir.
Bu süreçte aceleci davranıp, haklarınız tam olarak bilinmeden herhangi bir belgeye imza atmaktan kaçınılmalıdır. “Bin düşün, bir söyle” (veya bu durumda bir imzala) prensibiyle hareket etmek, olası mağduriyetlerin önüne geçer. En kısa sürede trafik kazaları konusunda uzman bir avukata danışarak hukuki sürecin doğru bir şekilde başlatılması, haklarınızın tam olarak korunmasını sağlayacaktır.
Trafik Kazası Tazminat Davasının Hukuki Temelleri
Trafik kazası sonucu doğan tazminat talepleri, belirli yasal düzenlemelere dayanır. “Adalet mülkün temelidir” 3 ilkesi, bu hukuki temellerin özünü oluşturur. Hukuk, yaşanan mağduriyetlerin giderilmesi ve adaletin sağlanması için mağdurlara önemli haklar tanımaktadır. Bu hakların bilinmesi, hak arama sürecinin ilk adımıdır.
Türk Borçlar Kanunu Çerçevesinde Sorumluluk Esasları
Trafik kazalarından kaynaklanan tazminat davalarının temel dayanaklarından biri 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’dur (TBK). TBK’nın 49. maddesi ve devamı hükümleri, haksız fiil sorumluluğunu düzenler.10 Bir kimsenin hukuka aykırı ve kusurlu bir eylemiyle başkasına zarar vermesi durumunda, bu zararı giderme yükümlülüğü doğar.
TBK’nın 56. maddesi ise, bedensel bütünlüğün zedelenmesi veya ölüm halinde manevi tazminat talep etme hakkını düzenler.10 Yaşanan kaza nedeniyle duyulan acı, elem, ıstırap ve yaşam kalitesindeki düşüş, manevi tazminatın konusunu oluşturur. “İnsan odur ki, koyduğu yerde otlaya” misali, herkes hukuka aykırı eylemlerinin sonuçlarına katlanmak durumundadır ve verdiği zararı tazmin etmekle yükümlüdür.
Karayolları Trafik Kanunu’nun Getirdiği Yükümlülükler
Trafik kazalarına ilişkin özel düzenlemeler içeren 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu (KTK), araç işletenin ve sürücünün sorumluluklarını ayrıca belirlemiştir. KTK’nın 85/1. maddesi uyarınca, bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müteselsilen sorumlu olur.10
Bu noktada, KTK’nın 3. maddesinde tanımlanan “araç sahibi” ve “işleten” kavramları önem kazanır.10 İşleten, sadece araç sahibi olmayabilir; aracı uzun süreli kiralayan, ariyet veya rehin alan kişi de işleten sayılabilir. Bu durum, sorumluluğun kapsamını genişletir. “Her koyun kendi bacağından asılır” deyişi genel bir doğru olsa da, trafik hukukunda işletenin sorumluluğu bu deyişin ötesine geçer; zira işleten, sürücünün kusurundan bağımsız olarak da sorumlu tutulabilir (tehlike sorumluluğu).
Kusur Durumunun Belirlenmesi ve Etkileri
Trafik kazası tazminat davalarında, kazanın meydana gelmesindeki kusur durumu, tazminat miktarını doğrudan etkileyen en önemli faktörlerden biridir. “Ne ekersen onu biçersin” prensibi, burada da karşımıza çıkar; tarafların kusur oranları, alacakları ya da ödeyecekleri tazminatı belirler.8 Kusur oranı; kaza tespit tutanakları, olay yeri inceleme raporları, tanık beyanları, kamera kayıtları ve en önemlisi bilirkişi raporları ile mahkeme tarafından tespit edilir.11
Tam kusurlu olan taraf genellikle tazminat alamazken, kusursuz olan taraf zararının tamamını talep edebilir. Kısmi kusur durumunda ise, taraflar kendi kusurları oranında zarara katlanırlar. Önemli bir nokta, kazada kısmen kusurlu bulunan bir sürücünün dahi, karşı tarafın kusuru oranında tazminat talep etme hakkının bulunmasıdır.8 Bu durum, hak arama yolunun tamamen kapanmadığını gösterir.
Maddi Tazminat Kapsamında Neler Talep Edilebilir?
Trafik kazası sonucu meydana gelen maddi zararlar, somut ve ölçülebilir kayıplardır. “Zararın neresinden dönülse kardır” anlayışıyla, kazanın yol açtığı tüm maddi kayıpların eksiksiz bir şekilde belgelenmesi ve talep edilmesi gerekir. Bu zararlar, aracın hasarından tedavi masraflarına, gelir kaybından ekonomik geleceğin sarsılmasına kadar geniş bir yelpazeyi kapsayabilir.13
Araç Hasarı, Onarım Giderleri ve Araç Değer Kaybı
Kazaya karışan araçta meydana gelen hasarların onarım masrafları, yedek parça bedelleri ve işçilik ücretleri, maddi tazminatın en temel kalemlerindendir.13 Araç tamir edilemeyecek durumdaysa (pert ise), aracın kaza tarihindeki rayiç bedeli talep edilebilir. Onarım sürecinde yapılan tüm harcamalar faturalarla belgelenmelidir.
Bunun yanı sıra, araç onarılsa dahi, kaza geçirmiş olması nedeniyle ikinci el piyasa değerinde bir düşüş yaşanır. Bu düşüşe “araç değer kaybı” denir ve bu da önemli bir tazminat kalemidir.13 Anayasa Mahkemesi’nin son yıllardaki kararlarıyla araç değer kaybı taleplerinin kapsamı genişlemiş, kilometre sınırı gibi bazı kısıtlamalar kaldırılmıştır; artık her yaş ve kilometredeki araç için, aracın gerçek piyasa değerindeki düşüş talep edilebilmektedir.15
Tedavi Masrafları ve Sürekli İş Göremezlik (Maluliyet) Tazminatı
Kazada yaralanma olması durumunda, hastane masrafları, doktor ücretleri, ilaç giderleri, fizik tedavi, rehabilitasyon ve gerekli tıbbi cihaz bedelleri gibi tüm tedavi giderleri talep edilebilir.8 Bu masrafların tamamı, fatura ve doktor raporlarıyla desteklenmelidir. “Sağlık varlıktan yeğdir,” ancak kaybedilen sağlık nedeniyle uğranılan maddi kayıpların da telafi edilmesi hukukun bir gereğidir.
Eğer kaza sonucu kişide kalıcı bir sakatlık (sürekli iş göremezlik veya maluliyet) oluşmuşsa, bu durumun yol açtığı gelir kaybı ve çalışma gücü azalması nedeniyle de tazminat talep edilir.8 Maluliyet oranı, Adli Tıp Kurumu veya yetkili sağlık kuruluşlarından alınacak raporlarla belirlenir ve bu oran, tazminat miktarının hesaplanmasında kilit rol oynar. Bu hesaplamalar, kişinin yaşı, mesleği, geliri ve kalan yaşam süresi gibi faktörler dikkate alınarak aktüerler tarafından yapılır.
Çalışma Gücü Kaybı ve Ekonomik Geleceğin Sarsılması Tazminatı
Kaza nedeniyle yaralanan kişi, tedavi süresince çalışamayabilir ve bu durum geçici iş göremezlik olarak adlandırılır. Bu süre zarfında mahrum kalınan kazançlar, maddi tazminat olarak talep edilebilir.8 Kişinin normalde elde edeceği maaş, ücret veya ticari kazançlar bu kapsamda değerlendirilir.
Daha da önemlisi, kaza kişinin mesleki kariyerini, gelecekteki kazanç potansiyelini ve terfi imkanlarını olumsuz etkilemişse, “ekonomik geleceğin sarsılması” nedeniyle de tazminat istenebilir.8 Örneğin, bir müzisyenin elini kaybetmesi veya bir sporcunun mesleğini yapamayacak şekilde sakatlanması bu duruma örnektir. “Emek olmadan yemek olmaz,” kaybedilen veya azalan emek kapasitesinin de bir maddi karşılığı olmalıdır ve hukuk bu karşılığı sağlamayı hedefler.
Manevi Tazminat: Yaşanan Acıların Karşılığı
Trafik kazaları, sadece maddi kayıplara yol açmakla kalmaz; aynı zamanda derin manevi acılara, elem ve ıstıraba da neden olur. Manevi tazminat, işte bu bedensel ve ruhsal acıların bir nebze olsun hafifletilmesi, yaşanan travmanın olumsuz etkilerinin bir ölçüde giderilmesi amacıyla talep edilen bir tazminat türüdür. “Derdini söylemeyen derman bulamaz,” bu nedenle manevi zararların da hukuk önünde dile getirilmesi ve karşılığının aranması önemlidir.
Bedensel Bütünlüğün İhlali Durumunda Manevi Tazminat
Kazada yaralanan kişi, duyduğu fiziksel acı, çektiği ameliyat ve tedavi süreçlerindeki sıkıntılar, yaşam kalitesindeki düşüş, estetik kayıplar ve kaza nedeniyle yaşadığı ruhsal çöküntü gibi nedenlerle manevi tazminat talep etme hakkına sahiptir. Bu hak, Türk Borçlar Kanunu’nun 56. maddesinde açıkça düzenlenmiştir.10 Yaşanan acının parayla ölçülmesi mümkün olmasa da, manevi tazminat bir nebze teselli amacı taşır.
Manevi tazminat miktarının belirlenmesinde hakimin geniş bir takdir yetkisi bulunur. Hakim, kararını verirken kazanın oluş şeklini, tarafların kusur durumunu, yaralanmanın ağırlığını, tedavi sürecinin uzunluğunu, kalıcı iz veya sakatlık olup olmadığını ve tarafların sosyal-ekonomik durumlarını dikkate alır.10 Manevi tazminat talebinin belirsiz alacak davasına konu edilemeyeceği, yani talep edilirken net bir miktar belirtilmesi gerektiği ve bu miktarın sonradan artırılamayacağı unutulmamalıdır.10 Bu nedenle, “Adalet topaldır, ağır ağır yürür, fakat gideceği yere ergeç ulaşır” 3 sözünde olduğu gibi, sabırla ve doğru argümanlarla bu süreç yönetilmelidir.
Ölüm Halinde Destekten Yoksun Kalanların Manevi Tazminat Hakkı
Ölümle sonuçlanan trafik kazalarında, ölen kişinin yakınları (eşi, çocukları, anne-babası, kardeşleri, nişanlısı gibi) duydukları derin üzüntü, elem, ıstırap ve manevi çöküntü nedeniyle manevi tazminat talep edebilirler. Bu hak, Türk Borçlar Kanunu’nun 56. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenmiştir.10 “Ateş düştüğü yeri yakar,” ancak hukuk, bu büyük acıyı yaşayan yakınların manevi olarak bir nebze olsun tatmin edilmelerini amaçlar.
Aynı madde, sadece ölüm halinde değil, ağır bedensel zarar durumunda da zarar görenin yakınlarının manevi tazminat talep edebileceğini belirtir.8 Örneğin, bir kişinin kaza sonucu felç kalması veya komada yaşaması gibi durumlarda, eşi veya çocukları da bu durumun yarattığı manevi yıkım nedeniyle tazminat isteyebilir. Bu, hukukun sadece doğrudan zarar göreni değil, dolaylı olarak etkilenen yakın çevreyi de koruma altına aldığını gösteren önemli bir hükümdür.
Destekten Yoksun Kalma Tazminatı: Kaybedilen Desteğin Telafisi
Ölümle sonuçlanan trafik kazalarında, geride kalanlar için en büyük kayıplardan biri de ölen kişinin sağladığı maddi destektir. Destekten yoksun kalma tazminatı, ölen kişinin hayattayken düzenli olarak maddi destek verdiği kişilerin, bu ölüm nedeniyle mahrum kaldıkları desteğin parasal karşılığının tazmin edilmesini amaçlar. “Veren el, alan elden üstündür” deyişi, desteğin kıymetini vurgular; o veren el artık yoksa, hukuk bu boşluğu bir nebze olsun doldurmaya çalışır.14
Kimler Destekten Yoksun Kalma Tazminatı Alabilir?
Destekten yoksun kalma tazminatı talep edebilecek kişiler, sadece ölenin yasal mirasçılarıyla sınırlı değildir. Ölen kişinin eşi, çocukları, anne ve babası gibi birinci derece yakınlarının yanı sıra, ölen kişiden fiilen ve düzenli olarak maddi destek gördüğünü ispatlayabilen herkes bu tazminatı talep edebilir.17 Bu kişilere örnek olarak nişanlı, kardeşler, birlikte yaşanan partner veya düzenli olarak burs verilen bir öğrenci gösterilebilir.
Önemli olan, destek ilişkisinin varlığının ve bu desteğin düzenli ve sürekli olduğunun ispatlanmasıdır. “Taşıma su ile değirmen dönmez” 17 atasözü, desteğin tek seferlik veya gelişigüzel olmaması gerektiğini, bir süreklilik arz etmesi gerektiğini ifade eder.18 Ayrıca, “bakıma muhtaç olma” şartı, mutlak bir yoksulluk anlamına gelmez; ölenin desteğinin kesilmesiyle kişinin yaşam standardında somut bir olumsuz etki meydana gelmesi yeterlidir.17
Tazminat Hesaplanmasında Dikkate Alınan Kriterler
Destekten yoksun kalma tazminatının miktarı, birçok farklı faktör dikkate alınarak hesaplanır. Bu hesaplamada ölen kişinin yaşı, mesleği, kaza tarihindeki geliri, gelecekteki potansiyel gelir artışları ve kazadaki kusur durumu gibi unsurlar rol oynar.17 Destekten yoksun kalan kişilerin yaşları, medeni halleri, eğitim durumları, ölen kişiye olan yakınlık dereceleri ve ne kadar süreyle destek alacakları da (örneğin, çocukların eğitimlerinin tamamlanacağı yaşa kadar) hesaba katılır.
Bu tür tazminat hesaplamaları oldukça teknik olup, genellikle aktüerya uzmanı bilirkişiler tarafından, belirli tablolar ve formüller (örneğin, TRH 2010 Yaşam Tablosu) kullanılarak yapılır.17 Bilirkişi raporları, mahkemenin tazminat miktarına hükmederken dayandığı en önemli delillerden biridir. Bu nedenle, sürecin başından itibaren uzman bir avukatla çalışmak, doğru ve adil bir tazminatın belirlenmesi için kritik öneme sahiptir.
Diyarbakır’da Trafik Kazası Tazminat Davası Süreci
Bir trafik kazası sonrasında hak arama yolculuğu, sabır ve doğru adımlar gerektiren meşakkatli bir süreç olabilir. “Sabrın sonu selamettir” 4 atasözü bu yolda umut verse de, adalete ulaşmak için sürecin bilinçli ve etkin bir şekilde yönetilmesi şarttır. Özellikle Diyarbakır gibi büyük şehirlerdeki adliyelerin işleyişi ve dava süreçlerinin kendine has dinamikleri olabilmektedir.
Zamanaşımı Süreleri: Hakkınızı Kaybetmeyin!
Trafik kazası tazminat davalarında en kritik konulardan biri zamanaşımı süreleridir. Bu süreler kaçırıldığında, haklı dahi olsanız dava açma hakkınız ortadan kalkabilir. Karayolları Trafik Kanunu’nun 109. maddesine göre, maddi zararlar için zamanaşımı süresi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten itibaren iki yıl ve her halde kaza gününden başlayarak on yıldır.10
Ancak, eğer trafik kazası aynı zamanda ceza kanunları anlamında bir suç teşkil ediyorsa (örneğin taksirle yaralama veya taksirle ölüme sebebiyet verme), ceza kanununda o suç için öngörülen daha uzun dava zamanaşımı süresi, tazminat davası için de geçerli olur.7 Bu durum, özellikle yaralanmalı ve ölümlü kazalarda mağdurlar lehine önemli bir avantaj sağlar. Çünkü “hukuk bir gün herkese lazım olur” 19 ve bu düzenleme, hak arama süresini uzatarak adalete erişimi kolaylaştırır. Sigortacının rücu davalarında ise zamanaşımı genellikle ödemenin yapıldığı tarihten itibaren iki yıldır.20
Aşağıdaki tablo, trafik kazalarında genel zamanaşımı sürelerini özetlemektedir:
Trafik Kazalarında Zamanaşımı Süreleri
Durum (Scenario) | Yasal Dayanak (Legal Basis) | Zamanaşımı Süresi (Limitation Period) | Başlangıç (Commencement) |
Maddi Hasarlı Kaza (Genel) | KTK md. 109 | Zararı ve yükümlüyü öğrenmeden itibaren 2 yıl, her halde kazadan itibaren 10 yıl | Öğrenme / Kaza tarihi |
Yaralanmalı Kaza (Ceza Zamanaşımı) | TCK md. 66 (KTK md. 109/2) | 8 yıl (azami 10 yıl genel süreye dikkat) | Kaza tarihi |
Ölümlü Kaza (Ceza Zamanaşımı) | TCK md. 66 (KTK md. 109/2) | 15 yıl | Kaza tarihi |
Sigortacının Rücu Hakkı | KTK / Genel Hükümler | 2 yıl | Ödemenin yapıldığı tarih |
Bu sürelerin doğru bir şekilde takip edilmesi ve hak kaybına uğramamak için zamanında hukuki yardım alınması büyük önem taşır.
Görevli ve Yetkili Mahkeme: Diyarbakır Adliyeleri ve İşleyiş
Trafik kazası tazminat davalarında genel görevli mahkeme, Asliye Hukuk Mahkemeleridir.13 Ancak, dava doğrudan sigorta şirketine karşı açılacaksa (örneğin, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesinden kaynaklanan bir talep ise), görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesi olacaktır.21 Diyarbakır Adliyesi bünyesinde de bu mahkemeler faaliyet göstermektedir.
Yetkili mahkeme konusunda ise kanun, davacıya bazı seçimlik haklar tanımıştır. Dava, kazanın meydana geldiği yer mahkemesinde, davalının ikametgahı (yerleşim yeri) mahkemesinde veya trafik kazası mağdurunun kendi ikametgahı mahkemesinde açılabilir.13 Aşık Hukuk Bürosu olarak, Diyarbakır Adliyesi’ndeki 22 mahkemelerin işleyişi ve yerel uygulamalar konusundaki tecrübemizle müvekkillerimize en etkin hukuki hizmeti sunmaktayız.
Dava Aşamaları: Dilekçeden Karara Uzanan Yol
Trafik kazası tazminat davası, titiz bir hazırlık ve takip gerektiren aşamalardan oluşur. İlk olarak, dava öncesi hazırlık aşamasında tüm delillerin (kaza tespit tutanağı, sağlık raporları, faturalar, tanık bilgileri, fotoğraflar vb.) eksiksiz toplanması gerekir.7 Ardından, bu delillere dayanılarak hukuki argümanları içeren bir dava dilekçesi hazırlanır ve yetkili mahkemeye sunulur.7
Dava açıldıktan sonra mahkeme, ön inceleme aşamasında dava şartlarını ve ilk itirazları değerlendirir. Daha sonra tahkikat aşamasına geçilir; bu aşamada tarafların sunduğu deliller incelenir, tanıklar dinlenir, bilirkişi incelemesi yaptırılır ve duruşmalar yapılır.7 Tüm bu süreçlerin sonunda mahkeme bir karar verir. Verilen karara karşı tarafların istinaf ve temyiz kanun yollarına başvurma hakları bulunmaktadır. Dava süresi, dosyanın karmaşıklığına, delillerin toplanma hızına ve mahkemenin iş yüküne göre değişmekle birlikte, ortalama 1 ila 3 yıl arasında sürebilmektedir.8 “Sabırla koruk helva olur, dut yaprağı atlas” atasözü, bu uzun soluklu mücadelede sabrın önemini hatırlatır.
Bilirkişi Raporları ve Davadaki Rolü
Trafik kazası tazminat davalarında birçok teknik konu, hakimin uzmanlık alanı dışında kalabilir. Bu gibi durumlarda mahkeme, dosyanın aydınlatılması için bilirkişi incelemesine başvurur. Kusur oranının tespiti, araçtaki hasar miktarının belirlenmesi, araç değer kaybının hesaplanması, yaralanma sonucu oluşan maluliyet oranının saptanması ve destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanması gibi konular genellikle bilirkişiler tarafından incelenir.11
Bilirkişi raporu, mahkemenin vereceği kararda önemli bir delil niteliği taşır ve genellikle kararı büyük ölçüde etkiler. “İşin ehli olmayan kasap, ne bıçak kor ne masat” deyişinde olduğu gibi, alanında uzman kişilerin görüşü, adaletin doğru tecellisi için vazgeçilmezdir. Tarafların, mahkemece atanan bilirkişinin raporuna karşı itiraz etme ve gerekirse kendi uzmanlarından özel bilirkişi raporu (uzman mütalaası) alarak mahkemeye sunma hakları da bulunmaktadır.11 Bu, adil yargılanma hakkının önemli bir parçasıdır.
Sigorta Şirketlerinin Sorumluluğu ve Güvence Hesabı
Trafik kazası mağdurlarının zararlarının karşılanmasında sigorta mekanizmaları hayati bir rol oynar. “Ak akçe kara gün içindir” 4 atasözü, sigortanın tam da bu zor zamanlarda devreye giren bir güvence olduğunu ifade eder. Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (Trafik Sigortası), Kasko Sigortası ve Güvence Hesabı, mağdurların haklarını korumada önemli araçlardır.
Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (Trafik Sigortası) ve Limitler
Türkiye’de karayollarında seyreden her motorlu araç için Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (genel adıyla Trafik Sigortası) yaptırılması kanuni bir zorunluluktur. Bu sigorta, kazaya neden olan aracın, karşı tarafa verdiği maddi ve bedensel zararları, poliçede belirtilen limitler dahilinde karşılar.10 Sigorta şirketine başvuru, genellikle dava açmadan önce tüketilmesi gereken bir yoldur.13
Sigorta poliçesindeki teminat limitleri, her yıl Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından belirlenir ve zararın tamamını karşılamaya yetmeyebilir. Eğer mağdurun zararı, sigorta limitlerini aşıyorsa, bakiye kalan zarar için kazada kusurlu olan sürücüye, araç sahibine veya işletenine karşı ayrıca tazminat davası açılabilir. Bu durum, sigortanın varlığının, kusurlu şahısların kişisel sorumluluğunu tamamen ortadan kaldırmadığını gösterir.
Kasko Sigortasının Kapsamı ve Avantajları
Kasko sigortası, trafik sigortasının aksine isteğe bağlı bir sigorta türüdür. Temel olarak, sigortalının kendi aracında meydana gelen hasarları (tek taraflı kazalar, çalınma, yanma vb. durumlar dahil) karşılar.14 Kasko poliçesi, kusur durumu ne olursa olsun sigortalı aracın zararını teminat altına alabilir.
Bazı geniş kapsamlı kasko poliçeleri, manevi tazminat taleplerini veya hukuksal koruma gibi ek teminatları da içerebilir.14 Bu nedenle, kasko poliçesi yaptırılırken teminatların dikkatlice incelenmesi ve ihtiyaca uygun bir poliçe seçilmesi önemlidir. Kasko, trafik sigortasının karşılamadığı veya limitlerini aşan durumlarda ek bir güvence sağlayabilir.
Sigortasız Araç veya Faili Meçhul Durumlarda Güvence Hesabı
Mağdurların en çok zorlandığı durumlardan biri, kazaya karışan aracın Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası’nın bulunmaması, aracın çalıntı olması veya kazayı yapan sürücünün tespit edilememesi (vurup kaçma) halleridir. İşte bu gibi durumlarda, mağdurların bedensel zararlarının (tedavi giderleri, maluliyet tazminatı, destekten yoksun kalma tazminatı) karşılanması için Güvence Hesabı devreye girer.14
Güvence Hesabı, Karayolları Trafik Kanunu uyarınca kurulmuş bir fondur ve bu tür mağduriyetleri, geçerli trafik sigortası limitleri dahilinde karşılar. “Devlet baba” şefkatinin bir yansıması olarak nitelendirilebilecek bu hesap, kusurlu tarafın tespit edilemediği veya sigortasız olduğu durumlarda mağdurlara önemli bir mali destek sağlar. Güvence Hesabı’na başvuru şartları ve süreci hakkında detaylı bilgi almak için uzman bir avukattan yardım almak faydalı olacaktır.
Neden Aşık Hukuk Bürosu? Uzmanlıkla Haklarınızı Koruyoruz
Trafik kazası tazminat davaları, hukuki bilgi, deneyim ve titiz bir çalışma gerektiren karmaşık süreçlerdir. “İyi olmak kolaydır, zor olan adil olmaktır” 19 (Victor Hugo) sözü, hukuk mücadelemizin temel felsefesini yansıtır. Aşık Hukuk Bürosu olarak, sadece iyi bir avukatlık hizmeti sunmanın ötesinde, müvekkillerimiz için adil bir sonuca ulaşmayı hedefleriz.
Trafik Kazası Davalarında Avukat Desteğinin Önemi
Yasal süreçlerin karmaşıklığı, dikkat edilmesi gereken zamanaşımı süreleri, delillerin doğru ve eksiksiz toplanması, sigorta şirketleriyle yürütülecek müzakereler ve mahkeme aşamaları, alanında uzman bir avukatın desteğini zorunlu kılar.7 Hukuki bilgi ve deneyim, hak kayıplarının önlenmesinde ve müvekkilin alabileceği en yüksek tazminat miktarının elde edilmesinde kritik bir rol oynar. “Akıl akıldan üstündür” misali, bu zorlu süreçte bir uzmanın rehberliğine başvurmak, en doğru karardır.
Bir avukat, müvekkilinin dosyasını en ince ayrıntısına kadar inceler, güçlü ve zayıf yönleri tespit eder, en uygun hukuki stratejiyi belirler ve süreci başından sonuna kadar titizlikle takip eder. Bu profesyonel destek, mağdurun hem zaman hem de enerji kaybını önlerken, adalete ulaşma şansını önemli ölçüde artırır.
Diyarbakır ve Güneydoğu Bölgesindeki Deneyimimiz
Aşık Hukuk Bürosu, özellikle Diyarbakır, Batman ve genel olarak Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki trafik kazası tazminat davalarında köklü bir deneyime ve derinlemesine bir uzmanlığa sahiptir. Bölgedeki yerel mahkemelerin 22 işleyişine, güncel içtihatlara ve bölgesel sosyo-ekonomik dinamiklere olan hakimiyetimiz, müvekkillerimize önemli bir avantaj sağlamaktadır.
Bölge insanının hak arayışında güvenilir bir ortak olmak, temel misyonlarımızdan biridir. Yerel kültürü ve hassasiyetleri anlayan bir yaklaşımla, müvekkillerimizin hukuki süreçlerini en etkin şekilde yönetiyor ve onların yanında güçlü bir şekilde duruyoruz. Diyarbakır merkezli ofisimizle, bölgedeki tüm müvekkillerimize kolayca ulaşılabilir ve hızlı çözümler sunabilmekteyiz.
Müvekkillerimize Sunduğumuz Şeffaf ve Etkin Çözümler
Aşık Hukuk Bürosu olarak, müvekkillerimizle kurduğumuz ilişkinin temelini şeffaflık ve açık iletişim oluşturur. Dava sürecinin her aşamasında müvekkillerimizi düzenli olarak bilgilendirir, atılacak adımlar ve olası sonuçlar hakkında net ve anlaşılır açıklamalar yaparız. Sonuç odaklı çalışma prensibimizle, müvekkil memnuniyetini her zaman ön planda tutarız.
“Adalet topaldır, ağır yürür ama gideceği yere er geç varır” 3 sözü, hukuk mücadelesinin bazen uzun ve meşakkatli olabileceğini ifade eder. Bizler, bu süreçte müvekkillerimizin sabrına ve güvenine layık olmak için var gücümüzle çalışır, kararlılıkla en iyi sonuca ulaşmak için tüm hukuki yolları titizlikle kullanırız. Haklı davanızda yanınızda olmak, bizim için bir onurdur.
Sıkça Sorulan Sorular (SSS)
Diyarbakır’da bir trafik kazası geçirdim, ilk ne yapmalıyım?
Öncelikle sakin olun, can güvenliğinizi sağlayın. Yaralı varsa 112’yi arayın. Mümkünse kaza yerinin ve araçların fotoğraflarını çekin, kaza tespit tutanağı tutun veya polisi çağırın. Mutlaka tıbbi kontrol yaptırın ve en kısa sürede hukuki destek alın.5
Trafik kazası tazminat davası ne kadar sürer?
Dava süresi dosyanın karmaşıklığına, delil durumuna ve mahkeme yoğunluğuna göre değişir. Genellikle 1 ila 3 yıl sürebilir. Yaralanmalı kazalarda iyileşme süreci de etkilidir. Uzman bir avukat süreci hızlandırmaya yardımcı olabilir.13
Kusur oranım tazminat miktarını nasıl etkiler?
Kusur oranınız, alacağınız tazminat miktarını doğrudan etkiler. Örneğin, %75 haklıysanız, zararın %75’ini talep edebilirsiniz. Tamamen kusurluysanız genellikle tazminat alamazsınız. Kusur tespiti bilirkişi raporları ve mahkeme kararıyla belirlenir.8
Araç değer kaybı nedir ve nasıl hesaplanır?
Araç değer kaybı, kaza nedeniyle aracınızın ikinci el piyasa değerinde oluşan düşüştür. Aracın modeli, yaşı, kilometresi, hasarın boyutu ve onarım kalitesi gibi faktörlere göre uzmanlarca hesaplanır. Kusursuz veya daha az kusurlu taraf talep edebilir.13
Kaza yapan aracın sigortası yoksa ne yapabilirim?
Karşı aracın zorunlu trafik sigortası yoksa veya sürücü tespit edilemiyorsa (vur-kaç), bedensel zararlarınız için Güvence Hesabı’na başvurabilirsiniz. Güvence Hesabı, bu tür mağduriyetleri poliçe limitleri dahilinde karşılar. Maddi hasarlar için durum farklılık gösterebilir.14
Destekten yoksun kalma tazminatı için şartlar nelerdir?
Ölen kişinin hayattayken düzenli maddi destek sağladığı kişiler (eş, çocuk, anne-baba, hatta düzenli burs alan öğrenci vb.) talep edebilir. Ölüm olayı, destek ilişkisi ve desteğe muhtaç kalma durumunun ispatı gerekir.17
Manevi tazminat davasında ne kadar tazminat alabilirim?
Manevi tazminat miktarı, olayın özelliklerine, kusur durumuna, yaşanan acı ve ıstırabın derecesine göre hakim tarafından takdir edilir. Net bir rakam vermek mümkün değildir; her dava kendi özel koşullarında değerlendirilir.10
Sigorta şirketine başvurmadan dava açabilir miyim?
Genellikle, zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamında sigorta şirketine yazılı başvuru yapma ve 15 gün bekleme şartı vardır. Talebiniz karşılanmazsa veya cevap verilmezse dava veya tahkim yoluna gidilebilir. Doğrudan kişilere karşı açılacak davalarda bu şart aranmayabilir.13
Diyarbakır’da veya Türkiye’nin herhangi bir yerinde meydana gelen bir trafik kazası sonrasında başlatılacak tazminat davası süreci, görüldüğü üzere birçok hukuki detayı ve teknik unsuru barındırmaktadır. Bu karmaşık yolda atılacak her adım, alınacak her karar, haklarınızın korunması açısından büyük önem taşır. “Adaletin kılıcı ile vuran kol, ne kadar zayıf olursa olsun, gene kuvvetlidir” 3 (John Webster) sözü, hukuki mücadelenin ve hak arayışının ne denli güçlü bir araç olduğunu bizlere hatırlatır.
Aşık Hukuk Bürosu olarak, trafik kazası mağdurlarının bu zorlu süreçte yalnız olmadıklarını bilmelerini isteriz. Uzman avukat kadromuzla, müvekkillerimizin haklarını sonuna kadar savunmak, uğradıkları zararların en adil şekilde tazmin edilmesini sağlamak ve adaletin tecellisine katkıda bulunmak en temel önceliğimizdir. Yaşadığınız mağduriyet karşısında sessiz kalmayın; gelin, haklı mücadelenizde size yol gösterelim ve omuz omuza yürüyelim.
Ücretsiz ilk danışma için tıklayınız: https://g.co/kgs/4HxEPKc