Batman boşanma avukatı arayışınızda, Aşık Hukuk Bürosu olarak bu zorlu süreçte yanınızdayız. Evlilik birliğinin sona ermesi, şüphesiz hayatın en çetin dönemeçlerinden biridir. Bu hassas dönemde Batman’da doğru hukuki desteği almak, geleceğinizi güvenle şekillendirmenizin ilk adımıdır. Unutmayın, “zor zamanlarda ‘sabrın sonu selamettir'” 1 dense de, hak arayışında bilinçli ve bilgili olmak esastır. Bu yazımızda, boşanma sürecine dair merak edilen tüm detayları Aşık Hukuk Bürosu uzmanlığıyla aydınlatmayı amaçlıyoruz.
Batman’da Boşanma Davası: Bilinçli Adımlarla Yeni Bir Başlangıç
Boşanma, pek çok kişi için duygusal bir fırtınanın ortasında kalmak demektir. Ancak bu süreç, aynı zamanda bilinçli adımlar atıldığında yeni ve daha huzurlu bir başlangıcın da kapısını aralayabilir. Batman’da boşanma davası açmayı düşünen bireylerin, haklarını ve seçeneklerini bilerek hareket etmesi, bu yeni sayfanın en doğru şekilde yazılmasına olanak tanır. “Her veda, yeni bir yolculuğun habercisidir” 3 sözü, bu dönemin potansiyelini de hatırlatır.
Boşanma Davası Nedir ve Neden Bir Batman Boşanma Avukatına İhtiyaç Duyulur?
Boşanma davası, evlilik birliğinin yasal olarak sona erdirilmesi talebiyle mahkemeye yapılan başvurudur. Bu süreç, karmaşık hukuki prosedürler, kanun maddeleri ve Yargıtay kararları içerir. Bilgi eksikliği veya yanlış adımlar, telafisi güç hak kayıplarına yol açabilir. “Hukuk deryasında pusulasız kalmamak” için uzman bir rehber, yani bir boşanma avukatı şarttır.
Batman’da bir boşanma avukatı, bu zorlu yolda sizin hukuki güvenceniz olacaktır. Avukatınız, haklarınızı en üst düzeyde korur, dava sürecini titizlikle yönetir ve sizi mahkemede en iyi şekilde temsil eder. Avukatsız ilerlendiğinde sıkça yapılan hatalar arasında yetersiz hazırlık, duygusal kararlar verme ve en önemlisi haklarını tam olarak bilmemek yer alır.4 Bu hatalar, davanın seyrini olumsuz etkileyebilir.
Batman Aile Mahkemeleri: İşleyiş ve Süreçler
Boşanma davalarına bakmakla görevli mahkemeler Aile Mahkemeleridir. Batman Adliyesi bünyesinde de Aile Mahkemeleri bulunmaktadır.5 Aile Mahkemesinin bulunmadığı yerlerde ise bu davalara Asliye Hukuk Mahkemesi, Aile Mahkemesi sıfatıyla bakar.6 Batman’daki Aile Mahkemelerinin yargılama usulü ve karar verme kriterleri, Türkiye genelindeki diğer aile mahkemeleri ile aynıdır; ancak yerel mahkemenin iş yoğunluğu, dava sürelerini etkileyebilen bir faktördür.8
Dava süreci, boşanma dilekçesinin mahkemeye sunulmasıyla başlar. Dilekçede boşanma sebepleri ve talepler açıkça belirtilmeli, deliller sunulmalıdır. Dilekçe yazımı ve usul işlemleri oldukça teknik olabileceğinden, bir Batman boşanma avukatı aracılığıyla davanın açılması, hak kaybına uğramamak için önemlidir.8 Anlaşmalı boşanmalar Batman’da daha kısa sürede sonuçlanabilirken, çekişmeli boşanma davaları delil toplama, tanık dinletme gibi aşamalar nedeniyle yaklaşık 1.5 ila 2.5 yıl sürebilmektedir.8 Unutulmamalıdır ki, “adaletin kılıcı keskindir” 9, ancak bu kılıcın doğru ve ehil ellerde olması adaletin tecellisi için elzemdir.
Boşanma Kararı Alırken Dikkat Edilmesi Gerekenler
Boşanma kararı, hayatınızı derinden etkileyecek önemli bir karardır. Bu nedenle aceleci davranmamak, tüm sonuçları etraflıca düşünmek gerekir. “Öfkeyle kalkan zararla oturur” atasözü, bu süreçte duygusal değil, mantıksal bir yaklaşımla hareket etmenin önemini vurgular.4 Taraflar arasında uzlaşma potansiyeli varsa, arabuluculuk gibi alternatif çözüm yolları değerlendirilebilir; ancak boşanma ve velayet konularında arabuluculuk zorunlu değildir.8
Özellikle müşterek çocuklar varsa, onların durumu ve psikolojisi her şeyin üzerinde tutulmalıdır. Çocukları davaya alet etmek, onlara verilebilecek en büyük zararlardandır.4 Mali durumun ve geleceğin dikkatlice planlanması da bu süreçte hayati önem taşır. “Bin düşün, bir söyle” prensibiyle hareket etmek, pişmanlıkların önüne geçecektir.
Türk Medeni Kanunu Çerçevesinde Boşanma Sebepleri Nelerdir?
Türk Medeni Kanunu (TMK), boşanma sebeplerini genel ve özel boşanma sebepleri olarak iki ana başlık altında düzenlemiştir.10 Genel boşanma sebebi, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasıdır. Özel boşanma sebepleri ise kanunda sınırlı sayıda sayılmış olup, bunların varlığı halinde boşanmaya karar verilebilir. Her bir boşanma sebebinin kendine özgü koşulları ve ispat kuralları bulunmaktadır. Bu nedenle, “her yaranın merhemi başkadır” atasözünde olduğu gibi, hukukta da her durumun çözümü ve uygulanacak yol farklılık gösterir.
Genel Boşanma Sebebi: Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması (TMK m. 166)
Evlilik birliğinin temelinden sarsılması, uygulamada en sık karşılaşılan boşanma sebebidir. Bu durum, eşler arasında ortak hayatın sürdürülmesinin kendilerinden beklenemeyecek derecede çekilmez hale gelmesi anlamına gelir.10 Bu sebep, soyut bir kavram olup, her somut olayın özelliklerine göre hakim tarafından değerlendirilir. Hakimin, boşanmaya karar verebilmesi için bu olguların varlığına vicdanen kanaat getirmesi gerekir.10
Bu genel sebebe dayanarak dava açılabilmesi için, davacının kusurunun davalıdan daha ağır olmaması şarttır.10 Eğer davacı daha kusurlu ise, davalının itirazı üzerine dava reddedilebilir. “Evlilik gemisi fırtınaya tutulduğunda, her iki tarafın da sorumluluğu vardır” deyişi, bu durumu anlamamıza yardımcı olabilir. Ancak hukuk, daha az kusurlu olan tarafın haklarını korumayı amaçlar. Bu sebeple açılan davalarda, evlilik birliğini çekilmez hale getiren olayların ve kusur durumlarının detaylı bir şekilde ispatlanması büyük önem taşır.
Şiddetli Geçimsizlik ve Batman’daki Yansımaları
Şiddetli geçimsizlik, evlilik birliğinin temelinden sarsılması halinin en yaygın görünümüdür. Sürekli tartışmalar, hakaretler, ilgisizlik, sevgisizlik, ekonomik sorunlar gibi pek çok durum şiddetli geçimsizlik kapsamında değerlendirilebilir. Batman ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde, toplumsal yapı ve kültürel özellikler, bu tür durumların evliliklere yansımasını etkileyebilir. Örneğin, bölgedeki bazı araştırmalar, kadına yönelik şiddetin ve ekonomik sıkıntıların boşanma nedenleri arasında yer aldığını göstermektedir.11
Yargıtay kararlarında da aşırı kıskançlık, eşin ailesiyle görüştürülmemesi gibi davranışlar boşanma sebebi olarak kabul edilmiştir.12 Şiddetli geçimsizlik, eşler için ortak yaşamı çekilmez hale getirdiğinde, boşanma kaçınılmaz bir sonuç olabilir. “Bir yastıkta kocamak” hayali, ne yazık ki bazen acı bir gerçekle son bulabilir ve bu durumda hukuki yollara başvurmak bir hak haline gelir. Bu noktada, Batman’daki yerel dinamikleri ve mahkeme uygulamalarını bilen bir avukatın rehberliği, sürecin daha sağlıklı yönetilmesine katkı sağlar.
Güven Sarsıcı Davranışlar Boşanma Sebebi Midir?
Evlilik birliğinin temel taşlarından biri de eşler arasındaki güvendir. Türk Medeni Kanunu’nun 185. maddesi uyarınca eşler, evlilik birliğinin mutluluğunu elbirliğiyle sağlamak ve birbirine sadık kalmakla yükümlüdür.13 Sadakat yükümlülüğünün ihlali, sadece zina anlamına gelmez. Eşlerden birinin diğerinin güvenini temelden sarsacak davranışlarda bulunması da evlilik birliğinin devamını imkansız kılabilir.
Yargıtay, eşinden habersiz altınları bozdurup yerine sahte bilezik takmayı veya eşten habersiz kredi çekmeyi güven sarsıcı davranış olarak kabul etmiş ve boşanma sebebi saymıştır.14 Yalan söylemek, gizli işler çevirmek, sürekli olarak şüphe uyandıran hareketlerde bulunmak gibi durumlar da bu kapsamda değerlendirilebilir. Unutulmamalıdır ki, “güven, evliliğin temel direğidir; o yıkılırsa, çatı da çöker.” Bu tür davranışlar, evlilik birliğini onarılamaz şekilde zedeleyebilir.
Ekonomik Şiddet ve Hukuki Sonuçları
Ekonomik şiddet, eşlerden birinin diğerine yönelik mali baskı uygulaması, ekonomik özgürlüğünü kısıtlaması veya ekonomik kaynakları bir kontrol aracı olarak kullanmasıdır. Eşin çalışmasına engel olmak, gelirine el koymak, çok kısıtlı harçlık vermek, sürekli borçlandırmak gibi davranışlar ekonomik şiddet örnekleridir. Yargıtay, eşini habersiz ve harçlıksız bırakmayı, ailenin zor durumdayken lüks harcamalar yapmayı veya eşin maaşını sürekli istemeyi ekonomik şiddet olarak kabul etmiştir.12
Diyarbakır Barosu’nun nafaka konulu raporunda da belirtildiği gibi, erkeklerin sigortasız çalışması veya mal varlıklarını gizlemesi, kadınların nafaka ve mal paylaşımı haklarını elde etmelerini zorlaştırmakta, bu da bir tür ekonomik mağduriyete yol açmaktadır.15 Özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde kadınların istihdama katılım oranlarının düşük olması ve ekonomik bağımlılıkları, onları ekonomik şiddete karşı daha savunmasız hale getirebilmektedir.16 “Eve ekmek getirmek” bir yana, evin huzurunu kaçıran ve eşi çaresiz bırakan ekonomik baskı da evlilik birliğini temelinden sarsan önemli bir yüktür.
Yargıtay Kararları Işığında Diğer Geçimsizlik Halleri
Yargıtay, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan pek çok farklı davranışı boşanma sebebi olarak kabul etmiştir. Bunlar arasında aşırı kıskançlık ve sürekli şüpheci tavırlar sergilemek 12, eşin ailesine karşı saygısız davranışlarda bulunmak veya eşin kendi ailesinin evliliğe aşırı müdahalesine sessiz kalmak 12 sayılabilir. Ayrıca, cinsel şiddet uygulamak veya cinsel yükümlülükleri yerine getirmemek de Yargıtay tarafından boşanma sebebi olarak görülmüştür.12
Doğum sırasında eşin yanında olmamak ve ona destek olmamak gibi durumlar dahi ağır kusur sayılarak haklı bir boşanma sebebi olarak kabul edilmiştir.14 Alkol bağımlılığı ve bu nedenle evlilik sorumluluklarını yerine getirmemek de Yargıtay kararlarına yansıyan geçimsizlik hallerindendir.12 “Herkesin derdi kendine” dense de, evlilikte dertler ortak olmalı, eşler birbirine destek olmalıdır; aksi takdirde evlilik birliği çekilmez hale gelebilir.
Özel Boşanma Sebepleri ve Hukuki Detayları
Türk Medeni Kanunu, evlilik birliğinin temelinden sarsılması şeklindeki genel boşanma sebebinin yanı sıra, bazı özel durumları da boşanma sebebi olarak ayrıca düzenlemiştir. Bu özel sebeplerin varlığı kanıtlandığında, hakimin boşanma kararı verme konusundaki takdir yetkisi genel sebebe göre daha sınırlıdır. Örneğin, zina gibi mutlak boşanma sebeplerinde, fiilin ispatlanması boşanma kararı için yeterli olabilir.10 “Her yaranın merhemi başkadır” atasözü, hukukta da her özel durumun kendine özgü bir çözüm yolu ve yasal çerçevesi olduğunu hatırlatır. Bu sebepler; zina, hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış, suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme, terk ve akıl hastalığıdır.10
Zina (TMK m. 161): İspatı ve Sonuçları
Zina, eşlerden birinin evlilik birliği devam ederken eşi dışında bir başkasıyla cinsel ilişkide bulunmasıdır.13 Zina, Türk Medeni Kanunu’na göre mutlak bir boşanma sebebidir.10 Yani, zinanın varlığı ispatlandığı takdirde, mahkeme başka bir koşul aramaksızın boşanmaya karar verebilir. Zinanın ispatı çeşitli delillerle (tanık beyanları, otel kayıtları, mesajlaşmalar, fotoğraflar vb.) mümkün olabilir; ancak bu delillerin hukuka uygun yollarla elde edilmiş olması şarttır.
Zina sebebine dayalı boşanma davası açma hakkı, aldatılan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her halde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle düşer.10 Ayrıca, aldatan eşi affeden tarafın dava hakkı da ortadan kalkar.10 “Sadakatsizliğin gölgesi, evliliğin güneşini karartır” ve bu durum, hukuk nezdinde evliliğin sonlandırılması için yeterli bir gerekçe oluşturur. Bu süreçteki hak düşürücü süreler ve affın sonuçları, davanın kaderini doğrudan etkileyebileceğinden, uzman bir Batman boşanma avukatından destek almak kritik önem taşır.
Hayata Kast, Pek Kötü veya Onur Kırıcı Davranış (TMK m. 162)
Türk Medeni Kanunu’nun 162. maddesi, üç ayrı ağır eylemi boşanma sebebi olarak düzenlemiştir: hayata kast, pek kötü davranış ve onur kırıcı davranış.10 Hayata kast, eşlerden birinin diğerini öldürmeye yönelik fiillerde bulunması veya onu intihara teşvik etmesidir; öldürme kastının varlığı yeterlidir.13 Pek kötü davranış ise eşe ıstırap veren, vücut bütünlüğüne veya sağlığına zarar veren (dövme, aç bırakma gibi) ya da onu normal olmayan cinsel ilişkiye zorlama gibi eylemlerdir.13
Onur kırıcı davranış, eşlerden birinin diğerinin onurunu kırmak ve onu küçük düşürmek amacıyla yaptığı, toplum veya kendi nezdinde itibarını zedeleyen sözlü ya da yazılı eylemlerdir; ancak gündelik tartışmalar bu kapsamda değerlendirilmez.13 Bu fiiller nedeniyle dava açma hakkı, olayın öğrenilmesinden itibaren altı ay ve her halde fiilin işlenmesinden itibaren beş yıl geçmekle düşer; affetme durumunda ise dava hakkı ortadan kalkar.13 “Can pazarı” yaşanan bir evlilikte, bu tür ağır eylemlerin varlığı halinde hukuk, mağdur eş için son sığınaktır.
Suç İşleme ve Haysiyetsiz Hayat Sürme (TMK m. 163)
Eşlerden birinin küçük düşürücü bir suç işlemesi veya haysiyetsiz bir hayat sürmesi ve bu sebeplerden ötürü diğer eş için ortak hayatın çekilmez hale gelmesi durumunda, boşanma davası açılabilir.10 Küçük düşürücü suçlar, genellikle toplum nezdinde yüz kızartıcı kabul edilen suçlardır. Haysiyetsiz hayat sürme ise, toplumun genel ahlak anlayışına aykırı, süreklilik arz eden bir yaşam tarzını ifade eder.
Bu boşanma sebebi, “nisbi” bir boşanma sebebidir.10 Yani, sadece suçun işlenmiş olması veya haysiyetsiz bir yaşam sürülmesi yeterli değildir; aynı zamanda bu durumun diğer eş için evliliği çekilmez kıldığının da ispatlanması gerekir. “Kişinin itibarı, gölgesi gibidir; onu takip eder” sözü, bu tür durumların evlilik üzerindeki olumsuz etkilerini anlatır. Mahkeme, her somut olayın özelliklerine göre bu çekilmezlik şartının gerçekleşip gerçekleşmediğini değerlendirecektir.
Terk (TMK m. 164): Koşulları ve Süreler
Terk, eşlerden birinin evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek amacıyla ortak konutu terk etmesi veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmemesidir.10 Terk sebebine dayalı boşanma davası açılabilmesi için belirli koşulların gerçekleşmesi gerekir. Terk eyleminin en az altı ay sürmüş olması ve bu süre içinde devam ediyor olması şarttır.10
Ayrıca, terk eden eşe, hakim veya noter aracılığıyla ihtar çekilerek ortak konuta dönmesi için en az iki aylık bir süre verilmesi ve bu ihtarın sonuçsuz kalması gerekir. Terk, ispatlandığı takdirde mutlak bir boşanma sebebidir.10 “Gidenin ardından bakılmaz” dense de, hukuki süreçlerin doğru ve eksiksiz bir şekilde işletilmesi, terk nedeniyle boşanma kararı alabilmek için zorunludur. Bu prosedürel adımların hatasız takibi, bir Batman boşanma avukatının uzmanlık alanına girer.
Akıl Hastalığı (TMK m. 165): Boşanmaya Etkisi
Eşlerden birinin akıl hastası olması ve bu yüzden ortak hayatın diğer eş için çekilmez hale gelmesi durumunda, hastalığın geçmesine olanak bulunmadığının resmi sağlık kurulu raporuyla tespit edilmesi koşuluyla boşanma davası açılabilir.10 Akıl hastalığı, “nisbi” bir boşanma sebebidir.10 Yani, sadece akıl hastalığının varlığı ve raporla tespiti yeterli olmayıp, bu durumun diğer eş için evliliği çekilmez kıldığının da kanıtlanması gerekir.
Bu sebeple boşanmaya karar verilebilmesi için, hastalığın evlilik süresi içinde ortaya çıkmış olması ve iyileşme umudunun bulunmadığının uzman doktorlardan oluşan bir sağlık kurulu tarafından belgelenmesi şarttır. “Sağlık varlıktan yeğdir” atasözü, genel sağlığın önemini vurgularken; akıl sağlığı ise evlilik birliğinin sağlıklı bir şekilde devamı için elzemdir. Eğer bir eşin akıl hastalığı nedeniyle hareketleri iradi değilse, bu durumda kusur yüklenemeyeceği için evlilik birliğinin sarsılması (TMK 166/1) sebebine dayanılarak boşanmaya karar verilemez 14; bu durumda TMK 165 özel bir yol sunar.
Boşanma Davalarında Hak Düşürücü Süreler ve İspat Yükümlülüğü
Özel boşanma sebeplerine dayalı dava açma hakkı, belirli sürelere tabidir. Örneğin, zina ve hayata kast gibi durumlarda, mağdur eşin olayı öğrenmesinden itibaren altı ay ve her halde olayın üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer.10 Bu sürelere “hak düşürücü süreler” denir ve mahkeme tarafından re’sen (kendiliğinden) dikkate alınır.10 Bu sürelerin kaçırılması, dava hakkının tamamen kaybına yol açar. “Vakit nakittir” atasözü, hukukta ise “vakit hak kaybı olabilir” şeklinde yorumlanabilir.
Boşanma davalarında ispat yükü, kural olarak iddia eden tarafa, yani davacıya aittir. Davacı, boşanma sebebini ve taleplerini hukuka uygun delillerle ispatlamak zorundadır. Hakim, sunulan delilleri serbestçe takdir eder 10; ancak tarafların ikrarları (kabul beyanları) hakimi bağlamaz, özellikle boşanma sebebinin varlığı konusunda. Bu, anlaşmalı boşanma dışındaki davalar için geçerlidir. Delillerin hukuka uygun yollardan elde edilmesi ve mahkemeye usulüne uygun sunulması, davanın sonucu açısından hayati önem taşır.
Boşanma Davası Türleri: Anlaşmalı ve Çekişmeli Boşanma
Türk hukukunda boşanma davaları, eşlerin boşanma ve boşanmanın sonuçları (nafaka, velayet, tazminat, mal paylaşımı) üzerinde anlaşıp anlaşamamalarına göre iki temel türe ayrılır: anlaşmalı boşanma ve çekişmeli boşanma.6 Her iki dava türünün işleyişi, süresi ve taraflar üzerindeki etkileri farklıdır. Doğru yolun seçilmesi, boşanma sürecinin daha az yıpratıcı ve daha adil bir şekilde sonuçlanmasına yardımcı olabilir.
Anlaşmalı Boşanma: Batman’da Hızlı ve Uzlaşmacı Çözüm (TMK m. 166/3)
Anlaşmalı boşanma, eşlerin boşanmanın tüm sonuçları üzerinde uzlaşarak mahkemeye başvurdukları, genellikle daha kısa sürede, daha az masrafla ve daha az psikolojik yıpranmayla sonuçlanan bir boşanma türüdür.7 Bu yol, tarafların medeni bir şekilde iletişim kurabildiği ve ortak bir zeminde buluşabildiği durumlarda tercih edilir. “Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır” atasözü, uzlaşmanın boşanma gibi zorlu bir süreci dahi nasıl kolaylaştırabileceğine işaret eder.
Anlaşmalı boşanma, özellikle Batman gibi sosyal ilişkilerin önemli olduğu yerlerde, tarafların ve ailelerinin daha az gerginlik yaşamasını sağlayabilir. Ancak anlaşmalı boşanmanın gerçekleşebilmesi için kanunda belirtilen bazı şartların yerine getirilmesi zorunludur.6 Bu şartlar sağlanmadığı takdirde, dava çekişmeli boşanmaya dönüşebilir.
Anlaşmalı Boşanmanın Şartları Nelerdir?
Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesinin 3. fıkrasına göre anlaşmalı boşanmanın temel şartları şunlardır 6:
- Evliliğin en az bir yıl sürmüş olması: Resmi nikah tarihinden itibaren en az bir yıl geçmiş olmalıdır.6 Bir yıl dolmadan anlaşmalı boşanma davası açılamaz.
- Eşlerin birlikte başvurması veya bir eşin davasını diğer eşin kabul etmesi: Eşler ya birlikte mahkemeye başvurmalı ya da birinin açtığı davayı diğeri kabul etmelidir.6
- Hakimin tarafları bizzat dinlemesi: Hakim, boşanma kararını verebilmek için eşleri bizzat dinleyerek boşanma iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmelidir.6 Taraflar farklı şehirlerde olsalar dahi, davanın görüldüğü mahkemede bizzat hazır bulunmaları gerekir; talimatla (başka bir şehirdeki mahkeme aracılığıyla) dinlenme anlaşmalı boşanmada mümkün değildir.7 Bu, mahkemenin anlaşmanın gönüllü olduğundan emin olma çabasını gösterir.
- Boşanmanın mali sonuçları ve çocukların durumu hakkında anlaşma: Taraflar, nafaka, maddi ve manevi tazminat, mal paylaşımı ile varsa müşterek çocukların velayeti ve çocukla kişisel ilişki kurulması gibi konularda anlaşmaya varmış olmalıdır.6 Bu anlaşma bir protokol ile mahkemeye sunulur.
Anlaşmalı Boşanma Protokolü: İçeriği ve Önemi
Anlaşmalı boşanma protokolü, eşlerin boşanmanın tüm sonuçları üzerinde vardıkları mutabakatı içeren yazılı bir belgedir. Bu protokolde, yoksulluk nafakası, iştirak nafakası, maddi ve manevi tazminat talepleri, evlilik birliği içinde edinilen malların nasıl paylaşılacağı, müşterek çocukların velayetinin kime verileceği ve diğer ebeveynle kişisel ilişkinin nasıl düzenleneceği gibi hususlar net bir şekilde belirtilmelidir.6
Protokolün dili açık, anlaşılır ve herhangi bir yoruma mahal vermeyecek şekilde olmalıdır. Ayrıca, protokol hükümlerinin icra edilebilir nitelikte olması önemlidir. Hakim, sunulan protokolü inceleyerek tarafların ve özellikle çocukların menfaatlerine uygun bulması halinde onaylar. Hakim, gerekli görürse protokolde değişiklikler yapabilir; ancak bu değişikliklerin de taraflarca kabul edilmesi şarttır.6 “Söz uçar, yazı kalır” atasözü, boşanma gibi önemli bir konuda tüm anlaşma detaylarının yazılı bir protokolle sabitlenmesinin gerekliliğini vurgular. Bu protokol, tarafların gelecekteki hak ve yükümlülüklerini belirleyeceği için, bir uzman Batman boşanma avukatı tarafından hazırlanması veya en azından incelenmesi, olası hak kayıplarının ve gelecekteki uyuşmazlıkların önlenmesi açısından büyük önem taşır.6
Batman’da Anlaşmalı Boşanma Süreci ve Avukatın Rolü
Batman Aile Mahkemesi’nde anlaşmalı boşanma davası açıldığında, mahkeme bir duruşma günü belirler. Bu duruşmaya her iki eşin de bizzat katılması ve hakim huzurunda protokoldeki hususları kabul ettiklerini beyan etmeleri zorunludur.7 Hakim, tarafların iradelerinin serbestçe oluştuğuna ve protokolün uygun olduğuna kanaat getirirse, tek celsede boşanmaya karar verebilir.7 Kararın verilmesinin ardından gerekçeli kararın yazılması ve taraflara tebliğ edilmesi gerekir. Kararın kesinleşmesi için yasal sürelerin (örneğin istinaf süresi) dolması veya tarafların istinaftan feragat etmesi beklenir.6
Bir Batman boşanma avukatının bu süreçteki rolü, öncelikle hukuka uygun ve tarafların haklarını koruyan bir anlaşmalı boşanma protokolü hazırlamaktır. Avukat ayrıca dava dilekçesini hazırlar, mahkeme sürecini takip eder, duruşmada müvekkilinin yanında yer alır ve kararın kesinleşmesi gibi teknik işlemleri yürütür. “İyi bir başlangıç, yarı yarıya başarı demektir” sözünden hareketle, sürece deneyimli bir avukatla başlamak, anlaşmalı boşanmanın hızlı ve sorunsuz bir şekilde tamamlanmasını sağlar.
Çekişmeli Boşanma: Hakların Korunması ve Hukuki Mücadele
Çekişmeli boşanma, eşlerin boşanma konusunda veya boşanmanın fer’ileri olan nafaka, velayet, maddi-manevi tazminat ve mal paylaşımı gibi konulardan en az birinde anlaşamamaları durumunda söz konusu olur. Bu tür davalar, anlaşmalı boşanmaya göre genellikle daha uzun, daha karmaşık, daha masraflı ve taraflar için daha yıpratıcı bir hukuki mücadeleyi gerektirir. Batman’da çekişmeli bir boşanma davasının ilk derece mahkemesinde sonuçlanması 1.5 ila 2.5 yıl sürebilmektedir.8
Çekişmeli boşanma davalarında, taraflar iddialarını ve taleplerini delillerle ispatlamak zorundadır. Bu süreçte, “hak verilmez, alınır” prensibi, özellikle haklarını korumak ve adil bir sonuca ulaşmak isteyen taraf için yol gösterici olabilir. Tarafların iddia ve savunmaları, tanık beyanları, bilirkişi raporları ve diğer tüm deliller mahkeme tarafından titizlikle değerlendirilir.
Batman’da Çekişmeli Boşanma Davası Nasıl İlerler?
Batman’da veya Türkiye’nin herhangi bir yerinde çekişmeli boşanma davası, belirli usul aşamalarını takip eder. Süreç genellikle şu şekilde işler:
- Dilekçeler Aşaması: Davacı tarafın boşanma dilekçesini sunmasıyla başlar. Davalı taraf, bu dilekçeye karşı cevap dilekçesini sunar. Taraflar, cevaba cevap (replik) ve ikinci cevap (düplik) dilekçelerini de sunabilirler.
- Ön İnceleme Duruşması: Dilekçeler teatisi tamamlandıktan sonra mahkeme, ön inceleme duruşması yapar. Bu duruşmada uyuşmazlık konuları belirlenir, delillerin sunulması için süreler verilir ve taraflar sulhe teşvik edilebilir.
- Tahkikat Aşaması: Bu aşama, davanın esasına girildiği ve delillerin toplandığı en önemli aşamadır. Tanıklar dinlenir, bilirkişi incelemeleri yapılır (örneğin, çocuğun velayeti için sosyal inceleme raporu, mal paylaşımı için mal varlığı değerleme raporu), ilgili kurumlardan belgeler istenir.8
- Sözlü Yargılama ve Karar: Tahkikat tamamlandıktan sonra sözlü yargılama aşamasına geçilir. Taraflara son beyanları sorulur ve mahkeme kararını açıklar.
- Kanun Yolları: Verilen karara karşı tarafların istinaf (Bölge Adliye Mahkemesi) ve temyiz (Yargıtay) yollarına başvurma hakları vardır. “Her işin bir usulü vardır” deyimi, karmaşık yargılama süreçlerinin de belirli kurallara göre işlediğini ve bu kurallara hakim bir avukatın önemini ortaya koyar.
Deliller, Tanıklar ve Bilirkişi İncelemesinin Önemi
Çekişmeli boşanma davalarında iddiaların ispatı büyük önem taşır. Boşanma sebebini, kusur durumunu ve nafaka, tazminat gibi taleplerin haklılığını ortaya koyacak delillerin mahkemeye sunulması gerekir. Bu deliller arasında mesajlaşmalar, e-postalar, fotoğraflar, videolar, banka kayıtları, sosyal medya paylaşımları, otel kayıtları gibi belgeler bulunabilir. Ancak, delillerin hukuka uygun yollarla elde edilmiş olması şarttır; aksi takdirde mahkeme tarafından dikkate alınmayabilirler.
Tanıklar, davada yaşanan olaylara bizzat şahit olmuş kişilerin beyanlarıyla davanın aydınlatılmasına katkı sağlarlar. Tanıkların doğru ve tutarlı beyanlarda bulunması, davanın seyri açısından kritik olabilir. Bilirkişi incelemeleri ise özel uzmanlık gerektiren konularda mahkemeye yardımcı olur. Örneğin, müşterek çocukların velayeti konusunda pedagog veya psikologlardan sosyal inceleme raporu alınması, mal paylaşımına konu malların değerinin tespiti için uzman bilirkişilerden rapor alınması sıkça başvurulan yöntemlerdir.8 Hakim, tüm bu delilleri ve raporları serbestçe takdir ederek bir karara varır.10 “Doğruya tanık çok olur” dense de, hukuk mücadelesinde delillerin sağlamlığı ve usulüne uygun sunumu esastır.
Çekişmeli Boşanma Davası Ne Kadar Sürer?
Çekişmeli boşanma davalarının süresi birçok faktöre bağlı olarak değişiklik gösterir. Mahkemenin iş yükü, davanın karmaşıklığı, toplanacak delillerin niteliği ve sayısı, tanıkların dinlenme süreci, bilirkişi raporlarının hazırlanma süresi ve duruşma aralıkları gibi etkenler dava süresini doğrudan etkiler. Batman özelinde, çekişmeli bir boşanma davasının ilk derece mahkemesinde sonuçlanması ortalama 1.5 ila 2.5 yıl arasında sürebilmektedir.8
Bu süre, sadece ilk derece mahkemesindeki yargılamayı kapsar. Taraflardan birinin veya her ikisinin karara karşı istinaf ve ardından temyiz kanun yollarına başvurması durumunda, dava süresi birkaç yıl daha uzayabilir. “Sabır acıdır, meyvesi tatlıdır” 1 atasözü, uzun ve meşakkatli süreçlerin sonunda hakka ulaşma umudunu ifade etse de, adalet için bekleyişin zorlu olduğu da bir gerçektir. Bu nedenle, süreci en başından itibaren deneyimli bir Batman boşanma avukatıyla yönetmek, gereksiz gecikmelerin önüne geçilmesine ve hak kayıplarının önlenmesine yardımcı olabilir.
Boşanmanın Mali ve Kişisel Sonuçları: Haklarınız Nelerdir?
Boşanma kararı, evlilik birliğini sona erdirmenin yanı sıra, eşlerin mali durumları ve varsa müşterek çocukların geleceği üzerinde de önemli sonuçlar doğurur. Mal paylaşımı, nafaka, çocukların velayeti ve maddi-manevi tazminat gibi konular, boşanmanın “fer’i sonuçları” olarak adlandırılır ve genellikle davaların en çekişmeli kısımlarını oluşturur.17 Bu konularda haklarınızı bilmek ve korumak, boşanma sonrası yeni hayatınızı daha güvenceli bir şekilde kurmanızı sağlar.
Mal Rejiminin Tasfiyesi: Boşanmada Mal Paylaşımı Esasları
Evlilik birliği içinde eşlerin edindikleri malların boşanma durumunda nasıl paylaşılacağı, tabi oldukları mal rejimine göre belirlenir. Türkiye’de 1 Ocak 2002 tarihinden sonra evlenen çiftler için yasal mal rejimi, “edinilmiş mallara katılma rejimi”dir.17 Bu rejimde, kural olarak evlilik sırasında edinilen mallar eşler arasında eşit olarak paylaşılır. Mal paylaşımı davası (mal rejiminin tasfiyesi davası), genellikle boşanma davası sonuçlandıktan ve karar kesinleştikten sonra ayrı bir dava olarak görülür.17
Boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren mal paylaşımı davası açmak için 10 yıllık bir zamanaşımı süresi bulunmaktadır.17 Bu sürenin kaçırılması hak kaybına neden olabilir. “Hesabını bilmeyen kasap, ne satır bırakır ne masat” atasözünün bir uyarlaması olarak, mal paylaşımında da hakkaniyetli ve doğru bir hesaplamanın yapılması, her iki tarafın da mağduriyetini önler. Bu karmaşık hesaplamalar ve hukuki süreçler, uzman bir Batman boşanma avukatının rehberliğini gerektirir.
Edinilmiş Mallar ve Kişisel Mallar: Ayrımı ve Paylaşımı
Edinilmiş mallara katılma rejiminde mal paylaşımının temelini, “edinilmiş mallar” ve “kişisel mallar” ayrımı oluşturur. Edinilmiş mallar, her eşin evlilik birliği devam ederken karşılığını vererek elde ettiği malvarlığı değerleridir. Bunlara örnek olarak maaşlar, serbest meslek kazançları, sosyal güvenlik ödemeleri, çalışma gücü kaybı tazminatları ve kişisel malların evlilik süresince elde edilen gelirleri (örneğin, bir eşin evlenmeden önce sahip olduğu evin kira geliri) sayılabilir.17
Kişisel mallar ise kanunda sınırlı olarak sayılmıştır ve paylaşıma tabi değildir. Bunlar; eşlerden birinin yalnızca kişisel kullanımına yarayan eşyalar, evlilik öncesinde sahip olunan mallar, evlilik sırasında miras veya karşılıksız kazandırma (bağış gibi) yoluyla elde edilen mallar, manevi tazminat alacakları ve kişisel malların yerine geçen değerlerdir.17 Kural olarak, edinilmiş mallar boşanma durumunda eşler arasında yarı yarıya paylaşılırken, kişisel mallar ait oldukları eşte kalır. “Herkesin kazanı ayrı kaynar” deyimi kişisel malları çağrıştırsa da, evlilikte emekle kazanılanlar ortak sofraya gelir ve adilce bölünür. Bu ayrımın doğru yapılması ve ispatı, mal paylaşımı davalarının en önemli noktalarından biridir. Özellikle kişisel mallardan elde edilen gelirlerin edinilmiş mal sayılması 17, dikkatle ele alınması gereken bir husustur.
Evlilik Tarihinin Önemi: 2002 Öncesi ve Sonrası Edinilen Mallar
Türkiye’de yasal mal rejimi, 1 Ocak 2002 tarihinde yürürlüğe giren yeni Türk Medeni Kanunu ile değişmiştir. Bu tarihten önce yasal mal rejimi “mal ayrılığı” iken, bu tarihten sonra “edinilmiş mallara katılma rejimi” yasal rejim olarak kabul edilmiştir.17 Bu durum, özellikle 2002 yılından önce evlenmiş ve uzun yıllar evli kalmış çiftlerin boşanmalarında mal paylaşımı hesaplamalarını karmaşıklaştırabilir.
Eğer eşler arasında farklı bir mal rejimi sözleşmesi yapılmamışsa, 1 Ocak 2002 tarihine kadar edinilen mallar mal ayrılığı rejimine (herkesin kendi malı kendine aittir prensibi), bu tarihten sonra edinilen mallar ise edinilmiş mallara katılma rejimine (evlilikte edinilenler ortak paylaşılır prensibi) tabi olacaktır.17 Bu ikili sistem, uzun süreli evliliklerde hangi malın hangi dönemde ve hangi kaynakla edinildiğinin titizlikle tespit edilmesini gerektirir. “Geçmişe mazi, geleceğe ümit derler; hukukta ise geçmişteki rejim, bugünkü paylaşıma etki eder.” Bu nedenle, bu tür durumlarda uzman bir avukatla çalışmak, hakların doğru bir şekilde belirlenmesi için elzemdir.
Ziynet Eşyaları, Şirket Hisseleri ve Diğer Varlıkların Durumu
Boşanmada mal paylaşımına konu olabilecek çeşitli varlık türleri bulunmaktadır. Ziynet eşyaları (düğün takıları), Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, kural olarak kim tarafından takılırsa takılsın kadına bağışlanmış sayılır ve kadının kişisel malıdır.17 Erkeğe özgü takılar (saat, kol düğmesi vb.) ise erkeğin kişisel malı olarak kabul edilir. Bu nedenle ziynetler, edinilmiş malların paylaşım hesabına dahil edilmez; ait olduğu eşte kalır.
Şirket hisselerinin durumu ise daha karmaşıktır. Bir şirket hissesinin kişisel mal mı yoksa edinilmiş mal mı olduğu; şirketin kuruluş tarihi, hisselerin evlilik öncesi mi sonrası mı edinildiği, sermayenin kaynağı (kişisel mal mı, edinilmiş mal mı) gibi faktörlere göre belirlenir. Eşler, bir evlilik sözleşmesi ile belirli bir şirket hissesini kişisel mal olarak da kararlaştırabilirler.17 Banka hesaplarındaki paralar, araçlar, gayrimenkuller gibi varlıkların durumu da edinim şekline ve tarihine göre değerlendirilir. “Altının ayarı mihenk taşında belli olur, malın aidiyeti de hukukta detaylı incelemeyle.” Kripto paralar gibi yeni nesil varlıkların paylaşımı konusunda ise henüz yerleşik içtihatlar tam oluşmamış olsa da, genel mal rejimi prensipleri kıyasen uygulanacaktır.
Mal Paylaşımında Kusurun ve Borçların Etkisi
Boşanmada mal paylaşımı, kural olarak eşlerin kusur durumundan etkilenmez.17 Yani, boşanmaya sebep olan olaylarda kimin daha kusurlu olduğu, edinilmiş malların yarı yarıya paylaşılması prensibini değiştirmez. Ancak, Türk Medeni Kanunu’nun 236. maddesinin 2. fıkrası önemli bir istisna getirmiştir: Eğer boşanma zina veya hayata kast gibi ağır kusurlu bir davranış nedeniyle gerçekleşmişse, hakim hakkaniyet gereği kusurlu eşin artık değerdeki payını azaltabilir veya tamamen kaldırabilir.17 Bu, hakimin takdirine bağlı istisnai bir durumdur ve ağır kusurun ispatlanmasını gerektirir.
Borçların durumu ise şöyledir: Her eş, kural olarak kendi kişisel borçlarından kendi malvarlığıyla sorumludur. Edinilmiş bir mala ilişkin bir borç varsa (örneğin, evlilikte alınan evin kredi borcu), bu borç malın değerinden düşülerek net artık değer hesaplanır.17 “Her koyun kendi bacağından asılır” atasözü, borçların da genellikle sahibini bağladığı prensibini yansıtır. Mal paylaşımı yapılırken, malvarlığının aktif ve pasif dengesi gözetilir.
Nafaka Hakkı: Türleri, Koşulları ve Belirlenmesi
Nafaka, boşanma sürecinde ve sonrasında, maddi desteğe ihtiyaç duyan eşin veya çocukların geçimini sağlamak amacıyla ödenen paradır. Türk Medeni Kanunu’nda farklı nafaka türleri düzenlenmiştir ve her birinin talep koşulları farklıdır.19 Nafakanın temel amacı, boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek tarafın mağduriyetini önlemek ve özellikle çocukların bakım ve eğitim giderlerine katkıda bulunmaktır.16 “Aç aman bilmez, çocuk zaman bilmez” atasözü, temel ihtiyaçların ertelenemez olduğunu ve nafakanın bu hayati ihtiyaçları karşılamayı hedeflediğini hatırlatır.
Tedbir Nafakası: Dava Süresince Geçimin Sağlanması
Tedbir nafakası, boşanma veya ayrılık davası açılınca, davanın devamı süresince eşlerin barınmasına, geçimine, mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin olarak hakim tarafından hükmedilen geçici bir nafakadır.10 Hakim, bu nafakaya talep olmasa bile re’sen (kendiliğinden) karar verebilir.10 Tedbir nafakası için eşlerin kusur durumu aranmaz; önemli olan, nafaka talep eden tarafın veya çocukların dava süresince maddi desteğe ihtiyaç duymasıdır.
Bu nafaka, boşanma davası kesinleşinceye kadar devam eder.19 “Köprüyü geçene kadar ayıya dayı derler” atasözü misali, dava süreci gibi belirsiz bir dönemde maddi güvence sağlaması açısından tedbir nafakası büyük önem taşır. Miktarı, tarafların ekonomik durumları ve ihtiyaçları göz önünde bulundurularak hakim tarafından belirlenir.
Yoksulluk Nafakası: Boşanma Sonrası Ekonomik Güvence
Yoksulluk nafakası, boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olan ve boşanmada kusuru diğer eşten daha ağır olmayan tarafa, diğer eş tarafından mali gücü oranında ödenen nafakadır.10 Bu nafakanın amacı, boşanma nedeniyle yaşam standardı düşen ve geçim sıkıntısı çeken eşin asgari yaşam ihtiyaçlarını karşılamaktır. “Kimse kimsenin kahrını çekmez” deyimi bir gerçeği ifade etse de, yasa, evlilik birliğinin sona ermesiyle yoksulluğa düşecek olan eşi belirli koşullar altında gözetir.
Yoksulluk nafakası kural olarak süresizdir; ancak nafaka alacaklısının yeniden evlenmesi, yoksulluk durumunun ortadan kalkması, haysiyetsiz hayat sürmesi gibi durumlarda mahkeme kararıyla kaldırılabilir veya azaltılabilir.19 Nafaka miktarının belirlenmesinde tarafların ekonomik ve sosyal durumları, gelirleri, giderleri, mal varlıkları ve yaşam standartları dikkate alınır.
İştirak Nafakası: Çocuğun Giderlerine Katkı
İştirak nafakası, boşanma sonucunda velayeti kendisine verilmeyen eşin, müşterek çocuğun bakım, eğitim, sağlık ve diğer zorunlu giderlerine mali gücü oranında katılması amacıyla ödediği nafakadır.19 Bu nafaka, çocuğun menfaati gözetilerek belirlenir ve çocuğun yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları ile ebeveynlerin ekonomik durumları dikkate alınır. “Ağaç yaşken eğilir” atasözü, çocuğun sağlıklı gelişimi ve iyi bir gelecek için erken yaşlardan itibaren yeterli bakım ve eğitimin önemini vurgular; iştirak nafakası da bu amaca hizmet eder.
İştirak nafakası, çocuk ergin olana kadar (yani 18 yaşını doldurana kadar) devam eder. Ancak, çocuk ergin olmasına rağmen eğitimi devam ediyorsa (örneğin üniversite öğrencisiyse), eğitim hayatı sona erene kadar nafaka ödenmesine devam edilebilir.19 Bu, çocuğun eğitim hakkının korunması açısından önemli bir hükümdür.
Yardım Nafakası ve Diğer Nafaka Talepleri
Türk Medeni Kanunu’nda düzenlenen bir diğer nafaka türü de yardım nafakasıdır. Yardım nafakası, boşanma ile doğrudan ilgili olmayıp, genel olarak aile bireylerinin birbirlerine karşı olan yardımlaşma yükümlülüğünden kaynaklanır. Altsoy (çocuklar, torunlar), üstsoy (anne-baba, dede-nine) ve kardeşler arasında, yardım edilmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan kişiye, diğerleri tarafından mali güçleri oranında ödenen bir nafakadır.19 Boşanma davalarında esas olarak talep edilen nafakalar tedbir, yoksulluk ve iştirak nafakasıdır.
“Komşu komşunun külüne muhtaçtır” atasözü, insanlar arasındaki yardımlaşmanın önemini belirtirken, aile hukuku da belirli durumlarda aile bireylerinin birbirine maddi destek olmasını öngörür. Boşanmış bir eş, daha sonraki bir tarihte yoksulluğa düşmesi halinde eski eşinden değil (yoksulluk nafakası şartları yoksa veya sona ermişse), kanunda belirtilen diğer yakınlarından yardım nafakası talep edebilir.
Batman’da Nafaka Miktarının Hesaplanması ve Süresi
Batman’da veya Türkiye’nin herhangi bir yerinde nafaka miktarı belirlenirken hakim, somut olayın özelliklerine göre geniş bir takdir yetkisine sahiptir. Nafaka miktarının hesaplanmasında; tarafların gelir ve gider durumları, mal varlıkları, çalışma durumları ve maaşları, eşlerin ve çocukların ihtiyaçları (eğitim, sağlık, barınma, günlük masraflar), çocuk sayısı, evlilik sırasındaki yaşam standartları ve nafaka ödeyecek kişinin mali gücü ile ödeme kapasitesi gibi birçok faktör göz önünde bulundurulur.19
Ancak, özellikle Diyarbakır Barosu tarafından yapılan ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki durumu yansıtabilecek nitelikteki araştırmalar, mahkemelerce hükmedilen nafaka miktarlarının genellikle çok düşük olduğunu ve yoksulluk sınırının dahi altında kaldığını ortaya koymaktadır.15 Bu durum, nafakanın amacına ulaşmasını engellemekte ve özellikle kadınlarla çocukları mağdur edebilmektedir. “Herkes kendi kesesinden harcar” deyimi, nafakanın da tarafların mali gücüne göre belirlendiğini ifade etse de, belirlenen miktarın asgari yaşam ihtiyaçlarını karşılayacak düzeyde olması adaletin bir gereğidir. Nafaka miktarı, şartların değişmesi (örneğin gelir durumunda önemli bir değişiklik olması, çocuğun ihtiyaçlarının artması) halinde, açılacak bir dava ile artırılabilir veya azaltılabilir.19
Müşterek Çocukların Velayeti: Çocuğun Üstün Yararı İlkesi
Boşanma sürecinin en hassas ve önemli konularından biri de müşterek çocukların velayetidir. Velayet, reşit olmayan çocuğun bakımı, eğitimi, korunması, sağlığı ve mallarının yönetimi ile onun yasal olarak temsil edilmesi gibi hak ve sorumlulukları kapsar.21 Türk hukukunda velayet düzenlenirken temel ve vazgeçilmez ilke, “çocuğun üstün yararı”dır.21 Mahkeme, hangi ebeveynin velayeti üstlenmesinin çocuğun bedensel, zihinsel, ahlaki, sosyal ve duygusal gelişimi için daha faydalı olacağını değerlendirir.
“Evladın kokusu cennet kokusudur” deyişi, çocuğun ne kadar değerli olduğunu ifade eder; hukuk da bu değeri korumak adına velayet kararını en ince ayrıntısına kadar düşünerek verir. Ebeveynlerin isteklerinden ziyade, çocuğun menfaatleri ön planda tutulur.
Velayet Kararını Etkileyen Faktörler (Yaş, Görüş, Ebeveyn Durumu)
Mahkeme, velayetin kime verileceğine karar verirken birçok faktörü dikkate alır 21:
- Çocuğun Yaşı: Çok küçük yaştaki çocukların (özellikle 0-3 yaş arası) anne bakım ve şefkatine daha fazla ihtiyaç duyduğu kabul edilir ve velayet genellikle anneye verilir. Ancak bu mutlak bir kural değildir. Çocuk büyüdükçe (örneğin 12 yaş ve üzeri) kendi görüşü daha fazla önem kazanır.21
- Ebeveynlerin Durumu: Ebeveynlerin sağlık durumları (fiziksel ve ruhsal), yaşam tarzları, ahlaki durumları, çocuğa ayırabilecekleri zaman, sağlayabilecekleri bakım ve eğitim imkanları, çocuğa karşı ilgi ve şefkatleri, herhangi bir bağımlılıklarının olup olmadığı (alkol, uyuşturucu vb.), çocuğa zarar verme veya ihmal etme potansiyelleri gibi hususlar detaylıca incelenir.21
- Çocuğun Görüşü: Yeterli idrak gücüne sahip olduğu kabul edilen çocukların (genellikle 8 yaşından itibaren dinlenebilir, 12 yaşından sonra görüşü daha etkilidir) velayet konusunda ne düşündüğü, hangi ebeveynle kalmak istediği uzmanlar aracılığıyla veya doğrudan hakim tarafından sorulur ve dikkate alınır.21 Ancak çocuğun beyanı tek başına bağlayıcı değildir.
- Kardeşlerin Durumu: Birden fazla çocuk varsa, kardeşlerin birbirinden ayrılmaması esastır. Mümkün olduğunca tüm kardeşlerin velayetinin aynı ebeveyne verilmesine çalışılır.21
- Sosyal Çevrenin Korunması: Çocuğun alıştığı sosyal çevrenin, okulunun, arkadaşlarının ve yaşam düzeninin mümkün olduğunca korunması, ani ve travmatik değişikliklerden kaçınılması gözetilir.21 “Herkes kendi evladını aslan görür” atasözü ebeveynlerin çocuklarına olan sevgisini ifade etse de, hakim, objektif kriterlerle çocuğun menfaatini en iyi şekilde sağlayacak olan ebeveyni belirlemekle yükümlüdür.
Annenin Velayeti Kaybetme veya Babanın Velayeti Alma Durumları
Genel eğilim küçük yaştaki çocukların velayetinin anneye verilmesi yönünde olsa da, bu bir kural değildir ve annenin velayeti kaybetmesi veya babanın velayeti alması mümkündür. Temel kriter her zaman çocuğun üstün yararıdır. Eğer annenin çocuğun bedensel, zihinsel veya ahlaki gelişimine zarar verecek bir yaşam tarzı varsa, çocuğa karşı ihmalkar veya şiddet içeren davranışları söz konusuysa, çocuğun bakımını üstlenemeyecek derecede ciddi bir sağlık sorunu veya bağımlılığı varsa, çocuğu terk etmişse, velayet babaya verilebilir.21
Benzer şekilde, baba çocuğa daha iyi bir gelecek sunabilecek maddi ve manevi imkanlara sahipse, çocuğun gelişimi için daha uygun bir ortam sağlayabiliyorsa, çocuğun bakımıyla daha yakından ilgileniyorsa ve anne velayet görevini yerine getirmekte yetersiz kalıyorsa, velayet babaya verilebilir.21 “Ana gibi yar, Bağdat gibi diyar olmaz” atasözü annenin önemini vurgulasa da, hukuk, bazen çocuğun iyiliği için farklı bir yol çizilmesini gerektirebilir. Her somut olay, kendi özel koşulları içinde değerlendirilir.
Batman’da Velayet Davalarında Dikkat Edilmesi Gerekenler
Batman’daki velayet davalarında da genel hukuk prensipleri geçerlidir. Ancak yerel koşullar ve uygulamalar bazı noktalarda öne çıkabilir. Velayet davalarında mahkemeler genellikle sosyal inceleme uzmanlarından (pedagog, psikolog, sosyal çalışmacı) rapor alır. Bu uzmanlar, ebeveynlerle ve çocukla görüşerek, yaşam koşullarını inceleyerek mahkemeye bir rapor sunarlar. Bu raporlar, hakimin kararını önemli ölçüde etkileyebilir.
Tarafların Batman’daki yaşam koşulları, çocuğa ayırabilecekleri fiili zaman, çocuğun Batman’daki mevcut okul düzeni, arkadaş çevresi ve sosyal aktiviteleri gibi faktörler, velayet kararında belirleyici olabilir.21 Çocuğun alıştığı düzenin bozulmaması, genellikle çocuğun üstün yararına kabul edilir. “Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır” atasözü gibi, her ailenin de kendine özgü bir yapısı ve dinamikleri vardır; velayet düzenlemesi de bu özgün duruma en uygun şekilde yapılmalıdır. Bu süreçte, Batman’daki mahkeme pratiklerini bilen bir avukatın desteği önemlidir.
Ortak Velayet Uygulaması Mümkün Müdür?
Ortak velayet, boşanmış ebeveynlerin çocuğun bakımı, eğitimi ve geleceğiyle ilgili önemli kararları birlikte almalarını ve sorumlulukları eşit şekilde paylaşmalarını ifade eder. Türk hukuk sisteminde ortak velayet, Medeni Kanun’da açıkça düzenlenmemiştir.21 Ancak, Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ve Yargıtay’ın son yıllardaki bazı içtihatları ışığında, özellikle anlaşmalı boşanma davalarında tarafların bu yönde bir talebi ve rızası varsa ve hakim de çocuğun üstün yararına uygun görürse ortak velayete karar verilebilmektedir.21
Çekişmeli boşanma davalarında ise, taraflar arasında zaten bir anlaşmazlık ve iletişim sorunu olduğundan, ortak velayet uygulaması genellikle tercih edilmemekte ve velayet ebeveynlerden birine bırakılmaktadır.21 “İki cambaz bir ipte oynamaz” atasözü, anlaşmazlık içindeki ebeveynlerin ortak velayeti yürütmekte zorlanabileceğini düşündürse de, bazı ebeveynler çocuklarının iyiliği için bu dengeyi kurmayı başarabilirler. Ortak velayet, her somut olayın özelliğine göre değerlendirilmesi gereken, henüz uygulaması yaygınlaşmamış bir müessesedir.
Maddi ve Manevi Tazminat: Koşulları ve Talep Süreci
Boşanma davalarında, belirli koşulların varlığı halinde eşlerden biri diğerinden maddi ve manevi tazminat talep edebilir. Maddi tazminat, boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden mevcut veya beklenen menfaatleri zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu eşe ödenir.10 Örneğin, evlilik nedeniyle çalışma hayatından uzak kalmış ve boşanma sonrası gelir kaybına uğrayacak bir eş maddi tazminat isteyebilir.
Manevi tazminat ise, boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakları (onur, şeref, saygınlık gibi) saldırıya uğrayan eşe, duyduğu elem ve ıstırabın bir nebze olsun giderilmesi amacıyla ödenir.10 Örneğin, aldatılma, şiddete maruz kalma, ağır hakarete uğrama gibi durumlar manevi tazminat talebine yol açabilir. Her iki tazminat türü için de talepte bulunan eşin, boşanmada diğer eşten daha az kusurlu veya kusursuz olması ve diğer eşin kusurlu olması şarttır.10 “Eden bulur” atasözü, hukukta da kusurlu davranışların bir bedeli olabileceğini ve mağdur tarafın zararının tazmin edilmesi gerektiğini ifade eder. Tazminat taleplerinin boşanma davasıyla birlikte veya boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren bir yıl içinde ayrı bir davayla ileri sürülmesi gerekir.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde Boşanma Davalarına İlişkin Gözlemler
Güneydoğu Anadolu Bölgesi, kendine özgü sosyo-kültürel yapısıyla boşanma davalarında bazı farklı dinamikler sergileyebilmektedir. Bölgedeki evlenme ve boşanma oranları, boşanma sebepleri ve nafaka uygulamaları zaman zaman çeşitli araştırmalara konu olmaktadır. Örneğin, bölgede kaba evlenme oranının Türkiye ortalamasının üzerinde olduğu belirtilmektedir.22 Ancak bu durum, evliliklerin sorunsuz olduğu anlamına gelmemektedir. İşsizlik ve ekonomik güvensizlik gibi faktörler, evlilik bağının aşınmasına ve eşler arasında gerilimin artmasına neden olarak boşanmayı tetikleyebilir.23
Diyarbakır Barosu tarafından yapılan nafaka araştırması, bölgedeki nafaka davalarında hükmedilen miktarların yetersizliğine ve kadınların yaşadığı ekonomik zorluklara dikkat çekmektedir.15 Rapora göre, kadınlar lehine hükmedilen nafaka miktarları genellikle açlık ve yoksulluk sınırının altında kalmakta, bu da kadınların boşanma sonrası ekonomik olarak ayakta kalmasını zorlaştırmaktadır.15 Ayrıca, bölgede boşanma davalarında yetersiz hazırlık, duygusal kararlar verme, çocukları davaya alet etme gibi hataların da sıkça yapıldığı gözlemlenmektedir.4 Bu tür sorunlar, boşanma sürecinin daha da zorlaşmasına ve hak kayıplarına yol açabilmektedir. Bu nedenle, Batman ve Güneydoğu’daki boşanma davalarında, bölgenin koşullarını ve hukuki uygulamalarını iyi bilen deneyimli bir avukatla çalışmak büyük önem taşımaktadır.
Sıkça Sorulan Sorular (SSS)
Boşanma süreci, pek çok soru ve belirsizliği de beraberinde getirir. Aşık Hukuk Bürosu olarak, müvekkillerimizin en çok merak ettiği konulara burada kısa ve net cevaplar sunuyoruz. “Akıl akıldan üstündür” derler; bu nedenle karmaşık hukuki süreçlerde bir uzmana danışmak her zaman en doğru yoldur.
Batman’da boşanma davası ne kadar sürer?
Batman’da anlaşmalı boşanma davaları genellikle tek celsede ve birkaç ay içinde sonuçlanabilir. Çekişmeli boşanma davaları ise mahkemenin iş yükü, delillerin toplanması gibi faktörlere bağlı olarak ortalama 1.5 ila 2.5 yıl sürebilir.8 İstinaf ve temyiz süreçleri bu süreyi uzatabilir.
Boşanma davası masrafları ne kadardır?
Boşanma davası masrafları; dava türüne (anlaşmalı/çekişmeli), avukatlık ücretine, bilirkişi ve tanık giderlerine göre değişir. Harçlar, tebligat giderleri gibi sabit masraflar bulunur. Net bir rakam vermek zordur; ancak bir avukattan detaylı bilgi almak en doğrusudur. “Ucuz etin yahnisi yavan olur” misali, sadece ücrete odaklanmak hak kaybına yol açabilir.
Avukatsız boşanma davası açabilir miyim?
Evet, Türkiye’de avukatsız boşanma davası açmak mümkündür. Ancak boşanma hukuku karmaşık usul ve esaslar içerir. Hak kaybı yaşamamak, süreci doğru yönetmek ve haklarınızı tam olarak koruyabilmek için bir Batman boşanma avukatından destek almanız şiddetle tavsiye edilir.8 “Bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıp” sözü burada da geçerlidir.
Eşim boşanmak istemiyor, yine de boşanabilir miyim?
Evet, eşiniz boşanmak istemese dahi, kanunda belirtilen boşanma sebeplerinden biri mevcutsa (örneğin, evlilik birliğinin temelinden sarsılması, zina, terk vb.) çekişmeli boşanma davası açarak boşanabilirsiniz. Bu durumda, boşanma sebebini ve eşinizin kusurunu ispatlamanız gerekecektir. “Taş yerinde ağırdır” ama çekilmez bir evlilikte kalmak zorunda değilsiniz.
Çocukların velayeti kime verilir?
Çocukların velayeti belirlenirken temel ilke “çocuğun üstün yararı”dır.21 Çocuğun yaşı, cinsiyeti, ebeveynlerin durumu, çocuğun görüşü gibi birçok faktör değerlendirilir. Genellikle küçük yaştaki çocukların velayeti anneye verilse de, her durum özelinde farklı karar çıkabilir. “Aslan yattığı yerden belli olur”; çocuğun en iyi bakılacağı yer velayeti belirler.
Mal paylaşımı nasıl yapılır?
Türkiye’de yasal mal rejimi “edinilmiş mallara katılma”dır (01.01.2002 sonrası evlilikler için).17 Evlilik birliği içinde edinilen mallar (maaş, kira geliri vb.) kural olarak eşler arasında yarı yarıya paylaşılır. Kişisel mallar (evlilik öncesi mallar, miras vb.) paylaşıma dahil edilmez. “Hakkını arayan, hakkını alır” prensibi burada da geçerlidir.
Ne kadar nafaka alabilirim veya öderim?
Nafaka miktarı; tarafların ekonomik durumu, gelirleri, ihtiyaçları, çocuk sayısı ve kusur durumu gibi birçok faktöre göre hakim tarafından belirlenir.19 Sabit bir miktarı yoktur. Diyarbakır Barosu raporu, bölgede nafakaların düşük olduğuna işaret etmektedir.15 “Herkesin kazancına göre harcaması olur” misali, nafaka da mali güce göre şekillenir.
Boşanmada kusurlu eş nafaka veya tazminat alabilir mi?
Yoksulluk nafakası için, talep eden eşin boşanmada daha ağır kusurlu olmaması gerekir.20 Maddi ve manevi tazminat için de talep eden eşin kusursuz veya daha az kusurlu olması, diğer eşin ise kusurlu olması şarttır.10 Yani ağır kusurlu eş genellikle nafaka ve tazminat alamaz. “Ne ekersen onu biçersin” sözü, kusurun sonuçlarını özetler.
Anlaşmalı boşanma protokolünde nelere dikkat etmeliyim?
Anlaşmalı boşanma protokolü; nafaka, tazminat, mal paylaşımı, çocukların velayeti ve kişisel ilişki gibi tüm konuları net, açık ve icra edilebilir şekilde içermelidir.6 Hak kaybı yaşamamak için bir avukat tarafından hazırlanması veya incelenmesi çok önemlidir. “İşini kış tut da yaz çıkarsa bahtına” misali, protokolde her detay düşünülmelidir.
Batman dışında yaşıyorum, Batman’daki avukatla çalışabilir miyim?
Evet, Batman dışında yaşasanız bile Batman’daki bir boşanma avukatıyla çalışabilirsiniz. Özellikle davanız Batman Aile Mahkemelerinde görülecekse, yerel mahkeme uygulamalarına hakim bir avukatla çalışmak avantajlı olabilir. Günümüz teknolojisi sayesinde iletişim ve dosya takibi uzaktan da etkin bir şekilde yürütülebilir. “Uzak diyarların haberi tez gelir” artık teknolojiyle mümkün.
Batman’da boşanma sürecinizde hukuki destek ve danışmanlık almak, haklarınızı korumak ve bu zorlu süreci en doğru şekilde yönetmek için Aşık Hukuk Bürosu olarak yanınızdayız. Unutmayın, “adalet topaldır, ağır yürür ama sonunda mutlaka yerine varır”.9 Bu yolda size rehberlik etmek için buradayız.
Ücretsiz ilk danışma için tıklayınız: https://g.co/kgs/4HxEPKc